SUSUZ TARIM VE KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK MODELİ
Lisinia Doğa Yaşam Alanı olarak gölün korunması için bölgede uzun yıllardır mücadele verdiklerini anlatan Sarıca, “Bu kapsamda büyükbaş hayvancılık yerine küçükbaş hayvancılık ve susuz tarım modellerini gerçekleştirdik. Bunları örnek projeler olarak bölge insanlarına sunuyoruz. Bu amaçla, Akçaköy Lavanta Deresi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi kampüsünde de 725 dekarlık arazide lavanta, adaçayı, kekik gibi susuz yetişen bitki üretimi yapıyoruz. Artık olay sadece Burdur Gölü değil, Burdur Gölü bir göstergeydi ve dolayısıyla gelecek nesillerin su kaynakları büyük tehlike altında" dedi.
'KURUYORUM' DİYE FERYAT EDİYOR
Göl kenarında gezintiye çıkan emekli öğretmen Sultan ve Mehmet Cevni çifti, kurumaya dikkat çekti. Göl kenarı ve iskeleye çok sık geldiklerini belirten Mehmet Cevni, “Karşıda görünen tekne birkaç yıl önce iskeleye gelip yolcu indirip bindiriyordu. Ama bugün su seviyesinin 4 metre civarında düştüğünü, teknenin de oldukça uzakta kaldığını görüyoruz. 'Göle Yas' etkinliğine geldiğimizde iskelenin bu kenarları hep su doluydu. Biz de su dökmüştük. Ama şimdi yok. Bu kendini göstererek geldi. ‘Geliyorum, kuruyorum’ diyen göl feryat ederek kuruyor. Su kaynakları her gün biraz daha kesiliyor, azalıyor. ‘Gölün su kaynağı’ diye bir şey artık yok gibi diyebiliriz. Yağmur yağarsa biriken sular, dolacak. Zaten her geçen gün yağmur seviyesi de düştü. Kar zaten yağmıyor. Yani bu gidişle Burdur Gölü yakın bir gelecekte haritadan silinecek gibi görünüyor" diye konuştu.