Kırmızı et tüketimine daha çok dikkat edilmeli! İşte tetiklediği hastalıklar
Kalp damar hastalığına zemin hazırladığı için kırmızı et tüketiminin kolesterol yüksekliğine sebep olduğu üzerinde dururuz. Ancak yeni bir araştırma, kırmızı ette bulunan ve bağırsaktaki bakterilerin ürettiği Trimetil Amin Oksit’in (TMAO) damar tıkanıklığına yol açtığı yönünde. Bu hafta TMAO ve buna karşı beslenme tarzı üzerinde duracağız. Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez yazdı... (Sabah)


Hayvansal besin tükettiğimizde bağırsak bakterilerimiz hemen bunları sindirmek için çalışmaya başlar. Bu esnada kırmızı ette bolca bulunan L-karnitin ve kolin bağırsaktaki Firmicutes grubundaki bakteriler tarafından trimetilamine (TMA) dönüştürülur. Daha sonra TMA karaciğerde trimetilamin-N-okside (TMAO) edilmektedir. Eğer kanınızda bu bileşikler yüksek düzeydeyse kalp krizi veya inme geçirme olasılığının iki kattan fazla olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü üretilen TMAO, arter duvarında kolesterol birikimini artırmasının yanında trombositlerle etkileşime girerek pıhtılaşmayı teşvik eder. Bu yüzden kalp krizi ve inme riskini de artırır. Çalışmalar yaşla birlikte TMAO düzeylerinin artığını gösteriyor. Burada bağırsaklarımızın da etkisinden bahsedebiliriz. Bağırsak mikrobiyomumuz yaşla birlikte değişiyor; yaş arttıkça TMAO üretmeye yardımcı olan daha fazla bakteri üretiliyor. TMAO oluşumuna neden olan bileşenler sadece kırmızı ette değil tavukta, balıkta, yumurtada, süt ve süt ürünlerinde de var. Ancak en çok kırmızı ette bulunuyor. Bununla birlikte tuzlu su balıkları TMAO'nun en zengin kaynağıdır. 1 mg TMAO içeren 100 g sığır eti veya yumurtaya kıyasla, 100 g deniz balığında 300 mg TMAO içerir. Balıklarda bulunan TMAO'nun metabolik bir ürün olmaktan ziyade doğal besin kaynağının ve dokuda birikimin sonucu olduğu düşünülmektedir. Ancak yapılan çalışmalarda balığın içerdiği sağlıklı çoklu doymamış yağlar sayesinde TMAO'nun bu zararlı etkisinin önüne geçtiği belirtilmektedir. İşin özü yakın gelecekte bireysel olarak kanda TMAO ölçülerek kişiye "Sen balık yersen kalp krizinden korunabilirsin ya da kalp hastalığı için riskin artar" diyebileceğiz.

Son zamanlarda birçok çalışmada yüksek plazma TMAO düzeyinin kardiyovasküler hastalık için yeni risk faktörü olabileceği gösterilmektedir. TMAO kolesterol ve sterol metabolizmasını olumsuz yönde etkilemekte, makrofajlarda kolesterol birikimini artırmakta, trombosit aktivasyonunu tetiklemekte ve pro-atorejenik etki göstermektedir. Journal of the American Heart Association dergisinde çalışmaya göre kanda TMAO konsantrasyonun artışı ciddi istenmeyen kardiyovasküler olayları 1,62 kat artırmaktadır. Ateroskleroz ve TMAO arasındaki ilişkiye dair yapılan diğer bir çalışmada artmış serum TMAO düzeylerinin aterosklerozun erken bir belirteci olan karotis intima media kalınlığı artışı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
YAŞLANMAYI HIZLANDIRIYOR
Hipertensiyon dergisinde yayımlanan çalışmaya göre; diyete TMAO ilavesi, metabolik olarak yaşlanmayla ilişkili bulunuyor. Aynı zamanda öğrenme ve hafıza durumlarında da bir azalmaya sebep oluyor. Aslında hepimiz vücudumuzda TMAO'lar üretiyoruz. Fakat hayvansal besinleri fazla tükettiğimizde bu bileşiğin vücudumuzda arttığını bilmeliyiz. Ne kadar çok kırmızı et tüketirsek, bu bileşiği üreten bakterileri o kadar besliyoruz. Sonuçta yaşlanma sürecine istemesek de katkıda bulunuyoruz. Yaşlanmanın, damarlarımızda oksidatif stresin bir sonucu olarak, kardiyovasküler hastalık için en büyük risk faktörü olduğunu unutmamalıyız. Yüksek miktarda kırmızı et tüketiminiz varsa bir kez daha düşünün! Yapacağınız küçük değişiklerle kalp hastalıkları açısından risk faktörlerinizi azaltabilir ve daha sağlıklı bir yaşama kavuşabilirsiniz. Yapılan çalışmalarda bozulmuş böbrek fonksiyonlarına sahip olan kişilerin plazma TMAO düzeyinin yüksek olduğu bulunmuştur. Serum TMAO konsantrasyonu, glomerüler filtrasyon hızı (eGFR) ile ters orantılı ve diyaliz alan hastalarda belirgin şekilde daha yüksek olarak gösterilmiştir. Kandaki TMAO düzeyinin yüksek olması böbrek hastalığına bağlı ölüm riskinin artışı ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan bir çalışmada 521 böbrek hastası incelenmiş ve açlık plazma TMAO düzeyi ile tüm nedenlere bağlı ölüm riski arasında ilişki olduğu gösterilmiştir.



Yağlı et tüketiminizi azaltın. Hayvansal kaynaklı doymuş yağlar yerine, zeytinyağını diyetinizin vazgeçilmezi haline getirebilirsiniz.
Ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar günlük diyetinizde mutlaka yer alsın. Bu besinler içerdikleri sağlıklı yağ asitleriyle hem tokluk hissetmenize yardımcı olur hem de kalp koruyucu etki gösterir.
Balık tüketiminize önem verin. Omega-3 alımı her şeyde olduğu gibi kalp sağlığında da çok değerli.
Haftada en az 2 kez balık tüketmeye özen gösterin.
"Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve" ilkesini benimseyin. Hem posa açısından hem de vitamin, mineral açısından zengin olduklarından kalp sağlığı üzerinde de olumlu etkileri var.
Lif tüketiminizi artırın. Tam tahıllar, yulaf, sebze, meyve ve kuru baklagiller diyetteki en iyi lif kaynağı besinlerdendir.
Tuz tüketiminizi azaltın, yemeklerinize ekstra tuz ilave etmeyin. Fazla tuz tüketiminin, kalp hastalıklarından ölüm riskini yüzde 9 oranında artırabileceği gösterilmiş.
