hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Karın içi sarkomların tedavisinde nasıl bir yol izlenmektedir?

    Karın içi sarkomların tedavisinde nasıl bir yol izlenmektedir
    expand

    Yumuşak doku sarkomları, vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilen ve tüm yaş gruplarını etkileyebilen çok çeşitli bir nadir mezenkimal malignite grubudur. Bu sarkomlar en sık kollar ve bacaklar, gövde duvarında, retroperitonda (karın arka duvarı arasındaki boşluk) ve baş ve boyunda görülür. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İlknur Erenler Bayraktar, karın içi sarkomlar hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için anlattı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Erişkin popülasyonda, karın ve pelviste ortaya çıkan yumuşak doku sarkomları, genellikle klinik olarak sessiz olduklarından veya hayati organları istila edene veya sıkıştırana kadar belirsiz veya hafif semptomlara neden oldukları için tanı anında genellikle büyük kitlelerdir. Karın ve pelvik sarkomların ve karın duvarı sarkomlarının görüntüleme özellikleri spesifik olmayabilir ve daha yaygın patolojik durumlarla örtüşebilir, bu da tanıyı zorlaştırır veya bazı durumlarda tanıyı geciktirir.

    Karın içi sarkomu nedir?

    Karın içi sarkomu yani yumuşak doku olarak ifade edilen dokular, vücutta farklı organ ve dokuların çevresinde yapı ve destek görevi gören; yağ dokusu, kas grupları, kan damarlarını oluşturan dokular ve bağ dokularıdır. Bu dokulardan köken alan geniş bir kanser alt türü ise yumuşak doku kanserleri olarak bilinir. Yumuşak doku kanserleri vücudun genelinde herhangi bir bölgeden köken alabilir; tümör dokusunun geliştiği hücre türüne bağlı olarak farklı biyolojik ve klinik özellikler gösterebilir.

    Yumuşak doku kanserlerinin klinikte en sık görülen türleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:

    Liposarkom: Vücuttaki yağ dokusuna ait hücrelerin kanserleşmesi sonucunda liposarkom gelişir. Yağ dokusunun yer aldığı herhangi bir vücut bölgesinde oluşabilir. Tüm yumuşak doku tümörleri arasında en sık görülen alt türdür.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Leiomyosarkom: Sindirim sistemi, boşaltım sistemi veya üreme sistemi gibi iç organları oluşturan dokularda yer alan ve düz kas adı verilen hücre gruplarından kaynaklanan tümörlerdir.

    Rabdomyosarkom: Vücudun hareketlerinden sorumlu iskelet kaslarının kanserleşerek kontrolsüz çoğalmasıyla rabdomyosarkom gelişir. Çocuklarda ve gençlerde en sık görülen yumuşak doku tümörüdür.

    Liposarkom (iyi diferansiye ve dediferansiye liposarkomlar), leiomyosarkom ve gastrointestinal stromal tümör (GIST) en sık görülen intraabdominal primer sarkomlardır.

    Sebepleri nelerdir?

    Diğer kanser türlerinde olduğu gibi yumuşak doku kanserlerinde de altta yatan neden tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte bilimsel çalışmalar, bazı faktörlerin yumuşak doku kanseri gelişme riskini artırdığını ortaya koymuştur.

    Yumuşak doku kanserleri için risk faktörleri nelerdir?

    Genetik yatkınlık: Yumuşak doku kanserlerinin önemli bir bölümü ailede, özellikle birinci derece yakınlarında benzer kanser öyküsü olan kişilerde görülür. Kanserli hücre oluşumuna sebep olabilen genetik mutasyon sendromlarına sahip kişilerde yumuşak doku kanseri gelişme riskinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu sendromlardan bazıları Gardner sendromu, tuberoskleroz, nörofibromatozis, Li-Fraumeni sendromu olarak sıralanabilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kimyasallar: Kimyasallara maruz kalan kişilerde yumuşak doku kanseri gelişme riski yükselir.

    Enfeksiyonlar: HHV-8 gibi viral enfeksiyonların gelişmesi durumunda yumuşak doku kanseri ortaya çıkabilir.

    Radyasyon: Yüksek dozda radyasyon verilen radyoterapi gibi uygulamalara bağlı, uzun dönemde vücudun çeşitli yerlerinde yumuşak doku kanseri gelişme riski artar.

    Belirtileri nelerdir?

    Yumuşak doku kanserlerinin yol açtığı klinik belirtiler; tümörün konumu, boyutu, biyolojik özellikleri, çevre dokularla olan ilişkisi, metastaz varlığı gibi farklı durumlara bağlı olarak değişkenlik arz eder. Bununla birlikte, tümörün geliştiği bölgede sınırlı şişlik veya sertlik, kitlenin çevre dokulara baskısına bağlı ağrı, kitlenin boyutuna ve konumuna bağlı olarak hareket kısıtlılığı, bağırsaklarda daralma veya tıkanma, solunum güçlüğü gibi belirtiler görülebilir.

    Nasıl teşhis edilir?

    Yumuşak doku kanseri şüphesi olan hasta öncelikli olarak fizik muayene ve radyolojik görüntülemelerle ayrıntılı bir şekilde değerlendirilir, ardından tespit edilen kitleye yönelik biyopsi işlemi planlanır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ultrason: Kitlenin boyutu, fiziksel özellikleri, çevre dokularla ilişkisi gibi konular hakkındaki ilk değerlendirmede tercih edilen yöntemlerden biri ultrasondur. Özellikle kolay ulaşılabilir, yüzeysel kitlelerde tercih edilir.

    Bilgisayarlı Tomografi (BT): Derin dokularda yer alan, özellikle karın veya göğüs kafesi içindeki kitlelerde kitlenin boyutu, fiziksel özellikleri, yayılımı gibi hususların değerlendirilmesi için BT’den yararlanılabilir.

    Manyetik Rezonans (MR): Yumuşak doku tümörleri sağlıklı dokulara benzer özellikler gösterebildiğinden, dokuların detaylı değerlendirilmesine ihtiyaç duyulabilir. MR; BT’ye göre daha detaylı görüntüleme sunduğundan dolayı değerlendirmede tercih edilebilir.

    PET-BT: Tüm vücudun kanserli kitleler yönünden taranmasına olanak veren PET-BT yönteminde, kanser hücrelerinin boyanmasını sağlayan özel bir madde damardan verilerek çekim yapılır. Bu sayede kanserin evrelemesi yapılarak tedavi planlaması için önemli veriler elde edilir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nasıl tedavi edilir?

    Yumuşak doku kanserlerinde tedavi hastalığın evresine; kitlenin boyutu, yayılımı, metastaz yapıp yapmadığı, çevre dokuları işgal edip etmediği gibi konulara bağlı olarak değişkenlik gösterir. Yumuşak doku kanserleri birbirinden farklı klinik özellikler gösterebilen birden fazla kanser alt türüne verilen genel bir isim olduğundan, patolojik inceleme sonrası teşhis edilen tür de tedavi kararını etkileyebilir.

    Robotik cerrahi: Erken evrede tespit edilen, metastaz yapmamış ve çevre dokulara ciddi yayılım göstermemiş kitlelerde tümörün cerrahi yöntemlerle çıkarılması tedavide ilk basamaktır. Laparoskopik ve robotik cerrahi teknikleri ile minimal kesi ve maksimum başarı oranı sağlanabilmektedir.

    Sıcak kemoterapi: Cerrahi öncesi, sonrası veya cerrahiden bağımsız olarak, tümörün patolojik özelliklerine göre farklı ilaç kombinasyonlarından oluşan sıcak kemoterapi rejimleri uygulanabilir.

    Radyoterapi: Cerrahi sonrası veya kemoterapi ile birlikte tümör kitlesinin hızla giderilmesi veya cerrahi yöntemler ile çıkarılamayan kanser hücrelerinin ortadan kaldırılması için hastaya göre belirlenen doz ve sürede radyoterapi uygulanabilir.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow