Başbuğ: "Bana 'Paşa' demeyin"

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, "İletişim Toplantıları"nın ikinci gününde televizyon ve haber ajanslarının temsilcileriyle bir araya geldi ve Genelkurmay'ın yeni "duruş"una yönelik önemli mesajlar verdi. Başbuğ'un açıkladığı bir başka bilgi ise, PKK'lı teröristlerin 3'te 1'inin Suriyeli olduğuydu.
CNN TÜRK Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav ve CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Yavuz Oğhan, toplantıdan notları aktardı:
- Orgeneral İlker Başbuğ, "Belki de beni ilk ve son defa görüyorsunuz. Ben mümkün olduğunca az gözükeceğim. Gerektiği zaman elbette gözükeceğim ama mümkün olduğunca az" dedi.
- Orgeneral Başbuğ, resepsiyonlarda da kendisine soru yöneltilmemesini isteyerek, soru gelse bile yanıt vermeyeceğini bildirdi.
- Org. Başbuğ, Ergenekon tutuklusu Şener Eruygur'un beyin kanaması geçirmesiyle ilgili olarak, "Takip ediyoruz" dedi, Eruygur'un askeri hastaneye alınması gerekirse bunun yapılacağını belirtti.
- Org. Başbug, "Benden 'İlker Paşa' ya da 'Komutan' diye bahsedilmesinden rahatsız oluyorum" dedi ve kendisine "Org. Başbuğ" diye hitap edilmesini istedi; hatta sadece "Başbuğ" denilebileceğini belirtti.
- Bazı medya kuruluşlarının TSK'ya sızmaya çalıştığını söyleyen Başbuğ, sert önlemler alınacağını ifade etti.
- İlker Başbuğ ayrıca, TSK'nın 28 Şubat'ın arkasında olduğunu belirtti ve "Hata varsa bırakın zaman değerlendirsin" dedi.
- Genelkurmay Başkanlığı'nda İletişim Dairesi'nce haftalık basın bilgilendirme toplantıları yapılacak, 24 saat açık tutulacak "İletişim Hattı" oluşturulacak.
"Golf" anektodu
Toplantıda Hollanda Genelkurmay Başkanı ile yaptığı bir konuşmayı aktaran Başbuğ, Hollandalı muhatabının kendisine "Boş zamanlarında golf oynadığını" söylediğini aktardı ve "Ben de golf oynamak isterdim ama Türkiye öyle bir ülke değil" dedi.
SORULARI YANITLADI
Ulus devlet
"TSK,Türkiye-AB ilişkileri kapsamında ulus devlete yönelik olabilecek tekliflere kesinlikle karşıdır. Biz, ulus devletin bir vidasının oynatılmasına, gevşetilmesine kesinlikle karşıyız, hassasız."
Şener Eruygur'un beyin kanaması geçirmesi
"Bugün maalesef üzücü bir olay olmuştur. Emekli Orgeneral Şener Eruygur bir kaza geçirmiş, düşmüş. Maalesef gayet ciddi sorunları var. Şu anda Kocaeli Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde bulunuyor. Biz, takip ediyoruz sağlık durumunu. Beyinle ilgili bazı sorunlar oluşmuş. İnşallah en kısa zamanda bu rahatsızlığı atlatır, temennimiz o. Hastane süresi ne kadar sürer, ondan sonra başka bir yerde tedavi ihtiyacı olabilir mi? Elbette biz de bunları değerlendiriyoruz. Mevzuat içerisinde, kanun içerisinde böyle bir ihtiyaç olursa bizim de katkımız olur. Durumu biz yakından takip ediyoruz, değerlendiriyoruz."
Basına bilgi sızdırılması
"Almamız gereken ilave tedbirler nelerdir, bunların üzerinde duruyoruz. Bu konuda ilgisi olanlar, vukuatı olanlar konusunda çok acımasızız. Örnek olması açısından takipçisi olacağız. Bazı medya kuruluşları, TSK'ya sızmaya çalışıyorlar. Bu ne demek? TSK içinde kendilerine yakın veya ilişkisi olan veya herhangi bir
biçimde tanışıklığı olan, bu subay, astsubay kişilerle bağlantı kurarak, o kişileri suça teşvik ederek, kanun dışı olarak kendilerine iletilmesi ve kullanılması var. Bu çok vahimdir. Bunu yapan medya yapan medya grupları da 'biz demokrasiye, hukuka çok saygılıyız' diyorlar. Demokrasiye, hukuka saygılı olma, bir güvenlik kurumunun içinde personelle özel ve kapalı ilişkiler kurmaya ve suç işlemeye olanak veriyor mu? Çirkin bir olay. Maalesef var. Bu konuda çok kararlı olmalıyız. Zor bir konu. Yalnız bizim değil, tüm kuruluşların sorunu. TSK olarak bu konu öncelikli konumuz. Hukuk, kanun çerçevesinde ne yapacaksak en şiddetli yapacağız, bunda da kararlıyız."
Gürcistan
"Şu anda kimse Gürcistan'da tekrar ciddi bir çatışma ihtimalinin bulunduğunu düşünmüyor. Şu anda hayır. Yarın değişir mi? Değişebilir. Bundan sonra ne olacak? Rusya'nın bir tanıması var. Buna şu anda cevap vermemiz zor. BM Güvenlik Konseyi'nden geçme ihtimali yok, ama ne olacak? Böyle defakto büyük bir ülke tavrını açıkladı. Bundan geri adım atar mı? Atmaz herhalde. NATO, AB bağlamında olaya bakarsınız, bütün ülkeler Gürcistan olayının dengeli götürülmesi kanaatindedir. Dengeli götürülmesi, Rusya ile görüşerek temas ederek, bu olaylara çözüm bulunması yaklaşımıdır. Bu doğrudur."
Montrö Anlaşması
"Karadeniz'in güvenliği, kontrolü Karadeniz'e sahil ülkelere aittir, sorumluluğudur. Diğer ülkeler Montrö Anlaşması'nın içinde, şartlarını uygulamak kaydıyla girerler. Bizim Türkiye olarak pozisyonumuz çok önemlidir. Biz, Montrö Anlaşmasını tarafsız uygulamak durumundayız ve uyguluyoruz. Kimse de rahatsızlık duymuyor. Kimse de bu konuyu gündeme getirmiyor. Montrö Anlaşması'nın uygulamalarıyla ilgili hiçbir sorun olmamıştır, olamaz."
Kıbrıs
"Biz AB'den diğer ülkelere nasıl eşit muamele ettiyse, bize de eşit muamele etmesini istiyoruz, bekliyoruz ama burada maalesef çifte standartların olduğu da bir gerçektir. Türkiye'ye eşit muamele edilmelidir. Ulus devletin vidası gevşetilmemelidir. Kıbrıs konusundaki tutumlarımız bellidir. Bu konularda zarar verilmemek kaydıyla tabii ki Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, Türkiye açısından hedefe ulaşmada bir araçtır, hedef değildir."
Bir gazetecinin, "Diyelim ki vida yerinden oynadı" sözleri üzerine Orgeneral Başbuğ, "Tavrımızı gösteririz" dedi.
Din istismarı
Orgeneral Başbuğ, dünkü toplantıda, "sosyal devletin zayıflaması halinde bunun yerinin cemaatlerce doldurulacağı" yönündeki açıklamasının hatırlatılıp, bu konunun biraz daha açılmasının istenmesi üzerine, bütün ilişkilerin altında ekonomik çıkarların yattığını belirtti:
"Maalesef yüzyıllardır ekonomik menfaat çıkarları açısından din kullanılıyor. Bu gayet global bir konu. Sadece Türkiye'nin sorunu değil. Din kullanılıyor, din araç olarak kullanılıyor. Ondan sonra ne oluyorsunuz, ekonomik olarak güçleniyorsunuz. Ekonominiz güçlendi mi diğer alanlara el atıyorsunuz. Diğer alanları yaptıktan sonra siyasete el atıyorsunuz. Karmaşık bir olay... Bu, sosyal gerçek. Onun için biz diyoruz ki, 'Bu sosyal gerçeği iyi görelim de, bu sosyal gerçeğe göre tedbir alması gereken kurumlar bu tedbirleri doğru zamanda alsınlar'.
Diyelim ki bir gencimiz Eskişehir'de oturuyor, Kocaeli'de üniversite kazanıyor. Zaten zar zor okuyacak, yurt bulacak. Devletin öğrenciye yurt sağlaması sosyal bir görev ama sağlayamıyor. Orada işte, geliyor A, B, C, D hemen alıyor. Kendilerine göre yetiştiriyorlar. Sosyal devlet tabii ki önemli ama sosyal devletin hangi boyutta olacağı konusunda yasalar, Anayasa belli."
28 Şubat
28 Şubat süreci ve TSK'nın 27 Nisan'daki bildirisine ilişkin olarak Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
"Evet, TSK 28 Şubat düşüncesinin, nedenlerinin arkasındadır. Çünkü o düşünce ve nedenler bugün değişmedi, yarın da değişmeyecek. O temeldir, zaten MGK bildirisinde hangi tedbirlerin neler olması, o sürece neden olan şeyler bellidir.
Dolayısıyla biz elbette Şubat düşüncesinin, çizgisinin arkasındayız. Bunda bir tereddüt yok. 28 Şubat sürecinde bazı uygulamalarda hatalar olmuş mudur? O ayrı bir konu. Onu bırakın, zaman değerlendirsin. O bizi ilgilendirmiyor. Bizim için önemli olan 28 Şubat sürecinin arkasındaki felsefe, düşünce... Bu sorunlar devam ettiği müddetçe bu konuların arkasında olmamız gayet tabidir.
Ben, 28 Şubat konusu ile 27 Nisan bildirisi arasında bağlantı kurulmasını yadırgıyorum. Çünkü, bağlantı kurulacak bir şey olarak da görmüyorum. 27 Nisan bildirisiyle ilgili söylediğimiz çok açık: 'Genelkurmay Başkanı, TSK'nın komutanıdır'. Dünya ordularına bakarsanız, genelkurmay başkanlığı pozisyonunda olup da o silahlı kuvvetlerin komutanı olan çok az. Anayasamızda TSK'nın komutanının Genelkurmay Başkanı olduğu açıkça ifade ediliyor.
Bu şudur, Genelkurmay Başkanı'nın her türlü attığı adım, TSK adınadır. Bazen kişisel olarak değerlendiriliyor. Çok yanlış. Genelkurmay Başkanı eşittir TSK. Bu bildiri de TSK
adına yayımlanmıştır. Böyle bir konuda benim yorum yapmamı gerektiren bir neden
yok. Bu konuya fazla takılmayın. Konuları bağlantılamak fayda sağlamayacaktır."
TSK ve siyaset
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la veya MGK'da konuştukları konuların siyasetle bağlantılı olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, şu açıklamayı yaptı:
"Magazin mi konuşuyoruz, gayet tabii siyasetle bağlantılı, dış uluslararası siyasetle bağlantılı. Türkiye'nin iç siyasetiyle de bağlantılı konular. Biz, terörle mücadeleyi konuşuyoruz. Konuştuğunuz konuları elbette bir siyasetin içine oturtacaksınız. Laiklik karşıtı konuları konuşuyorsunuz. Bu çok yanlış, 'Silahlı Kuvvetler, siyasetin dışında'. Silahlı Kuvvetlerin de ilgi alanları içinde var.
Bu nasıl olur? Platformlar doğru tayin edilmeli. En üst platform, bu konuların konuşulacağı yer MGK. Görev ve ilgi alanımızla ilgili konular. Bunların bir kısmı da siyasi. Terörle mücadele konuşulacak, güvenlik konuları... Örneğin, Gürcistan ile ilgili konularda nasıl bir ilişki kuracağız, Rusya ile ilgili konular... Tabii ki bunun güvenlik boyutu var. Benim karar alıcılara bu konularda tavsiyede bulunmam lazım, benim görevim bu. Nerede yapacağım? MGK'da yapacağım.
Bazı güvenlik konularında, TSK'yı ilgilendiren siyaset bağlamındaki konularda gerektiği zaman kamuoyuna da bilgi vermem lazım. Ama gerekiyorsa. Buna sizin 'siyaset yapıyor' demeniz fevkalade yanlış. Kim yapacak? Bunu herkes yapamaz. Silahlı Kuvvetler adına, Genelkurmay Başkanı yapar. Gerektiği zaman kamuoyu ilişkileri bakımından yetki verdiği kişiler yapar. MGK var. MGK'nın üyeleri belli. MGK üyesi olarak, bu faaliyeti yapar."
İlköğretim kitabında Öcalan
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, ilköğretimde okutulan bir kitapta terör örgütü elebaşının adının ve resminin yer aldığının anımsatılması üzerine de, "Aklımızda, dikkatimizi çekti, gerekli girişimleri yapacağız" dedi.
Akreditasyon
"Bu konuda iki koşulumuz var. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) karşı ön yargılı olana ben
akreditasyon açmam. Ben diyorum ki, 'TSK'ya karşı önyargılı olmasın. Doğru bilgiyle gelsin, ona açarım. İkincisi de basın meslek ilkeleri."
Basın meslek ilkelerine uymayan tarzdaki yayınları "anında Basın Konseyi'ne, Gazeteciler Cemiyeti'ne şikayet edeceklerini" ifade eden Orgeneral Başbuğ, "bir süre bekleyeceklerini, gerekli tedbirler alınmazsa kendilerinin alacağını" dile getirdi.
Güneydoğu'dan örgüte katılım
Orgeneral İlker Başbuğ, terör örgütüne katılımın 2002'de bin 47 kişi, 2007 yılında ise 742 kişi olduğunu söyledi.
Orgeneral Başbuğ, "Terör örgütüne katılımların üç boyutu var: Bir Türkiye'den, iki Suriye'den, üç Avrupa'dan. Bugün örgütün üçte biri Suriye'den. Türkiye'den özellikle terörle mücadelenin yoğun olduğu Güneydoğu Anadolu'dan örgüte katılım düşük" tespitini yaptı.
Irak'ın Dhok-Zaho bölgesindeki yönetimin, 2007 yılında ABD güçlerince bölgesel yönetime devredildiğini hatırlatan Orgeneral Başbuğ, TSK'dan darbe yiyen teröristlerin, oradaki güvenlik birimlerinin görevini yapmaması nedeniyle bölgede rahat faaliyet gösterebildiğini söyledi.
NOTLAR
Medyanın önemine değinen Orgeneral Başbuğ, basını bilgilendirmek amacıyla Genelkurmay Karargahı'nda haftalık iletişim toplantıları düzenleyeceklerini, ilk toplantının da 26 Eylül Cuma günü yapılacağını belirtti.
Orgeneral Başbuğ, basın mensuplarının 24 saat açık olacak bir telefon hattından uygun bilgilere ulaşabileceklerini kaydetti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, dün de gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileriyle bir araya gelmişti.
Genelkurmay Karargahı'nın Açelya Salonu'nda yapılan toplantı saat 10.00'da başladı ve verilen kısa arayla birlikte 3 saat 40 dakika sürdü.
Toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un yanı sıra Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız ile Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler ve Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak da katıldı.
Orgeneral İlker Başbuğ, üç bölüm halindeki toplantının ilk bölümünde, iki günlük organizasyona ilişkin bilgi verirken, amaçlarının "hiçbir zaman medyayı yönlendirmek olmadığını", sadece "medyaya yardımcı olmak" istediklerini söyledi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Meteoroloji yeni harita paylaştı! Kavurucu sıcaklar geliyor
Yalova'da korkunç olay! Lise öğrencisi otomobilin altında kaldı
SoloTürk’ten ‘Mayıs Yedisi’nde gösteri uçuşu
Bakan Kurum evlerine kavuşan depremzede aileye misafir oldu
Minguzzi cinayetiyle ilgili yeni detaylar: Ölümüne neden olan 'Bıçak' soruşturmasında takipsizlik