"Uzaylı Zekiye" neden bitti? 10 bölümle efsane oldu
80’lere damgasını vuran ve Türk fantastik komedi dizilerinin mihenk taşlarından olan “Uzaylı Zekiye”yi Seden Kızıltunç, hem yazdı hem de başrolünü üstlendi. Kızıltunç’u tiyatro izleyicisi ise sahnedeki performansıyla zaten biliyordu. Münir Özkul’un, “Onun kaderinde başrol var” dediği Seden Kızıltunç'tan çok özel açıklamalar... (Eda Solmaz / Hürriyet)
Haberin Devamı
/

1988 yılında TRT’de ekrana gelen “Uzaylı Zekiye” sadece 10 bölüm yayınlanmasına rağmen efsane oldu. Fantastik komedi türündeki dizinin hem senaryo yazarı hem de başrol oyuncusu Seden Kızıltunç’a Doğu Erkan, Münir Özkul, Üstün Asutay gibi usta sanatçılar eşlik ediyordu.1957’de Ankara Devlet Konservatuvarı’na giren Kızıltunç’un oyunculuğa ilgisi çocuk yaşlarda başlıyor:“3 yaşındayken ailem bana şiirler ezberletir, okutur ve ardından şeker ya da çikolata verirdi. Hayatımı böyle kazanarak başladım. Aile anlayışı iyi olursa bu heves devam ediyor. Babam Galatasaray Lisesi mezunuydu. Annem ise tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Kızılay’ın ilk hemşirelerindendi. Mesleğini hiç bırakmadı. ‘Kocam zengindir’ gibi şeyleri umursamadı. Bize de hep böyle söyledi:‘Her zaman iki ayağınızın üzerinizde duracaksınız yoksa bir aptal adamla ömür boyu aynı yastığı paylaşırsın. Okumazsanız sizin yerinize başka bir çocuğu okuturum.’ Baya katı kuralları vardı. Babamla arkadaştık ama annemizden çekinirdik. Kulağımız hep dolu büyüdük. O zamanlar Türkiye başkaydı, herkes vatanı ve birbirini severdi. 1957’de konservatuvara girdiğimde, yaşımı büyütüp aldılar. Yatılı okuyabilmem için. Mesleğimiz her şeyden önemliydi. Tiyatroya girer girmez hayalim çok iyi oyuncu olmaktı. Ardından da İstanbul Konservatuarı’na geçiş yaptım.”
Münir Özkul, “Seden’in kaderinde başrol var” dedi
/

Seden Kızıltunç, İstanbul’da okumaya başladığında tiyatrodaki ilk başrolünü alıyor: “İstanbul’a geldiğimde babamın arkadaşı Anadolu Ajansı’nın müdürü Cavit Yamaç’la tanıştım. Beni Mücap Ofluoğlu’nun tiyatrosuna gönderdi ve ‘Provaları izlersin’ dedi. Orada Sabahattin Kudret Aksal’ın ‘Tersine Dönen Şemsiye’ oyunu oynanıyordu.Çolpan İlhan, Altan Karındaş, Mücap Ofluoğlu gibi çok değerli oyuncular rol alıyordu. Ben de salonda bir köşede torpilli olarak prova izliyordum. Hala rolünü oynayacak Şevkiye May ‘Bu yaşlı rolü neden bana veriyorsunuz’ diyerek provaya gelmemişti. Mücap Bey, bana dönerek ‘Siz rolü okur musunuz? Oyuncumuz gelmedi, prova aksamasın’ diye sordu. Yazar Sabahattin Bey de oradaydı. Oyun ilk defa okunuyordu. Hala ve abisi konuşuyordu.
Haberin Devamı
/

Ben halayı okurken bir anda sessizlik oldu ve ‘Bu rolü siz oynar mısınız’ dediler. Haklı olarak herkes birbirine baktı. Karşılarındaki 18-19 yaşlarında çocuktu sonuçta. Hemen ‘Oynarım’ dedim, o kadar yüksek ki enerjim ve kendime güvenim... Ardından ilk kez seyirci karşısına çıktım. Annem de seyircilerin arasındayken yanındakiler diyor ki ‘Kadın ne güzel oynadı’, o da ‘O kadın değil benim kızım’ diyerek karşılık veriyor. Sahnedeki yaşlı bir kadını canlandırınca... (gülüyor)Ondan sonra Haldun Dormen, yeni bir tiyatro kurmuştu, ona dahil oldum. Dormen Tiyatrosu’nda Münir Özkul’la ‘Generalin Aşkı’ oyununda başrol oynadım. Tuncel Kurtiz, anlatırdı, Münir, ‘Neden başrolleri Seden oynuyor’ sorusuna şu yanıtı verirmiş, ‘Çünkü onun kaderi bu.’ Çok iyi oynayınca yıkılıyorsunuz, ‘ben ne yapacağım bundan sonra’ diyorsunuz. Allah’tan televizyon geldi, yeni bir oyuncak oldu.”
Kadın olarak onlardan özgürdüm
/

Seden Kızıltunç, 80’lerde TRT’ye Zeynep Esen’le eğitim ağırlıklı projeler yapıyor, Halit Kıvanç’ın sunduğu müzik eğlence programlarının da skeçlerini hem yazıp hem oynuyor. Sanatçı, bir dönem sahnede gösteriler yaptığını söylüyor:“Bu arada Türkiye’de televizyonun geldiği gün insanlar evlere kapandı. Ne tiyatroya ne de sinemaya gitti. Tiyatrocular gazino sahnelerine çıkmaya başladı. Ben de komik şarkılar söylüyordum. 20 dakika mikrofonun önünde seyirciyi güldürecek taklitler yapıyordum.Sonradan onun adı stand up oldu. Biz de oturarak yapmıyorduk bunu sonuçta. Çalışmadığım alan kalmadı.”
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Kızıltunç, “O dönemde bir kadının hem senaryo yazması hem de oynaması erkekleri korkuttu mu?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Evet, benle oynamak istemiyorlardı. Haldun Taner rahmetli, bir oyunda oynatacaktı beni, ‘Seninle oynamak istemiyorlar, korkuyorlar’ dedi. Ayşen Gruda ile oynadım sonra... Kadındım ama onlardan özgürdüm. Benim meslekten maceram olmadı. Hayatımda insanlar oldu. Ama hep dışarıdan, tiyatroyla ilgisi olmayan kişilerdi. Ben çocuk da doğurmadım. Birkaç kere evlendim. Kadın olduğun için başarını da çekemiyorlardı.”
“Uzaylı Zekiye”nin parasını alamayınca devam etmedim
/

Seden Kızıltunç, TRT’nin ilk yıllarında birçok dizi yazıp skeçlerde rol alıyor: “TV’nin ilk yıllarında TRT’de hep benim programlarım ön plana çıkardı. Çünkü hepsini kendim yazıp oynuyordum. 80’lerde ‘Pilli Gelin’ diye 4 bölümlük dizi çektik. Ben, Uğur Yücel, Necati Bilgiç rol alıyordu. TRT yayınlamadı ve ‘Ertesi sene mahalle kiralayıp çekeceğiz bunu’ dediler. Ben de ‘Beni ilgilendirmez, yazar ve oyuncu paramı aldım ne yaparsanız yapın’ dedim. Ondan sonra da Türker İnanoğlu bu senaryonun benzerini film yaptı.”
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Kızıltunç, “10 bölüm süren fantastik dizi ‘Uzaylı Zekiye’nin bugünlere kadar adının süreceğini tahmin ediyor muydunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyor:“Bir dizinin böyle tutması için çok şeyin bir araya gelmesi lazım. Onun büyüsünün nedeni, konunun ilginç olması. Yönetmeni Oktay Pekmezoğlu da çok iyiydi. Onunla kafa kafaya verip esprileri sette pekiştirirdik. Bir de tabii kadromuz çok iyiydi. Münir Özkul babamı, Doğu Erkan benden gençti ama annemi oynuyordu. Saçlarımı bilerek öyle komik yapardık ki 40 yaşından büyük kadın küçük gibi algılansın. Hem yazardım hem oynardım hem de sabahlara kadar montajında kalırdım. Diziyi kaldırmadılar. Ben, 10 bölüm zor tahammül ettim. 4 bölümün parasını vermediler, ne diye devam edeyeyim ki... Ruh sağlığım gitti. Şevkle çalışamıyordum. Sete gelip müdahale ediyorlardı. Çok yorucu çekimler oldu. Dedikodu da çoktu sette. O esas yıpratıcıydı. ‘Uzaylı Zekiye’yi paramı vermeyen aynı yer yeniden çekmek istedi. ‘Tabii neden olmasın, o zamanki ödemeyi ödesinler öyle’ dedim ben de...”
Ödül alınca kimse sizi işe çağırmıyor
/

Atıf Yılmaz, oyunları izlemeye gelirdi. “Karacaoğlan’ın Kara Sevdası” diye filme beni de dahil etti. Çok eziyetliydi, aylarca dağlarda kaldık. Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney’in yönettiği “Zavallılar” filmindeki rolümle Altın Portakal kazandım. Halit Refiğ’in “Bir Türk’e Gönül Verdim” filminde de Altın Koza... Az film yaptım ama iyi ödüller aldım. Baktım ki ödül almak da bir ölçü değil... Ödül alınca, “Bu kendini bir şey sandı, fazla para ister” diyerek kimse sizi işe çağırmıyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Bilim kurgu senaryoları yazıyorum
/

79 yaşındaki Seden Kızıltunç, şimdilerde hayatını Mersin’de sürdürüyor ve senaryolar yazıp sahneye çıkmaya devam ediyor: “Hayatımdan uzun saç, topuklu ayakkabı, İstanbul ve erkek arkadaşı çıkardım. Tamamen Mersin’de Akdeniz’in önündeki yazlığıma kendimi park ettim. Salgından dolayı kışı da burada geçirdim. İzmir’de ablam vardı, yakın zamanda onu kaybettim. ‘İpiyle Kuşağı’ diye İstanbul’da son oyunumuzu prova ettik pandemi girdi araya. Orta oyunu ve çok güzeldi. Daha iyi olalım, oynayacağız. Ayrıca bilim kurgu senaryolarım var. Sahnede oynanmış ve seyirciden reaksiyonu alınmış işler. Gözüm gibi saklıyorum onları. Belki bir gün çekilirler.”