"Dershaneler konusunda geri adım atmayacağız"

Dershaneler konusunda geri adım atmayacağız
expand

Başbakan Erdoğan'dan beklenen dershane açıklaması geldi; "İlk ve son kez konuşuyorum, geri adım atmayacağız" dedi. Başbakan, Gülen cemaati ile yaşanan gerilim konusunda da "Karşı tarafın dili gönül dili değil" ifadesini kullandı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  ATV ve A Haber televizyonlarının ortak canlı yayınına konuk oldu.

Başbakan Erdoğan, Murat Akgün moderatörlüğünde gazeteci Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Karagül ve Nihal Bengisu Karasu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Diyarbakır'da yaptığı konuşmada 'Kürdistan' ifadesini kullanmasının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, Kürdistan ifadesinden muhalefetin rahatsız olmasının manidar olduğunu söyleyerek, “Irak Anayasası'nda geçen ifade şudur: Kürdistan Bölgesel Hükümeti diye geçer. Kürdistan Bölgesi Yasaları, Kürdistan Bölgesi'ni diye geçer" dedi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün de tarihte buna benzer ifadeler kullandığını belirten Başbakan Erdoğan, “Bu ifadeleri kullanan Gazi Mustafa Kemal bölücü mü?" diye sordu.

"Türkiye Kürdistanı"

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in kullandığı 'Türkiye Kürdistan'ı' gibi bir tanımı Türkiye olarak kabul etmenin mümkün olmayacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Bunu bizim kabul etmemiz asla mümkün değil. Diyarbakır Belediye Başkanı'nın  bu tür bir ifadeyi kullanması bana göre şık değildir. Bunlar, belli yerleri tahrik etmekten başka hiçbir işe yaramaz. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin isimi bellidir. Bu isim üzerinde herhangi bir spekülasyona gitmenin de anlamı yok. Kendi bölgesi, 'Güneydoğu Anadolu Bölgesi' diye geçer. Biraz daha yukarı çıkarız 'Doğu Anadolu Bölgesi' diye geçer" dedi.

Şivan Perwer'in Türkiye vatandaşlığı konusunda süreci başlattıklarını da belirten Başbakan Erdoğan,  Perwer'in vatandaşlık konusundaki görüşünü daha sonra açıklayacağını söyledi.

Genel af tartışmaları

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ben, bir defa genel af konusunda bugüne kadar asla bu ifadeyi kullanmadım ve böyle bir taahhüdümüz kimseye yoktur. Böyle bir şey olamaz. Kaldı ki benim bir Uşak konuşmam vardır, orada çok açık, net söyledim. Ben, bir Başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hatta hatta devletin katili affetme yetkisini de asla kabul edemem" dedi.

Başbakan, "Niye, çünkü af yetkisi sadece o maktulün varislerine aittir, devlete değil ama devlete karşı işlenen suçlarda böyle bir adım atılabilir. Bunun içinde siyasi suçlar da olabilir, daha farklı suçlar da olabilir, orada böyle bir adım atılabilir ama ben kalkıp da katili bir genel af kapsamı içinde nasıl affederim? Ondan sonra ben o maktule, o şehitlere bunun hesabını nasıl vereceğim. O şehitlerin ailelerine bunun hesabını nasıl vereceğim. Böyle bir şeyin olması asla mümkün değil ama özlemimiz, temennimiz dağlardan inişlerdir, cezaevlerinin tabii ki büyük ölçüde boşalmasıdır" diye konuştu.

"Genel af yok dediniz ama Barzani Türkiye'den hemen ayrıldıktan sonra, her şey yolunda giderse Abdullah Öcalan'a af gelebileceğini ima etti. Ona bunu söyleten nedir?" sorusunu Erdoğan, "Sayın Barzani, böyle bir ifade kullanmışsa yanlış yapmıştır. Böyle bir şey aramızda da geçmedi. Böyle bir şeyi bir defa söylemek onun da kendi ilgi alanında değil bizim de ilgi alanımızda değil. Bununla ilgili yargı hükmünü vermiştir. Şu anda da bu hüküm cereyan etmektedir" yanıtını verdi.

DERSHANE TARTIŞMASI


Başbakan Erdoğan, "Devraldığınız bazı konular var. Dershane, asker alma sistemi gibi bütün birikmiş yalnışlar hep sizin sırtınızda. Bazen canınıza tak etmiyor mu?" sorusu üzerine, "Az önce Churchill'in sözünü söylediniz ya, savaş siyaset ilişkisi. Siyaset savaştan daha zor, savaşta bir kere ölürsün siyasette her gün ölünür. Bunun maalesef ruhunda var. Mecburuz, katlanacağız ve yola böyle devam edeceğiz" dedi.

Eğitimde bir reform yaptıklarını ifade eden Erdoğan, "4+4+4. Bunu niye yapıyoruz? Hiçbir iktidar 12 yıl zorunlu eğitime imza atamadı. Ama biz geldik, '12 yıl zorunlu eğitimi başarmalıyız. Bu adımı atalım' dedik ve biz bu adımı attık. Bu adımı atarken de yine bütün dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemlerini inceleyerek bu adımı attık" diye konuştu.

Okul öncesi eğitim sistemlerini incelediklerini ve kaliteyi artırmak istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Biz hala istediğimiz kaliteye ulaşabilmiş değiliz, bunun farkındayız. Bunun için de çok büyük bir gayretin içerisindeyiz. Onun için de bu kampanyayı yürütenlere diyoruz ki 'Gelin, siz madem bu kadar başarılısınız. Kurun okullarınızı, orada bu başarıyı gösterin" ifadelerini kullandı.

"Milletin aleyhine bir şeye fırsat vermek istemiyoruz"


4+4+4 eğitim sistemiyle Türkiye'nin büyük bir dönüşüm yaşadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, kapatılan dershanelerin de okula veya açık liseye dönüştürülmesini önerdiklerini anımsattı.

Erdoğan, "Onların varsa farklı bir şeyi bize sunsunlar ama bizim geri dönmemiz diye bir şey asla söz konusu değil" diye konuştu.

Art niyet olduğu sürece işin bu noktada bitmeyeceğini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir siyasi otorite bir yasal düzenleme yapıyorsa... Biz bu işi bir kere ertelemedik. İki kere, üç kere, dört kere. Hatta ben en son açıklamamı bir yıl önce yaptım. Bir yıl önce dedim ki, 'Biz bir yıl sonra artık bu dönüşümü tamamlayacağız'. Şu anda da süre yaklaştıkça, haziran ayı yaklaşıyor, hele hele önümüzde bir de seçimler var, bu dönem hassas bir dönemdir, bu işi bindirelim havasına girildi.

Bazı dershane grupları da destekliyorlar. 'Özel okullar, açık liseler noktasında bu süreci destekliyoruz' diyorlar. 'Açık liselerle alakalı olarak 2 yıllık bir süre verebiliriz' dedik. Bir talepleri var, konuşuluyor ama doğrusu ona ben sıcak bakmıyorum. '4 yıl olsun' gibi bir talepleri var, tabii bu ayrıca konuşulur. Fakat gelinen noktada artık dershane anlayışının, düşüncesinin yürümesi mümkün değil. Kur özel okulunu, öncesine, sonrasına ayrıca kurslarını koy, o sana ait olan bir şeydir. Bunu özel okulunda yapabilirsin ama devletin
okulundan alacaksın, ondan sonra da orada yüksek ücretlerle vesaire bindireceksin, olmaz. Biz milletin aleyhine olacak böyle bir şeye artık fırsat vermek istemiyoruz."

"Bu bir memleket meselesi, eğitim meselesi"

"(Bu mesele ne meselesi) diye bir spekülasyon var. 'Başbakan Erdoğan, dershanelere karşı bir eğitim hamlesi için de mi yoksa cemaat tabanına karşı bir girişim mi', böyle de anlatan, ifade edenler var. Bu spekülasyonlar için ne dersiniz" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, bu meselenin kendileri için bir memleket meselesi, bir eğitim meselesi olduğunu, bu konunun hükümet ve parti programlarında yer aldığını, bugün ortaya konmuş bir yanı olmadığını ifade etti.

2008-2009 yıllarındaki programlarda bunların görülebileceğini belirten Erdoğan, halka bu konuda verilmiş bir söz olduğuna işaret etti.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cemaat deniliyor, olayın cemaatle, hizmetle karşı karşıya gelme gibi, bunu öyle bir yere çekmek çok yanlış bir şeydir. O da çok çirkin bir şeydir. Tam aksine biz, cemaat mensubu kardeşlerimizin ellerinde olan yayın organlarıyla bu şekilde bize saldırmalarını, adil olmayan şekilde bize saldırmalarını hatta hatta hilaf-ı hakikat bazı uydurma yakıştırmalarla bize saldırmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Şunu çok açık, net söyleyeyim, eğer Milli Eğitim Bakanlığı 2010-2014 strateji belgesi incelenirse orada da bunlar açık, net görülüyor.

Bu ne için belli bir cemaate diye olsun? Sayın Sezer döneminde bu konuyla ilgili attığımız bir adım vardı, reddedildi. Hatta bir diğer adım Danıştay'dan geri döndü. Ne dediler, cemaat mensubu olan kardeşlerim lütfen burayı tekrar hatırlasınlar.

Biz 'özel sektör, vakıf okullarına biz öğrenci gönderelim, bedellerini ödeyelim, hizmet alımı yapalım' dedik, Danıştay bunu reddetti. 'Orada boşlukları biz dolduralım' dedik. Bizi yatırım yapmaktan kurtaracaktı, binayı biz yapmamış olacaktık, oralara bu öğrencilerimizi göndermiş olacaktık. Onların bu atıl, boş kapasitelerini biz doldurmuş olacaktık. Danıştay bunu reddetti. Biz müracaatı yaptığımız zaman 'AK Parti iktidarı cemaate kaynak sağlamak için bu adımı attı' dediler. Cemaat mensubu olan kardeşlerim, bizim bu verdiğimiz mücadele karşılığında da yediğimiz tokadı, darbeyi acaba unutuyorlar
mı?

"Kara kampanyaları bitirmeleri lazım"

"Biz niçin kalkıp da bu kardeşlerimizi karşımıza alalım, onlarla böyle bir mücadelenin, kavganın içine girelim. Bizim tek derdimiz, biz bir sorumluluk taşıyoruz. Kalkıp da bütün bu eğitim sadece cemaatin derneklerine ve kurumlarına teslim etmek gibi bir durumun içinde olamayız. Asıl bunun hesabını bize sorarlar, 'Siz niye eğitimi belli bir kuruma, derneğe veya derneklere, vakıflara teslim ediyorsunuz'. Biz şu anda okul öncesi eğitiminden alıyoruz, ilk dört, ikinci dört ve üçüncü dört olarak bu çocukları yetiştiriyoruz, ondan sonra da eşit bir sınav sistemi içerisinde bunları geleceğe hazırlıyoruz çünkü biz belli bir grubun değil tüm milletin iktidarıyız.

Kendilerinin de bizleri anlayışla karşılamaları lazım ve sürdürdükleri kara kampanyaları bence bitirmeleri lazım ve bizden bir geri adım bekliyorlarsa bu anlayışla, bu mantıkla bizden bir geri adım beklemeleri söz konusu değil."

"Niçin o kardeşlerimizle de bir kucaklama gayreti içinde olmayalım"


Başbakan Erdoğan, "Siz iki yıl önce Fethullah Gülen'i Türkiye'ye davet ettiniz, kamuoyu önünde, başbakan olarak. Herkes 'evet' yanıtını beklerken, Sayın Gülen, 'gelemeyeceğim, Türkiye'nin durumu' gerekçesini ileri sürdü. Acaba dönüm noktası o mu? Cemaatle AK Parti arasındaki diyalogsuzluk sizin davetinizin reddedilmesiyle mi başladı" sorusunu yanıtlarken, "Yok. Bence onla hiçbir ilişkisi yok. Biz birçok arkadaşla, bu konuyla ilgili olarak olsun, farklı konularda olsun görüşmeler yaptık, yapıyoruz. İçimizde arkadaşlarımız var, aynı şekilde yapıyoruz. Kaldı ki zaten bakan arkadaşım bir çok görüşmeler yaptı" değerlendirmesinde bulundu.

"Biz, her kesimi kucaklama gayreti içine giriyoruz. Niçin o kardeşlerimizle de bir kucaklama gayreti içinde olmayalım" diye soran Başbakan Erdoğan, ayrılığa değil birleştirmeye gayret ettiklerini ancak gayretlerinin karşılığını bulmasını istediklerini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu ülkeye yazık olur, bu ülkenin gelecek nesillerine yazık olur. Devletin verdiği bu gayreti ve 800 bini aşkın öğretmenin emeğini yok saymak, bence onlara çok büyük bir haksızlıktır. Bütün bu okullardan yetiştireceksin ondan sonra 3 ay, 6 ay dershanede bir eğitim vereceksin, 'ben yetiştirdim' diyeceksin. Bu dershanelerden kaç öğrenci birinci, ikinci, üçüncü olarak yetişiyor. Bunların sayısı da bellidir. Bunu kalkıp da abartılı bir şekilde anlatmanın anlamı yok.

Altını çizerek tekrar ediyorum, etüt merkezleriyle alakalı olarak, ücretsiz bütün etüt merkezleri serbesttir. Okuma salonları zaten ücretsiz. Orada da herhangi bir yasaklama söz konusu değil. Şunlar tweetlerde geçiyor, 'Oslo'nun sözü yerine getirildi'. Yazıktır ya. Oslo'da sen benim MİT müsteşarımın yanında mıydın? Sonra, 'PKK ile yapılan anlaşmalar gereği bunlar yapılıyor'. Bunu neye dayanarak söylüyorsun? Bunlar çok çirkin şeyler."

"Yavrularımızı bu millete, vatana düşman olanlara kaptırmayacağız"

Bir gazetede, bir dershanenin yakılmasına ilişkin haberin "Bu mu rant temini" başlığıyla verildiğini aktaran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Olaya buradan yaklaşmaya kalkarsak ben o yazıyı yazan arkadaşa şunu söylerim, Güneydoğu'da da İstanbul'un merkezinde de AK Parti'nin bugüne kadar birçok şubesi yakılmış, birçok teşkilatımız molotofkokteylleriyle bombalanmıştır. Benim il başkanı, il başkan yardımcılarımın içinde öldürülenler, kaçırılanlar var. İstanbul'un göbeğinde bizim seçim karargah merkezlerimiz yakılmıştır, yüzlerce.

Biz bir şeyin mücadelesini veriyoruz. Biz bir şeyden geri çekilmiyoruz. Sen de o mücadeleyi vereceksin tabi. Eğer inanmışsan, dershaneyse dershaneye de vereceksin, eğer oralarda okul yapmaksa okul yapmak suretiyle bu mücadeleyi vereceksin. Madem 'İnanıyorum' diyorsun, inandığına göre inandığının gereğini yapacaksın. Hep beraber yapacağız bunu, el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz, bu mücadeleyi hep birlikte sürdüreceğiz. Yavrularımızı da bu millete, vatana düşman olanlara kaptırmayacağız. Bu anlayışta olan bir yapı, bir zihniyet varken, kalkıp da bunu farklı yerlere çekmek çok yanlış olur."

"Fitne odaklarına fırsat verilmemeli"

Başbakan Erdoğan, "Gerçekten Gülen cemaati ile siyasi bir kavgada mısınız yoksa masumane bir dershane tartışması mı" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Biz siyasi partiyiz. Bir siyasi parti olarak kendimize bu noktada düşman ilan etmek gibi bir yanlışın içine düşmeyiz. Kaldı ki bugüne kadar beraber yürüdüğümüz, beraber birçok sorunları hallettiğimiz kardeşlerimizle böyle bir ayrılığın içine düşmeyiz. Burada fitne odakları var. Bu fitne odaklarına fırsat vermememiz gerekir. İşin aslı burada. Oslo süreciydi, müsteşarımla ilgili yapılanlardı... Kimler bu tür fitnelere fırsat verdiyseler veya bu olayların içinde olduysalar onlar zaten bunun bedelini öderler. Ama bu dünyada ama ebedi alemde. Bize düşen sadece kucaklamaktır, birleştirmektir, bütünleştirmektir.

Ama bir de sorumluluk makamında olanların özellikle bu fitne, nifak çıkarmak isteyenlere fırsat vermemesi lazım. Çünkü biz birbirimize çok lazımız. Eğer benim cephemdeyse benim arayıp bulup çıkarmam lazım. Farklı yerlerdeyse o farklı yerlerde onların bulup çıkarması lazım."

"Niyetimiz samimi"

Dershaneler konusunda atılan adımın bugünün adımı olmadığını, bir dönüşüm gerçekleştirileceğini ve bu konuda karar verildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer burada muhataplarımız durumunda olan kardeşlerimiz kalkıp da farklı taleplerle bizim karşımıza geleceklerse bu talepler ancak bu çerçevenin içinde olacak. Başta Milli Eğitim Bakanım, müsteşarım, eğitim komisyonundaki arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım bunu anlatırlar. Bir, iki, üç anlatırlar ama bu Meclis'e gelecek ve Meclis'ten biz bu yasayı geçireceğiz.

Yasayı geçirdikten sonra da ülkemizde uygulama alanını bulacağız. Niyetimiz samimi, kimseyi kırıp dökmek değil ve hizmet alma noktasında her şeye hazırız. Şunu söyleyemezler, 'bizim önümüz tıkandı'. Hayır, önünüz tıkanmadı. Sadece siz şekil vermek istiyorsunuz. Biz, 'şekil verme noktasında biz size alanı daha da açıyoruz, imkanlar sağlıyoruz, bu imkanlar çerçevesinde gelin bu eğitimi yapın.

Kolaycılığa kaçmayalım, zora talip olalım. Bu sektördeki payınız yüzde 25. Sektördeki pay çok çok büyük değil ama ses büyük, ses çok farklı çıkıyor. Yakışık almayan ifadeler de kullanılmak suretiyle bir kampanya sürdürülüyor. Ama bütün bunlara rağmen ben bir başbakan olarak söyleyeceklerimi söylüyorum. Bu programla birlikte bundan sonra bu konuyla ilgili çok daha fazla konuşmam, sadece işin icra safhasına geçerim, arkadaşlarım gerekenleri konuşurlar. Bizim yapacak başka işlerimiz de var, işimiz sadece bu değil.

Dünyanın değişik yerlerindeki bütün okullar vesairelerle ilgili biz sorumluluk taşıdık. Biz oralarda da bütün bu kardeşlerimizin, oraların yönetimleriyle olan sıkıntılarını gidermeden tutunuz da atacakları adımlara varıncaya kadar hepsine, şahsım, bakan arkadaşlarım hep birlikte destek olduk."

"10 bin öğremen atanacak"

Dershanelerin kapatılması durumunda öğretmenlerin devlet kadrosuna alınmasının haksızlık olacağı, atama bekleyen öğretmenlerin de düşünülmesi gerektiği yönündeki ifade üzerine Erdoğan, ocak ayında emekli olacak öğretmenlerin yerine şubat ayında 10 bin öğretmen atanacağını söyledi.

YEREL SEÇİMLER

"Belediye seçimleri genel seçimlerle aynı şekilde değerlendirilemez"

Başbakan Erdoğan, yerel seçimlerde İstanbul'da Kadir Topbaş, Ankara'da Melih Gökçek, İzmir'de Binali Yıldırım gibi bazı isimlerin aday olacakları yönündeki bir soruya, "Olabilir de olmayabilir de" karşılığını verdi.

Erdoğan, 2009 yerel seçimlerinde AK Parti'nin oy grafiğinin düşük olduğu hatırlatılarak, "Sizin için başarı standardı yerel seçimlerde ne olacak, neyi başarı kabul edeceksiniz" yönündeki soruya karşılık şunları söyledi:

"Doğrusu belediye seçimleri genel seçimlerle aynı şekilde değerlendirilemez, farklı şeyler bunlar. Çünkü burada eğer isabet yüzdeniz yüksek olursa oy oranınız da yükselir. Ama isabet yüzdesi adaylarda düşük olursa, o zaman oylar da düşer. Çünkü vatandaş şu anda gelen bize kamuoyu araştırmalarına baktığımızda onu görüyoruz. Bakıyoruz ki parti olarak çok yükseğiz ama adaydan dolayı bazı yerlerde düşüğüz."

"Bedelliye müracaat edenler maalesef bizim planladığımız gibi olmadı"


Askerlik dönemi gelmesine rağmen askere gitmeyen vatandaşlarla ilgili açıklamasının anımsatılarak, bu konuda verdiği talimat sonrasında vatandaşların tedirginlik yaşadığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın ceza cetveli çıkardığının söylenmesi üzerine Erdoğan, "Parasal sorunu çözdüğümüz anda bu arkadaşlar, bu kaçak olanlar askere gidecekler mi? Şimdi biz bunları oturur, konuşur bir çözüme kavuştururuz o problem değil. Bütün mesele bu ülkede bir askerliğini yapan var, bir de kaçan var. Şimdi bu adil bir yaklaşım mı? Değil. Şimdi Tayyip Erdoğan askerliğini yapıyor, bir başkası yapmıyor. E Kardeşim sen de git yap" diye konuştu.

Erdoğan, profesyonel orduya geçilmesi konusunda yapılan bir hatırlatma üzerine, "Şu anda bizim askerimizin zaten, bakın biz çok hafife alıyoruz, aslında ordumuzun neredeyse yarıdan fazlası zaten profesyonel. Bunların hepsi belli bir zaman dilimi içinde olabilecek şeyler. Şu anda bunu siz 'tamam çözdük' dediğiniz anda bu iş bitmiyor, çözmüyorsunuz. Bunun tabi getirisi götürüsü nedir bu da önemli" yorumunda bulundu.

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, askerlik çağı gelen ancak askere gitmeyen vatandaşlarla ilgili Erdoğan'ın çağrısı üzerine insanların yakalanma korkusu içine girdiklerini belirtmesi ve bu meselenin çözülmesi gerektiği yönündeki sözleri üzerine, "Çözüm önerin ne" diye sordu.

"Parası olanlara bir bedelli daha çıkarın, parası olmayan vatandaşlara da başka bir imkan" diye yanıt alması üzerine Erdoğan, "Bedelliyi çıkardık. Bedelliye müracaat edenler maalesef bizim planladığımız gibi olmadı. Yaş da konuşulabilir onlar problem değil. 25 de olabilir. Ama bakın ne diyorum, para meselesi değil. Burada kalkıp da bu işte yani 'ben bu parayı ödeyip gelip bu işi yapayım' diye böyle bir şey yok. Gelmiyorlar. Biz mesela beklentimiz bizim çok çok fazlaydı, maalesef gelmedi. Ama şimdi mesela bedelliyle ilgili beklentiye bir bakıyorsun bir milyonu aşkın kişi şu anda bedelli bekliyor."

"AK Parti'nin belediye başkanı adayı bellidir"

İstanbul için yapılan yerel seçim anketlerinde Kadir Topbaş ile Mustafa Sarıgül'ün başa baş göründüğü anımsatılarak, "Siz Mustafa Sarıgül'e İstanbul için ne kadar şans biçiyorsunuz. Size göre kaç alır, oran ne olur" yönündeki soruya Erdoğan, "Şu anda AK Parti'nin belediye başkanı adayı bellidir ama CHP'nin belediye başkan adayı kimdir onu bilmiyorum. Dolayısıyla bu anketlerin hepsi de tamamıyla hayalidir" dedi.

"Gezi'de bize saldıranların ciddi bir kısmı o akşam orada vardı"

Başbakan Erdoğan, Ahmet Kaya'nın da bulunduğu bir ödül töreninde yaşanan olaylarla ilgili sözleri hatırlatılarak, "Siz kimi kastettiniz" sorusu üzerine, "Kimi değil ya, 'kimleri' de. Çok var. Dedim ya, Gezi'de bize saldıranların ciddi bir kısmı o akşam orada vardı. Bunlar zaten bazı televizyon kanallarında hala dönüyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Sizin suçladıklarınızın arasında akil insan var mı" yönündeki soruya ise Erdoğan, "Olabilir. Şu anda tam tasnifini yapmadım. Olabilir. Ama akil insanların içinde şu anda yer almışsa demek ki ihtida etmiş" karşılığını verdi.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow