"Devrimci Karargah"ta 10 tahliye

Terör örgütü Devrimci Karargah davasının bugünkü duruşmasında Vatan gazetesi internet sitesinin yayın yönetmeni olan Aylin Duruoğlu'nun aralarında olduğu 10 kişi tahliye oldu.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, avukatların savunma ve taleplerinin ardından, Cumhuriyet Savcısı Selim Berna Altay, tutuklu sanıklardan 10'unun tahliye edilmesi yönünde görüş belirtti.
Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıklardan Aylin Duruoğlu, İbrahim Şimşek, Mehmet Yeşiltepe, Abdulselam Sultan, Muhammet Çetin, Süleyman Gürkan Anıl, Nail Arıkan, Sevim Öztürk, Ceren Sütlaş ve Metin Akdemir'in, tutuklu bulundukları süreyi gözönüne alarak tahliyelerini kararlaştırdı.
Üye hakim İdris Asan'ın, bu karara şerh koyup, "Kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların varlığı, suçun CMK'nın 100. maddesinde öngörülen suçlardan olması, delil durumu ve suçun yasal yaptırımı" dikkate alınarak, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kanaatinde olduğunu ve çoğunluğun görüşüne katılmadığını tutanağa yazdırdığı görüldü.
Öte yandan, yakınları, tahliye edilen sanıkların cezaevi aracına bindirilişi sırasında sevinç gösterilerinde bulundu.
Bu arada duruşmayı izlemek isteyen Güngör Mengi, Zülfü Livaneli'nin aralarında bulunan bazı yazarlar içeri giremedi.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne cezaevi ring aracıyla getirilen tutuklu sanıklar, Bostancı'daki çatışmada ölen örgüt üyesi Orhan Yılmazkaya lehine çeşitli sloganlar attı.
Bu arada, Vatan Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Mutlu ile yazarlar Zülfü Livaneli, Güngör Mengi, Necati Doğru, Ruhat Mengi, Reha Muhtar ile gazete yöneticileri de duruşmaya katılmak istedi.
Ancak Güngör Mengi, Zülfü Livaneli ve Necati Doğru'nun aralarında bulunduğu bazı yazarlar, duruşma salonundaki yoğunluk nedeniyle içeri giremedi.
Duruşmadan detaylar
Duruşmada söz alan sanık Fatih Aydın'ın avukatı Kanar, "İddianamede yer verilen hukuki nitelikten yoksun ve davayla ilgisi olmayan delillerin dosyadan çıkarılmasını" talep etti.
İddianamede savunma haklarının diskalifiye edildiğini öne süren Kanar, iddianamenin gereksiz belgelerden arındırılarak temiz bir şekilde mahkemeye sunulması, olaylarla delillerin örtüşmesi ve sadece aleyhte olanlar değil, lehte olan delillerin de iddianamede yer alması gerektiğini söyledi.
Kanar, iddianamenin mahkemece kabul edilmesinin CMK'ya aykırı olduğunu da savunarak, çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya ile insani ilişki içinde olan herkesin şüpheli durumuna düşürüldüğünü ve bu durumun insanları korkuya sevk ettiğini öne sürdü.
İddianamedeki bazı belge, tanık anlatımları ve telefon görüşmelerinin davayla ilgisi bulunmadığını iddia eden Kanar, "İddianame, Ortaçağ zihniyetiyle yazılmıştır" dedi. Mahkeme heyeti, delillerin hukuka uygun olup olmadığının yargılama aşamasında değerlendirileceğini belirterek, Kanar'ın talebini reddetti.
Duruoğlu: "Bu suçlamalar karikatür konusu olur"
Sanıklardan Vatan Gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu da 5 sayfadan oluşan yazılı savunmasını okudu. Duruoğlu, cezaevinde bulunduğu 10 ay süresince kendisine sık sık "Neden buradayım?" diye sorduğunu, 27 Nisan 2009'da adını dahi duymadığı bir örgütün üyesi olarak gözaltına alındığını belirterek, tüm bunların, okuldan arkadaşı Orhan Yılmazkaya ile bir öğle yemeği yediği için başına geldiğini söyledi.
Her gün çalıştığı gazetenin yanındaki iş merkezinde meslektaşları ve ziyaretçileriyle yemek yediğini anlatan Duruoğlu, sadece yemek yeyip sohbet ettiği Yılmazkaya'nın oraya gelmesinin "örgüt işi" olarak kabul edildiğini anlattı. Duruoğlu, mahkeme heyetine, "Adliyede çalışırken, hukuk fakültesinden arkadaşınızla karşılaşıp konuştuğunuzda, o kişinin neyi, nasıl yaptığını bilebilir misiniz? Suç işlemişse sizi bağlar mı bu?" diye sordu.
Okuldan sonra 20 yıl boyunca hiç görmediği Yılmazkaya'nın, yazdığı "Hamam" kitabının tanıtımı konusunda kendisinden yardım istediğini söyleyen Duruoğlu, gazeteci olduğu için tanıdığı ya da tanımadığı kişilerin bu tür taleplerde bulunmasının normal olduğunu kaydetti.
İddianamede, "Ergenekon" şüphelisi kişilerle dolaylı telefon irtibatı olduğunun vurgulandığını söyleyen Duruoğlu, arabasını bıraktığı servis, alışveriş yaptığı mağaza, gazetenin genel yayın yönetmeni ve patronunun kimi şahıslarla ilişkisi nedeniyle bu ibarenin kullanıldığını belirtti. Bu tür suçlamaların mizah dergilerine karikatür konusu olacağını kaydeden Duruoğlu, "Bunlar delilse, bırakın gazetecileri, Türkiye'de hapse girmedik hiç kimse kalmaz" dedi.
Gözyaşlarını tutamadılar...
Sanıklardan Metin Akdemir'in, "Hayatımda karakola dahi gitmezken hapislere düştüm ve her sabah uyandığımda hapishane tellerine bakıyorum" demesi üzerine, Duruoğlu ve diğer kadın sanıklar gözyaşlarını tutamadı. Duruşma, ileri bir tarihe ertelendi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, sanıklar Fatih Aydın, Cemal Bozkurt, Özgür Dinçer ve İbrahim Şimşek hakkında "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" ile "kasten adam öldürmek" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan da 9 ay ile 300 yıl arasında değişen hapis cezaları isteniyor.
Sanıklar Mehmet Yeşiltepe, Ergin Öncü, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Süleyman Gürkan Anıl, Mustafa Aşula, Nail Arıkan, Necdet Öztürk, Sevim Öztürk, Melek Seven, Ceren Sütlaş ve Metin Akdemir hakkında da 7,5 ile 36'şar yıl arasında değişen hapis cezalarının istendiği iddianamede, sanıklardan Vatan gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu'nun "örgüt üyeliği" suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün daha önce hiç görülmemiş video görüntüleri ortaya çıktı
BUGÜN BANKALAR AÇIK MI? 19 Mayıs’ta bankalar kapalı mı, tatil mi, EFT-Havale yapılır mı?
19 MAYIS MESAJLARI: Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı sözleri! Anlamlı, kısa, resimli 19 Mayıs Mesajları
Sarıyer'de ahşap binada korkutan yangın
Ordu'daki 'kuş cenneti' güzelliğiyle büyülüyor! Günde 5 bin ziyaretçi ağırlıyor