hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Okan Cabalar & Ecenaz Üçer: Yalnızlık gereksizce kutsanıyor, gerçekten yalnız olan yalnızlığı övmez

    Okan Cabalar & Ecenaz Üçer: Yalnızlık gereksizce kutsanıyor, gerçekten yalnız olan yalnızlığı övmez
    expand

    Eda ve Fatih, ailelerinden gizli evleniyorlar ve yakın arkadaşları Serhat’tan sahte nikah memuru olmasını istiyorlar. Dün vizyona giren ‘Üçlü Pürüz’de macera böyle başlıyor. Başrol oyuncularından Okan Cabalar ve Ecenaz Üçer ile bir araya geldik. İkisi de en az filmdeki kadar komikler. Kahkahaların sık sık yükseldiği sohbetimize buyurun… Oya Çınar / Posta

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘Üçlü Pürüz’, maceralarla dolu bir yol hikayesi. Siz nasıl anlatırsınız bu yolculuğu?

    Okan Cabalar: Lise boyunca başlarına sürekli bela açan üç tip düşünün. Yıllar sonra tekrar bir araya gelmelerinin önemli bir nedeni var. Yakın arkadaşları Eda ve Fatih, ailelerinden habersiz evleniyorlar. Benim oynadığım karakter olan Serhat’tan da sahte nikah memuru olmasını istiyorlar. Macera böyle başlıyor. Perişanlığımızın haddi hesabı yok.

    Ecenaz Üçer: Güzel ve tatlı kızların istekleri genelde kırılmaz ve bunlar, şirinlikleriyle karşılarındakini olmadık şeylere ikna ederler ya… Benim oynadığım Eda karakteri de böyle biri. Serhat’ı sahte nikah memuru yapma fikri de onun. Üstelik tam da Serhat kendince hayatını düzene koymuşken…

    OKAN CABALAR: SAHNEYE ÇIKMAK PARAŞÜTLE ATLAMAK GİBİ, KARŞINDAKİNİ GÜLDÜREMEZSEN PARAŞÜT AÇILMADI DEMEKTİR

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Maceraya ne kadar açıksınız?

    S.C.: Benim ekstrem sporla ilgilenen arkadaşlarım var. Paraşütle atlıyorlar. Resmen ölmeyi deniyorlar. (Gülüyor) Benimse hayatta yaptığım en cesur şey sahneye çıkmak. Benim için ekstrem spordan farkı yok. Karşında 500 kişi var ve sen onları güldüremezsen o ip koptu, paraşüt açılmadı demektir.

    ECENAZ ÜÇER: AİLEDEN GİZLİ EVLENMEK BÜYÜK BİR ÇILGINLIK DEĞİL

    Filmde Eda’nın ailesinden habersiz evlenmesi sizce büyük bir çılgınlık mı?

    E.Ü.: Değil. Hepimizin yapabileceği bir şey bence. Genel olarak da Eda’yı sevdiğim için çok kolay empati kurdum. Çok tatlı, çıtır çıtır kendi işini halletti, çıktı işin içinden yani.

    Bugüne kadar aldığınız en cesur karar neydi?

    E.Ü.: Oyunculuğa başlamam… Ben Eskişehirliyim. Fen Lisesi’nde okuyordum, ailem tiyatroya ilgi duymamdan rahatsız oluyordu çünkü bu yüzden derslerimi aksatacağımı düşünüyorlardı. Ben de aksine, hep bir şekilde sanatın içindeydim. Onlar, kendi tabirleriyle ‘elle tutulur bir meslek’ yapmamı istiyorlardı. Ama ben net bir kararlılık gösterince onlar da ikna oldu.

    OKAN CABALAR: BUGÜNKÜ DRAMA DİZİLERİNDE UZUN UZUN KİMSEYE BAKAMAM

    Okan Bey, bugüne kadar öne çıkan işlerinizin hepsi komedi. Bu, size gelen tekliflerde kısıtlayıcı oluyor mu? Mesela bir seri katil rolü geliyor mu size?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    O.C.: Seri katil rolü gelmedi ama jigolo rolü geldi. Gerçi o da aynı şey sayılır. (Gülüyor) Rolü beğenmediğim için kabul etmedim. Ters köşe roller geliyor ama drama gerçekten benlik değil. Eskiden bizi, bize anlatan ‘İkinci Bahar’ gibi diziler vardı. Onları ayırıyorum. Ben bugünkü dizi dramalarında, öyle birine uzun uzun bakamam. İnsanın sadece yaptıkları değil, yapmadıkları da kariyerini belirler.

    Ecenaz Hanım, bazı insanlarda, “Güzel kadın komik olmaz” algısı var. Siz, üzerinizde böyle bir baskı hissettiniz mi hiç?

    E.Ü.: İtiraf etmem gerekirse bu filme kadar böyle endişelerim vardı çünkü güzelseniz sizden hep daha etkileyici bakışlar atmanız, hep çok güzel görünmeniz bekleniyor. Bu filmle birlikte nihayet, “Ne güzel ya! İstediğim gibi mimiklerimi kullanabileceğim, çirkin görünmekten korkmama gerek yok” dedim.

    MUHABBET AŞIĞIYIZ

    Mesleğiniz dışında sizi en mutlu eden şey ne?

    O.C.: Bir şey üretmek beni en mutlu eden şey. Bir de dostlarımla sohbeti çok severim. Yalnızlığı hiç sevmem. Muhabbet aşığı bir insanım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    E.Ü.: Ben de muhabbeti, insanı çok severim. Yalnızlığı hiç sevmem ve nedense yalnızlık çok yüceltiliyor. Ne zaman bunu söylesem karşımdaki yalnızlığı övmeye başlıyor.

    O.C.: Bunu ben de anlayamıyorum. Psikiyatriste gidersin, “Yalnızlığını sevmelisin” der. Ya tamam da sen ne kadar yalnızsın acaba? “Siz evli misiniz?” dedim, “Evliyim” dedi. “Tamam abi, konuşmayalım” dedim çünkü yalnız değil aslında. O konfor alanında yalnızlığı seversin tabii. Ama bir de gerçek yalnızlık vardır. Gerçekten yalnız olan yalnızlığı övmez. Ben bununla yüzleştim, oradan biliyorum.

    Nasıl yüzleştiniz?

    O.C.: Babamı kaybettiğimde, “Ulan bir annem kaldı, bir kardeşim kaldı. Ya onları da kaybedersem ya da ben gidersem onlar ne yapacak?” korkusuyla tanıştım. Bunu yaşadığında, dost meclislerinde yalnızlığın çok ‘artistçe’ işlendiğini görüyorsun.

    Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow