İçkileriyle ün yapmış 9 dünya şehri
Kimi şehri taşından toprağından tanırsınız, kimisini ise kendine has yemek ve sokak kokularından. Bu şehirler içkileriyle tanınıyorlar. Özellikle sevdiklerinizle güzel anılar yaratıp bazılarını kaybetmeyi göze alıyorsanız, bu şehirlerde mutlaka birkaç kadeh bir şeyler içmelisiniz.
1- Geleneksel Bavarian Birası: Munich

Almanya’nın, Alman kültüründe önemli bir yeri olan ve 184 yıldır kutlanan, Octoberfest’le nam salmış ayrıca biralarıyla da epey ön plana çıkan bu kenti, listenin başında geliyor. Çoğu tatil planı Oktoberfest etrafında dönse de, lezzetli bir Bavyera birası tatmak için de yılın herhangi bir zamanında Münih’e gidebilirsiniz.
Münih’teki bira bahçeleri ve barlar, sokaklara taşıyor ve insanlara sanki ailelerine ait bir partinin parçasıymış gibi hissettiriyor. 1589’da Wilhelm V. Bavaria Düşesi tarafından kurulan Hofbräuhaus München, Münih’in en ünlü bira salonlarından biri ve ziyaretçiler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Kuruluş yıllarını hala yaşatabilmek için salonda hala çan, ıslık ve bira hizmetçileri bulunuyor.
2- Oenophile: Buenos Aires

Arjantin’in dünyanın en iyi şarap üreticisi ve ihracatçısı olduğu düşünülüyor ve ülkenin en büyük şehri ve başkenti olan Buenos Aires, tüm bunların merkezinde yer alıyor.
Şehrin gösteriş hızına ayak uydurmak istiyorsanız, 300 çeşitlik bir şarap listesi olan Gran Bar Danzón'a gidip, bir kadeh şarap seçebilirsiniz. Veya bir uzmana danışmayı tercih edip, tadım gezilerine çıkabilirsiniz. Eğer giderseniz, Malbec’inizin tadını çıkarın çünkü onun gibisini hiçbir yerde tadamayacaksınız.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
3- Viskinin Anavatanı: Dublin

Viskiler içinde Scotch, yani İskoç, ilk akla gelenlerden biri olsa da, İrlanda viskisi kültlükte onu takip ediyor. Şehirde viski tadımı, yeni başlayanlar ve uzmanlar için düzenli aralıklarla gerçekleşiyor. Burada harmanlanmış malt ya da tekli malt viskileri bulabilirsiniz. Dublin, viski sevenler için adeta bir cennet.
4- Sake: Tokyo

Dünyada, sake (Japonların pirinç ve tahıl tozundan yapılan ulusal içkisi) içmek için, Tokyo’dan daha iyi bir yer yoktur. Japonların, fermente pirincinden yapılan sake adlı bu içkiye bağlılıkları oldukça geleneksel. Geleneksel bir seramik bardakta içilen sake oldukça güçlü bir kültürel arka plana da sahip.
Hasegawa Saketen zinciri, Tokyo’nun en iyi sake çeşitlerini sunuyor. Bundan öte, tren istasyonlarının içinde bulunan dükkanlarda sabahın erken saatlerinde bile diğer treninizi beklerken bir içki içebilirsiniz. Bazen en iyi seçenek, hiç beklenmedik olanlardır.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
5- Mükemmel bir Cider için: Nelson

Yeni Zelanda’da bulunan Nelson, elma şarabı arayanlar için adeta bir cennet. İnsanların şenlikleri için dünyanın dört bir yanından geldiği bu kent, Zelanda’nın ilk cider festivaline ev sahipliği yapıyor. Peki, ilk önce nereye gidilmeli?
Her yerel yer kendi özelliğine sahipken, McCashins Bira Fabrikası en büyük miraslardan birine sahip ve tüm ciderler taze, organik maddeler içeriyor. Burayı ziyaret ettiğinizde, sıcak ve sulu bir cider denediğinizden emin olun.
6- Reposado’ya Geri Dönüş: Meksika

Meksika, dünyaca ünlü tacolara ve tekila severler için de seçkin reposadolara ev sahipliği yapıyor. Salón Tenampa, 90 yılı aşkın süredir mariachi melodileri ve ateşli reposado tekilalarıyla turistleri ve yerli haklı bir araya getiriyor. Bu tekila shotlar, genellikle çabucak yudumlanıyor ve tamamen zevk için içiliyor.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
7- “Çalkalanmış ama Karıştırılmamış”: Londra

Bir İngiliz simgesi olan James Bond’un cin martini ile olan ilgisinin cine ilgiyi arttırdığı ve dünya çapında yayılmasına sebep olduğu düşünülse de, Londra ülkenin dört bir yanındaki cin ve cin severleri ile uzun bir geçmişe sahip.
Portobello Star, 1740’dan beri açık ve çılgınlığı biraz da olsa seven her karakteri cezbediyor. İçki imalathaneleri ve barlar, Notting Hill civarında bulunuyor ve tur programları aracılığıyla cin severleri davet edip, Ginstitute’da ziyaretçilerin cin bilgilerini ölçüyor. Eski zamanlara dayanan menüsü ziyaretçilere yalnızca Londra’nın sunabileceği daha basit bir zamanın sofistike söylemlerini sunuyor ve hatırlatıyor.
8- Lüks Vodka Seçenekleri: St. Petersburg

Petersburg, hayal edebileceğiniz her çeşit barın bulunduğu karmakarışık bir yer haline gelmiş olsa da, orijinal Rus vodkası için gidilebilecek güzel barlara ev sahipliği yapıyor. Eski ryumochnaya gibi, vodka barları hala eklektik müşterileri çekiyor. Geçmişte, ryumochnaya gibi bir yerin toplumsal normlara meydan okuması gerekiyordu. Ancak şimdi, yüksek bir hükümet yetkilisinin, bir emekçinin yanında mutlu bir şekilde oturuyor olduğunu görebilirsiniz.
Khroniki Bar, ryumochna’dan daha üst düzey bir ambiyansa sahip olmasına rağmen, en iyi vodka barlarından biri ve sahip olduğu çeşitli müşterileri ile dikkat çekiyor. Free Ingria vodka kokteylini, kızılcık, bulutlu meyan likörü, elma suyu, vodka ve Agnostura ısırıkları karışımını denemeden geçmeyin.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
9- İlk Kokteyl İçin: New Orleans

Şehrin yıllık Mardi Gras’ı, Bourbon Caddesi kültürü, Creole yemeleri de dahil olmak üzere, New Orleans’ı çekici kılan bir sürü özellik var. Ama New Orleans, Amerika’nın ilk kokteyli olan Sazerac’a da ev sahipliği yapıyor. 1838’de Antonie Peychaud, Fransız markasını ve Peychaud’un acı lezzetini, kokteyli yaratmak için kullandı ve içki devrimini başlattı. Compère Lapin gibi restoranlar, 17. Saat, cin, şarap, armut brendi ve acıların karışımı gibi heyecan verici yeni seçenekler hazırlarken New Orleans ruhunu da korumaya devam ediyorlar.