"Akli dengesi bozuk" raporu istenmiş

Malatya'da 3 kişinin öldürüldüğü yayınevi baskını davasının bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın, olaydan sonra "akli dengesinin yerinde olmadığı"na dair rapor almak istediği tespit edildi.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Zanlı Günaydın'ın avukatı, bu taleple Malatya Devlet Hastanesi'ne başvurdu, ancak hastane aksi yönde rapor verdi.

Zirve Yayınevi baskını sonrası pencereden atlayıp kaçmak isterken ağır yaralanan Emre Günaydın, Turgut Özal Tıp Merkezi'nde tedavi altına alınmıştı.
 
Bu süre içinde Günaydın'ın kapısından güvenlik görevlisi hiç eksik olmadı ve ağzından çıkan her kelime tutanaklara geçirildi.
 
"Kendini peygamber olarak tanıtıyor"

9 Mayıs 2007 tarihinde saat 16.10'da kaydedilen bir tutanakta, olayın yeni bir boyutu ortaya çıktı:
 
Prof. Dr. Süheyla Ünal ile Doç. Dr. Rıfat Karlıdağ, sanık Emre Günaydın'ı muayene ediyor. Bu sırada Günaydın, kendisine gelerek doktorlarla konuşmaya başlıyor.
 
Günaydın'ın ağzından çıkanlar, odadaki görevliler tarafından not edilerek kayıtlara geçiriliyor: "Emre Günaydın kendisini peygamber olarak tanımlıyor. Görevinin insanlara iyilik yapmak olduğunu anlatıyor. 'Hedefim İslam dinini tanıtmak' diyor."
 
Emre Günaydın'ın avukatı, hastanede polisin tuttuğu bu tutanakları savcılığa sunarak müvekkilinin akli dengesinin yerinde olmadığını iddia etti ve bu yönde bir rapor hazırlanmasını talep etti.

Taburcu edildikten sonra tutuklanarak Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilen Günaydın, 11 Temmuz 2007 günü Malatya Devlet Hastanesi'nde kontrolden geçirildi ve sonuçta akli dengesinin yerinde olduğu tespit edildi.
 
Malatya Devlet Hastanesi psikiyatri uzmanının verdiği raporda, zanlının akıl hastalığının olmadığı, hukuki ehliyetinin mevcut olduğu belirtildi.
 
Emre Günaydın'ın hastanede gözaltında tutulduğu 27 gün içinde ziyaretçileri  de oldu.
 
Tutulan kayıtlar, zanlının yoğun bakım odasında özel izinle babası Mustafa Günaydın'la görüştürüldüğünü gösteriyor.
 
Normal uygulamada hastanede de olsa sanıkların savcılık izni olmadan avukatları dışında herhangi biriyle görüştürülmesi yasak. Fakat Günaydın'ın, savcılık izni olmaksızın babasıyla 5 dakikalık görüşme yapmasına izin veriliyor.

Nöbetçi polislerin hazırladığı tutanakta, bu görüşmeye hastane doktorlarının talebi üzerine, "ayılmakta olan zanlıya moral olsun diye" izin verdiği belirtiliyor.

Emniyet Müdürü: "Delil karartılması söz konusu değil"
 
Malatya Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, yayınevindeki cinayetle ilgili delillerin karartılmasının söz konusu olmadığını söyledi.
 
Kahya, zanlıların üzerinden çıkan tüm materyallerin ayrı ayrı torbalara konulduğunu belirterek, "Her şahsa ait eşya veya üzerinden çıkan materyaller tek tek delil torbasında toplandı. Her zanlının delil torbası ayrı ayrı paketlendi ve bu şekilde Ankara Polis Kriminal Daire Başkanlığı'na gönderildi. Oradan gelen raporda hangi zanlının üzerinde hangi maktulün kanının olduğu yazıyor. Ortada karışık bir durum yok" dedi.
 
Cinayetlerle ilgili dört dörtlük bir dosya hazırlandığını ifade eden Kahya, "Dosyada hiçbir eksiklik yok. Delil karartma gibi bir durum söz konusu değil, kaldı ki öyle bir şeyi neden yapalım. Raporlar adli mercilerde bulunuyor" dedi.

Malatya baskını: 3 ölü
 
Malatya'da Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske (46) ile Necati Aydın (35) ve Uğur Yüksel 18 Nisan 2007 tarihinde boğazları kesilerek öldürülmüş,  polis, zanlılardan S.G. (20), C.Ö. (20), H.Ş. (19) ve A.Y'yi (19) olay yerinde yakalamıştı.
 
İhbar üzerine yayınevine giden polis, iki kişiyi elleri ve bacakları sandalyeye bağlı ve boğazları kesilmiş halde bulmuştu. Boğazından, sırtından ve karnından bıçaklanmış halde hastaneye kaldırılan ve ameliyata alınan bir kişi de, aynı gün hayatını kaybetmişti.
 
Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan E.G, kaldırıldığı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde tedavi altına alınmıştı.
 
Tedavisinin ardından mahkemeye çıkarılan E.G. ile diğer 4 kişi tutuklanmıştı.