Diyabetli olsun ya da olmasın her insanın kaliteli karbonhidrata ihtiyacı olduğunu hatırlatan Dyt. Sefer, “Genel olarak, kan şekerini hızlı yükseltmeyen, besleyiciliği ön planda olan komplex karbonhidratlar bizim sağlıklı dediğimiz karbonhidratın genel tanımıdır. Kuru baklagil çeşitleri, tam buğday, çavdar, siyez, kara buğday gibi kaliteli unlardan yapılmış ekmek ve türevleri, bulgur gibi. Bunlar hayatımızda olması gereken karbonhidrat kaynaklarıdır” ifadelerini kullandı. Beslenmede porsiyon kontrolü yapılmazsa kan şekerine etkisinin olumsuz olabileceğine işaret eden Dyt. Sefer sözlerine şöyle devam etti: “Basit bir mantıkla aldığımız karbonhidrat miktarına göre kan şekerimiz yükseliyor ve insülin seviyemiz kan şekerimizi düşürmek için depolama görevini üstleniyor. Eğer yaptığımız insülin ya da aldığımız oral antidiyabetik ilaç şekerimizi dengelemeye yetmezse kan şekeri yüksek seyrediyor ve uzun vadede başka komplikasyonlar gelişebiliyor. Ekmek senelerdir tamamen kesilmesi gereken bir gıda olarak görüldü. Hala da çoğu insan böyle düşünüyor. Aslında çokça vitamin ve mineral barındıran bu grubu tamamen elimine etmek daha fazla protein ve yağ tüketimini tetikliyor. Karborhidrat tüketilmese bile vücudun, diğer macroelementlerden glukoz üretebildiğini biliyor muydunuz? Dolayısıyla fazla tüketilen et, tavuk gibi protein kaynakları ya da kuruyemiş gibi yağ kaynaklarının da şekerin yükselmesine neden olabileceği unutulmamalı. Besinlerdeki posanın kan şekerini dengelemede çok önemli bir rol üstlendiğini ve bir gıda ne kadar çok posalıysa kan şekerinin regülasyonunda o kadar çok rol oynuyor demektir. Fakat taze sıkılmış olsa bile meyve suyu tüketmek hem fazla meyve tüketimi anlamına gelir hem de meyvede var olan posadan faydalanamamak demektir. Bir bardak portakal suyu için kaç portakal sıktığınızı düşündünüz mü? Özellikle içilen kalorilerin kan şekerine daha kolay etki ettiğini biliyor muydunuz? Şeker düşmelerinde, hipoglisemi risklerinde meyve suyu şüphesiz hayat kurtarıyor. Fakat rutin hayatta hiperglisemi tetiklemesi ihtimali oldukça yüksektir. Ayrıca kan şekerini ani yükselten gıdaların ani hipoglisemi sebebi olduğunu da unutmamak gerekir."
“SPOR YAPILMASI DAHA FAZLA YEMEK YENEBİLECEĞİ ANLAMINA GELMEZ"
Spor yapmanın kan şekeri dengesinde oldukça önemli olduğunun altını çizen Dyt. Sefer, “Beslenmeye dikkat etmeden ve hatta spor yapıldığı düşüncesiyle daha fazla yemek yenebileceğine dair inanç doğru değildir. Özellikle tokluk kan şekeri yüksekliği yaşayanlar yemekten bir süre sonra kısa bir yürüyüşün kan şekerine önemli etkisi olduğunu ifade eder. Fakat diyete dikkat edilmezse asla başarı sağlamak mümkün değildir. Mutlaka alınan cho ve kalori takip edilmelidir” diye konuştu.
“6 ANA, 6 ARA ÖĞÜN DÜZENİNİN ÇOĞU HASTAYA DEZAVANTAJ SAĞLAR”
6 ana, 6 ara öğün düzeninin çoğu hastaya dezavantaj sağlayan eski bir söylem olduğunu belirten Dyt. Sefer, “Hastanın klinik durumu çok öğün yapmasını destekliyorsa elbette bu şekilde planlanmalıdır. Ancak, çoğu diyabet hastası zaten fazla atıştırdığı ve gereksiz kalori aldığı için bu döngü içine girmiştir. Dolayısıyla, hipoglisemi riskiniz yoksa diyetisyen ve hekim kontrolünde öğün sayısını azaltmakta fayda var. Özellikle insülin direnci ve bel çevresi kalın olan hastalarda hafif açlık tedaviyi olumlu yönde etkilediği bilinmektedir.” dedi.