hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    ‘Benim için uzanan eli hiç unutmadım’

    ‘Benim için uzanan eli hiç unutmadım’
    expand

    17 Ağustos Gölcük depreminde Yalova, Çınarcık’taydı. Veli Göçer’in Çamlık Sitesi’nde anne ve babasını kaybetti, kardeşiyle enkazın altından çıkarıldı. 6 Şubat’ta 10 ili etkileyen depremi öğrendiğinde bir an bile düşünmeden Bodrum’dan yola çıktı. Arkadaşlarıyla gittiği Kahramanmaraş’ta bu defa enkaz altındaki insanlara elini uzatan taraf Aksel Melkonyan oldu. (Gizem Coşkunarda / Hürriyet)

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Deprem bölgesinde gönüllü olarak gözünü dahi kırpmadan başka canlar için enkaz altına giren isimlerden biri Aksel Melkonyan. Tüm gönüllüler bölgede günlerce canları pahasına, yemeden içmeden, uyumadan, doğru düzgün dinlenmeden çalıştılar. Melkonyan’ın hikâyesini farklılaştıransa 17 Ağustos Gölcük depreminde Yalova, Çınarcık’ta enkaz altında kalması. Kardeşiyle birlikte 50’nci saatin sonunda kurtarılmış ama anne ve babasını bir daha hiç görmemiş.

    Melkonyan 24 sene sonra 6 Şubat gecesi Kahramanmaraş’ta Deprem olduğunu öğrenince bir an bile düşünmeden geride eşini ve 5 yaşındaki kızını bırakarak yakın arkadaşlarıyla bölgenin yolunu tuttu. Depremin üzerinden geçen 11’inci günde konuştuk Melkonyan’la: “O günlerde enkaz altında beklerken toprağın altına benim için uzanan eli hiç unutmadım, bu defa belki ben elimi bir kişiye uzatırım diye hiç düşünmeden çıktım yola.”

    *24 yıl önce siz de enkaz altında kaldınız. Neredeydiniz, kaç yaşındaydınız?

    Yalova Çınarcık’taydık annem, babam, kardeşim ve ben. Veli Göçer’in sitesinde yazlık evimiz vardı. 13 yaşındaydım. Annem ve babam orada rahmetli oldu, bizi kardeşimle enkazdan çıkardılar.

    *Kaç saat sonra kurtarıldınız, hatırlıyor musunuz?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kardeşimi 38 saat sonra, beni de 47 saat sonra çıkardı vatandaşlar, sağ olsunlar. Hareketsiz, nefes almakta zorlandığımız, ağır kokunun ve içeride yüzlerce artçının olduğu uzun saatlerdi. Başka da bir şey hissetmiyorsunuz. Tam tersi hissetmemeye programlanmış gibi bir pozisyonda oluyorsunuz. Anneme ve babama seslenmiştim, hatırlıyorum, ses alamamıştım. O yaşta idrak edebilmiştim olanları. Kardeşim yanımdaydı, elinden yaralanmıştı. Şükür ki çok büyük hasar almadan kurtulduk ekipler sayesinde.

    *Ben de depremde Çınarcık’taydım, hatta bir alt sokağınızda. Evimiz yıkılmamasına rağmen bugün hâlâ çok ciddi korkularım var. Siz en yakınlarınızı kaybetmişsiniz. Çocuk yaşta olmanın yarattığı bir travmanız oldu mu? Olduysa nasıl üstesinden geldiniz?

    Kendi adıma konuşayım, bir travmam olmadı. Nereden geliyor bilmiyorum ama bir kuvvet geliyor. İnsanoğlu böyle bir varlık sanırım. Sonrasında babaannem ve kardeşimle Bodrum’a taşındık, kendimize yeni bir hayat kurduk.

    *24 yıl sonra Kahramanmaraş’taki depremi duyduğunuzda ne hissettiniz?

    Pazartesi sabahı haberi aldım. Sonra Volkan Demirel’in videosunu seyrettiğimde irkildim. Bizim burada bir arkadaş grubumuz var, sporcuyuz hepimiz. Bodrum yangınlarında da hep beraber elimizden geleni yapmıştık.

    App grubumuzdan Haber verdim, gelebilecek olan var mı diye yazdım. Zaten hemen hepsi gidelim dedi. Ekipmanlarımızı topladık. Polis bir arkadaşımız vardı, ailesi Kahramanmaraş’taydı, onu da yanımıza alıp hiç vakit kaybetmeden yola çıktık.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    23-24 saat sonra Maraş’a vardık. İkinci günün sabahı...

    *Nasıldı şehre vardığınızda durum?

    Çok çok kötüydü, her yer her yerdeydi. İnsanlar gerçekten çok aciz ve çaresiz bir durumda kalmıştı. Biz mucize eseri o kadar erken vardık oraya, profesyonel yardım ekipleri bile henüz varamamıştı. Yanımızda polis memuru olmasının da
    faydasını gördük.

    Vicdanen rahatladım

    *Neler yaşadınız kurtarma çalışmalarında?

    Bir vatandaş yanımıza geldi ve kız çocuğunun enkaz altında olduğunu söyledi. Konum attı ama her yer o kadar kötüydü ki konumu bulmakta zorlandık. O sırada şans eseri başka bir kurtarma ekibinin 10-12 saat emek verip çıkaramadığı bir Hikmet Amca vardı, onu çıkardık. Eskişehir AKUT ekibinden Ahmet, Erdal, Mete ve Cüneyt Abi’den rica ettik, onlar da bizim çalışmamızı gördüler ve bizi sahiplendiler. Neredeyse tüm çalışmalarında yanlarındaydık. Belarus’tan bir ekip geldi, onlara da yardımcı olduk. Ben kısmen Rusça konuşabiliyorum, İngilizcem de var, tercüme yaptım onlara aynı zamanda.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    *Hikmet Amca’yı çıkardığınız enkaz riskli bir yapıydı sanırım. Geride aileniz yok mu, hiç tereddüt edilmiyor mu?

    Olmaz mı? Eşim var, 5 yaşında kızım var. Ama zamanında da biri bana o eli uzatıp çıkarmıştı beni o topraktan; geride bıraktığı insanları düşünmeden. Böyle bir şey yaşamamış olsaydım da giderdim. Ekibimizdeki diğer kardeşlerim böyle insanlar. Bu vatan ve millet için her şeyi yapmayı göze alan, milletini seven bir ekibiz. Abdullah Kahriman, Şahan Şefkatlıoğlu, Erhan Özdoğan ve Onur Gizay, hepsinin benden kat kat fazla emekleri var. Keşke bunlar yaşanmasaydı, biz de evimizde çayımızı kahvemizi içseydik. Ama birilerinin de o enkazın al-
    tına girmesi gerekiyor. Birilerine dokunabiliyorsak daha ne isteriz ki bu hayattan! Ben beni kurtaran insanı unutmuyorum mesela.

    *Elbette ama bir de eşinize sormak lazım günlerdir neler yaşadığını?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Size bir şey söyleyeyim mi Gizem Hanım, eşim de en az benim kadar dirayetli bir kadın. Muhakkak endişelenmiştir ama inanın orada bana bir şey olsa benimle gurur duyardı. İleride çocuğuma da anlatırdı. Hatta çocuğuma analık da babalık da yapacak bir insandır. Onun rahatlığıyla gittim, aklım arkada kalmadı. Şükür ki bir sıkıntı olmadan geri döndük.

    *Orada insanlara el uzatmak, toprağın altından insanları canlı çıkarmak size ne hissettirdi?

    Vicdanen çok rahatlamış hissettim. Elbette orada yaşam belirtisi olan birini duyduğumuzda çok seviniyorduk, hele ki çıkıyorsa yaşadığımız mutluluğun tarifi yok. Herkes şu an rakamlara çok takılıyor ama ‘yaşayan çok ölü’ olacak maalesef. Anasını, babasını, evladını, kardeşini kaybeden çok insan var, onların topluma kazandırılmasıyla alakalı problemler yaşanacak. Burada bize düşen, bu insanları bundan sonrasında rehabilite etmek. Bu gerçekten çok önemli.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow