hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Vücut şekillendirme ameliyatı ile ilgili merak edilenler

    Vücut şekillendirme ameliyatı ile ilgili merak edilenler
    expand
    KAYNAK DHA

    Diyet ya da obezite ameliyatıyla fazla kilolarından kurtulanların sarkma problemi yaşayabildiğini ve bu hastaların vücut şekillendirme ameliyatlarına yöneldiğini söyleyen Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, “Bu ameliyatları çoğunlukla aşamalı olarak planlıyoruz. Tek seferde azami iki farklı bölgenin ameliyatını yapmakta fayda var” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hızlı kilo verme sonrasında, kaybedilen kilonun miktarı ve hastanın yaşı gibi faktörlere bağlı olarak derinin elastikiyetini kaybetmesiyle sarkmalar oluşabiliyor. Bu sarkmalar kimi zaman düzenli spora rağmen giderilemiyorç

    Meme, karın, kol, sırt, bel, uyluk, yüz-boyun gibi vücudunun çeşitli bölgelerinde sarkmalar oluşmuş ve hedef ağırlığa ulaşmış kişilere vücut şekillendirme ameliyatları uygulanabildiğini ifade eden Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, “Bu ameliyatları çoğunlukla aşamalı olarak planlıyoruz. Tek seferde azami iki farklı bölgenin ameliyatını yapmakta fayda var. Tabii ki süre, bölgeye ve cerrahi tekniğe göre değişkenlik gösteriyor. Ancak her seansta ameliyatın en fazla 6 saat ve seanslar arası sürenin de en az 3 ay olmasını öneriyorum” diye konuştu.

    "Bazen erkekler kaslı görünmek için ameliyat oluyor"

    Vücut şekillendirme ameliyatlarında en çok yapılan işlemlerin karın, kalça, meme, yüz ve boyun bölgesinde gerçekleştiğini ifade eden Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu “Bunların dışında kol, sırt ve uyluk germe işlemleri de çok sık yapılıyor. Son zamanlarda erkekler karın ve göğüs kası yapılması talebiyle de başvuruyorlar. Bu taleple bize gelen kişiler genellikle beden kitle indeksleri normal veya fazla kilolu olabiliyor. Bu kişilerde, yeni liposuction teknikleriyle, öncesinde kilo vermeye gerek kalmadan, karın ve göğüs kası şekli verilebiliyor” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ameliyat için uygun zaman titizlikle seçilmeli

    Mide ameliyatlarından sonra verilen aşırı kilolarla ortaya çıkan deri sarkmalarının, bazı hastalarda psikolojik sorunlar yaratabileceğine de dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, “Vücutta görülen sarkmalara yönelik yaptığımız ameliyatlar, uygun koşullarda ve zamanda yapılmalı. Ameliyatlar için acele edilmemesi kadar, hastanın psikolojisi göz önünde bulundurularak geç kalınmaması da önemli” ifadelerini kullandı.

    Vücut şekillendirme ameliyatı, şayet hasta kilo verme ameliyatı geçirdiyse, ortalama 15-18 ay sonra, hedef kiloda da en az 3 ay sabit kalması durumunda yapılabilmekte. Bu ameliyatların yetişkinlere uygulanabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, hasta ileri yaştaysa, ek hastalık varlığı, risk faktörleri ve hastanın genel durumun değerlendirildikten sonra, ameliyatın yapılıp yapılmayacağına karar verildiğini ekledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ameliyat sonrası uzun istirahat önemli

    Vücut şekillendirme ameliyatı, aynı anda birden çok bölgede yapılacaksa, cerrahi sonrası hastanede daha uzun kalınacağını belirten Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu “Ameliyat sonrası izlerin kabul edilebilir ölçülerde iyileşmesi bir yıl kadar sürebilir. Ödemi çözmek, dokuları desteklemek ve iyileşmeyi hızlandırmak için 4-6 hafta arasında korse giyilir” dedi.

    Obezite cerrahisi için doğru hasta seçini önemli

    Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Servet Karagül de, özellikle son yıllarda fazla kilo vermesi gereken kişilerin tercih ettiği yöntemlerden biri olan obezite cerrahisinin, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıkların tedavisinde başarısı kanıtlanmış bir tedavi yöntemi olduğunun altını çizdi.

    “Bu yöntemin cerrahi dışı yöntemlerle karşılaştırıldığında kilo verme ve sonrasında elde edilen iyileşmenin korunması açısından cerrahi dışı yöntemlere göre kazanımlarının daha fazla olduğunu ancak cerrahi tedaviye uygun hastayı belirlemek için bazı kriterler vardır” diyen Doç. Dr. Servet Karagül şu bilgileri verdi:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Yaygın kullanılan bir hesaplama yöntemi vücut kitle indeksi (VKİ) olup, eğer kg/m2 cinsinden bu değer 40’ın üzerinde ise kişinin hastalık kabul edilecek düzeyde kiloya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yine de, sadece bu değeri kullanmak her insan için geçerli olmayabilir. Örneğin, kas oranı yüksek bir sporcuda, yağ oranı fazla olmasa da VKİ yüksek olabilir. Bunun yanında, VKİ değeri 35’in üzerinde olup, tip 2 diabet, kalp hastalığı, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi kilo ile ilişkili ek hastalığı varsa bu hastalar da morbid obez sınıfına girmektedir. Diğer taraftan obeziteye neden olan başka altta yatan hastalıkların olup olmadığı da incelenmelidir. Yapılan değerlendirmeler sonucu hastanın ameliyata uygunluğuna karar verilir.”

    Ameliyat sonrası hastaya önemli görevler düşüyor

    Sadece ameliyat olmakla obezitenin üstesinden gelineceğini düşünmemek gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Servet Karagül, “Ameliyat, hastalar için işleri yeniden yoluna sokacaktır ancak, bunun sürdürülebilmesi hastanın elindedir” diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cerrahi sonrasında istenen sonuca ulaşabilmek ve bunu koruyabilmek için dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili Doç. Dr. Karagül sözlerini şöyle tamamladı:

    “Hastalar, ameliyat sonrası yapacağı yaşam tarzı değişikliğini kabul etmelidir. Ameliyatlar, laparoskopik, diğer bir deyişle kapalı yöntemle yapıldığı için günlük hayata dönüş hızlı olacaktır. Ancak tamamen eski yaşantımıza dönmek doğru değildir. Hastaya düşen bazı sorumluluklar vardır. Bunların başında beslenme ve aktivite ile ilgili beklentilerimiz gelir. Hastalardan, bir yandan uzman diyetisyenlerin kontrolünde yapılacak beslenme programlarına uymalarını, diğer yandan da fiziksel aktiviteyi yaşamlarının bir parçası haline getirmelerini bekliyoruz. Uyku düzeni ve sağlıklı bir sosyal yaşantı da başarının korunmasında yardımcı olacaktır.”

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow