Türkiye’de son 3 yıldır yoğun bakım yatış oranları arttı
Yoğun Bakım Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulunan Genel Yoğun Bakım Sorumlu Uzm. Dr. Serpil Özsezgin, "Türkiye’de özellikle son 3 yıldır yoğun bakım yatış oranları arttı. Kovid salgını korkusundan insanlar son 3 yıldır evde kaldı, hastalansalar bile hastanelere gitmekten korktular, gitmediler. Bu yüzden hastalıkları ilerledi. Entübe edilen hastalar yoğun bakıma girmeye başladı. Bu yüzden de son zamanlarda yoğun bakım yatış oranımızda azalma yok” dedi.




“Yoğun bakım için bir farkındalık getirilmesi gerekiyor" diyen Uzm. Dr. Özsezgin, "Entübasyonu biz pandemiyle tanıdık. Ama yoğun bakımlar kapalı ortamlar olduğu için biz anestezi yoğun bakım uzmanları, çok fazla dışarılarda görülmeyen kişileriz. Hastayla ilgili bilgilendirmeyi bazen az yapabiliyoruz. Çünkü biz tamamıyla hasta odaklı çalışıyoruz. Yoğun bakımda çalışan hemşirenizden yardımcı sağlık personelimize kadar hepsi özellikli insanlar. Çünkü hastalarımız bize bağımlılar. Bize bağımlı oldukları için durumlara her an değişebiliyor. Her an tedavileri değişebildiği için bizim bilgilendirmeden hasta bakımı ve tedavi süreçleriyle ilgilenmemiz gerekiyor. Belirlenen saatlerde ve günlerde bilgilendirmeler yapılıyor” şeklinde konuştu.
“HASTA VE YAKINI UMUDUNU KAYBEDERSE HASTANIN HAYATA TUTUNMA İHTİMALİ AZALIR”
Şu anda yoğun bakım alanında yüksek teknolojinin oldukça ilerlediğini belirten Uzm. Dr. Özsezgin, şunları söyledi: “Biz yüksek teknolojik hizmet veriyoruz. Gerekli olan her şey her aşamada takip edilmiş olduğu için umut çok önemli. Eğer hasta ve yakını umudunu kaybederse hastanın yaşama bağlanması çok azalıyor. Biz ne yaparsak yapalım orada hastayı tutundurma ihtimalimiz çok azalıyor. Bu nedenle hiçbir zaman, hasta yoğun bakıma girse de entübe olsa da umudun kaybedilmemesi gerekiyor.”

Annesi 64 gün boyunca yoğun bakımda kalan ve ardından annesini kaybeden Yelda Kocagil, “Annemi çok yeni kaybettik. Sağlık problemleri vardı ama bu aşamaya geleceğini biz de hiçbir zaman düşünemiyorduk. En son 19 Şubat’ta nefes sorunuyla bir sabah kalktı. İlk önce ambulans çağırdık ve hastaneye gittik. Oradan da şükür ki buraya yönlendirildik. Buraya geldikten sonra aslında bizim hayatımız ve annemin hayatı başladı. Yoğun bakım denildiğinde, karmaşık karışık, kalabalık bir süreç gibi gözükse de aslında yoğun bakımın gerçekten öyle bir yer olmadığını, içeride gayet belirli bir düzenin, kurulu bir yaşamın olduğu bir yer olduğunu fark ettim. En güzeli de siz orada acı çekerken o koridorlarda beklerken, hastanız için kaygılanırken içeride, yaşamla ölüm arasında o ince çizgide size uzanan eller, hastanıza uzanan eller… Bunu hissetmek gerçekten ayrı bir duyguydu. Sesimizin her zaman o kapılarda duyulduğunu bildik. Bu şekilde biraz kendimizi ayakta tuttuk. Annem bu süreçte çok mutluydu. Bilinci açıktı ve bizimle iletişim kurabildi. Konuşamıyordu ama kendisi bizden bir defter isteyerek bütün duygularını anlatabiliyordu” dedi.

Kovid-19 nedeniyle 1 ay boyunca yoğun bakımda kalan Yüksel Ayaz ise şunları kaydetti: “Durumum çok ağır olduğu için beni yoğun bakıma aldılar. Yoğun bakıma giderken ‘eyvah gidiyorum’ dedim. Yüz maskesi takmaya çalıştılar kabul etmedim. Ardından beni ikna ettiler. Ardından maskeyi çıkardım ‘beni buradan çıkarın’ dedim. Resmen gece gündüz uyuyamıyor, kâbus yaşıyorsun. Sağ olsun Serpil hocamız geldi, bileğimden tuttu. ‘Rahat olun, ben sizi iyileştireceğim. Benim oğlum da burada hastaydı, iyileşti. Sen de iyileşeceksin’ dedi. Serpil hocanın beni bu şekilde umutlandırması beni hayata döndürdü diyebilirim. Ardından meşakkatli bir yolculuk başladı. Orada kalmak korkutucuydu ama sağ olsun hemşire kızlarımızın her sabah ‘günaydın’ diyerek bizi motive etmeleri bile mutlu ediyordu. Ardından çok şükür yoğun bakımdan çıktım.”
“PALYATİF BAKIM BENİ HAYATA MOTİVE ETTİ”
Ayaz, “Bu süreçte ailemle görüntülü konuşabildim. Yoğun bakımdan çıktığımda 18 kilo vermiştim. Bu yüzden beni palyatif bakıma aldılar. 1 aya yakın da orada kaldım. Fiziksel olarak ve zihinsel olarak kendimize geldim. Palyatif bakım beni hayata motive etti" dedi.