Son dakika: Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetindeki detayları açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili konuştu. Suudi Arabistan'a çağrıda bulunan Erdoğan, "Kaşıkçı cinayetiyle ilgili tutuklanan 18 kişi İstanbul'da yargılansın" dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli'ye de yanıt veren Cumhurbaşkanı şu ifadeleri kullandı: Gördük ki MHP farklı bir tercih yaptı. Madem 'Biz yolumuza' diyorlar, biz de 'Herkes kendi yoluna' deriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugünkü grup toplantısında Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Geçtiğimiz hafta Moldova ziyaretimiz oldu. Çeşitli programlara katıldık, büyük bir meydan mitingini orada soydaşlarımızla yerine getirdik. Bir çok eserinde roada açılışını yaptık, bu eserleri biz yaptık. Türk milleti adına oradaki soydaşlarına bunlar birer hediyeydi.
Macaristan'dan da çok güzel anılarla döndük. Gül Baba Türbesi'nin restorasyon çalışmalarını yaparak eseri çok farklı bir konuma taşıdık. Gönül sınırlarımız içindeki dostlarımızla olan ilişkilerimizi asırlar sonrası tekrar olması gereken düzeye çıkarıyoruz.
Cemal Kaşıkçı soruşturması
Cemal Kaşıkçı için herkese başsağlığı diliyorum. Şöyle kısa bir hafıza tazelemesi yapalım; Kaşıkçı ilk olarak 28 Eylül'de Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na gidiyor. Kaşıkçı'nın bu gidişi ekiplere haber veriliyor.
1 Ekim tarihinde saat 16.30'da, operasyondan bir gün önce, üç kişilik bir ekip tarifeli seferle İstanbul'a geliyor, başkonsolosluğa geliyor. Başka bir ekipte Belgrad Ormanı ve Yalova'da keşif çalışmaları yapıyor. Aralarında generallerin de bulunduğu 9 kişilik üçüncü ekip ise havalimanına inip başka bir otele yerleşiyor. Toplam 15 kişiden oluşan bu ekip, ayrı ayrı gelip başkonsoloslukta bulunuyor. Önce kamera sistemindeki hard disk sökülüyor.
Viyana sözleşmesi de artık masaya yatırılacak. İlk önce başkonsolosluk çalışanlarına hakkında işlem yapılamıyor.
Aynı gün erken saatlerde Londra'dan dönen Kaşıkçı, konsolosluk binasına yaya olarak giriyor, tabi nişanlısı kendisiyle beraber. Bu saatten sonra da bir daha kendisinden haber alınamıyor. Akşam 17.50'de ülkemiz resmi makamlarına, Kaşıkçı'nın nişanlısı tarafından başvuru yapılıyor. İlgili birimler hemen tahkikat başlatıyor.
Bölgedeki kameraların incelenmesi sonucu Kaşıkçı'nın çıkmadığı kesinlik kazanıyor. Diplomatik dokunulmazlıkları olduğu için fiili bir işlem yapılamıyor. Emniyet ve istihabarat birimlerimiz hadiseyi araştırmayı başlarken, savcılığımız da soruşturma açıyor. Araştırma ve soruşturma derinleştikçe çok ilginç bilgiler çıkıyor. Cinayetin olduğu günün arefesinde 15 Suudi güvenlikçi, adli tıpçının ülkemize geldiği ve daha sonra özel uçaklarla ülkemizden ayrıldığı tespit ediliyor.
Dublör ve yanındaki şahsın da akşam Riyad’a hareket ettiği görülüyor. Riyad önce iddiaları tümüyle reddediyor. Başkonsolos Reuters muhabirine 6 Ekim’de kendini savunmaya çalışıyor.
Kritik açıklama için 2 dilde çeviri
Olay günü konsoloslukta çalışan personel bir odada denetleme bahanesiyle oda da tutuluyor. Bir diğer personel grubuna da izin veriliyor.
Kaşıkçı'nın başkonsolosluk binasından çıkmadığı kesinlik kazanıyor.
Kıyafeti, gözlüğü ve sakalıyla Kaşıkçı'ya benzetilmeye çalışılan kişi gece yarısından sonra Riyad'a gitti.
Dışişleri Bakanlığımız da muhataplarıyla sürekli görüştü. Suudi Arabistan'dan ülkemize gelen heyet çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. Suudi yetkililer, konsolosluk binasının aranmasına izin vereceklerini açıkladılar. Önce bazı şeyleri sormak zorundayız, zira bu olay İstanbul'da meydana geliyor. Sorumluluk makamındayız. Meselenin üzerindeki sis bulutu ortadan kalkmaya başladıkça diğer ülkeler de harekete geçtiler. Suudi Arabistan Kralıyla 14 Ekim'de yaptığımız ilk telefon görüşmesinde elimizdeki bulguları kendisine anlattım. Başkonsolos görevinden alındı.
Cinayetin kabulünün ardından Suudi Arabistan'da 18 kişi tutuklandı. Türkiye'ye gelen 15 kişi de aralarında.
Böyle bir vahşetin ört bas edilmesi tüm insanlığın vicdanını yaralayacaktır. Suudi Arabistan cinayeti kabul ederek önemli bir adım atmışlardır. Bundan sonra onlardan bu meselenin sorumlularını ortaya çıkarmalarını bekliyoruz. Cinayetin anlık değil, planlı olduğu yönünde elimizde bilgiler var.
Kaşıkçı ile ilgili sorular
Bu 15 kişi neden cinayet günü İstanbul'da toplanmışlardır, bu kişiler kimden emir alarak oraya gelmişlerdir, başkonsolosluk binası neden günden sonra incelemeye açılmıştır, cinayet açıkça ortadaken onca tutarsız açıklama neden yapılmıştır, öldürüldüğü kabul edilen birinin cesedi neden ortaya yok, cesedin yerli işbirlikçiye verildiği ifadesi doğruysa, bu yerli işbirlikçi kimdir? Suudi Arabistan bunu açıklasın.
Hiç kimse bu sorular cevaplanmadan üzerinin kapatılacağını aklından bile geçirmesin. Böyle bir soruşturmanın adil bir heyet tarafından yapılması çok önemlidir. Diğer ülkelerdeki suç ortaklarının da soruşturmaya dahil edilmesi gerekiyor. Türkiye olarak takipçisi olacak kendi ve uluslararası hukukun yerine getirlmesini sağlayacağız.
Suudi Arabistan'a çağrı
Bir çağrı yapıyorum; Suudi Arabistan Kralı başta olmak üzere üst yönetiminedir. Olay İstanbul'da olmuştur. Bu 15 + 3 kişinin yargılanmasının İstanbul'da yapılması teklifimdir.
Af ve and tartışmaları
Türkiye siyasi işbirlikleri hususunda yeni bir döneme girdi. Bu işbirliği zemininin çok önemli katkısı olmuştur. MHP ile yeni yönetimin hayata geçirilmesi sürecinde son olarak 24 Haizran'da çok verimli bir ittifak sergiledik. Cumhur İttifakı adını verdiğimiz bu zemini hazırlayan milletimizdir. Milletimizin sesine kulak verdik ve samimi bir dayanışma içinde olduk. Yeni yönetim sisteminin inşası gibi temel konularda ittifak içinde olmak, iki partinin aynı çizigiyi takip etmesi beklenmiyor. AK Parti ve MHP iki ayrı partidir. Farklı düşündüğümüz konularda kendi yolumuzu takip ederiz.
MHP ile kimi hususlarda farklı düşündüğümüz görülüyor. Cumhur İttifakına verdiğmiz önem üzerine bu farklılıklara yapıcı bir dil ile ifade etmeye çalıştık. Kimseye kişisel olarak saygısızlık etmeyi aklımızdan geçirmeyiz. Esasen bizim siyaset tarzımızda böyle bir uslubun yeri yoktur.
"Bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz?"
Af gündeme geldiğinde, bu işi tam manasıyla masaya yatırdık. Teklife sıcak bakmadığımızı çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştık. Burada temel bir ilke var. Temel ilke bir devlet kendisine karşı işlenen suçlara af yetkisine sahip olabilir ama kişilere karşı işlenen suçlara karşı devlet af yetkisine sahip değildir. Eğer adalet mülkün esasıysa o zaman biz bu mülkü ayakta tutmak için adil davranmaya mecburuz. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla, torbacılık yapanları bir araya getirmek bunu anlamak da mümkün değil. Biz devlet olarak baronlarla da torbacılarla da içenlerle de mücade ettik, etmeye devam ediyoruz. Hiçbir dönemde uyuşturucularla mücadelede bizim iktidarımız olduğu kadar yoğun bir mücadele verilmemiştir. En doğusundan güneydoğusuna kadar nerede ne gibi çalışmalar yapıldıysa hepsini topladık, gerekeni yaptık. 50 binin üzerinde uyuşturucu mahkumu var. Bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? Ne demek aldatılmış? Öbür tarafta can alan katillere mi kader mahkumu diyeceğiz? Öbür tarafta hırsızlara mı kader mahkumu diyeceğiz? Cezaevinden çıkarıyorsunuz daha fazlasını yapıyor, bunlara mı kader mahkumu diyeceğiz? Zanilere mi kader mahkumu diyeceğiz? Biz devlete karşı işlenen suçlarda devlet olarak yapılabilecek ne varsa gayret ederiz. Bir katili affettiğimiz zaman maktülün ailesine nasıl anlatacağız?
Üç katlı villaya Cemal Kaşıkçı baskını
Emeklilite yaşa takılanlar için gerekenler söylenmiştir.
Bizim kimseyi ne kurum ne isim olarak hedef almamız söz konusu değildir. Sosyal medyadaki kimi açıklamaların yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını düşünüyoru ve üzülüyorum.
Andımız geride bıraktığımızı sandığım bir konuydu. 2013'te bunu çözmüştük. Yetki aşımı yaparak maalesef bu düzenlemeyi iptal etmiştir. Türkiye'yi hak etmediği bir tartışmanın içine sürükleyen bu karar, eski hastalıkların yaşadığını gösteriyor. Tek parti CHP'si döneminde başlatılan uygulamayı hala sürdürmeyi çalışmak yanlıştır. Andın ilk halini Türk Ocaklarını kapatmasıyla, üniversitelerini perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit Galip yazmıştır. Türkçe Ezan zulmünün de mimarıdır. Milletimizin en etkili andı İstiklal Marşıdır. Bunun dışına bir and tanıyoruz, tanımayacağız.
Ben Türk'üm ama Türkçü değilim. O başka bir şey, o başka bir şey. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır. Her etnik unsur kendi etnik unsuruyla iftihar edebilir. Sizin Türkçülük yapma hakkınız var ama benim Kürt vatandaşımızın Kürtçülük yapmak hakkı doğar. Asla bunu ırkçılık yapma boyutuna taşımayalım. Bunu yaptığınız anda ayrımcılık yapmış olursunuz. AK Parti olarak bu yanlışa düşmedik.
Türkiye Cumhuriyeti devleti 81 milyonun ortak devleti olduğuna göre, sembolik unsuların hepimizi kucaklaması gerekir. Rabiamız budur. Tek millet. Kökenine, bölgesine bakmaksızın 81 milyon vatandaşımızın tamamını ifade ediyoruz. Ayrımcılık yok. Tek bayrak. uğrunda dedelerimizin ve evlatlarımızın kan döktüğü istiklalimizin alameti farikasını olan değerini vurguluyoruz. Tek vatan derken, 780 bin kilometre vatan toprağının hepimize ait olduğunu söylüyoruz. Tek develt derken maziden atiye uzanan köprü üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti'nden başka devlet tanımadığımızı belirtiyoruz.
Tek tipçi bir metin özentisinin çocuklarımıza her sabah okutulmasının yeri var mıdır? Anayasa Komisyonu Başkanımızın kökeni ve meşrebi üzerinden eleştirilmesinin kime ne faydası vardır? Ben ayrımcı değilim diyeceksin, Anayasa Komisyonu Başkanımız benim milletvekilim, bakanlık yapmış arkadaşımıza, bakanımıza hem hakaret, hem tehdit savuracaksın. Onun arkasında bizler varız. Bakanımıza yönelik bu tehdidi ve hakareti gerçekten bir genel başkana yakıştıramadım. Bu çok üzücüydü. Buna yol arkadaşımı feda edemek. Benim bu yol arkdaşımızın ırkçılıkla alakası yok. Kökeni Kürt olabilir ama kendisi bu millete hizmet etmenin şuurunda. Niye hedef saptırıyor, damgalama yapıyoruz.
Herkes kendi yoluna
Ülkeyi ve milleti sevmek çocuklarımızı buna uygun bilgi, beceriyle donatmakla olur. Biz 2053, 2071'i inşa etmek için ittifak kurduk. Bunun için artık bu tür meselelerdeki görüş farklılıklarının Cumhur İttifakı'na gölge düşürmesine izin vermemeliyiz. Biz bu ittifakın ruhuna zarar verecek hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Milletimizn emaneti olan Cumhur İttifakını günlük siyasetin üzerinde tutmak istedik. Gördük ki MHP farklı bir tercih yaptı. Madem 'Biz yolumuza' diyorlar, biz de 'Herkes kendi yoluna' deriz.
Ülkemiz, milletimiz, partimiz için hayati gelişmelerin olacağı bir dönem olacak. Yeni bir atılım sürecine giriyoruz. Siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkiler içinde olduğumuz Avrupa zorlu günler geçiriyor. ABD'nin hamlelerini yakından izliyoruz. Orta Asya ile iyi ilişkiler içindeyiz.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
YENİ AFAD DEPREM HARİTASI : AFAD deprem haritası yenilendi! Türkiye'de deprem riski en az iller neresi? Hangi illerde deprem riski yüksek? AFAD Türkiye Deprem Haritası!
Kanımız dondu: Sokak ortasında vahşet! Bahar’ı da soldurdular
SON DAKİKA... Özgür Özel'e saldıran kişi tutuklandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Başkanı Trump'ı Türkiye'ye davet etti! İş birliği mesajı...
Pınar Gültekin davasında yeni gelişme: 'Canavarca his yok' kararı