Maden araştırmalarında uydu teknolojisi

Maden araştırmalarında uydu teknolojisi
expand

ODTÜ'lü araştırmacıların, madenlerin bulunduğu alanları belirlemede geliştirdiği teknoloji, yüksek tahmin özelliği sayesinde uluslararası şirketler tarafından da kullanılmaya başladı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Uydu görüntülerinin kullanıldığı sistemde, öncelikle doğal kaynaklar haritalanıyor, daha sonra jeolojik modellere uygunlukları araştırılıyor.

Böylece doğal kaynakların tespiti, daha ucuza ve kısa sürede kolaylıkla gidilemeyen dağlık ya da geniş alanlarda, ülkeler arasındaki sınırlar olmadan yapılabiliyor.

ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nurettin Kaymakcı, Doç. Dr. M. Lütfi Süzen ile birlikte üzerinde çalıştıkları "Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri"ni anlattı.
 
"Uzaktan algılama sistemlerini laboratuvarda kullandığınız deney aletlerini yaklaşık 800 kilometre yüksekliğe çıkarıp, önüne bir teleskop yerleştirip uzaydan analiz yapmak şeklinde düşünebilirsiniz" diyen Kaymakcı, bu sistemlerin dünyada hızla geliştiğini vurguladı.
 
Kaymakcı, şunları kaydetti:

"Biz, klasik laboratuvar teknikleri ile 10 yıl sürecek bir çalışmayı uydudan bir kaç saat ile bir kaç gün arasında yapabiliyoruz. Böylece hangi mineralin nerede yoğunlaştığını tespit edip, hedef küçültmeyi sağlıyoruz. Fakat bu 'uydudan maden buluyoruz' demek değil.
 
Biz belli mineralleri haritalayarak belli jeolojik modele uyan alanları belirleyip, maden arama uzmanlarına veri sağlıyoruz. Uydu sistemleri, en azından şimdilik, sadece yüzeyde geniş alan kaplayan kömür, kil, jips, boraks gibi endüstriyel minerallerin haritalanmasında ve dolaylı olarak da altın gibi yüzeyde belli bir yayılım göstermeyen metalik minerallerin yüksek olasılıkla bulunabileceği alanların belirlenmesinde kullanılıyor."

Uluslararası şirketler de kullanıyor

Kaymakcı, uzun yıllara yayılan çalışmaları ile geliştirdikleri yazılımların, yeryüzündeki altın, demir, nikel, krom, bakır gibi metalik mineraller, çeşitli endüstriyel hammaddeler ile petrol, doğalgaz gibi doğal kaynakların, uzaktan algılama sistemlerini kullanarak tanımlayabilme ve yeryüzündeki yayılımlarını haritalama konusunda önemli gelişmeler sağladıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Çalışmalarımızda, pek çok yerli ve yabancı şirkete danışmanlık hizmeti veriyoruz. Onların uzaktan algılama ve haritalama işlemlerini yapıyoruz.

Dünyanın en büyük maden şirketlerinden Odyssey Resources ile BHP Billiton Konsorsiyumu, Kanadalı Teck Cominco, İngiliz Europen Nickel şirketleri ile petrol firmalarından TPAO, TPIC, Shell ile de bu sistemler konusunda çalışmalar yürütüyoruz. Uluslararası alanda isim yapan şirketler, bu sistemlerde en başarılı yöntemleri arayıp buluyorlar ve bizim kullandığımız yöntemlerde de yanılma payı hemen hemen yok diyebiliriz."

Uyguladıkları yöntemlerin uzun yıllar süren tanımlama ve haritalama işlemini çok kısa zamanda, ucuza ve ülke sınırlarından bağımsız bir şekilde gerçekleştirebildiğini anlatan Kaymakcı, şunları söyledi:

"Ana amacımız yüzyıllardır yerden yapılan klasik yöntemlerle oluşturulan haritaların üretilme zamanını kısaltmak. Böylece daha ucuza, daha kısa zamanda, daha ekonomik ve çok büyük alanlarda ve insanların kolaylıkla gidemeyeceği dağlık alanlarda politik sınırlar olmadan çalışılabiliyor.
 
Biz süreyi kısaltarak bu kaynakların hızlı bir şekilde ekonomiye kazandırılmasına katkı sağlamaya çalışıyoruz. Konuya yabancı kullanıcıların ve karar vericilerin de bu sistemleri kullanabilmesi için yeni metot ve algoritmaları geliştiriyoruz."

Altın yatakları da haritalanabiliyor

ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. M. Lütfi Süzen de madenlerin ve petrolün belirlenmesi işleminin dolaylı verilerin kullanılması ile mümkün olduğunu belirterek, "Örneğin altının doğrudan belirlenmesi mümkün değildir.
 
Fakat bir altın madeni yatağı belli bir jeolojik prosese ve modele bağlıdır. Dolayısıyla, altın madenin belirlenmesi için doğrudan altının değil, fakat altın yatağının yarattığı aykırılıkların belirlenip haritalanması gerekir. Bu haritalama işleminden sonra buluntular daha detay çalışmalarla sürüyor. Jeolojik modellere uygunlukları da maden yatakları uzmanları ile birlikte yapıyoruz" diye konuştu.

Deprem araştırmaları

Süzen, uydu görüntülerini kullanarak doğal afetlerle ilgili çeşitli bilgiler edinebildiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bizim aktif olarak üzerinde çalıştığımız konulardan biri de depremden önce sismik olmayan faylanmaya bağlı enerji birikiminin olduğu alanları tespit etmek.
 
Tam anlamıyla depremin kesin olarak ne zaman ve hangi büyüklükte olacağını bilemezsiniz, fakat enerji birikimini haritalayarak nerede deprem olabileceğini ve depremi yaratan fay boyunca meydana gelebilecek ötelenmeyi, dolayısıyla büyüklüğü tahmin edebilirsiniz. Bir başka uzmanlık alanımız ise heyelanlar...
 
Uzaktan algılama yöntemleri ile heyelanları haritalayıp, istatistiksel yöntemler ve coğrafi bilgi sistemleri kullanarak bölgesel heyelan duyarlılık haritaları üretiyoruz.

Kısacası bütün bu doğal kaynaklar ve doğal afetler konularında yaptığımız çalışmalarla yeryüzündeki tüm çalışmaları hızlandırmak, kolaylaştırmak, ucuz ve erişilebilir hale getirmek ve aynı zamanda, google earth örneğinde olduğu gibi, üretilen bilgilere herkesin ulaşabileceği bir hale getirecek teknolojileri geliştirmeyi
amaçlıyoruz."

TÜBİTAK'a petrol sızıntıları projesi

Uzaktan algılama teknolojilerinden doğal ve teknolojik afetler konularında da yararlandıklarını belirten Süzen, uydu teknolojileri ve coğrafi bilgi sistemleri sayesinde deniz yüzeyindeki petrol sızıntılarını tespit edebildiklerini, bu tespitin de gemilerin denize bıraktığı atıklardan, tanker kazalarından, doğal petrol sızıntılarının belirlenmesine ve petrol alanlarının tahmin edilmesine kadar geniş bir çalışma alanını kapsadığını anlattı. Süzen şunları kaydetti:

"Herhangi bir malzeme elektromanyetik spektrumun belli dalga boylarında yansıma ve emilme yarattığından her yerde çalışabilir.
 
Bu yöntem, astronomide yıldızların gözlenmesinde ve bir yıldızı oluşturan maddelerin tipi ve miktarının belirlenmesinde de kullanılmaktadır. Bu sistemle bitki de haritalayabilirsiniz, mineral de kirlilik de.
 
Dolayısıyla doğal veya insan kaynaklı, deniz yüzeyindeki petrolün niteliğini belirlemek mümkündür. Bu petrolün kaynağı doğal bir sızıntı olabilir veya Türkiye, Irak, Hazar petrol havzalarından birine veya birkaçına ait işlenmiş petrol olabilir. Zaten böyle bir projeyi hayata geçirmek için, ODTÜ Havacılık Mühendisliği, Havelsan ve Denizcilik Müsteşarlığı ile birlikte TÜBİTAK'a sunulmak üzere bir proje oluşturuyoruz.
 
Bu projeyi sistemli bir hale getirince denize petrol artığı bırakarak kirleten gemi veya işletmeler anında tespit edilebilecekler."

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow