Babacan: "Ilımlı İslam uydurma bir tabir"

Babacan: Ilımlı İslam uydurma bir tabir
expand

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, "Ilımlı İslam gibi tabirlerin, Türkiye'ye ya da başka ülkelere etiket yapıştırmaya çalışan kişilerin uydurduğu tabirlerden olduğunu" söyleyerek, "İslamın şöylesi böylesi olmaz, İslam tektir" dedi.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Habertürk kanalında dış politika konuları ve gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Babacan, ABD'deki yeni yönetim dönemiyle ilgili bir soru üzerine, ABD Başkanı Barack Obama'nın seçim kampanyasının değişim üzerine kurulduğunu ve işbaşına geldikten hemen sonra özellikle dış politikada bir revizyon çalışması içine girdiğini kaydetti.

Babacan, ABD'nin yeni yönetiminin henüz pek çok konuyla ilgili nihai kararı almasa da çalışma stili olarak, daha çok dinlediğini, tavsiye aldığını ve müttefikleriyle daha yakın bir işbirliği içinde olma çabası içinde olduğunu belirtti.

Babacan, "Tüm politikalar gözden geçirildikten sonra, yeni yönetim, Afganistan'da bunu yapacağım, İran'la ilgili şöyle bir adım atacağım, Irak'ta bunu yapacağım, Orta Doğu'da şu politikayı izleyeceğim dedikten sonra, tabii biz daha doğru bir yorum, değerlendirme yapabiliriz. Ama şu ana kadar bizimle olan temaslardan, yakın diyalog çabasından memnunuz" dedi.

Obama'nın ziyareti

Babacan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Türkiye ziyaretini ve ABD Başkanı Obama'nın nisan başında Türkiye'ye gelecek olmasını, bu ilginin sinyalleri olarak gördüklerini bildirdi.

Obama'nın Türkiye ziyaretiyle Türkiye'nin bölgedeki rolünde bir değişiklik bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine de Babacan, "Obama'nın gelişinin, Türkiye'nin zaten bölgede artan rolünün doğal bir sonucu olduğunu söylemek belki daha doğru" dedi.

Babacan, Türkiye'nin özellikle son yıllarda pek çok bölgeyle daha yakından ilgilendiğini vurguladı.

Bu konuda özellikle bazı ABD gazetelerinde "Osmanlı" benzetmesinin yapıldığının belirtilmesi üzerine de Babacan, "Uyguladığımız dış politikayı 1-2 kelimeye sıkıştırmayı doğru bulmuyorum" diye konuştu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun hakim olduğu bölgelerin, şu anda tarihi ve kültürel bağların güçlü olduğu bölgeler olduğunu söyleyen Babacan, ancak dış politikanın sadece eski Osmanlı coğrafyasıyla sınırlı kalan bir politika olmadığını belirtti.

Babacan, Türkiye'nin bugün AB sürecinde olan bir ülke olduğunu, diğer yandan Sahra Altı Afrika'yla, Hindistan'la, Güney Doğu Asya'yla çok daha yakından ilgilendiğini vurguladı. "Buna belki 'küresel mesuliyet kaygısı' adını vermek daha doğru olur diye düşünüyorum. Çalışmalarımızın odağında bu var" diyen Babacan, dış politikanın, iç dengeler ve reformlar açısından önemine dikkati çekti.

Babacan ayrıca, Türkiye'nin dış politikadaki çabalarının ekonomik sonuçları da olduğunu, iş adamları için fırsatlar doğurduğunu, ticareti artırdığını bildirdi.

Obama'nın Türkiye ziyaretine ilişkin bir başka soru üzerine de Babacan, ABD Başkanı'nın Türkiye ziyaretinin, Kanada'dan sonra özel amaçlı olarak yapacağı ikinci ziyaret olacağını belirtti.

"Ziyaret çok boyutlu"

"Clinton ve ardından Obama'nın Türkiye ziyaretleriyle, ABD, Türkiye'yi 'ılımlı İslam' için model ülke olarak görmekten vazgeçiyor. Yeniden konumlandırmaya gidiyor şeklinde yorumlar var" diye hatırlatılması üzerine ise Babacan, "Türkiye bugün bir Avrupa ülkesidir ama aynı zamanda bir Asya ülkesidir, bir Balkan ülkesidir, Kafkas ülkesidir, Akdeniz ülkesidir, Karadeniz ülkesidir. Türkiye, Orta Doğu'da etkin bir ülkedir. Türkiye'yi birkaç kelimeyle hapsederek tanımlamak çok zor aslında. 'Ilımlı İslam', İslamın şöylesi böylesi olmaz, İslam tektir. Bu, dışardan bakıp, Türkiye'ye ya da başka ülkelere bir şeyler yakıştırmaya çalışan, illa bir etiket yapıştırmaya çalışan kişilerin uydurduğu tabirlerdir" dedi.

Babacan, Türkiye'yi tanımlamak için sayfalar dolusu bir makale yazılması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'nin nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğunu, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu ve Türkiye'de laiklik ilkesinin uygulandığını kaydetti.

Babacan, "Dolayısıyla Türkiye'yi olduğu gibi alıp, Türkiye ile ABD arasındaki işbirliği nasıl yoğunlaştırılabilir, stratejik ortaklıkta neler elde ederiz, şu andaki çalışmalar bu yöndeki çalışmalar. Obama'nın Türkiye'ye gelişi çok boyutlu bir ziyarettir" dedi.

Babacan, ziyarette ikili ilişkilerin yanı sıra geniş dış politika konularının ele alınacağını, Türkiye ile ABD'nin dış politika konularının örtüştüğünü kaydetti.

Kürt konferansı

Babacan, Irak'ın kuzeyinde düzenlenmesi planlanan "Kürt konferansına" Türkiye'nin yaklaşımının sorulması ve bu konferansa bir yetkilinin gönderilmesinin planlanıp planlanmadığının sorulması üzerine, "Bu konferans, bundan 3-4 ay önce (Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı) Mesud Barzani tarafından bizim Irak Özel Temsilcimize (Murat Özçelik) önerilen bir fikirdir, yani böyle bir konferansla Irak'taki farklı Kürt gruplarını, partilerini bir araya getirip, özellikle de terörle ilgili bir bakıma bir siyasi duruş ortaya koyma fikri" dedi.

Babacan, konferansı olumlu karşıladıklarını, ancak konferansın terör örgütü PKK'nın propaganda zeminine dönüştürülme ihtimali riskine de işaret ettiklerini ifade etti.

Konferansın zamanının henüz belli olmadığını belirten Babacan, "Türkiye'ye de takip etmek için bir davette bulunurlarsa bunu o günkü şartlara göre değerlendiririz" diye konuştu

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin Kürt konferansıyla ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine de Babacan, konferansla ilgili beklentilerin yükseltilmemesi gerektiğini, terörle mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olduğunu belirtti.

Terör örgütü PKK ile mücadele konusunda ABD'nin yaklaşımı konusunda ise Ali Babacan, 5 Kasım 2007'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington ziyaretinin ardından ABD'nin politikasında ciddi bir değişiklik olduğunu ve PKK'nın ortak düşman olduğunu söylediklerini kaydetti.

Babacan, "Irak hava sahası o gün itibariyle tamamen ABD'nin kontrolü altındaydı, dolayısıyla onlarla işbirliği yapmadan adımlar atılabilirdi ama o da başka türlü sıkıntılara yol açabilirdi. Biz o tür adımları atmaya da hazırdık belki ama onlar beraberce hareket etme teklifiyle gelince, o zaman koordinasyon sorunu olmaz, bu operasyonları gerçekleştiririz dedik. Yoksa biz zaten kafamıza koymuştuk açıkçası. ABD ile işbirliği olsun ya da olmasın bir şeyler yapılacaktı. Onların işbirliğiyle daha sorunsuz bir şekilde operasyonlar gerçekleşti" dedi.

Babacan, Başbakan Erdoğan 5 Kasım 2007'de Washington'a gitmeden önce Amerikalılara "Biz bunu yapacağız. Kararımızı verdik" mesajını verdiklerini söyledi.

ABD askerlerinin Irak'tan çekilmesi sırasında Türkiye güzergahının kullanılması konusunda somut bir talep olup olmadığının sorusu üzerine de Babacan, böyle bir ihtiyacın genel anlamda olabileceğinin çok önceden bildirildiğini ancak ulaşan somut bir talep olmadığını kaydetti.

Babacan, böyle bir talep ulaşırsa o günkü şartlara göre değerlendirileceğini ifade etti. Babacan, ABD'nin Irak'tan çekilme takviminin ve Irak'ın geçiş döneminde yapacaklarının Irak'ın geleceğini ve ülkenin güvenliğini belirleyen önemli unsurlar olacağına dikkati çekti.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow