Bazı ilaç alerjilerinin de deride herhangi bir döküntü olmaksızın kaşıntıya sebep olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Özlem Ekiz, şunları söyledi: “Bunların kaşıntı oluşturma mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Kolestazı indükleyerek, histamin salınımına yol açarak, deride kuruluğa sebep olarak veya opiatlar yoluyla kaşıntıya sebep olduğu düşünülmektedir. Bazı doğum kontrol hapları, bazı kalp ilaçları, lityum gibi birtakım psikiyatri ilaçları, bizim sivilcede kullandığımız isotretinoin içerikli ilaçlarımız döküntüye sebep olmadan kaşıntıya sebep olabilmektedir.”
Uyuz sonrası psikolojik olarak kaşıntı devam ediyor
Birçok emosyonel stres ve depresif durumlarda da yaygın veya lokalize olarak kaşıntının ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Özlem Ekiz; “Bazen delüzyonel parazitoz da deri bulgusu olmadan sanki vücudunda parazitler geziniyormuş gibi bir hisse yol açarak vücutta kaşıntı hissini tetiklemektedir. Özellikle uyuz geçirmiş hastaların tedavi sonrası iyileşseler bile bir süre kaşıntıları devam edebilmektedir. Ayrıca alkol yoksunluklarında ve bazı şizofreni hastalarında da kaşıntı ortaya çıkabilmektedir” diye konuştu.
Doç. Dr. Özlem Ekiz, kaşıntının ekzojen (dış kaynaklı) faktörlerini şöyle sıraladı: “Yünlü giysiler, nemlendirici özelliği olmayan sabunlar, dezenfektanlar, aşırı sıcak ve aşırı soğuk ortam, kuru ortamdan nemli ortama hızlı bir şekilde geçiş, ev tozu akarları, küfler, hayvan tüyleri, bazen çok baharatlı yiyecekler ve alkollü içecekler kaşıntıyı artıran başlıca nedenlerdir.
Hastanın kendisinden kaynaklı faktörler ise emosyonel stres, depresyon/anksiyete, terleme, obsesif kompülsif bozukluk, delüzyonal parazitoz, bazı viral/stafilokoksik infeksiyonlar ve deri kuruluğudur. Sonuç olarak kaşıntının bir çok sebeple olabildiği ve kimi diğer hastalıkların habercisi olabileceği unutulmamalıdır. Kaşıntı şikayetleri ciddiye alınmalı ve en kısa sürede bir uzmana baş vurulmalıdır.”