ADHD, toplumun bir kısmında görülen genellikle nörolojik bozukluklara dayalı kronik bir sorundur. Toplumun yaklaşık %4 veya 8 civarında görülen bu bozukluk İngilizce adıyla "Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD)" veya Türkçe adıyla "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)" olarak ifade edilebilir.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

ADHD Nedir ve Neden Olur?

Hiperaktivite, normalin üstünde bir hareketliliğe ve aktifliğe sahip olma durumuna verilen isimdir. Dikkat eksikliğiyle birleşen hiperaktivitede bireylerin bir şeye odaklanması veya yerlerinde sabit şekilde durması mümkün olmaz. ADHD henüz anne karnında başlayan bir sorundur. Sinir sistemi ve beyin gelişimiyle doğrudan ilgili olan bu sorun aynı zamanda ruhsal sıkıntılarla da birleşince nörogelişimsel sıkıntılara yol açar. Ebeveynlerin çocuklarında bulunan ADHD bozukluğunu fark etmeleri olasıdır. ADHD çoğunlukla fiziksel veya zihinsel bir sağlık sorununa bağlı olarak ortaya çıkar. ADHD'nin altında yatan pek çok farklı neden olsa da genetik aktarım bu sorunda %75'lik bir rol oynar. Yani aile geçmişinde ADHD sıkıntısı olan bir bireyin ADHD sorunuyla karşılaşması oldukça olasıdır.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Çocukluk çağından itibaren bireylerin hayatını etkileyen ADHD sorunu, her hareketli çocuğun bu bozukluğa sahip olduğunu göstermez. Çocukların aşırılık anlamında öncelikle yaşıtlarıyla kıyaslanması gereklidir. Eğer herhangi bir aşırılık ve sosyal hayatta anormal sıkıntılar yaşanıyorsa ADHD'den söz edilebilir. Bu sorunun ebeveynler veya öğretmenler tarafından kontrolünün tam anlamıyla sağlanması mümkün olmayabilir. Çünkü ADHD bozukluğuyla uğraşan çocuklar ileri yaşlarında alkol ve madde bağımlılığına çeviren kontrol altına alınması güç durumlarla karşılaşabilirler.

ADHD Belirtileri Nelerdir?

ADHD sorununun çok değişik belirtileri olmakla birlikte herkeste aynı şekilde kendini göstermez. Birçok etken birleşerek bu soruna sebep olduğu için birbirinden farklı ADHD belirtileri ortaya çıkabilir. ADHD beyin ve sinir sistemiyle ilgili bir bozukluk olduğu için yapılan araştırmalar, bu sorunla mücadele eden bireylerin beyin yapılarında bazı bölümlerin daha büyük veya daha küçük olması gibi farklı sorunlarla karşılaşıldığını tespit etmiştir.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

ADHD sorununun yaygın olan belirtileri şunlardır:

● Sosyal hayata adapte olmakta güçlük çekme

● Aşırı hareketlilik

● Göz teması kuramama

● Odaklanmakta zorlanma

● Dikkat eksikliği çekme

● Aynı aktiviteyi uzun süre yapamama

● Unutkanlık

● Her şeyden çabuk sıkılma

● Sık sık hata yapma

● Detaylara dikkat etmeme

● Basit yönergeleri unutma

● Yerinde duramama ve aşırı hareket isteği

● Otururken bile el ve ayakları sallama

● Hızlı konuşma ve cümleleri birbirine bağlayamama

● Karşısındaki dinlemekte güçlük çekme

● Sabırsız olma

● Sıra bekleyememe

● İsteklerinin hemen olmasını talep etme

● Aceleci olma

● Düşüncesiz davranma

ADHD Nasıl Geçer?

ADHD bozukluğu yaşayanlar çocuksa veya erişkinse buna yönelik farklı tedavi yöntemlerinin uygulanması gereklidir. Çocuk hastalara mutlaka uzman bir çocuk psikiyatristinin bakması, erişkinlerinse erişkin psikiyatr bilim uzmanlarından tedavi alması gereklidir.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

ADHD Tedavi Yöntemleri

ADHD hastalığı farklı sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabildiği için tedavi yöntemi de çok yönlü olan bir bozukluktur. ADHD bozukluğunun tedavisi için ilaçlı tedavi, terapi ve ilaçsız tedavi gibi farklı yöntemler uygulanabilir. Teşhis konulduktan sonra bireylere uzman psikiyatrist tarafından verilen çeşitli antidepresan ve sentetik uyarıcılar düzenli olarak kullanılarak bu sorunun olumsuz etkilerinden kurtulmak mümkün olabilir. Dikkat eksikliği ilaçlarının ileri düzeyde dikkat problemi yaşayanlar tarafından kullanılması önerilmektedir.

Bilişsel davranışçı terapi yöntemlerinin uzman terapistler tarafından hastalara uygulanması, ADHD bozukluğunun olumsuz etkilerini ortadan kaldırmakta etkilidir. Dikkat eksikliği yaşayan bireylerin farkındalık kazanması ve çeşitli görev listeleri yardımıyla bazı alışkanlıklar edinmesi bu tedavi yöntemiyle mümkün olur. İlaçsız tedavi yöntemindeyse, düzenli egzersiz tedavinin büyük bir bölümünü kapsar. Bu egzersizler çoğunlukla beyin egzersizlerinden oluşsa da az miktarda fiziksel egzersiz de içerir.