hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Binali Yıldırım 40 programında soruları yanıtladı

    Binali Yıldırım 40 programında soruları yanıtladı
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    CNN TÜRK ekranlarında yayınlanan Buket Aydın'ın sunduğu 40 programının bu haftaki konuğu TBMM Başkanı, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım. Yıldırım canlı olarak ekrana gelen 40 programında kendisine sorulan soruları yanıtladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    CNN TÜRK ekranlarında yayınlanan Buket Aydın'ın sunduğu 40 programının bu haftaki konuğu TBMM Başkanı, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım. Yıldırım canlı olarak ekrana gelen 40 programında kendisine sorulan soruları yanıtladı.

    İşte Binali Yıldırım'a programda sorulan sorular;

    1- Benim sizinle hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir anım var. Kötü bir gündü ama şu an hepsi geride kaldı. Biz sizinle 15 Temmuz darbe gecesi bir telefon bağlantısı yapmıştık. Herkes ne olduğunun cevabını arıyordu ve siz canlı yayına bağlanarak ilk kez o gece ne olduğunu ne yapılmaya çalışıldığını anlattınız ve 15 Temmuz gecesi olan bitenin sonradan da sıkça kullanacak tanımını söylediniz. Yani “kalkışma” kelimesini kullandınız. Sonra da işin yönünü bu kelime belirledi. Kalkışma kelimesini aklınıza getiren neydi? Tarihe geçecek bir kelime olduğunu düşünmüş müydünüz?

    Öncelikle rabbim bu millete bir daha böyle karanlık bir gece yaşatmasın. O geceyi her düşündüğümde yüreğim ağırlaşıyor. O gece yaşananlar gözümün önüne geliyor. O gece Dolmabahçe'deydim. Bana dediler ki "Köprüyü tutmuşlar". O gece onu anlamaya çalıştım. Bu darbe girişimi değil, asker kılığına girmiş teröristlerin yapmış olduğu bir iş dedim. Kalkışma kelimesi tesadüfen değil, durum tespiti yaptıktan sonra söylenen bir sözdür.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2- “Kalkışma” kelimesini kullandığınız o günden bugüne türkiye’de neler değişti?

    Bu alçak örgüt deşifre oldu. Su yüzüne çıktı. Bir kere en büyük kazanım bu. İkinci büyük kazanım da demokrasiye sahip çıkma kültürünün yerleştiğini bu kalkışmayla görüyoruz. Bu darbe girişimi ile birlikte artık millet demokrasiye sahip çıkacağını, seçimle gelenlerin seçimle iş başından gönderileceğini herkese ilan etti.

    3-Aday olduğunuz açıklandıktan sonra ilk basın toplantınızda "İstanbul Ankara'dan yönetilemez, Ankara'sız da yönetilemez" derken ne kast ettiniz?

    O sıralar CHP adayı İstanbul Ankara'dan yönetilemez dedi. Ben ona cevap olarak söyledim. Bu geçerliliği olan bir şey değil. İstanbul Ankara'ya, Ankara İstanbul'a muhtaç. Merkezi yönetim ile belediyelerin ahenk içinde çalışması esastır. Kavga ederlerse hizmet doğmaz, yönettiğiniz şehrin insanları mağdur olur. Bunun talihsiz bir söz olduğunu düşünüyorum. Hatırlamak lazım, istanbul 90'larda ne haldeydi. 2000'de doğanlara su olmadığını, Haliç'in pis koktuğunu, hava kirliliğinin tahammül edilemez olduğunu söyleseler şaşarlardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    4- Adaylığınız açıklanmadan önce sayın Cumhurbaşkanı ile aranızda bazı görüş ayrılıkları olduğuna ilişkin spekülasyonlar yapıldı. Biraz o süreci anlatır mısınız? Adaylığınızla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aranızda görüş ayrılıkları oldu mu?

    Soru acayip. Cumhurbaşkanı ile anlaşamadığımız yer olur, ama görev açıklandığı zaman iş bitmiştir. 40 yıldır yol arkadaşlığımız var. İBB başkanı olduğunda ben İDO'nun genel müdürlüğünü yaptım. 4 yıl beraber çalıştık. Bakanlık, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı görevinde bulundum. Cumhurbaşkanımız ile her konuyu konuştuk, tartıştık. Sonunda kararımızın arkasında kaya gibi durduk.

    5- Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim kampanyanızda yer alacak mı? Beraber mitingler yapacak mısınız?

    Zaten yapma deseniz de yapar. Onun hayatı insanlarla haşır neşir olmakla geçmiş. Cumhurbaşkanımız rahatı sevmez, rahat etmek isteyeni de sevmez. Tabi bu kampanyada da çalışacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    6- Bakanlık diyorlar tamam diyorsunuz. Başbakanlık diyorlar tamam diyorsunuz. Meclis Başkanlığı diyorlar tamam diyorsunuz. Şimdi de belediye başkanlığı… Her şeye tamam dediğiniz için sizi eleştiriyorlar. Duruşunuz yok mu?

    Her şeye itiraz etmiyorum. Ne demek duruşunuz yok mu? Benim duruşum bellidir. Duruşum millete hizmettir. Duruşta bir sorun yok. Duruş başka omurgasızlık başka. Liderimle beraber millete hizmet yolunda bir ömür tükettik.

    7- Evet, şimdi de İstanbul Belediye Başkan adayısınız. Siz Bakanlık, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yaptınız. Galiba Türk siyasi tarihinde de bir ilk olacak değil mi? Bütün bunları yapmış bir siyasetçi İstanbul’da belediye başkan adayı oluyor. Ki kulislerde sizin bu adaylığı aslında çok da istemediğiniz konuşuldu. Bu konuşulanlar doğru muydu? Ya da şöyle sorayım. Neden TBMM Başkanı’yken belediye başkanlığı için yarışmayı kabul ettiniz?

    Eğer size bir ihtiyaç duyulduysa bir yerde onu kabul etmiyorum deme hakkınız yok. Mutlaka görevin büyüğü küçüğü olmaz. Tekrar bakan oldum tekrar çalışmaya devam ettim. 3 sefer ayrıldım 4 sefer geldim ve Başbakanlık görevi nasip oldu. Cumhurbaşkanımız uygun gördü. Şimdi de İBB Başkanlığı görevi yapmam gerekti. Kabul ettim. 12 yaşında bu şehre geldim, ondan sonra hayatım İstanbul'da geçti. Dolayısıyla gençliğimin geçtiği meslek edindiğim yuva kurduğum, çocuk torun sahibi olduğum İstanbul'a hizmet etmek benim için şereftir. Mustafa Kemalin "Geldikleri giibi gidecekler" dediği şehirdir. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu bir ilk. Mevzuatta TBMM Başkanlığı görevi yapanın Belediye Başkanlığı adaylığı düşünülmemiş, kanunlarda yazılmamış. Adaylığım açıklanınca herkes şaşırdı. Hukukçular tartışmaya başladı. Kimisi diyor herhangi bir yasak yok, bir kısmı da diyor ki istifa etmelidir. Ben özetle şunu söylemek istiyorum. Benim istifa meselesiyle vatandaşın gündeminin işgal edilmesine çok canım sıkılıyor. Bizim İstanbul'u konuşmamız gerekiyor. Anlamsız yere benim istifa edip etmeyeceğim konuşuluyor. Ben resmen aday bile değilim kaldı ki. Partim açıklamış. Yani yapılmayan bir işlem üzerinden bir tartışmanın gidiyor olması çok rahatsız edici bir şey. Onun için burada açıklıyorum, adaylık müracaatım yapıldığı andan itibaren istifa edeceğim. Adaylığım resmen açıklandığında ben dilekçemi vermiş olacağım. 

    Ben bıraktığım yere tekrar dönüp bakmam. Benim için Meclis Başkanlığı meselesi 18 Şubat tarihi itibariyle tamamdır. Ondan sonra seçime kadar İstanbul'la, İstanbullularla, İstanbul'un sorunlarıyla geçirmiş olacağım.

    8 -TBMM başkanlığı’ndan istifa etmenizin gerekçeleri neler?

    Partimizi yıpratma hareketi yapıyorlar. Ben bunları mümkün mertebe uzak durmaya çalıştım. Aklımın köşesinden geçmeyen şeyler söylendi. Benim çıktığım yolda geri dönmem. İBB Başkanlığı için aday oldum. Benim için hedef İstanbulluların gönlüne girmek. İstanbulluların desteğini alarak bu mübarek şehre hizmet etmek. Başka bir düşüncem yok.

    9- HDP'nin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde aday çıkarmayacağı açıklandı. İstanbul'daki seçime yansıması sizce nasıl olur? HDP’nin aday çıkarmaması İstanbul yarışını nasıl etkiler? 

    Bizim açımızdan fark etmez. Biz bunlarla ilgilenmiyoruz. İstanbul türkiye'nin özeti. Türkiye'nin her tarafından vatandaşlarımız var. Biz bütün İstanbulluların desteğine talibiz. Şunu söylemek istiyorum Türkiye'nin en büyük derdi terördür. Bugün devletin hakimiyeti mevcuttur. Terör belası milletin gündemini meşgul etmekten çıkmıştır. 

    10- Siyasette neredeyse üstlenmediğiniz görev kalmadı. iddia edildiği gibi İstanbul’u yönetmek için yeterince genç değil misiniz? Rakibiniz Ekrem İmamoğlu kendini şarj dolunca yanan yeşil ışığa, sizi de şarj azaldığında yanan kırmızı ışığa benzetti.

    Gençlik nasıl tanımlanır? Gençlik zihinde olan bir şeydir. Zihninizde enerji yoksa siz istediğiniz kadar kendinizi genç iddia edin faydası yok. Biz geçmişte yaptıklarımız, tecrübelerimizle İstanbul'un geleceğini inşa edeceğiz. Milletin sevgisi bana enerji verir. Benim bitmeyen şarjım var.

     

    11- Ulaştırma Bakanı iken İstanbul’da yapılan pek çok şeyde imzanız var? Şimdi de gündemde birçok proje inşaatı var… İstanbul bir inşaatı daha kaldırabilir mi?

    Ne demek? (Kanal İstanbul hakkında) Çok speklasyon var. Kanal İstanbul projesi bir imar projesi değildir, bu bir su yolu projesidir. İstanbul'un güvenliği her şeyin önünde gelir. Bugün Boğaz'dan geçişler akmaya devam ediyor. Akaryakıt taşıyan gemiler geçiyor, her biri nükleer bomba. Ne büyük bir tehdit altında olduğumuzu anlatmak istiyorum. Bizim yapacağımız Kanal İstanbul, Marmara'yı Karadeniz'e bağlayacak bir su yolu. İstanbul'un sadece yüzde 20'si yerleşim yeri, geriye kalan yeşil alan. Yeşil alana İstanbul'a erişim yok. Şehir içinden yeşil alanlara çıkışlar olacak.  İstanbul'un derelerini orman sahasıyla birleştireceğiz, insanlar akın akın gelip vakit geçirecekler. Kanal İstanbul'da insanların nefes alacağı, piknik yapacağı şehrin sıkıcı ortamından uzaklaşacağı bir mekan haline gelecek. 

    12- Bir önceki Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın çok tartışılan projesi Martı var biliyorsunuzdur. Martı projesine ne oldu? İstanbul’da denizin doldurulup, kıyı şeridinin değiştirilmesini doğru buluyor musunuz? 

    Bizim için de dolguyu eğer vatandaşın ortak yaşam alanı olarak kullanacaksanız dolgu yapmanın faydası var. Yok, yapılaşma olsun diye yapıyorsanuz bu çok yanlış bir şeydir. Bu resmen bir ihanettir.

    13- İstanbul tarihe tanıklık etmiş bir şehir olarak yeterince turist çekiyor mu? Turist popülasyonunu artırmak için neler yapmak gerekir? 

    İstanbul'un turizm ile ilgili potansiyeli bugünle sınırlı değil, daha fazla artabilir. 30 milyona yakın turist gelebilir, 2018'de ne kadar geldi? 13.5 milyon. Bu sayı 10 yıl önce neydi? 2000 yılında 11 milyon nufusu varken 2.3 milyon turist geliyordu. İstanbul'un Erzincan'ın nüfusundan fazla yatak kapasitesi var. 

    14- Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Marmaray'a bindiniz. Gençlerin size yer vermediğine dair yapılan şakalar yapıldı. Gerçekten gençler size metroda yer vermedi mi?

    Ben o yorumları gördüm, çok da hoşuma gitti. Ben hiç alınmadım. Ama gerçek şu, bir kere ben bindiğimde hemen bir genç fırladı yerini verdi. Ben de geri çevirmemek için oturdum. Bir müddet sonra "Burada oturursam bir tek seninle konuşacağım. Ben diğer vatandaşlarla da konuşacağım" diyerek kalktım. Bizim gençlerimiz büyüklerine karşı saygısızlık etmezler. 

    15- Ticaret hayatına otobüs alarak başladığınızı biliyoruz. En son ne zaman araba kullandınız? Marmaray’a bindiniz, İstanbul trafiğinde araba kullanmayı da düşünüyor musunuz?

    İstanbul trafiğinde İstanbul trafiğini anlamak kolay mı? En son geçtiğimiz pazar günü bindim. Eski bir Mercedes vardı, Devlet Bey de antika arabaları sevdiği için bindim.

    16 - Avrasya Tüneli, Marmaray, metro, hızlı tren, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı gibi projelerde yer aldınız. Ama İstanbullu için hala ulaşım 1 numaralı sorun. “Benim adım Binali Yıldırım, ben İstanbul trafiğini çözerim” diyebiliyor musunuz?

    Evet, çözerim. Hiç mütevazi olmaya gerek yok ben bu işi yaparım. Türkiye’nin her tarafında 22 bin km bölünmüş yol yaptık, 26 havalimanını 55’e çıkardık. Yolları ördük hayatları birleştirdik, gönülleri birleştirdik. Yolları böldük millet birleştirdik. Ama bir şeye izin vermeyiz, yolları böleriz ama Türkiye’yi böldürmeyiz.
    İstanbul'da yaşayan 15 milyon 200 bin insanın her biri Türkiye’nin bir yerinden geliyor. Iğdır’dan Edirne’ye Hatay’dan Sinop’a her yerden insan var. Onlar çok iyi biliyor memleketlerine 15 yıl önce giderken ne çileler çekiyorlardı, şimdi nasıl gidiyorlar. İstanbul'un trafik sorununu da çözeceğiz. Ama hiç kimse bize trafik sorunu olmayacak demesin. Ben neyi vaat ediyorum? Akışı devam eden bir İstanbul vaat ediyorum, insanlar trafikte vakit harcamayacak, 20- 30 km hızla bile olsa sürekli trafik akacak.

    İstanbul’un en büyük problemi, İstanbul’un 20 km’sinde trafik dönüyor. 120 km’lik alanın sadece 20 km’sinde trafik oluşuyor. Raylı sistemin arttırılması gerekiyor.

    17- Siz denize olan sevdanızla da biliniyorsunuz. Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü yaptınız, İDO'yu yönettiniz. İstanbul Boğazı dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellik İstanbul’da trafik sorunu deniz ulaşımıyla çözülemez mi? Kocaman Boğaz’ı verimli kullanıyor muyuz biz?

    İstanbul'da deniz kullanılır ama trafiği deniz ile çözeceğim demek ya konuyu bilmemekten ya da büyük bir hayalcilikten ibarettir. Denizde taşıyacağınız sayı belirlidir. Trafiğin bir kısmı Avrupa'da bir kısmı da Anadolu yakasında dönüyor. 

    3. köprüyü yaptık, Avrasya ve Marmaray'ı yaptık son 10 yılda, 3 tane geçiş oldu. Buna rağmen şu anda yüzde 4-5 civarında. Bu en fazla yüzde 1 oranında artabilir. Sabah erken saatlerde ve akşam iş çıkışı saatlerinde trafik oluyor. Bir geminin karşıya geçip geri gelmesi topu topu 5-10 tanedir, o da en fazla 5 bin kişiyi taşır. İşletme zorlukları var, o yüzden sınırlı. Benim hayatım bu işle geçti. İDO'nun 4.5 yıl Genel Müdürlüğünü yaptım. Ve İDO'yu kendi sınıfında dünyanın en büyük şirketi haline getirdim. Daha sonra belediye 860 milyon dolara sattı ve o kaynakla da metro yaptı, diğer projeleri gerçekleştirdi. Denizi kullanacağız ama sadece toplu taşımacılıkta değil, eğlence amaçlı kullanacağız.  

    21 ilçemizin denizle kıyısı var. Diğer ilçelerimizde yaşayan kadınları, gençleri denizle buluşturmak belediyelerin görevi olmalı.  

    18 - TBMM Başkanlığı görevini bırakmadan önce bir icraatınız olacak mı?

    Evet. İki sözüm var, önce onları gerçekleştireceğim. MS, ALS gibi hastalıkların sebeplerinin araştırılması, tedavi ve hastaların hayatlarını kolaylaştırmak için komisyon kurdu. İmzaya geldi. Birinci sözüm bu. 

    İkinci sözüm de adada fayton taşıyan atlarla ilgili. Orada bir facia oldu. Atlarla ilgili insanlık dışı muamelelere şahit oluyoruz. Hayvanlara şiddetin önlenmesiyle ilgili bir kanun teklifi de bu görevden ayrılmadan önce Meclis'e havale edilmesini istiyorum.

    19 - Dünkü röportajınızda sosyal medyada da çok konuşulan bir söyleminiz vardı. okumak istiyorum müsaadenizle: “Aile büyüklerimiz Tarlabaşı’nda oturuyordu ve ben ilk geldiğimde oraya gidecektim. gözümde bir tarla canlandırmıştım ve o tarlanın başında bir ev hayal etmişim. Dedemin evine bir vardım ki, tarlabaşı dedikleri yer iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalıkmış, meğer tarla yokmuş” yıllar geçti ama İstanbul için yeşil alan konusunda yapılan en büyük eleştiri değişmedi. New York'ta Central Park, Londra'da Hyde Park var. Sizce İstanbul bir gün yeşillikler içindeki eski haline geri dönebilir mi?

    Çok doğru söylüyorsunuz. Gençler çok güzel espriler yapmışlar. İncirlide incir yok diyorlar, Bahçelievler'de bahçe yok diyorlar çok yaratıcılar. Ben 12 yaşında bir çocuktum, ilk defa İstanbul'a geleceğim. Geldiğimde 1 karış toprak bile yoktu, çok şaşırmıştım. İstanbul'un yeşil alan ihtiyacı bir elzem. Sadece vatandaşlarımızın nefes alması için değil. İstanbul bir deprem kenti. O depremde bu tehdit altındaki yapılardan insanları koruyacağımız en az 20 km2 alana ihtiyacımız var. Bir Beşiktaş, bir Güngören kadar yeşil alana ihtiyacımız var. Millet Bahçesi projelerimiz buna yöneliktir. 

    20- “İstanbul’u dinliyoruz gözlerimiz açık” dediniz Orhan Veli’nin meşhur şiirine atıfta bulunarak. İstanbul söylediğiniz gibi ‘gözler açık’ dinlenebilir mi? İstanbul’u hissetmek gerekmez mi?

    Bir şeyi dinlerken gözlerinizi neden kapatırsınız? Huzur bulmak için. Biz gözlerimiz açık olacak, İstanbulluların ihtiyacı olan işler nerede? O işleri yapacağız ki İstanbullular gözlerini kapatıp geleceklerini düşünsünler. İstanbul'un sorunlarına karşı gözümüz kulağımız çalışması lazım. İstanbul'un gören gözü olacağız. İstanbul'u en güzel şekilde tanıtmanın gayreti içinde olacağız. İstanbul'un ekonomisinin büyümesi demek Türkiye'nin büyümesi demek.

    21- Cumhurbaşkanı Erdoğan “istanbul benim sevdam" diyor. Bu durumda Erdoğan size büyük aşkı İstanbul’u mu teslim etmiş oluyor? Cumhurbaşkanı’nın büyük aşkı İstanbul’a nasıl sahip çıkmayı düşünüyorsunuz?

    İstanbul'a birlikte sahip çıkacağız. 31 Mart'ta yetkiyi İstanbullular bize verirse nasıl sahip çıkacağımızı kısa sürede göreceksiniz.

    22- Siyaset hayatınız içinde aldığınız görevler arasında en severek yaptığınız hangisiydi?

    Tüm görevleri yaptım, yapmadığım iş yok. Milletvekilliği, Bakanlık, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı... Ama en fazla severek yapacağım iş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olacak. İstanbulda görev yapmak demek insanlarla iç içe olmak demek. Zevkle bu görevi başarıyla yapacağımı düşünüyorum.

    23- Suriyeli göçmenlerle ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?

    Bu insanlar buraya niye geldi? İç savaş çıktı, canlarını, mallarını, namuslarını kurtarmak için kaçtılar. Başka ülkeler ölüme terk ederken Türkiye bunu yapmadı, yapamadı, yapamaz. Fırat Kalkanı bölgesinde, Cerablus'ta, Afrin'de 300 bin kişi döndü. Biz bunlara geçici koruma statüsü verdik. Bu insanlar gidecek, ülkede barış olduğu zaman dönüp gidecekler. Bizim Avrupa'da 6-7 milyon vatandaşımız var. Ama sürekli akılları fikirleri Türkiye'de. İnsanın vatanından daha güzel bir yer olmaz. Onlar da mecbur kaldıklarını biliyorlar, eninde sonunda gidecekler. 

    Ama bu İstanbul'da büyük bir sorun haline geldi. Şişli, Beyoğlu, Zeytinburnu ve Fatih'te bazı caddelerde yabancıların sayısı yerli vatandaşlarımızdan fazla. Bu da hoş bir görüntü değil, rahatsızlık oluşturuyorlar. Bunlar geri dönecek. Toplumun huzur ve düzenini bozacak hareketlere girerlerse hemen göndeririz. Bu konuda yoğun şikayetler geliyor. İlgili bakanlıklarla temas halindeyim. 

    24- Bu yoğun tempo içinde ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?

    Maalesef.. Ayırıyorum desem yalan olur. Bir gün İstanbul'da çocukların evine geldim Büyük torunum dedi ki "Dede beni AVM var, oraya götür vakit geçirelim" dedi. Kırmadım, kendim sürüyorum. Park ettik, birisi geldi "Oooo başbakanım hoş geldin" ondan kurtulduk, öbürü geldi, sonra öbürü geldi. Çocukla ilgilenemedik. Hiç birşey yapamadık. Gelince annesi "İyi eğlendiniz mi?" demiş, o da "Ben bir daha dedemle bir yere gitmem. O çekiştiriyor, bu çekiştiriyor dedem beni unuttu" demiş. Ankara'da iken havalimanına çağırıyorduk, orada görüşüyorduk. Ama inşallah artık ağırlıklı olarak İstanbul'da olacağız. Daha çok vakit ayıracağız.

    25- Günümüzde şehirlerin ihtiyaçlarından biri de bisiklet yolları. Siz İstanbul’u bisiklet için elverişli bir şehir olarak değerlendiriyor musunuz?

    İstanbul bir Hollanda değil. Hollanda'nın en yüksek dağı 105 metre. Orada bisiklet sayısı halktan fazla. Arazi şartlarının uygun olduğu yerlerde bisiklet yolları yapılabilir. Kadir Topbaş beyin zamanında bu çalışmalar başlamış. Topbaş beyefendi çok güzel hizmetler yaptı. Hakikaten İstanbul'un sevdiği bir başkandı, kendisine teşekkür ediyorum. Topbaş bisiklet paylaşım sistemi diye bir şey kurmuş. 300 istasyona ulaşmış. 3000 bisiklete çıkacak, 2023'te 5 bin istasyon 10 bin bisiklete çıkacak. Bisiklet yolları 1000 kilometreye çıkabilir diye düşünüyoruz.

    26- Sayın Başkan… Halk Uber istiyor. Ne zaman netliğe kavuşacak bu sorun?

    Bu biraz sıkıntılı bir soru. İstanbul'un sadece sorunu değil, bütün dünyanın sorunu. İnternet, teknoloji ve yazılım bu sorunu peydah etti. Mesela İtalya'da 2017'de mahkeme kararıyla UBER yasaklandı. Şu anda üst mahkeme yasağı durdurmuş, UBER çalışmaya yeniden başlamış. Danimarka'da UBER'in pazara girişi nedeniyle çok sıkı standartlar getirilmiş, istedikleri gibi çalışamıyorlar. Bir çok ülkede bu sorun var. Biz olaya şöyle bakıyoruz. Taksicilerin hakkını hiçbir bedel ödemeden kullanmaya çalışanlara asla müsamaha göstermeyeceğiz. Ama taksicilerin de standartlarına özen göstermesine de tedbir alacağız. UBER'e yönelmenin arkasındaki sebepleri de görüp taksiciliği geliştirmemiz lazım. Bu ülkede faaliyet gerçekleştireceksiniz vergi dairesinin yolunu bilmeyeceksiniz. Bu söz konusu olamaz. Ama vatandaşlarımız bunu istiyor, neden? Konforunu beğeniyor. Buna itirazımız yok. Ama bu hizmeti kim verecekse meşru olarak vermesi lazım. Haksız rekabete sebep olan bir uygulamaya göz yumamayız.

    27- Sayın Binali Yıldırım, açılışını yaptığınız fikirtepe kentsel dönüşüm projesinin akıbetini hiç merak ettiniz mi?

    Fikirtepe'de bir sıkıntı var. Firmaların bir kısmı yaptı, büyük kısmı yapamadı çamura yattı. Çimento fiyatları arttı, demir fiyatları arttı sudan bahanelerle işi yapmıyorlar. Belediye ve bakanlık izinleri vermiş. Firmalar yanlış hesap yapmaktan dolayı işi yapmaktan zorlanıyorlar veya zarar edecekler diye ayak sürtüyorlar. Kaldı ki ben orada bakanlığın yaptığı bir inşaatın açılışını yaptım. Ama buna duyarsız kalamayız, sorunları duymazdan gelemeyiz. Biz göreve gelirsek bu firmaları davet edeceğiz, ne yapılması lazım geliyorsa bunun karanını verip bu işi uluorta bırakmayacağız.

    28- Adalar’daki fayton meselesini hemen sona erdireceğinize dair sözü, yazı ile tasdik etmenizi istiyoruz.

    Ver bir kağıt kalem yazayım. İş mi bu? Binali Yıldırım'ın sözü senettir. Hiçbir sözüm yerde kalmadı. Söz ağızdan bir sefer çıkar. Söz söylemediğiniz müddetçe söz sizin esirinizdir. Ama söz ağızdan çıkınca siz sözün esiri olursunuz. Fayton meselesini biliyoruz. O nostaljiyi yok etmeden, sembolik halde tutmak suretiyle yeni bir çalışmayı arkadaşlar yapıyorlar.

    29- İstanbul’un yeni belediye başkanı olmanıza kesin gözüyle bakıyoruz. Seçildikten sonra ilk çalışmanız ne olacak başkanım?

    10 saat deliksiz uyku uyuyacağım. Küçük torun Ali rahat bırakırsa... Ondan sonra Bismillah diyerek işe koyulacağız.

    30- Seçilirseniz İstanbul’a gelmek isteyenlere vize olacak mı? 

    Ben kısıtlamalara, yasaklara karşı bir adamım. Özgürlüklerin karşısındaki hiçbir uygulamaya müsade etmem. Ne gereği var ki? İstanbul'da tersine göç başladı. 12 yılda gelen giden sayısını karşılaştırdığınızda giden sayısı daha fazla.

    31- Başkanım… Hiç siyasete girmeseydim dediğiniz oldu mu? Malum, rahmetli Demirel’in bir sözü vardır: “Siyasetin ve sosisin içeriği vatandaşın önünde konuşulmaz. Midesi almaz” saygılar.

    Ben hiç öyle düşünmedim, iyi ki siyasete girmişim diye düşündüm. Torunlarım "Dede bu köprüyü sen mi yaptın?" diye sorduğunda bunun huzuru başka bir yerde yok. Siyasette dolu dolu 16 yıl geçirdim, hiçbir zaman da pişmanlık duymadım. Ben siyaseti hizmet için bir araç olarak gördüm. Herkesin hizmetini yapmak için gayret ettim. Arkanızda millet yoksa hiçbir şeyi yapamazsınız.

    32- Sizin çok esprili biri olduğunuzu biliyoruz. Siyaset daha asık suratlı bir iştir ama siz gayet neşelisiniz. Peki, Binali Yıldırım siyasetin dışında nasıl biri?

    Sizce nasıl biri? Belki bu soru çok hoşunuza gitmez ama... Ben herkes gibi biriyim. Normal vatandaş nasılsa ben de oyum. Beni farklı yapan bir şey yok. Benim üzerime konan sıfat gelip geçici bir şey. Kendimi hiçbir makam için kasmadım, hiçbir sıfat hayata bakışımı değiştirmedi.  

    33- Son olarak bir “e-spor” salonu açılışında sizi torununuzla gördük. Teknolojiyle aranız nasıl? Torununuza yetişebiliyor musunuz?

    Ataşehir'de e-spor salonu kurulmuş. Torunum salonun açılışı var gidelim mi dedi? O ne dedim, icat mı çıkarıyorsun. 20 gün boyunca 9 takım mücadele edecek, eleme usulü. Finale kalan dünya kupasına katılacak dedi. Sonra internete baktım, hakikaten espor mevzusu çok geniş bir şeymiş. 4 milyon oynayan genç var Türkiye'de, 10 milyon da ilgi duyan var. Dünyada da çok büyük bir pazar. Bizde de bu işten para kazanmaya da başlanılmış. Esasında bu profesyonel bir işe dönüşmeye başlamış. Z kuşağı ile bir araya geldiğim zaman kendimi ortaçağda birisi gibi hissettim. Ben Z kuşağının bir ferdiyim, bilgi toplumunun göçmeniyim. Bilgi topluluğunun yerlisi ise Z kuşağıdır. Çocuklarımız bize bilgisayar okur yazarlığını öğretiyor. Geniş bant internete Türkiye'de başlatan bakanlığımız döneminde biziz. 2G vardı, 3G oldu 4G oldu şimdi 5G üzerinde çalışılıyor. Teknoloji baş döndürücü bir hızda ilerliyor. İnternette hız berekettir. İstediğiniz kadar artırın daha çok bilgi kullanırsınız. Ben çok böyle fazla sosyal medya ile haşır neşir olan birisi değilim, bilirim ama buna vakit bulamıyorum. Ama gençlerin kullanması için çok güzel yatırımlar yaptık. Nüfusun yüzde 99'unun internete erişimi var. Okulların tamamında internet var, akıllı tahtalar var.

    34- Aileler çocuklarını avm'lere götürmekten çok şikayetçi ama maşallah hiç kalabalık da eksik olmuyor. İstanbul’da çocuklar için projeleriniz var mı?

    Çocuklar bir kere bizim neşe kaynağımız. Çocuksuz dünya olmaz. Çocuklara ekmek, su kadar ihtiyacımız var. İBB kreş açmış, Sayıştay niye açtın diye zimmet açıyor. Böyle bir kepazelik olur mu? Benim eşim 81 ilde 81 kreş projesi yapıyor. 15 tanesi açıldı, 20 tanesi açılışa hazır. Bu bir gösterge ama yetmez. Bu kadar çocuğu bu yaşlarda alıp hayata hazırlamamız bizim görevimiz. 1 milyon üniversite öğrencisi var, 51 üniversitemiz var. Nüfusun 25 yaş altı nüfusu 6 milyon 400 bin. Bu çok büyük bir sayı. Bu bir zenginlik. Avrupa bunun için büyüyemiyor, kalkınamıyor. Dışarıdan işçi almak mecburiyetinde kalıyor, çünkü nüfusu yaşlı. Gençler geleceğimiz, gençlerimize ne yapsak yeridir. Önemli olan gençlerin dünyasına girmek. Gençleri anlamak.

    35- İstanbul 61 üniversitesi ile bir gençlik ve eğitim kenti olmak yönünde de önemli bir potansiyele sahip. Ama bir yandan da gençler umutsuz, geleceğe dair kaygıları var. Belediyecilik anlayışında gençlere nasıl kapılar açabileceğinizi düşünüyorsunuz?

    Belediyecilikte gençleri için yapılacak çok şey var. Şu anda, 2008'de dünya krizi oldu. Dünyanın büyüme hızı düştü, hala daha devam ediyor. 10 seneyi geçmiş. Dünyada genç işsizlik sorunu en büyük sorun. Türkiye'de yüzde 20'nin üzerinde. Küresel bir sorun. Biz buna duyarsız kalamayız. Umutsuzluk bundan kaynaklanıyor ama dijital devrim dediğimiz, robotlar, akıllı teleonlar bunlar gençler için bulunmaz bir fırsat. Bu fırsatı bir katma değere dönüştürmek bizim elimizde. Gençler için ortak üretim merkezi kuracağız. Her birine birer masa tashis edeceğiz, projelerini anlatacaklar. Gençliğin elinde dijital dünyaya yönelik fırsatlar var. Bu iki fırsatı birbiriyle buluşturmak bizim görevimiz olacak.

    Gençler anlaşılamadığını düşünüyorlar. Bu algıyı ortadan kaldıracağız. Buna hakları var, biz bunu 15 Temmuz'da gördük. Gençler o gece sokaklardaydı, bayrağa sahip çıktılar. Ülkeye sahip çıktılar. 

    36- Hayat pahalılığı ve işsizlik toplumun en önemli gündemi. Siz içinde bulunduğumuz ekonomik durumla ilgili halka ne söylemek istersiniz? Sokakta en çok ne konuşuluyor. Vatandaşın gündemi, şikayeti, isteği nedir? 

    Son aylarda ekonomi bakımından bazı sıkıntılar yaşadık. Dolar kurumuz üzerinden ülkemizde başlatılan bir operasyon vardı. Dolayısıyla hem enflasyonda tırmanma oldu hem defiyatlarda bir tırmanma oldu. Bu sadece Türkiye'de yaşanmıyor. Benzer sorunlar var, bunların esas kaynağının da ABD'nin ve AB'nin uyguladığı politikalar. Buraların Merkez Bankaları Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere giden fonların geri gelmesini sağlayacak tedbirler alıyorlar. Faizleri artırıyorlar, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden fonlar çekiliyor oraya gidiyor. Bunun getirdiği girdi maliyetlerine de yansıyor. Ama biz bunu aşacağız. Hükümetimiz gerekli tedbirleri alıyor, bunun geçici bir durum olduğunu, 2009 da bunu yaşadık, gezi olaylarında bunu yaşadık, 17-25 Aralık'ta yaşadık. 2019'un ortalarından itibaren toparlanma süreci başlayacak. Burada yapmamız gereken, üretimi artıracak tedbirleri almaya devam edeceğiz, istihdam artırıcı tedbirlere devam ettireceğiz, finans sıkıntıları konusunda tedbir almaya devam edilecek. Biz ne yapacağız? İstanbul demek Türkiye demek. Bu şehirde yaşam daha kolay olacak. Buraya yatırım için gelenlerin işleri kolaylaştırılacak. Herkese iş bulacağım diye bir şey söyleyemem. Yapmamız gereken daha çok yatırım. Daha çok yatırım olunca daha çok iş imkanı olacak.

    37- Sokaktaki vatandaş sizden de bekliyor, ne istiyor sizce?

    Bir seçim havası yok. Hararetli bir seçim kampanyası gözlenmiyor. Sohbetlerimizde hayat pahalılığı, işsizlik gündeme geliyor. Herkes yaşadığı yerdeki sorununu anlatıyor. İmarla ilgili sorun var, İETT'de şu aksaklık var... Beni belediye başkanı olmuş gibi kabul ederek sorunları aktarıyorlar. Bu sorunların bizim çözmeye çalıştıklarımızla denk düşmesi doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Ulaşım, park alanı, çevre ve yeşil alan yetersizliği, sokakların park alanı olarak kullanılması, kaldırım işgali gibi sorunları var İstanbul'un. Biz de onun için İstanbul 4.0 ile geliyoruz. İstanbul hepsini yaşadı, şimdi 4.0 dönemi başlıyor. 

    38- New York'ta yaşayanlar kendilerine New Yorker diyor, Londra'da yaşayanlar Londoner, Berlinliler Berliner. Yaşadıkları şehri kendilerine kimlik edinmişler. Siz bir İstanbul şuuru yaratmaktan bahsediyorsunuz. İstanbullu olmak deyince ne anlıyorsunuz? “New Yorker” gibi bir kavram yaratmak İstanbul için de mümkün mü?

    Bu kısa vadede çok mümkün değil. İstanbul Türkiye'nin özeti. Türkiye'nin her köşesinden İstanbullu var. İstanbul tam bir mozaik. Kürdü var, Arabı var, Çerkezi var... Her türlü nüfus var. Bunların bir araya gelip kendi yörelerinin değerlerini muhafaza etme çalışmalarını ben olumlu bir şey olarak görüyorum. Dernek kurmuşlar, yolları yapmak için para toplamışlar, cenazeler düğünler için para toplamışlar. Bunlar olmalı. Ama ben başka bir şey teklif ediyorum. Bir üst kimlik olsun, o da İstanbul kimliği. İstanbullu aidiyeti de gelişsin istiyorum. Buna ihtiyaç var. 

    39- Uzun bir aradan sonra yeniden İstanbul’da yaşamaya başlayacaksınız. İstanbul takımlarının ve hatta büyüdüğünüz Kasımpaşa maçına gitmeyi düşünüyor musunuz?

    Uzun bir aradan sonra İstanbul'a dönmüyorum, hiç ayağımı kesmedim. İşimiz oldukça gelir gideriz. Ama bundan sonra hep İstanbul'da olacağız. Diyelim Süper Lig'de ise takımınız varsa, ne kadar fazla takımınız varsa şehir de Süper Lig'de olur. Bütün takımların maçlarına gideriz. Ama amatör sporları geliştirmemiz gerekiyor. 15 milyon nüfus içerisinde 600 bin amatör sporcu var, daha fazla olması gerekiyor.

    40- Bir dönem Londra modeli gibi meydanlara doğru yolların ücretlendirileceği konuşuldu, şimdilerde ise köprülerde tek taraflı değil çift taraflı ödeme yapılacağı konuşuluyor. Köprülerde sadece gidiş değil dönüş de ücretlendirilecek mi?

    Öyle bir plan yok. Şuanki plan gayet güzel. Artık geçişlerde para kalktı, kartları okuyup geçiyorsunuz. Bu sistem Avrupa'da bile yok. Bunlar kısıtlamadır, geliş gidişte para almak. Ben kısıtlamalara karşıyım.

     

    Binali Yıldırım 40 programında soruları yanıtladı

    Yıldırım’ı CNN Türk binasına geldiğinde Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ile Demirören Medya Grubu CEO'su ve CNN TÜRK İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal karşıladı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow