Diş beyazlatmada doğru bilinen yanlışlar
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapan Diş Hekimi Jale Demir, diş beyazlatmada doğru bilinen yanlışlara değinerek önemli açıklamalarda bulundu.



Diş beyazlatmanın kalıcılığının; uygulanan yönteme, hastanın yaşam tarzına ve dişin yapısal özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterdiğinin bilgisini veren Diş Hekimi Jale Demir, "Beyazlık genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında korunabilir. Ancak sigara kullanımı, kahve, kırmızı şarap gibi renk verici maddelerin aşırı tüketimi gibi etmenler kalıcılığı azaltır. Düzenli ağız hijyeni sağlanması, beyazlatıcı diş macunlarının uygun şekilde kullanılması ve profesyonel diş temizliği ile beyazlatmanın etkisi daha uzun süre muhafaza edilebilir" şeklinde konuştu.
Diş beyazlatma sonrası nelere dikkat edilmelidir?
Diş beyazlatma işleminden sonra özellikle ilk 48 saat boyunca dişler daha hassas hale geldiğinden, renklenmeye yol açabilecek yiyecek ve içeceklerden kaçınmak gerektiğini ve bu dönemde beyaz diyet uygulanması önemli olduğunu vurgulayan Jale Demir, tedavi sonrası dönemde; beyaz peynir, süt, yoğurt, tavuk eti, beyaz pirinç gibi açık renkli gıdaların tüketilmesi önerisinde bulundu. Ayrıca sigara, çay, kahve ve asidik içeceklerden uzak durulması gerektiğini de hatırlatan Demir, alınacak bu önlemler sonucunda yeni oluşacak renklenmelerin önüne geçilmiş olacağını ifade etti.

Diş beyazlatma işlemi sonrasında geçici diş hassasiyeti görülmesinin oldukça normal olduğunu ve bu hassasiyetin ekseriya 24 ila 72 saat içerisinde kendiliğinden kaybolduğunu söyleyen Jale Demir, "Özellikle ince mine tabakasına sahip bireylerde bu hassasiyet daha belirgin olabilir. Bu durumun önüne geçmede potasyum nitrat veya florid içeren hassasiyet giderici diş macunlarının kullanımı yardımcı olur. Ayrıca diş hekimleri, ihtiyaç duyulması halinde florid uygulamalarıyla mineyi destekleyerek hassasiyeti hızlıca azaltabilirler" dedi.
Beyazlatma işlemleri tüm bireylere uygulanabilir mi?
Beyazlatma işlemlerinin her birey için uygun olmadığını dile getiren Jale Demir, "Hamile veya emziren kadınlar, 16 yaş altı gençler, aktif diş eti hastalığı veya çürük problemi olan bireylerde beyazlatma yapılması önerilmez. Ayrıca, ağızda büyük çaplı dolgu, kuron, kaplama gibi restoratif materyaller bulunan bireylerde doğal diş ile restorasyonlar arasında renk uyumsuzlukları oluşabileceğinden işlem öncesi detaylı bir planlama yapılmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Diş rengi genetik midir?
Beyazlatma herkeste aynı etkiyi gösterir mi? Diş renginin büyük ölçüde genetik faktörlere bağlı olduğunu açıklayan Diş Hekimi Demir, "Dişe rengini veren kromofor denilen organik uzun zincirli moleküllerdir ve beyazlatma işlemi kromofor zincirinin kırılıp oksidasyona uğraması sonucu oluşur. Her bireyin başlangıç diş rengi farklıdır ve beyazlatmaya verdikleri yanıt da değişkenlik gösterir. Özellikle sarı tonlu dişler beyazlatmaya daha iyi yanıt verirken, gri ya da morumsu tonlarda (örneğin tetrasiklin renklenmelerinde) istenen sonuca ulaşmak daha zor olabilir. Bu nedenle tedavi öncesinde hastanın beklentileri doğru yönetilmeli ve kişiye özel bir beyazlatma protokolü oluşturulmalıdır" dedi.
Beyazlatma işlemi dişlere zarar verir mi?
Doğru şekilde, kontrollü olarak ve uygun ürünlerle yapıldığında diş beyazlatma işleminin dişlere kalıcı bir zarar vermeyeceğinin altını çizen Jale Demir, "Bilinçsiz ürün kullanımı, aşırı uygulamalar ya da yetkisiz kişiler tarafından yapılan işlemler mine tabakasında aşınma, pulpa hasarı ve kalıcı hassasiyet gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle işlemin mutlaka bir diş hekimi kontrolünde gerçekleştirilmesi kritik öneme sahiptir. Beyazlatma ajanı olarak kullanılan materyal yüksek konsantrasyonda (Yüzde 25-40) hidrojen peroksit veya karbamid peroksit solüsyonlarıdır.
Uygulanan bölgede su ve oksijene ayrışır ve oksijen sayesinde oksidasyon-redüksiyon tepkimesi meydana gelerek beyazlatma sağlanır. Bu işlemi hızlandırmak için de fotosensitive ajanlar ve light cure sistemler kullanılmıştır. Işık kaynağı peroksiti aktive ederek beyazlatma işleminin kimyasal reaksiyonunu başlatır. Kliniğimizde yüzde 35 hidrojen peroksit içeren diş beyazlatma ajanı kullanılmaktadır" diyerek diş beyazlatma işleminin uzman hekimler eşliğinde yapılması gerektiğini vurguladı.
Estetik beklentiler ile gerçekçi sonuçlar arasında nasıl bir denge kurulmalı?
Hastaların "olabildiğince beyaz" dişler istediğini, hekimlerin ise; doğal ve sağlıklı bir beyazlık hedeflediklerini söyleyen Jale Demir, "Aşırı beyaz dişler doğal görünmediği gibi, mine yapısına zarar verebilir. Bu nedenle beyazlatma işlemleri sırasında hastanın yüz tipi, ten rengi, yaş faktörleri gibi kriterler göz önüne alınarak doğal bir estetik hedeflenmelidir. Hekim ve hasta arasında gerçekçi bir beklenti yönetimi yapılması tedavinin başarısını artırır" dedi.
Diş beyazlatma işlemi sonrası tekrar renklenme olursa ne yapılmalı?
Zamanla doğal olarak bir miktar renk değişimi yaşanabileceğini ifade eden Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Diş Hekimi Jale Demir, "Bu durumda, ‘touch-up’ uygulamaları yani küçük destekleyici beyazlatma seansları yapılabilir. Ev tipi hafif beyazlatıcı jellerle yapılan kısa süreli uygulamalar renk stabilizasyonu sağlar. Ayrıca düzenli profesyonel diş temizliği ve ağız hijyeninin sürdürülmesi, renk kaybını minimuma indirir. Diş beyazlatma, tüm bu açıklamalar doğrultusunda estetik diş hekimliği günümüzde bütünsellik içeren bir tedavidir. Sağlıklı ve beyaz gülüşler temenni ederim" şeklinde açıklamasını sonlandırdı.