Bu Hastalığa Dikkat! "Teşhis Koymak Zor, Belirtiler Silik Olabiliyor"
Yorgunluk, halsizlik, görme bozukluğu, kas güçsüzlüğü, denge problemleri, ruhsal ve cinsel sorunlar gibi belirtilerle kendini gösteren MS bir merkezi sinir sistemi hastalığı. Kişinin kendi bağışıklığı, sinir sistemine adeta düşman oluyor. Kronik bir hastalık, henüz kesin tedavisi yok ama kontrol altında tutulabiliyor. Son yıllarda nedenlerine ve çözümlerine yönelik yapılan çalışmalar da umut veriyor. Hazan Aköz Işık'ın haberi...
Haberin Devamı
/

Eğer çevrenizde multiple skleroz (MS) hastası varsa onun hayatı boyunca yaşadığı tedirginlikleri az çok biliyorsunuzdur. ‘Sabah uyandığımda ya bir yerim tutmazsa, yaşlanınca elden ayaktan düşer miyim, acaba bu hastalık çocuğuma da geçer mi’ gibi sorular bunlardan sadece birkaçı. Aslında MS teşhis edildiğinde kontrol altına alınabilen bir hastalık ve son yıllarda bilim dünyasından güzel haberler de geliyor. Örneğin Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada, halk arasında öpücük hastalığı adıyla da bilinen enfeksiyöz mononükleoz hastalığına neden olan epstein-barr (EBV) virüsüyle MS arasında bir ilişki bulundu.
/

Bir diğer olağan şüpheli de bağırsaklardaki eisenbergiella tayi ve lachnoclostridium gibi bakteriler. Hastalığın tedavisi üzerine araştırmalar yapan AdRegeneer şirketi CEO’su, biyomühendis Mert Duman ve nöroloji uzmanı Prof. Dr. E. Esra Okuyucu konu ile ilgili merak edilenleri anlattı.
Haberin Devamı
‘Ataklarla seyrediyor’
/

Prof. Dr. E. Esra Okuyucu, MS’in beyin ve omurilikteki sinir liflerini çevreleyen, miyelin kılıfı olarak isimlendirilen yapının kişinin kendi bağışıklık sistemi tarafından hasarlanmasıyla ortaya çıktığını söylüyor. Bulgular ve şikâyetler etkilenen bölgeye, etkilenme derecesine ve kişiden kişiye değişiyor. En önemli belirtileri görme kaybı veya çift görme, kas güçsüzlüğü, yorgunluk, halsizlik, vücut bölgelerinde uyuşma ya da karıncalanma, idrar veya bağırsak kontrolünde zorluk, baş dönmesi, denge ve yürüme problemleri, konuşma bozuklukları, unutkanlık, odaklanma güçlüğü, ruhsal ve cinsel işlev bozuklukları. Bu belirtiler merkezi sinir sistemini etkileyen ataklarla seyrediyor.MS kronik bir hastalık ve teşhis koymak zor. Belirtilerin bazıları silik olduğu ve bazı dönemlerde gelip geçtiği için hasta vücudunda tam olarak ne olduğunu fark edemiyor. Sık görülen belirtilerden birini hissedersek bir nöroloğa danışmamız bu yüzden çok önemli.Okuyucu şunları ekliyor: “MS tedavisinde amaç bulguları hafifletmek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, atak oluşumunu engellemek/azaltmak ve yaşam kalitesini arttırmak. Dünyada yaklaşık 3 milyon, Türkiye’de de yaklaşık 80 bin MS hastası olduğu öngörülüyor. Kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha fazla vaka var.”
Miyelin kılıfı onarılır mı?
/

Mert Duman, MS üzerine araştırmalar yapan bir biyomühendis. Hasar gören miyelin kılıfını onarmaya yönelik tedaviler üzerinde çalışıyor. Miyelin üretimini yeniden başlatmayı hedefleyen, özel yama (transdermal patch) formunda bir tedavi bu. Duman’a MS’in nedenini sorduğumuzda şunları söylüyor: “Nedeni hâlâ kesin olarak bilinmiyor ancak genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülüyor. MS kalıtsal, yani doğrudan anne-babadan geçen bir hastalık değil. Ancak hastalığı olan bir yakın akraba, riski bir miktar arttırabiliyor. Düşük D vitamini düzeyi, çocuklukta veya ergenlikte obezite ve sigara kullanımı gibi çevresel faktörler de riski arttırıyor.”
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Mert Duman bilim dünyasındaki en son gelişmelerle ilgili de şu bilgileri veriyor:Bugün MS’in kesin bir tedavisi olmasa da hastalığın ilerlemesini yavaşlatan ve gelecekte hasarı onarmayı hedefleyen birçok umut verici gelişme var. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarla atakların sıklığı azaltılabiliyor. Ancak bu ilaçlar sinir sistemindeki hasarı geri döndüremiyor. İşte bu noktada bizim de üzerinde çalıştığımız rejeneratif tıp ön plana çıkıyor. Örneğin görme kabiliyetiniz azalmışsa ya da kolunuzda his kaybı varsa bu gibi belirtilerin geri döndürülmesi gelecekte rejeneratif tıpla mümkün olabilir.
/

Yapılan çalışmalar, özellikle Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmadan gelen veriler, epstein-barr virüsünün MS gelişiminde önemli rol oynayabileceğini gösteriyor. 10 milyondan fazla kişi üzerinde yapılan çalışmada EBV ile enfekte olmuş bireylerde MS gelişme riskinin enfekte olmayanlara göre 32 kat daha yüksek olduğu görüldü. Ancak EBV yaygın bir virüs olduğu için, MS’in ortaya çıkmasında yalnızca EBV’nin değil, genetik yatkınlığın ve çevresel faktörlerin de birlikte etkili olabileceği düşünülüyor.Bağırsak mikrobiyotasıyla bağışıklık sistemi arasındaki ilişki MS araştırmalarında ilgi çeken bir konu haline geldi. Münih’te yapılan son çalışmada eisenbergiella tayi ve lachnoclostridium gibi bakterilerin hastalığın gelişiminde rol oynayabileceği belirtildi.Son yıllarda birçok firma enjeksiyon yerine ağızdan alınan (oral) ilaçlar geliştirmeye odaklanıyor. Bu, hasta konforu açısından önemli bir gelişme.Stresin bağışıklık sistemi üzerinde güçlü etkisi olduğu artık iyi biliniyor. MS bir otoimmün hastalık olduğu için stresin bu bağışıklık yanıtını etkileyerek atak riskini arttırabileceği düşünülüyor. Klinik gözlemler de yoğun stres dönemlerinin ardından MS ataklarının daha sık görülebildiğini gösteriyor.