hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Tarihte bugün: 28 mart

    Tarihte bugün: 28 mart
    expand

    'Baba' (The Godfather) filmindeki rolüyle 1973'te En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a layık görülen Marlon Brando, sinema sektörünün Kızılderililere karşı tutumunu protesto ederek ödülü reddetti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Unutulmaz filmlerle hafızalarda yer eden Marlon Brando'nun 'Sizi filmlere çeken nedir?' sorusuna cevabı net: Para.
     
    Sinemanın gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden Marlon Brando, 2 temmuz 2004'te hayatını kaybetti. Ama Marlon Brando'dan geriye kalan dostlarına ve ilkelerine sadık, unutulmaz filmlere damgasını vurmuş güçlü bir aktör imgesi oldu.
     
    Marlon Brando'yla son olarak Fransız 'Studio' dergisi görüşmüştü. Tıpkı hafızalarda yer ettiği gibi, özgüveni ve mizah duygusu son derece güçlü bir yıldızın son sözleri bunlar.
     
    Hiç kendi senaryolarınızı yazmayı denediniz mi?
    Evet, çok yazdım. Neredeyse tüm filmlerimde rollerimi yeniden yazdım ama hiçbir zaman bundan itibar sağlamayı düşünmedim. Zaten, hiçbir yönetmen sizin filmin çeyreğini veya yarısını yazdığınızı kabul etmez. Ama olsun, problem değil.
     
    Şu anda sizi şu veya bu filmi seçmeye iten nedir?
    Para.
     
    Gerçekten mi?
    Evet.
     
    Yalnızca para mı?
    Evet. Gençken her şey ama her şey ilgimi çekerdi. Bugün, işlerimden sorumlu olan tip bana gelip şöyle diyor: "Marlon, vergilerin ödenme tarihi geldi."
     
    Ben de gönderilen bir senaryoyu alıyorum ve "İyi tamam, bunu yapacağım" diyorum. Ama o bana şöyle diyor: "Hayır Marlon, o olmaz, o film çekildi ve çıktı bile."
     
    Ben de başka birini alıyorum. Aslında tam olarak da böyle değil. Çok büyük başarı gösterecek filmler de geliyor ama ben bunları istemiyorum, çünkü canım o şaaşalı sinemanın içine dönmek istemiyor.
     
    Sanki sinema bugün sizin çok önem verdiğiniz birşey değilmiş gibi geliyor?
    Sinema her zaman aynı şeydir. Bu bir ticari iştir, ama herkes filmlerden sanki sanatmış gibi konuşuyor. Bir filmde belli bir güzellik vardır, çok çarpıcı anlar yer alabilir ama ben sinemayı sanat olarak görmüyorum. Bu bir iştir!
     
    Herkes burada işadamları gibi davranıyor: Film kaça mal olacak? Dağıtımcı kim olacak? Ne zaman çıkacak? Tanıtımı ne kadar tutacak?
     
    Yine de insanların hayatını değiştiren filmler var...
    Birçok insan sinema tarafından zehirlenmiş durumda. Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Daha doğrusu, aslında biliyorum. Çünkü biz, oyuncular, halkın düşleriyiz. İnsanların rüya görme ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.
     
    Filmlerde insanlar kendilerini bizimle özdeşleştiriyor ve kendi hikayelerini var ediyor, yani aslında gerçek oyuncular seyirciler.
     
    Oyuncu olmasaydınız bir bilgin olmak ister miydiniz?
    Oyuncu olmasaydım sanırım bir hırsız olurdum.
     
    Ne çalmak için?
    Bilmem, yaşamak için ihtiyacım olan ne varsa. Uzun zaman önce Paris'te Jean Genet diye birini tanımıştım. Aynı zamanda hem hırsız hem de yazardı. Bana bir sürü hikaye anlatmıştı, etkileyiciydi.
     
    Ama toplumdan kaçılabilen ve bir şekilde hayatın sürdürülebileceği dönem bitti. Artık bu var olan toplumu kabul etmekten başka çare yok.
     
    Fransa'da yaşadığınız bu dönemden ne gibi hatıralarınız var?
    O kadar çok var ki. Fransa'ya taparım, çünkü bu ülke, benim için İkinci Dünya Savaşı sonrası özgürlüğün kalesidir. Saint Germain'de bir ruh vardı. İnsanlarla dolup taşan caz kulüpleri vardı. Yazarlar, sanatçılar, entelektüeller vardı.
     
    Şimdi bunların hepsi değişti. Bu çok ilginç, çünkü Fransızlar, ABD toplum hayatıyla dalga geçerlerdi. Şimdi ise kendileri de aynı hayat tarzını benimsedi. İş dünyasının da burayı çok değiştirdiğini düşünüyorum. Hepimiz satıcılara dönüştük.
     
    Yazarlar artık televizyonlarda çıkıp kitaplarını tanıtabilmek için can atıyor, sırf kitapları satsın da para kazansınlar diye. Her şeyin alınıp satıldığı bu dünyanın altında boğuluyoruz.

    Günün diğer önemli olayları
    1910: İstanbul'daki ilk trafik kazasında bir kişi yaralandı.
    1920: Kilis'ten 26 mart sabahı hareket eden Fransız kuvvetleri, Kilis-Antep yolunu kapatan Teğmen Şahin komutasındaki milli kuvvetlerle çarpıştı. Şahin Bey şehit düştü. Fransız kuvvetleri Antep'e girdi.
    1939: İspanya İç Savaşı, Franco'nun Madrid'i almasıyla bitti.
    1944: Adapazarı ve civarındaki depremde 2 bin 831 kişi öldü.
    1961: Anayasanın halkoyuna sunulması hakkındaki kanun kabul edildi.
    1962: Üniversitelerden atılan 147 öğretim üyesinin görevlerine dönmelerini sağlayan kanun benimsendi.
    1965: ABD'de, Martin Luther King'in önderliğinde, Alabama'da 25 bin kişi sivil haklar için yürüdü.
    1966: Doktorların, rahatsızlığı nedeniyle görevine devam edemeyeceği kararı verdiği Cemal Gürsel'in yerine Cevdet Sunay Cumhurbaşkanı seçildi.
    1969: Manisa ve çevresindeki 6.6 büyüklüğündeki depremde 53 kişi öldü.
    1970: Gediz'de 7.2 büyüklüğündeki depremde bin 86 kişi öldü.
    1988: Türkiye'de kendisine ilk kez yapay kalp takılan kişi Halit Şahin öldü.
     
    Tarihte bugün arşivi
     
    Ekim ayı arşivi
    Kasım ayı arşivi
    Aralık ayı arşivi
    Ocak ayı arşivi
    Şubat ayı arşivi
    1 mart
    2 mart
    3 mart
    4 mart
    5 mart
    6 mart
    7 mart
    8 mart
    9 mart
    10 mart
    11 mart
    12 mart
    13 mart
    14 mart
    15 mart
    16 mart
    17 mart
    18 mart
    19 mart
    20 mart
    21 mart
    22 mart
    23 mart
    24 mart
    25 mart
    26 mart
    27 mart

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow