hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: 2019 yılı itibariyle açıklanacak

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: 2019 yılı itibariyle açıklanacak
    expand
    KAYNAKAA

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Yeni yönetim sistemimizin ilk Cumhurbaşkanlığı görevine de yine milletimizin büyük teveccühü ve desteğiyle gelmiştir. Tamamı demokratik yöntemlerle yaşanmış bu süreci ‘tek adamlık’ iddiasıyla karalamaya çalışmak, millete hakarettir” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Genel Kurulunda 2019 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde hükümet adına konuşma yaptı.

    2019 yılı bütçesinin Türkiye ve millet adına hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Oktay, bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi ile ilgili özellikle "tek adam" boyutunda yoğunlaşan sorular ve eleştirilerin öne çıktığını anımsattı.

    Başkanlık sisteminin, Türkiye'de önceki sistem yürürlükteyken de açıkça tartışılan bir konu olduğunu dile getiren Oktay, önceki sistemde çok başlılık, hızlı karar verilememesi, hızlı hareket edilememesi, esnek olunamaması ve hareket alanının darlığının herkesin gündeminde olduğunu anlattı.

    Gerek normalde gerekse kriz dönemlerinde yurt içi veya yurt dışındaki ani karar verilmesi gereken konularda sürecin ne kadar hantal olduğunun kamuoyunda on yıllarca tartışıldığını söyleyen Oktay, şunları kaydetti:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Türkiye'de sistem değişikliklerinin ne yazık ki siyasi iradenin arzusuyla veya milletin arzusuyla değil, sadece vesayet odaklarınca darbelerle gerçekleştirilebileceği, neredeyse herkesin belki de kanına kadar enjekte edilen bir şeydi. Bu dönemde ilk defa millet, siyasi iradenin, herhangi bir vesayetin altında ve etkisinde kalmadan değişiklik yapabileceğini gösterdi. Kamuoyunda sivil veya resmi tüm platformlarda yıllarca tartışılan, Meclisten geçen ve milletimizin de onayladığı bir sistemin 'tek adam sistemi' olabileceğine inanmıyorum. Böyle olduğunu iddia ediyorsak 'kendimizle çelişiyoruz ve kendimizi reddediyoruz' anlamına gelecektir ki bunu da kabul etmiyorum."

    "Cumhurbaşkanımıza aynı bühtanı yapıyorlar"

    Oktay, Türkiye'de ne zaman milli irade hakimiyeti tesis edilse "tek adam" iddiasının dile getirildiğine dikkati çekerek, şehit Başbakan Adnan Menderes ve Türkiye tarihinin en önemli ekonomik hamlelerinden birini hayata geçiren merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal için de aynı iddianın dillendirildiğini belirtti.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanımıza aynı bühtanı yapıyorlar. Dikkat edilirse her üç isim de milletin büyük desteğiyle iş başına gelmiş, ülkemize tarihi dönüşümleri yaşatmış isimlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız tüm siyasi hayatını demokrasinin imkanlarıyla ve demokratik sınırlar içinde yürütmüştür. 1994 yılında İstanbul'a, milletin desteğiyle Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiştir. 2003 mart ayında yine milletin teveccühüyle milletvekili seçilmiş ve ardından Başbakan olarak görev almıştır. 2014 yılında, tarihimizde ilk defa doğrudan milletin tercihiyle Cumhurbaşkanı olmuştur. Yeni yönetim sistemimizin ilk Cumhurbaşkanlığı görevine de yine milletimizin büyük teveccühü ve desteğiyle gelmiştir. Tamamı demokratik yöntemlerle yaşanmış bu süreci 'tek adamlık' iddiasıyla karalamaya çalışmak, millete hakarettir. Bu iddiayı dile getirenler, Sayın Cumhurbaşkanımıza değil, aslında doğrudan milletimize saldırmaktadır. Biz, Atatürk'ün Mecliste sapasağlam yerini bulan 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' düsturunun arkasındayız. Sizler 'Hayır' diyorsunuz; 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil, vesayetin hakkı olmalı'. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir ve millet de kararını vermiştir."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Oktay'ın bu sözlerine CHP'li milletvekilleri tepki gösterdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hükümetin, yaptığı ve yapacağı her şeyi yüce Meclisin çatısı altında ve milletin huzurunda tüm muhasebe, kural ve kaidelerine uygun, şeffaf ve hesap verilebilir çerçevede görüşmek üzere bulunduğunu dile getiren Oktay, bütçe takvimine değinerek hükümetin 10 Aralık'tan beri değil Bütçe Kanun Teklifi'ni sundukları 17 Ekim'den bu yana Mecliste bulunduğunu kaydetti.

    "Dik durma" konusundaki eleştirileri hatırlatan Oktay, "Dik durmaya ilişkin eleştirilere gelince, biz daima dik durduk, dik duruyoruz. Hiçbir güç de bizim bu duruşumuzu değiştiremez." değerlendirmesini yaptı.

    "Gelir seviyemizi 2017'de AB ortalamasının yüzde 67'sine çıkarttık"

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye'nin son 16 yılda, oluşturulan geniş çerçeveli ve hedef odaklı politika setleri sayesinde 2000'li yılların başında bulunduğu sağlıksız ekonomik yapıdan kurtulduğunu ve istikrara kavuştuğunu ifade etti.

    Bu politikaların en önemli unsurunun tavizsiz uygulanan disiplinli maliye politikası olduğuna dikkati çeken Oktay, makroekonomik istikrarın etkisiyle Türkiye'nin kalkınma yolunda önemli bir mesafe katettiğini söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik atılımlarının 2003-2017 döneminde gerçekleştirildiğini vurgulayan Oktay, "Bu dönemde, ekonomimizin yıllık ortalama yüzde 5,7 büyüdüğü ve refahın tabana yayıldığı bir ekonomik model oluşturduk. Satın alma gücü paritesine göre 2003 yılında kişi başına gelir açısından Avrupa Birliği (AB) ortalamasının yüzde 35'ine denk gelen gelir seviyemizi, 2017 yılında AB ortalamasının yüzde 67'sine çıkarttık." diye konuştu.

    Fuat Oktay, Türkiye'nin, küresel kriz sonrasında 2010-2017 döneminde yüzde 6,8 büyürken; Çin, Hindistan dahil gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarının ortalama yüzde 5,3'te kaldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "1960-2002 döneminde ortalama büyüme yüzde 4,3 iken, AK Parti döneminde yüzde 5,7'ye yükselmiştir. Son 10 yılda ise büyüme ortalamamız yüzde 5'tir." ifadelerini kullandı.

    Türkiye'nin 2002'de 21'inci büyük ekonomiyken 2017 itibarıyla 17'nci büyük ekonomi haline geldiğini belirten Oktay, ülkenin satın alma gücü paritesine göre ise aynı dönemde 17'nci sıradan 13'üncü sıraya yükseldiğini dile getirdi.

    Bankacılık sektöründe hayata geçirilen reformların ve Türkiye ekonomisinin istikrar kazanması sayesinde finansal sistemin oldukça güçlü bir yapıya kavuştuğunu ifade eden Oktay, Türk bankacılık sektörünün, güçlü ve istikrarlı yapısı ile makroekonomik istikrarı destekleyen ve negatif dış şokların ekonomi üzerindeki olumsuz etkisini azaltan temel unsurlardan biri haline geldiğini anlattı.

    "TL, dolar karşısında yüzde 20 değer kazandı"

    Oktay, etkili koordinasyonla yerinde, zamanında ve doğru yönde alınan önlemler sayesinde ekonomiye yönelik tehditlerin başarılı bir şekilde bertaraf edildiği vurgusunu yaparak, şöyle devam etti:

    "İçinde bulunduğumuz şartların, ekonomide bazı zorlukları ve sorunları beraberinde getirdiğinin elbette farkındayız. Bu durumun üstesinden gelmemizi sağlayacak etkin politika ve tedbirler geliştirerek ekonomimiz Yeni Ekonomi Programı'nda (YEP) da öngördüğümüz şekilde dengelenme sürecine girdi. Kısa vadede yavaşlayan büyümemizin akabinde giderek daha da güçlenen bir ekonomik gelişmeye dönüşmesi sürdürülebilir büyüme hedeflerimizle uyumluluk arz ediyor. Bu süreçte, ekonomide güven, finansal istikrar, faiz seviyeleri ve enflasyon gibi göstergelerde somut iyileşmeleri hep birlikte görüyoruz, göreceğiz."

    Fuat Oktay, ağustos ayında dolar kurunun en yüksek seviyesinden bu yana Türk lirasının dolar karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazandığına dikkati çekerek, aynı dönemde yükselen Türkiye CDS risk priminin 225 baz puan iyileştiğini, 10 yıllık tahvil faiz oranlarının gerilediğini belirtti.

    Son 3 ayda ihracatın yıllık yaklaşık yüzde 15 gibi çok yüksek bir oranda artarak, turizm ile birlikte dengelenme sürecine büyük katkı sağladığını dile getiren Oktay, Türkiye ekonomisinin borç yükü bakımından sağlam yapısını koruduğunu bildirdi.

    Türkiye'nin 2002 yılında yüzde 60 olan kamu toplam net borç stokunun milli gelire oranının bugün yüzde 9 seviyesine gerilediğini kaydeden Oktay, ağustos ayında gerçekleştirilen spekülatif ataklara karşı hızlı ve güçlü tedbirler alınabilmesinde de bu durumun önemli katkısı olduğuna işaret etti.

    Günlük 2,15 doların altında geliri olan nüfusun toplam nüfusa oranının 2002 yılında yüzde 3 seviyesindeyken bugün bu oranının sıfırlandığını ve yoksulluğun azaldığını anlatan Oktay, Türkiye'de hanehalkı borcunun diğer ülkelere kıyasla çok düşük seviyede olduğunu söyledi. Oktay, şöyle konuştu:

    "2018 yılı ikinci çeyrek itibarıyla hanehalkı borcunun GSYH'ye oranı dünyada yüzde 59, gelişmiş ülkelerde yüzde 73, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 36 iken Türkiye'de sadece yüzde 16'dır. Halkın refahı açısından bir başka gösterge asgari ücrettir. İktidara geldiğimiz 2002 yılı sonundan bu yana asgari ücrette enflasyonun oldukça üzerinde artışlarla ciddi iyileşmeler sağladık, asgari ücretlilerin hayat standartlarını yükselttik. Asgari ücret 2002 yılı aralık ayında net 184 lira iken 2018 yılı aralık ayında net bin 603 lira olmuştur. Bu dönemde asgari ücrette gerçekleşen artış nominal olarak enflasyon artışının 2 katından fazla olmuştur."

    "130 mobil ekip kurarak alanda 11 bin 760 çocuğa müdahale edildi"

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye ekonomisi bakımından hayati öneme sahip mali disiplin uygulamalarının, 2019 yılı bütçesinde de kolayca görebileceğini söyledi.

    YEP kapsamında bütçe politikasının para politikasıyla eş güdümlü olarak yürütüleceğini kaydeden Oktay, makroekonomik istikrarı koruma, mali disiplini sürdürme, cari dengeyi iyileştirme, enflasyonu düşürme, istihdamı ve tasarrufları artırma, gelir dağılımını iyileştirme hedeflerinden taviz verilmediğine dikkati çekti.

    Oktay, "Önümüzdeki dönemde uygulayacağımız maliye politikası, YEP'te ortaya konulan dengelenme sürecinin en temel destekleyicisi olacaktır. Maliye politikası, para politikasıyla eş güdümlü olarak, fiyat istikrarı ve cari açık hedefimizle uyumlu olarak yürütülecektir." dedi.

    Hükümetleri döneminde çeşitli alanlara ilişkin icraatlarını anlatan Oktay, aile, çalışma ve sosyal hizmetler alanında büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinin başarıyla gerçekleştirildiğini dile getirdi.

    2019 yılı bütçesinde sosyal harcamalar için bütçenin yüzde 6,5'i kadar kaynak ayrıldığını belirten Oktay, bu oranın 2002 yılında bütçenin yüzde 1,3'ü seviyesinde olduğunu söyledi.

    "Çocuk işçiliğine hayır." dediklerini ve Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal Programı kapsamındaki aktif mücadelelerini toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla başarıyla yürüttüklerini ifade eden Oktay, sokakta çalıştırılan çocuklar için 130 mobil ekip kurarak alanda 11 bin 760 çocuğa müdahale ettiklerini bildirdi.

    Oktay, "Kadın güçlü olursa aile de toplum da güçlü olur." anlayışıyla kadınların toplumsal statüsünün yükseltilmesine büyük önem verdiklerini, 2019 yılında aileyi güçlendirmek ve aileyi zayıflatan etmenleri ortadan kaldırmak için ilgili tüm paydaşlar ile iş birliği içinde Aile Şurası'nı düzenleyeceklerini kaydetti.

    Öte yandan politikalarının karşılık bulması neticesinde kadınların iş gücüne katılımında ve istihdamında da önemli mesafeler katedildiğini anlatan Oktay, son 10 yılda kadın istihdamını yüzde 63 artıran Türkiye'nin OECD ve AB üyesi 28 ülke arasında ilk sıraya yerleştiğini, AK Parti iktidarı döneminde çalışanların mali ve sosyal haklarında ciddi iyileşmeler sağladıklarını belirtti.

    "300 milyon liralık gecikme faizini düşürdük"

    Oktay, engelli bireylere eğitimde, sağlıkta ve istihdamda fırsat eşitliği sağlanması için önemli adımlar atıldığını, "Yaşlı Yılı" ilan edilen 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde Yaşlılık Şurası düzenleneceğini açıkladı.

    Şehit yakınları ile gazilerin istihdam hakkının kapsamını da genişlettiklerini belirten Oktay, öte yandan eğitim desteği, faizsiz konut kredisi desteği, ücretsiz seyahat hakkı, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) muafiyeti gibi birçok alanda sosyal ve ekonomik destek vermeye devam ettiklerini kaydetti.

    Oktay, sosyal yardım ve istihdam ilişkisini güçlendirerek sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki kişilerin istihdamlarının teşvik edilmesini sağladıklarını dile getirerek, "Türkiye, AB'ye aday ve üye ülkeler arasında toplam istihdamını 2007-2017 yılları arasında hem sayısal hem de oransal olarak en fazla artıran ülke oldu. Gençlerimizin eğitimden iş hayatına geçişini hızlandıran politikalarımızla, eğitim-iş hayatı arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye ve genç istihdamını desteklemeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir ve ulaşılabilir bir sosyal güvenlik sistemi hedefliyoruz." ifadelerine yer verdi.

    Hükümetlerinin esnaf ve sanatkara verdiği öneme dikkati çeken Oktay, bu sene yaklaşık 250 bin esnaf ve sanatkarın gecikmiş borcunda iyileştirme sağlayarak yaklaşık 300 milyon liralık gecikme faizinin düşürüldüğünü söyledi.

    Oktay, "Ekonomide yaşanan tüm spekülasyonlara rağmen 2018 yılında açılan şirket sayısı, kapanan şirket sayısının 3,5 katından fazla oldu. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda yüksek teknolojili, katma ve marka değeri yüksek ürünlerin imalat sanayi ihracatımız içerisindeki payını üst seviyelere çıkarmakta kararlıyız. Bu amacı gerçekleştirmeye yönelik destek mekanizmaları geliştiriyoruz, geliştirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

    "Eximbank'ın finansman kaynakları güçlendirilecek"

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, gelecek yıl ihracatı desteklemek amacıyla Eximbank'ın finansman kaynaklarının güçlendirileceğini, 2018 yılında yakalanan ivmenin devam ettirilerek ihracatın artırılacağını ve ihracat destek unsurlarının basitleştirilerek daha etkin kullanılacağını anlattı.

    Gümrük süreçlerinin elektronik ortamda yürütülebilmesini ve bu süreçlerin basitleştirilerek Türkiye'nin Dünya Bankası Küresel İş Yapma Kolaylığı Endeksi sınıflandırmalarında daha üst basamaklarda yer alabilmesi için gerekli ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile eş güdüm halinde çalışmalar yapmaya devam ettiklerini belirten Oktay, yerli ürünlerin görünürlüğünün artırılması, tüketimi özendirilerek yerli şirketlerin, kooperatiflerin, esnaf ve sanatkarların güçlendirilmesi için yol gösterici ve kolaylaştırıcı faaliyetlerin yürütüleceğini ifade etti.

    "16 yılda atanan öğretmen sayısı, mevcut sayının yüzde 66'sı"

    Oktay, 2019 yılı bütçesinde en yüksek payın yaklaşık yüzde 17 ile eğitime ayrıldığını dile getirerek, "Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi eğitim kurumlarında görev yapan yaklaşık 920 bin öğretmenimiz bulunuyor. Geçtiğimiz 16 yılda atanan öğretmen sayısı, mevcut resmi öğretmen sayısının yüzde 66'sına karşılık geliyor." bilgisini paylaştı.

    2018-2019 eğitim ve öğretim döneminde yükseköğretimdeki öğrenci sayısı ile Türkiye'nin Avrupa'da yükseköğretim alanındaki ikinci en büyük öğrenci sayısına sahip ülke konumuna geldiğini ifade eden Oktay, "Yükseköğretimde niteliği geliştirmeye yönelik çalışmalara ağırlık veriyoruz. Akademisyenler bizim göz bebeğimizdir. Bizim derdimiz akademisyenlerle değil terör faaliyetlerine karışmış teröristlerledir." diye konuştu.

    Bir milletvekilinin, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un 25 Ekim'de Anadolu Ajansı Editör Masası'ndaki açıklamalarını önüne ve arkasına bakmadan çarpıtmaya çalıştığını anlatan Oktay, şöyle devam etti:

    "Öyle ki Sayın Bakan burada eğitim konusundaki gelecek vizyonundan, küresel rekabetten bahsediyor. '2023 Eğitim Vizyonu'ndaki hedef Türkiye'deki eğitim sistemini dünya ile rekabet edecek düzeye taşımaya dayanıyor. Buradaki 'yoğun bakım' ifadesi ile ülkemizdeki mevcut normlara atfen değil, bir gelecek tasavvuruna ulaşma noktasında, yeni bir paradigma oluşturularak temel dinamiklerin yeniden inşa edilmesine ve Türk eğitim sisteminde AK Parti döneminde gerçekleştirilen derslik sayısı, öğretmen sayısı, dijital altyapı ve benzeri konulardaki büyük başarılara atıfta bulunulmuştur."

    Bütçeden 2019 yılında sağlığa yaklaşık 157 milyar lira kaynak ayırdıklarını belirten Oktay, böylece, sağlık harcamalarının bütçe içerisindeki payının yüzde 16,3'e çıktığını belirtti.

    Anne ölümü, bebek ölümü, bağışıklama ve kronik hastalık yükü dahil tüm "temel sağlık göstergelerinde" en üst düzeye ulaşmayı amaçladıklarını vurgulayan Oktay, koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin, öncelik verdikleri konuların başında geldiğini ifade etti. Nüfus büyüklüğüne oranla aşılama başarısında da dünya lideri olunduğunu belirten Oktay, aşılama konusunda yıllardır yürüttükleri politikayı gelecek dönemde de sürdürmekte kararlı olduklarını bildirdi.

    Türkiye'nin, anne ve bebek ölüm hızını en hızlı düşüren ülkelerin başında geldiğine dikkati çeken Oktay, yatan hastaların kemoterapi gibi yıpratıcı bir tedavi öncesinde ilaç teminiyle uğraşmasını önlemek için de kanser ilaçlarının hastanelerce teminini zorunlu hale getirdiklerini söyledi.

    2019 yılında da sağlık sisteminin uçtan uca daha verimli ve etkin çalışmasını hedeflediklerini kaydeden Oktay, "Bu kapsamda, poliklinik ve acil servislerdeki yoğunluğun azaltılmasından, özellikli hizmet branşlarının geliştirilmesine, çalışan memnuniyetinin artırılmasına, sağlıkta kullandığımız malzeme, cihaz ve makinelerin millileşme ve yerlileşmesine kadar birçok alanda ülkemizin daha iyi bir noktaya gelmesini amaçlıyoruz. Tedavi hizmetlerinin kalitesini daha da iyileştirmek için ülkemizdeki kamu, özel ve üniversite hastaneleri ile birinci basamak sağlık kuruluşlarının klinik kalitesini önceleyen bir yaklaşımla sağlık hizmeti sunacağız." ifadelerini kullandı.

    Oktay, 2019-2021 yılları arasında yaklaşık 20 bin yataklı 168 hastaneyi tamamlamayı hedeflediklerini bildirerek, "Önümüzdeki yıl 67 hastaneyi daha hizmete alarak 6 bin 480 nitelikli yatak kapasitesi daha kazanacağız. Şu ana kadar Adana, Isparta, Mersin, Yozgat, Kayseri, Elazığ, Eskişehir ve Manisa şehir hastaneleri hizmete girdi, 3 bin 704 yataklı dünyanın üçüncü büyük hastaneler kompleksini de önümüzdeki günlerde Ankara'da açacağız." diye konuştu.

    "Gençlik merkezlerinin üye sayısı 2 milyonu aştı"

    Gençlik alanında gerçekleştirilen projelerin başında gençlik merkezlerinin geldiğini belirten Oktay, "Buralarda, 'Merkezimizde Sen Varsın' temasından yola çıkarak, toplumun her kesiminden gençlerle irtibat kuruyoruz." dedi.

    Oktay, gençlik merkezleri üye sayısının, Aralık 2018 itibarıyla 2 milyonu aştığını kaydetti.

    KOSGEB iş birliğiyle başlatılan girişimcilik eğitimlerini, gençlik merkezleri vasıtasıyla 81 ilde uyguladıklarını ifade eden Oktay, şöyle devam etti:

    "Gençlere yönelik diğer bir faaliyet alanımız olan gençlik kamplarında, gençlerimize gelişimleri için katkı sunmayı, öz güven duygularını geliştirmeyi, planlı yaşama alışkanlığı kazandırmayı, milli, etik ve insani değerler konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyoruz. Gençlerimizin ve gençlik çalışanlarının bağımlılıkla mücadele konusunda bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve mücadelede aktif rol almalarının sağlanması konularında çalışmalar yürütüyoruz. Ülkemiz genelinde stadyum, futbol sahası, spor salonu, yüzme havuzu, atletizm pisti, gençlik merkezi gibi yatırımlara ağırlık veriyoruz. Yükseköğrenimdeki öğrencilerimizin barınma sorununu çözmek amacıyla yaptığımız yatırımlar sayesinde, 2021 yıl sonuna kadar yurt kapasitemizi 881 bine ulaştıracağız."

    Fuat Oktay, e-Devlet üzerinden başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencilere burs verildiğini, ayrıca müracaat eden tüm öğrencilere kredi tahsisi yapıldığını aktardı.

    Gönüllülüğün önündeki engellerin kaldırılması, sağlam bir hukuki zemine oturtularak kurumsallaştırılması ve yaygınlaştırılması amacıyla 2019'un "Gönüllülük Yılı" ilan edildiğini hatırlatan Oktay, "Gönüllülük Yılı münasebetiyle gönüllülük bilincini arttırıcı ve özendirici faaliyetler ile projeler gerçekleştirilecektir." diye konuştu.

    Oktay, sporun yaygınlaştırılması ve spor altyapısının güçlendirilmesi ile yükseköğrenim öğrencilerinin barınma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla stadyum, spor tesisi, futbol sahası, yüzme havuzu, spor salonu, gençlik merkezi ve yurt projelerinin yapımlarına da devam edileceğini sözlerine ekledi.

    "Yargıya ilişkin iki temel politika belgesi"

    Adalet alanında gelecek dönemde köklü değişiklikler içeren çalışmalar yapacaklarını bildiren Oktay, şunları kaydetti:

    "2019 yılının başı itibariyle yargıya ilişkin iki temel politika belgesi kamuoyuna açıklanacaktır. Bunların ilki Yargı Reformu Stratejisi, diğeri ise İnsan Hakları Eylem Planı olacaktır. Bu belgeler 2019 yılından itibaren uygulanacak ve hukuk devletimizi güçlendirecek çalışmalarımızın yol haritası olacaktır. Bu strateji belgeleri hak ve özgürlüklerin daha iyi korunup geliştirilmesi alanındaki irademizi ortaya koyacaktır. 2019 yılında soruşturma ve yargılamalar için tayin edilen hedef süreler, taraflara bildirilmeye başlanacak ve bu suretle vatandaş odaklı yargının tesisi yolunda önemli bir mesafe kaydedilecektir. Yargıda insan kaynakları konusunda, bir yandan sayısal eksiklikler giderilirken diğer yandan hakim ve savcı yardımcılığı kadroları ile adalet sistemi güçlendirilecektir. Hakim ve savcıların meslek içi ve meslek öncesi eğitimi de 2019 yılında yeni ve güçlü bir kurumsal yapılanmaya kavuşturulacaktır. Vatandaşlara elektronik ortamda sunulan hizmetlerin artırılması da 2019 yılı çalışmaları arasında önemli yer tutacaktır."

    "46 milyonun üzerinde bir turisti ülkemizde ağırlamış olacağız"

    Turizmde pazar payını artırmak ve Türkiye için en doğru algıyı oluşturmak için tanıtım faaliyetlerinin çok önemli bir rol oynadığına işaret eden Oktay, turizmde "Türkiye" markasının yeniden yapılandırılmasının, 2019 yılı tanıtım faaliyetlerinin merkezinde yer alacağını vurguladı.

    Oktay, "Her alanda olduğu gibi, turizm alanında da rekabet gücümüzün artırılması, yüksek kalitenin gerçekleştirilebilmesi için yeterli sayıda ara kademe ve nitelikli insan gücü yetiştirilmesi noktasında çalışmalarımızı sürdüreceğiz." dedi.

    Turizmin ülke ekonomisine katkısını iki katına çıkarmayı hedeflediklerinin altını çizen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Yurt dışından gelen vatandaşlarımızı da sayarsak, yıl sonu itibariyle 46 milyonun üzerinde bir turisti ülkemizde ağırlamış olacağız. Bu aşamadan sonra niteliği artırarak, turizm gelirlerini artırmaya yöneleceğiz. Ülkemiz, bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen kültürel ve doğal varlıklar yönünden dünyanın sayılı alanlarından biri konumundadır. Ülkemizin turizm marka değerini artırmak için ören yeri ve müzelerimizin fiziki altyapısını iyileştireceğiz. Her eser, kendi ülkesinde, ait olduğu yerde güzeldir, orada anlamlıdır. Diğer ülkelerden, ortak kültürel mirasımız olan eserlerin ait oldukları yerde korunması ve gelecek nesillere aktarılması hususunda hassasiyet göstermelerini bekliyoruz."

    İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nin nitelik ve nicelik olarak geliştirilerek çağın gereksinimlerine uygun şekilde inşasını sağlamayı hedeflediklerini dile getiren Oktay, 2019 Şubat'ta temeli atılacak bu büyük projeyi, iki yıl içinde tamamlamayı öngördüklerini bildirdi.

    Oktay, ayrıca Ankara'da yapımı devam eden Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu inşaatını da tamamlayarak başkentin kültür ve sanat hayatına önemli bir eser kazandıracaklarını belirtti.

    Toplumun bilgi, eğitim, kültür ve sosyalleşme ile ilgili ihtiyaçlarını hiçbir ayrım gözetmeden ve ücretsiz biçimde karşılayan "Millet Kıraathanesi" özelliğinde hizmet veren kütüphaneleri ülke genelinde yaygınlaştıracaklarını ifade eden Oktay, 2019 yılında da kültürel değerleri korumak ve yaşatmak amacıyla, kültür mirası eserlerinin restorasyon çalışmalarını, ülke sınırları içerisinde ve dışında sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.

    İstanbul'da Rami Kışlası ve Topkapı Sarayı Müzesi ile Çanakkale'de kültür mirası eserleri onaracaklarını ifade eden Oktay, "Bu bağlamda özellikle kale, müze ve ören yeri onarımları ile birlikte halk kütüphanelerinin yapım ve onarım çalışmaları ile cami, külliye ve medrese onarımlarına 2019 yılında da devam edeceğiz." diye konuştu.

    "Yüksek katma değerli üretime odaklandık"

    Yüksek katma değerli üretime odaklandıklarını belirten Oktay, verimlilik artışı, etkin dijitalleşme ve bölgesel özellikleri dikkate alarak bunu sağlayacaklarını ifade etti.

    Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerini destekleyerek, yüksek katma değerli üretimi teşvik ettiklerini dile getiren Oktay, şunları söyledi:

    "2019 yılı ve sonrası dönemin yüksek katma değerli üretim öncülüğünde bir büyüme için milat olmasını istiyoruz. Bu amaçla en öncelikli yapısal reformumuz 'Yerlileştirme Ürün Programı' olacak. 4 binden fazla ürün arasından cari açığı kapatma hedefi doğrultusunda seçilen öncelikli ürünler, Ar-Ge'den seri üretime, uçtan uca yönetilen program bazlı destek ve takip mekanizmalarıyla yerli olarak üretilecektir.

    Böylelikle, üretim cephesindeki yapısal kırılganlıkları gidermeyi ve makroekonomik temellerimizi daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu alanda atacağımız adımlar, güçlü ödemeler dengesine, düşük enflasyon hedeflerimize ve nitelikli istihdama önemli katkılar sağlayacaktır."

    Uzay teknolojileri gibi stratejik alanlarda da önemli adımlar attıklarını vurgulayan Oktay, "Milli uzay sanayimizin güçlendirilmesi, bilimsel altyapı ve insan kaynağının geliştirilmesi için Türkiye Uzay Ajansını kurduk. Uzay Ajansı, ülkemizde uzay ve havacılık teknolojileriyle ilgili proje ve faaliyetlerin koordinasyonunu yürütecektir." diye konuştu.

    İktisadi kalkınmayı daim kılmak üzere küresel gelişmeleri takip ederek, özel sektörün dinamikleri ve taleplerini dikkate alıp yatırımların hızlandırılmasına yönelik tedbirleri almayı sürdüreceklerini ifade eden Oktay, şöyle devam etti:

    "KOBİ'lerin teknolojik yeniliklere süratle uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek ve ekonomiye katkılarını artırmak da önemli bir gündem maddemiz. Yüksek teknolojili alanlar ve imalat sektörü başta olmak üzere, başarılı işletmelerin kurulmasını sağlayıp, girişimciliği yaygınlaştırmak, ana hedeflerimiz arasındadır. Yüksek teknolojinin KOBİ'ler vasıtasıyla tabana yayılmasını sağlamak için; Ar-Ge ve yenilik projelerinde çıktıların ticari prototip ve ürüne dönüşmesini, bunların piyasayla buluşmasını kolaylaştırmak adına girişimcilere ve KOBİ'lere destek sağlıyoruz ve daha fazla desteklemeye devam edeceğiz."

    "Tarıma 26,5 milyar lira kaynak ayırdık"

    Tarım ve ormancılık politikaları ile üretimi ve üreticiyi desteklediklerini ve desteklemeye devam ettiklerini anımsatan Oktay, "2019 yılında bütçemizden yatırım ödenekleri dahil tarıma 26,5 milyar lira kaynak ayırdık. Önümüzdeki dönemde, tarım ve ormancılığı geliştirecek, sürdürülebilirlik temelli, üretici merkezli, kalkınmayı destekleyen, gençleri ve kadınları üretime dahil edecek faaliyetlerimize hız kesmeden devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

    Oktay, Türkiye'nin, 2002'de tarımsal hasıla bakımından dünyada 11'inci, Avrupa'da 4. iken, bugün dünyanın 7'nci, Avrupa'nın ise 1. ülkesi olduğunu belirtti.

    Tarımsal ihracatı 3 milyar 752 milyon dolardan 17 milyar dolara çıkardıklarını, tarım sektörünün büyümesi ve gelişmesi için daima çiftçinin yanında yer aldıklarını belirten Oktay, şunları kaydetti:

    "Çiftçilerimize verdiğimiz destekleri her yıl artırdık. 2019 yılı için destek miktarımızı yüzde 10,7 oranında artırarak, 16,1 milyar liraya çıkarıyoruz. Bitkisel ve hayvansal üretim alanlarında birçok destek uygulamasını hayata geçirdik. Gübre ve yemden alınan KDV'yi tamamen kaldırdık. Kırsalda hayat standardının yükseltilmesi, kadın ve genç nüfusun üretime teşvik edilmesi için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Kırsal Kalkınma alanında yürüttüğümüz destekleme programlarıyla uygulamaya geçirilen 23 bin proje sayesinde 150 bin istihdam sağlandı.

    Genç Çiftçilere Hibe Projesi ile de 2016'dan bugüne 47 bin genç çiftçiye destek verdik. Tarım alanı için ayırdığımız bütçe ile üreticiyi merkeze alan, daha dinamik, bütüncül ve katma değer odaklı projelere yöneleceğiz. Tarım ve hayvancılık alanındaki üretimimizi uluslararası alana da kaydırarak genişleteceğiz. Yeni dönemde toprak ve suyu bir arada yönetme politikalarını etkinleştirerek, üreticilerimizin refahtan daha fazla pay almasını, mevcut kaynaklarımızın daha verimli kullanılmasını sağlayacağız."

    Türkiye'nin, erozyonla mücadelede dünya birincisi olduğunu vurgulayan Oktay, "Orman varlığını arttıran nadir ülkelerden biriyiz. İnşallah, 2023'e kadar 7 milyar fidanı toprakla buluşturmuş olacağız." dedi.

    2019 bütçesinde yerel yönetimlere ayırdıkları kaynağın bir önceki yıla göre yüzde 28,4 arttığını belirten Oktay, şöyle konuştu:

    "Şehirlerimizin kimliğini canlandıran, yatay mimariyi esas alarak mahalle ve sokak kavramını öne çıkaran bir şehircilik anlayışıyla mekansal planlama ve uygulama çalışmalarımızı yürüteceğiz. Şehirlerimizi daha yeşil ve ferah yaşam alanları haline dönüştürmek ve kimlikli yeşil şehirler oluşturmak üzere 81 ilimizde millet bahçesi çalışmalarını yürüteceğiz. Daha yeşil ve yaşanabilir şehirler hedefimiz kapsamında bisiklet yolu, yeşil yürüyüş yolu ve çevre dostu sokak yapılmasına ilişkin çalışmaları yürüteceğiz."

    Gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir ülke ile yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla 2017 yılında Sıfır Atık Projesi başlatıldığını hatırlatan Oktay, "İlk defa Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde hayata geçirilen proje, halen 10 bin kurum binasında uygulanıyor. Uygulamanın 2023 yılında tamamen hayata geçirilmesiyle, yıllık 20 milyar lira değerinde bir ekonomik kazanca ulaşmayı hedefliyoruz." bilgisini paylaştı.

    Sosyal konut üretiminde devletin girişimci ve üretici bir kurumu olan Toplu Konut İdaresinin (TOKİ) özellikle piyasa şartlarında alım gücü düşük vatandaşları konut sahibi yaptığını dile getiren Oktay, "TOKİ'nin son 10 yıllık konut üretim ortalaması yıllık yaklaşık 55 bindir. Bu konutların satışında, dar ve orta gelir düzeyindeki vatandaşlarımız yanında, engelliler, şehit aileleri ve maluller ile emekliler için de kontenjan ayrılıyor." ifadelerini kullandı.

    "Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı değerlendiriliyoruz"

    Fuat Oktay, enerji ve tabii kaynaklar alanlarında, milli enerji ve maden politikasını hayata geçirdiklerini anlatarak, dışa bağımlılığın azaltılması, kaynakların rasyonel şekilde kullanılması, sürekli ve makul maliyetli enerji ve ham madde arzı sağlanması hedeflerine odaklandıklarını belirtti.

    Piyasalarda öngörülebilirliğin sağlanması, enerji verimliliği ve yerli teknolojinin geliştirilmesi başlıklarının da diğer çalışma alanlarından bazılarını oluşturduğunu aktaran Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Enerji ve maden stratejilerimizi politik sürdürülebilirlik, finansal sürdürülebilirlik ve katılımcılık ilkeleri doğrultusunda inşa ediyoruz. Milli enerji ve maden politikamız çerçevesinde yerli kömürün yanı sıra rüzgar, güneş, hidrolik, jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarımızı değerlendiriliyoruz. Bugün yenilenebilir enerji kaynaklarının payı toplam kurulu gücümüz içinde yüzde 47,9 seviyesindedir. Yerli ve yenilenebilir kaynaklarının kurulu gücümüzdeki payını 2023'te yüzde 65 seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz."

    Nükleer güç santrallerinin de elektrik üretim sepetinde olmasının önem arz ettiğini dile getiren Oktay, üzerinde önemle durdukları bir diğer konunun ise enerji verimliliği olduğunu söyledi.

    Oktay, enerji verimliliği kapsamında 55 eylem maddesinden oluşan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı'nın uygulanmaya başlandığını, uygulama dönemi sonu olan 2023'te 8,4 milyar dolar mali tasarruf sağlamayı amaçladıklarını bildirdi.

    Yer altı kaynaklarının gerçek potansiyelini ortaya koymak adına özellikle son yıllarda maden arama faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını belirten Oktay, "2017 yılında ekonomik olarak işletilebilir değeri 100 milyar dolar olan önemli maden yatağı rezervleri tespit ettik. Bu rezervlerden ekonomik olanları işletmeye almak hedeflerimiz arasındadır." açıklamasını yaptı.

    "Ulaştırma ve altyapı yatırımları öncelikli alanlarımız arasında"

    Ulaştırma ve altyapı yatırımlarının öncelikli alanlar arasında olmaya devam ettiğini aktaran Oktay, şöyle devam etti:

    "Bugüne kadar milli bütçeden ve kamu özel iş birliği ile ulaştırma ve haberleşme altyapısına toplam 537 milyar lira yatırım gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde ulaştırma alanında bölgelerimizi ve illerimizi birbirleri ile bütünleştirmeye, hem yolcu hem de yük açısından güçlü bir lojistik ve ulaştırma altyapısı oluşturmaya devam edeceğiz. Kara yolunda ülkemizin kuzeyini güneyine, doğusunu batısına bağlayan ana akslarımızı tamamlayacak ve otoyol ağımızı geliştireceğiz. Havacılık ve denizcilik sektörlerinde ülkemizi dünyanın en önemli transit merkezlerinden birine dönüştüreceğiz.

    Trafik yoğunluğunun yüksek olduğu kesimlerde trafik güvenliğinin artırılması ve taşıma sürelerinin kısaltılması amacıyla bölünmüş yol yapımına devam edeceğiz. Ülkemizin uydu haberleşme ihtiyaçlarına yönelik olarak uydularımızın yedekliliğini sağlamak ve mevcut kapasiteyi arttırmak üzere yerli ve milli imkanlarla üretilen uydu projelerine devam ediyoruz."

    "Savunmada değil taarruzdayız"

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve kararlı duruşuyla 15 Temmuz ile başlayan arınma sürecinin odaklandığı en önemli başlıklardan birinin de terörle mücadele olduğuna vurgu yapan Oktay, FETÖ başta olmak üzere PKK, DEAŞ ile mücadelenin olmazsa olmazları olduğunu ve kararlılıkla devam ettiğini söyledi.

    Oktay, "Terörle mücadelede ciddi bir strateji değişikliğine gittik. Artık tehdidi ve tehlikeyi kendi sahamızda değil, oluştuğu yerde karşılıyoruz. Savunmada değil taarruzdayız. Ülkemize tehdit oluşturan son terörist de ortadan kalkana kadar mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız." ifadelerine yer verdi.

    Uyuşturucu, terörle mücadele, trafik ve göç konularında Türkiye'yi hedefleri ulaştırma noktasında ortaya koydukları projelere yenilerini ekleyeceklerini kaydeden Oktay, "81 ilde faaliyete geçirdiğimiz NARKOTİM Projesi, çok ciddi çıktılar üretmeye başlamıştır. Bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma faaliyetleri kapsamında NARKO-TIR, NARKO REHBER, NARKO AFİŞ, alan denetimi, uyuma uygulaması gibi projeler sahadaki etkinliğimizin artmasına büyük katkı sağlamıştır. Trafikte hedefimiz mevcut kazaları ve can kayıplarını en aza indirmektir." diye konuştu.

    Göç konusunda özellikle mevcut göçmenlerin geri dönüş imkanlarının kolaylaştırılması, bu konuda bilinçlendirilmeleri, bununla birlikte göçmenlerin uyum sorunlarının giderilmesinin de 2019 yılında ağırlık verilecek konular arasında olduğunu dile getiren Oktay, "Düzensiz göçle mücadelemiz ise kesintisiz devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, afetin öncesi, afet anı ve iyileştirme süreçlerini eş zamanlı olarak ele alan anlayışlarının devam edeceğini ve kurumsal kapasitelerinin arttırılarak yurt dışı yardımlarının da aynı şekilde miktar ve nitelik bakımından geliştirilmesinin sağlanacağını belirtti.

    "Türkiye, komşularının da toprak bütünlüğünden yanadır"

    Uluslararası güvenlik alanında değişimler yaşandığı bir süreçten geçildiğine dikkati çeken Oktay, bu dönemde ülkenin çok boyutlu ve amaçlı terör olaylarına maruz kaldığını anlattı.

    "Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyen her türlü tehdit ve tehlike ile mücadeleyi başarıyla yürütmekteyiz." diyen Oktay, şöyle konuştu:

    "Sınırlarımızda terör koridoru oluşturulmasına asla müsaade etmeyeceğimizi, her seviyede ve her platformda tekrarlıyoruz. Bölgesinde güvenlik ve istikrarın sağlanmasına büyük önem ve destek veren Türkiye, komşularının da toprak bütünlüğünden yanadır. Bu çerçevede yakın zamanda elde edilen en önemli kazanımlardan biri, İdlib çatışmasızlık bölgesindeki gelişmelerin yönünün değiştirilmesidir. Bu başarı, Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi gayretleri ve Sayın Putin'in de olumlu yaklaşımı ile 17 Eylül 2018 Soçi Zirvesi’nde Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat sonucunda elde edilmiştir. Türkiye olarak, karşılaştığımız sorunları diyalog ve müttefiklik anlayışı çerçevesinde çözme irademizi korumayı sürdüreceğiz. Tüm bunları yaparken Türk Silahlı Kuvvetlerimizi yerli ve milli teknolojiyi en üst düzeyde kullanarak modernize etmeye devam ediyoruz."

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, Türkiye'nin, dış politika alanında daha güçlü bir şekilde ilerleyebilmesinin yolunu açtığına vurgu yapan Oktay, şu ifadeleri kullandı:

    "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 'girişimci ve insani' dış politika yaklaşımımızı en etkin şekilde uygulamaya geçirmeye devam edeceğiz. Bu yaklaşım, coğrafi konumumuz, zengin tarihi birikimimiz, köklü devlet geleneğimiz, dinamik ve genç nüfusumuz ile insani, vicdani ve kültürel değerlerimizden ilham alarak oluşturuldu. Bu yönüyle dış politikamız 'yerli ve millidir.' Stratejik ilişkilerimizin geliştirilmesi, kriz yönetimi, yurt dışındaki vatandaş, soydaş ve akrabalarımızın haklarının savunulması, terörle mücadele ve bölge odaklı açılım dış politikamızın temel hedefleridir."

    "Türkiye, NATO'ya katkılarını gelecek dönemde de sürdürecek"

    Türkiye'nin barış, güvenlik ve istikrarın tesisi için temel bir platform olarak gördüğü NATO'ya katkılarını gelecek dönemde de sürdüreceğini belirten Oktay, "AB'ye tam üyelik de bizim için bir stratejik hedef olmaya devam etmektedir. AB gibi ABD'yle ilişkilerimizi de stratejik olarak tanımlıyor, müttefikliğin gereklerini tam anlamıyla ve dayanışma ruhu içerisinde yerine getirilmesini bekliyoruz." görüşlerini dile getirdi.

    Oktay, Türkiye'nin, dış politikasını gelişen imkanlarla yürüttüğünü, dış misyonların sayısının ise 242'ye ulaştığını kaydetti.

    Türkiye'nin, diplomatik ağının büyüklüğüyle dünyada beşinci sıraya yükseldiğini vurgulayan Oktay, "Suriye ihtilafına siyasi çözüm bulunması, önceliğimiz olmayı sürdürmektedir. Bu çerçevede, Astana garantörü ülkeler olarak Rusya ve İran ile müşterek çalışmalarımızı Birleşmiş Milletler ile bilistişare sürdürüyoruz." açıklamasını yaptı.

    "Uluslararası platformlarda Filistin davasının takip edilmesi de önceliklerimiz arasındadır." ifadesini kullanan Oktay, "Geçtiğimiz günlerde Cenevre'de yapılan son görüşmelerde de Anayasa Komitesinin kuruluşu başta olmak üzere siyasi süreçte ilerleme sağlanmasına yönelik çabalarımızın yoğunlaştırılması hususunda mutabık kaldık." diye konuştu.

    Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne önem verdiğini belirten Oktay, bu ülkede Türkmenlerin hak ve çıkarlarını hep ön planda tuttuklarına işaret etti.

    Girişimci ve insani yaklaşımlarının yansımalarının, dünya üzerinde çatışmaların önlenmesi ve barışçı yollardan çözümü kültürünün yerleştirilmesi için harcadıkları çabalarda da somut biçimde görüldüğünü ifade eden Oktay, "BM çatısı altında kurulmasına öncülük ettiğimiz Barış İçin Arabuluculuk Girişimini geliştiriyoruz. BM, AGİT ve en son bu yıl İslam İşbirliği Teşkilatında Arabuluculuk Dostlar Grubunu kurduk ve eş başkanlığını üstlendik. Arabuluculuğun çatışmaların barışçı çözümü için yaygınlaşması amacıyla çaba harcıyoruz. Tüm bu politikalarımızı ülkemizi, insanımızı huzur ve güven içinde çağdaş medeniyet seviyesine çıkarma hedefi çerçevesinde yürütüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

    Yurt dışındaki vatandaşların hak ve çıkarlarının korunmasının en temel görevleri olduğunu dile getiren Oktay, "İnsanımız her zaman en büyük değerimizi teşkil ediyor. Dünyada neresinde bir vatandaşımız, soydaşımız varsa biz oradayız. Konsolosluk hizmetlerinin kalitesinin artırılması için gereken tüm imkanları seferber etmeyi önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow