"Altın Bilezik" mesleki eğitim...

Altın Bilezik mesleki eğitim...
expand

Türkiye'de mesleki ve teknik eğitim son 10 yılın gerisinde. Gençler, mesleki eğitimden çok üniversiteye yöneliyor. Mevcut okullarda verilen eğitimse iş piyasasının ihtiyacına yanıt veremiyor. Bu da Türkiye'de ciddi ara eleman sıkıntısına yol açıyor. İşte mesleki eğitim gerçeği ve sonuçları...

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Türkiye'de son 10 yıl içinde mesleki ve teknik eğitimde iki ciddi kırılma yaşandı.
 
1997 yılında ilköğretimin 8 yıla çıkarılması, 1998 yılında da üniversiteye girişteki katsayı uygulamasıyla meslek liselerinin ortaöğrenimdeki yeri büyük oranda küçüldü.
 
Meslek liseleri imam hatip tartışmalarının gölgesinde kaldı.
 
Siyasetten arındırılamayan; imam hatip liseleri yüzünden - deyim yerindeyse - "veto" yiyen mesleki eğitimde okulların niteliği de tartışma konusu.
 
Türkiye'de meslek liseleri tercih edilmiyor; tercih edenler de yeterli donanıma sahip olmadan iş hayatına atılıyor. Patronlar, mesleki ve teknik liselerde uygulama alanlarının sınırlı olmasından şikayet ediyor.
 
Bir diğer eleştiri konusu ise yabancı dil eksikliği. Mezunlar iş piyasasının ihtiyaçlarına yanıt veremiyor, bu nedenle artık birçok sektör kendi ara elemanını yetiştirme yoluna gidiyor.
 
Meslek eğitimindeki yılların birikiminin bedeli şimdi ödeniyor. Binlerce üniversite mezunu iş ararken, iş verenler nitelikli ara eleman bulamıyor.
 
Bilgi ve teknolojiyi aynı paydada buluşturacak nitelikli elemanın olmaması, doğrudan üretim ve kalite zincirine yansıyor. Başta tekstil ve otomotiv sanayii olmak üzere; sağlık ve hizmet sektöründe kalifiye eleman bulmak gün geçtikçe güçleşiyor.
 
CNN TÜRK, Türkiye'deki ara eleman sorununu, meslekleri ve iş alanlarını ele alan "Altın Bilezik" adlı haber dizisini ekrana taşıdı.
 
BÖLÜM 1: ARA ELEMAN SORUNU

Bundan 10-15 yıl öncesine kadar meslek sahibi olanlar için "altın bileziği koluna taktı" denilirdi.
 
Meslek okulları o yıllarda tam bir cazibe merkeziydi. Ama bugün ne aileler ne de çocuklar meslek eğitimini tercih ediyor. Öğrenciler, gelecek planlarını üniversite hayalleri üzerine kuruyor.
 
Ancak Türkiye'de üniversiteye girmek de bitirmek de iş sahibi olmaya yetmiyor. Yüzbinlerce üniversiteli genç iş beklerken; işverenler de meslek lisesi mezunu kalifiye eleman bulamıyor.
 
Türkiye'de yıllık nitelikli personel açığı yaklaşık 40 bin. Mühendis ve işçi arasındaki boşluğu dolduracak; işleyişi- üretimi kontrol edecek kalifiye eleman bulmak her geçen gün zorlaşıyor.
 
TÜTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin: "Ben elemanımı başkasından ayartarak buluyorum."



Medicana Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozkurt: "Doktor aramıyorum, bana pompist bulun."
 
İş piyasasında meslek lisesi mezunu bir genç vasıflı; düz lise mezunu bir genç de vasıfsız olarak tanımlanıyor. Mesleki eğitime ilgi göstermeyip hayatını üniversite sınavına endeksleyen ama kazanamayan bir gencin yıllarca işsiz kalması olasılığı ise çok yüksek.
 
Bir Umut Derneği Başkanı Başaran Aksu: "Yıllarca işsiz kalan mühendis şimdi ara eleman konumunda çalışıyor." 
 
TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayii Meclisi Başkanı Ahmet Bayraktar: "Nitelikli eleman sıkıntısının en çok hissedildiği sektörler; başta sanayii, hizmet, tekstil ve sağlık sektöründe kalite ve üretim zincirini doğrudan sekteye uğratıyor. Ara eleman ihtiyacı, KOBİ'lerde yani küçük ve orta ölçekli işletmelerde daha da yüksek." 

BÖLÜM 2: PİYASANIN BEKLENTİLERİ
 
İşverenlere göre, ara eleman yetiştirmesi gereken meslek okulları hem sayıca yetersiz, hem de sanayinin ihtiyacına uygun nitelikte mezun vermiyor. Patronlar, sanayi ile bütünleşmiş, dil eğitimine ağırlık veren bir meslek lisesi modelinin benimsenmesini istiyor.

Küreselleşme ve kıyasıya rekabet, firmaları insan kaynaklarını daha da geliştirmeleri noktasına sürüklüyor. Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada denklem aynı: Bilgiyi üretecek ama aynı zamanda teknolojiyi kullanacak insan gücü. Çözüm: Mesleki ve teknik eğitim.
 
İSO Başkanı Tanıl Küçük: "Buna mecburuz. Makina parkı yatırımı gibi görün. O teknolojiyi kullanacak, üretimi daha verimli hale getirecek insan faktörü ortaya çıkıyor."
 
Nitelikli eleman, üretim zincirinin önemli halkalarından, ancak tartışılan bir başka konu da Türkiye'de mesleki eğitimin nitelik ve nicelik açısından piyasanın beklentilerini karşılamıyor olması.
 
En büyük eleştiri de okulların sanayiyle entegrasyonu bir türlü sağlayamamış olması. Sanayinin gelişmediği kentlerde kurulan meslek liselerinden mezun gençler, piyasanın ihtiyacından çok uzağa düşüyor.
 


TÜSİAD Mesleki Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Sacit Katlandur: "Yozgat'ta orada burada okul var; sadece okul açılsın diye açılmamalı."

Türkiye'deki meslek eğitimindeki ikinci önemli eksiklik ise lisan. Meslek liselerinde müfredat programında alan dersleri ağırlıkta, yabancı dil eğitimiyse geri planda kalıyor. İşveren hem tecrübeli, hem de dil bilen ara eleman bulmakta güçlük çekiyor.

Mesleki ve teknik eğitim aynı zamanda en pahalı eğitim. Düz bir lise öğrencisinin devlete maliyeti 1500 dolarken; meslek liseli bir öğrencinin maliyeti 3500 dolar.
 
Gerek müfredatın gerekse teknit altyapının sürekli yenilenmesi gerekiyor, ama ne müfredat ne de donanım çağı takip edebiliyor.
 
Dar bütçeyle bakanlığın okulların ihtiyaçlarını gidermesi zaman zaman aylar alabiliyor.
 
Meslek liselerinin sanayiinin beklentilerine tam anlamıyla yanıt vermemesi, üretim kalitesinin düşmesine ve zaman kaybına yol açıyor.
 
Meslek liselerinden yeterli donanımı almayan gençler, küçük ya da orta boy olsun, işletmelerde en az 6 aylık eğitimden geçmek zorunda kalıyor.
 
İş dünyası, teknoloji ile paralel, sanayiyle uyumlu, sayıca yeterli ve esnek müfredatıyla "modüler eğitim modeli" için meslek liselerine acilen neşter vurulması gerektiğini savunuyor.

Bölüm 3,4 ve 5 için tıklayın

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow