hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Seferi nedir, ne demek? Seferi olmanın şartları nelerdir, kimlere denir?

    Seferi nedir, ne demek Seferi olmanın şartları nelerdir, kimlere denir
    expand

    Seferi olmanın şartları seyahat edecek olan kişiler tarafından araştırılıyor. Seferi olan kişinin oruç tutma zorunluluğu bulunmamakla birlikte dilediği takdirde orucunu tutabiliyor. Peki, seferi ne demek, kimlere denir?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ramazan ayında oruç tutmak isteyen ancak seyahat edecek kişiler bu durumda ne yapmaları gerektiğini araştırmayı sürdürüyorlar. Peki, tam olarak seferi ne demek?

    SEFERİLİK NEDİR, SEFERİ NE DEMEK, ŞARTLARI NELER?

    Dinen sefer sayılacak mesafedeki bir yere gitmek üzere yola çıkan kişi, yaşadığı yerleşim yerinin meskûn mahallinden çıkınca misafir hükmünde kabul edilir. Bu kimse yolculuk hüküm ve ruhsatlarından yararlanmaya başlar (Merğînânî, el-Hidâye, II, 101).

    Günümüzde şehirler genişlemiş, İstanbul örneğinde olduğu gibi, iki ucu arasındaki mesafe neredeyse sefer mesafesi olacak kadar uzamıştır. Bu nedenle İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşayan kimseler, yolculuğa kendi araçlarıyla çıktıklarında, ikamet ettikleri ilçenin belediye sınırlarını geçtikleri andan itibaren seferî sayılırlar ve haklarında seferîlik hükümleri sabit olur. Yolculuğa otobüs, tren, uçak ve gemi gibi umumi vasıtalarla çıkılması halinde ise seferiliğin başlangıç noktası olarak otogar, gar, havalimanı ve limanlar esas alınabilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    SEFERİ OLAN ORUÇ TUTAR MI?

    Ramazan’da sefer mesafesi (en az 90 km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazeret yoksa tamamlanması gerekir. Sefer bir mazeret olduğu için, eğer orucunu seferîliği başladıktan sonra bozarsa kendisine keffâret gerekmez, sadece kaza gerekir. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 402-405). Hz. Peygamberin (s.a.s.) Mekke’nin fethi için sefere çıktığında oruçlu iken, Kadîd denilen yere varınca orucunu bozması (Buhârî, Savm, 34; Müslim, Sıyâm, 88) savaş şartlarının gereği olarak değerlendirilebilir.

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow