Erdoğan ve Obama'ya verdi veriştirdi

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında ABD Başkanı Barack Obama'nın 24 Nisan konuşması ile ilgili olarak, "Bugüne kadarki en ağır suçlama" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştiren Bahçeli, Erdoğan'a "El bebek gül bebek diyorsun, gereğini yerine getir" diye seslendi.
MHP lideri Bahçeli, hükümetin, 24 Nisan öncesi Ermenistan'la ilişkiler konusunda giriştiği manevraların bir sonuç vermediğini görmesi ve Ermenistan politikasını Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.
Bahçeli, "Mademki tarihi gerçekleri bilmediğini iddia ediyorsunuz; o halde Barack Obama'yı İstanbul'da gezdireceğinize, Iğdır'a götürüp Ermeniler tarafından katledilmiş millet evlatlarının anısına yapılmış anıtı ve toplu katliamların acılarını gösteren müzeyi gezdirseydiniz. Obama'nın yanında belki siz de acı gerçeklerle uyanırdınız" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın eğer laf olsun diye söylenmediyse, "el bebek, gül bebek" tespiti ve tepkisinin somut bir karşılığı ve sonucu olmasının bekleneceğini belirten Bahçeli, "ABD Kongresi, birkaç yüz bin Ermeni diasporasının siyasi desteği için Türkiye'yi feda etme gafletine düşerse, bunun sonuçlarına en başta Ermenistan olmak üzere herkes katlanacaktır. Türkiye'nin şerefli tarihi üzerinden artık ödeyeceği başka bir bedel kalmamıştır" diye konuştu.
Erdoğan'ın Ermenistan ile ilişkilerde "Mutabakat var ancak imzalanmadı paraf edildi" sözlerini anımsatan Bahçeli, "Bir anlaşmayı Türkiye adına paraflamak, hükümetin bu anlaşmayla bağlanma iradesini gösteren bir işlemdir. Başbakan'ın bu sözlerinden Ermenistan'la anlaşmanın tamamlandığı, uygulamaya geçilmesi için nihai onayın beklendiği görülmektedir" dedi.
Eleştiri okları Obama'ya da gitti
Devlet Bahçeli, ABD Başkanı Barack Obama'nın, Türk tarihi ve ecdadı için haksız ve temelden yoksun bir "mahkumiyet ilamı" niteliğini taşıyan 24 Nisan açıklamasının da kabul edilemez olduğunu kaydetti.
"Soykırım kelimesi yerine, büyük felaket ibaresini kullandığı gerekçesiyle, Obama'nın denge kurduğu, Türkiye'yi tamamen dışlamadığı yolunda bir sonuç çıkartmaya çalışılması abesle iştigaldir" diyen Bahçeli, Ermeni literatüründe büyük felaketin, Nazilerin yaptığı Musevi katliamı olan "holokost"un karşılığı, bununla eşdeğerde, vahşet anlamında kullanıldığını bildirdi.
Devlet Bahçeli, Ermenilerin, 1915 olaylarının "holokost"la eşdeğerde olduğunu göstermek ve Türk milletini Nazilerle özdeşleştirmek amacıyla bu terimi kullandıklarını ifade etti.
Dışişleri Bakanlığı'nın 22 Nisan gecesi yaptığı açıklamanın da hükümeti kurtaramadığını iddia eden Bahçeli, "Obama'nın açıklamasından sonra, Başbakan Erdoğan'ın derin bir güven kaybı yaşadığını gösteren, 'Türkiye, el bebek gül bebek okşanacak, aldatılacak bir ülke değildir' sözlerinin hiçbir değeri yoktur. Üstelik, yabancı bir devlet başkanının ağzından çıkmış bu sözleri doğru okumaktan ısrarla kaçarak, bunun siyaseten söylenmiş seçim vaadleri olarak yorumlanması ve kendince tevil ve mazur görme ve gösterme arayışı da Başbakan'ın aczini örtememiştir" dedi.
"Bu kafa ile gidilmesi halinde, daha çok yanaklar okşanarak, daha çok sırtlar sıvazlanarak, daha çok tıpışlanarak, daha nice pozitif enerjiler yüklenerek milli meselelerde yeni hezimetler karşımıza çıkacaktır" diyen Bahçeli, "Hükümet ile birlikte süreci bu noktaya kadar getirip darboğaza sokanların göstermelik tepkisi ise suçüstü yakalanmış olmanın etkisi ile cılız ve günü kurtarmaya yöneliktir. Obama'nın bu yılki mesajında soykırım kelimesinin İngilizcesini arayıp bulamayınca bayram yapanlar, aynı metinde Ermeni diasporasının kullandığı Ermenice karşılığı görmezden gelmişlerdir" diye konuştu.
Bahçeli, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümü için kurulan Minsk grubunun tıkandığını söyledi.
"Erdoğan, kontrolsüz ve nezaketsiz..."
Erdoğan'ın son dönemde ciddi bir üslup sorunu yaşadığını, kontrolsüz bir şekilde siyasi terbiye ve nezakete sığmayan sözlerle herkese çattığını iddia eden Bahçeli, Erdoğan'ın, muhalefet milletvekillerine hiddetlenmesinin nedeninin, Azerbaycan'la dayanışma amacıyla bir grup milletvekilinin Bakü'ye gitmesi olduğunu kaydetti.
"Geçen hafta Meclis grup konuşmasında milletvekillerine, 'davulu tokmağı eline alıp koşuşturanlar' sözleriyle hakaret eden Başbakan, hafta sonu konuştuğu parti toplantısında da kendilerini, 'Azerbaycan'a giderek yalan-yanlış haberlerle ortalığı karıştıran fitne unsurları' olarak nitelendirmiştir" diyen Bahçeli, Azerbaycan'dan Türkiye'ye gelerek temaslarda bulunan bir grup kadın milletvekilinin de Erdoğan'ın bu suçlamalarından kurtulamadığını ifade etti.
Bahçeli, "Muhalefet milletvekillerini kendisine biat eden kadrolu memurlar gibi gören, asgari siyasi nezaket dışına çıkarak Azerbaycan'lı bayan milletvekillerini, 'yalan-yanlış konuşarak ortalığı karıştıran fitne unsurları' olarak suçlayan bu kafa yapısının, sağlıklı bir hali yansıtmayacağı ortadadır" diye konuştu.
Erdoğan'ın, MHP'li milletvekillerinin, nereye gidecekleri konusunda kendisinden izin istemeyeceklerini, MHP'nin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Azeri milletvekillerinin de bunun için Erdoğan'ın icazet ve vizesine ihtiyaçları bulunmadığını anlamasının yararına olacağını ifade eden Bahçeli, "(Siyaset üslubumuz, milletimizin üslubudur) iddiasını dile getiren Sayın Erdoğan, terbiye, nezaket ve hakkaniyetin Türk kültürünün ve üslubunun temeli olduğunu hatırlamalı, Türk terbiyesi ve aziz milletimizin üslubuyla uyum sağlamaya çalışmalıdır" dedi.
Bahçeli, "Türkiye'de kendine karşı çıkanları gözdağı vererek, azarlayarak ve terör estirerek susturmaya ve sindirmeye çalışan Başbakan, sakat ve tehlikeli Ermenistan politikası karşısında demokratik uyarı ve eleştiri görevi yapan muhalefeti de 'çirkin ve yakışıksız yaklaşım ve siyasi rant peşinde koşmakla' suçlamaktadır. Bu suçlamalar tek kelimeyle haksız ve temelsizdir. Türkiye'yi ve kendine karşı çıkanları gözdağı vererek, azarlayarak ve terör estirerek susturmaya ve sindirmeye çalışan Başbakan, sakat ve tehlikeli Ermenistan politikası karşısında eleştiri görevini yapan muhalefeti de çirkin ve yakışıksız yaklaşım ve siyasi rant peşinde koşmakla suçlamaktadır. Eleştirilere tahammülü olmayan, muhalefetin önemini ve fonksiyonunu kavrayamayan Başbakan, bu yolla diktatörlük heveslerini tatmin etmeye, kendi vicdanını temizlemeye çalışmaktadır" dedi.
MHP lideri, "Gaflet yoluna sapanların, bunu yüzlerine vuranları ucuz klişelerle suçlamaya hakları yoktur, bu yolla kendilerini aklamaları da mümkün değildir. Başbakan'ın hiddetinden muhalefetin yanı sıra, Azerbaycan'ın da nasibini almış olması alışa gelmiş bir durum sayılamaz" diye konuştu.
Azerbaycan'a da seslenen Bahçeli, "Türk milleti haklı davanızda her zaman Azerbaycan'ın yanında ve arkasında olmuştur, bundan sonra da Azerbaycanlı kardeşlerini hiçbir şart altında yalnız bırakmayacaktır. Azerbaycan halkının aleyhine ve zararına olacak herhangi bir adım atılmasına Türk milleti izin vermeyecektir" dedi.
"Ayaküstü çelişkili açıklamalar..."
Konuyla ilgili bugüne kadar TBMM'ye hiçbir bilgi verilmediğini, Erdoğan'ın birbiriyle tutarsız beyanları olduğunu, Dışişleri Bakanlığı'nın Başbakan Erdoğan'ı tekzip eden açıklamaları bulunduğunu ileri süren Bahçeli, "Başbakan Erdoğan bu konuda ayaküstü yaptığı çelişkili açıklamalar dışında tutarlı bir duruş ortaya koyamamış, zihin bulanıklığı içinde ne yaptığını bilmeyen bir Başbakan portresi çizmiştir" diye konuştu.
Bahçeli, "Burada önemli olan husus, anlaşmanın ana unsurlarının müzakere edilerek mutabakata bağlandığı, bunların yeniden müzakereye açılmayacağı, uygulamaya başlanmasının ise sadece bir vade meselesi olduğudur. Durumun vahameti işte bu noktada başlamaktadır. Başbakan ve hükümeti bu konuda kamuoyu önünde bağlayıcı yükümlülük altına girmiştir" dedi.
"Gizli müzakerelerin sorumlusu kim?"
Bahçeli, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın bir ABD gazetesine verdiği mülakatta, Dağlık Karabağ ve Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri topraklarının Türkiye ile Ermenistan arasındaki müzakerelerde hiç gündeme gelmediğini açıkladığını, bu çerçevede Başbakan'ın Dağlık Karabağ sorunu çözüme kavuşturulmadan Ermenistan'la sınırın açılmayacağı hakkındaki açıklamasını da yalanlamış ve Başbakan Erdoğan'ın bu sözlerinin İsviçre'de varılan anlaşmanın çerçevesi içinde olmadığını alenen söylediğini belirtti.
Sarkisyan'ın Karabağ'ın Ermeni toprağı olarak kalacağını kaydettiğini, Türkiye'ye meydan okuduğunu ifade eden Bahçeli, "Başbakan'ın bu tutarsız beyanlarının kendi Dışişleri Bakanlığı ve Ermenistan Cumhurbaşkanı tarafından yalanlanması ve buna karşılık Başbakan'ın sessizliğini koruması normal ve kabul edilebilir bir durum değildir. Bu durumun köklü devlet gelenekleriyle, devlet sorumluluğu ve ciddiyetiyle bağdaşmadığı inkar edilemez bir gerçektir" diye konuştu.
"Bu işin sahibi ve siyasi sorumlusu kimdir? Ermenistan'la yürütülen gizli müzakere sürecini Sayın Cumhurbaşkanı mı, Sayın Başbakan mı yönlendirmektedir? Kamuoyunun önüne pek çıkmayan gölge Dışişleri Bakanı'nın bu süreçteki konumu ve rolü nedir?" gibi soruların cevabının bugüne kadar alınamadığını belirten Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın TBMM'ye konu hakkında bilgi vermesi gerektiğini söyledi.
Sınırların açılması için 3 şart
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde normalleşme süreci başlatılması, sınırın açılması ve diplomatik ilişki kurulmasının Türkiye açısından birbirini tamamlayan üç önemli boyutu bulunduğunu vurgulayan Bahçeli, "Bunlardan birincisi, Ermenistan'nın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü sorgulayan uluslararası hukuka aykırı tutumu ve iddialarıdır. Ermenistan 1921 Kars Antlaşması ile belirlenen kara sınırını tanımamakta, Doğu Anadolu'nun bir bölümünün Batı Ermenistan olduğu iddiasını sürdürmekte ve Ağrı Dağı'nı Ermenistan devletinin milli sembolü olarak görmektedir. Uluslararası hukuka açıkça meydan okuyan bu iddialar Ermenistan'ın anayasası ile teyid edilen kurucu belgelerinde ifadesini bulmuş ve bir şekilde nostaljik düşünce ve hevesler olmaktan çıkarak resmiyet kazanmıştır. Konunun ikinci boyutu: Ermenistan'ın 1915 olaylarının 'soykırım' olduğu yalanı ekseninde hız kesmeden sürdürdüğü uluslararası karalama kampanyasıdır. Üçüncü önemli boyut da Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı zorla ilhak etmesi ve Azerbaycan topraklarının beşte biri üzerindeki askeri işgalinin sürmesidir" dedi.
Bahçeli, "Ermenistan'ın bu 3 konuda uluslararası hukuk çizgisine geldiğini somut ve resmi eylemlerle ortaya koymadan ilişkilerin normalleşmesi yönünde bir ilerleme olmayacağı, Türkiye'nin kara sınırını açmasının ve diplomatik ilişki kurmasının düşünülemeyeceği ortadadır. Bunun aksini düşünmenin ve bu yönde bir adım atmanın, Türkiye'nin milli çıkarlarını, onurunu ve haysiyetini ayaklar altına almak ve Ermenistan'a teslim olmak anlamına geleceği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Tarihine saygısı olan onurlu ve haysiyetli hiçbir devletin ve hükümetin böyle bir yola girmek zilleti ve gafletinin esiri olması düşünülemez" dedi.
Erdoğan'a Ermenistan soruları
Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetme, devletin onurunu ve haysiyetini koruma yükümlülüğünü ve sorumluluğunu üstlenenlerin, bunun aksine hareket edeceğine ihtimal vermediklerini vurgulayan Bahçeli, Erdoğan'a şu soruları sordu:
- Ermenistan kara sınırını belirleyen 1921 Kars anlaşmasını açıkça tanımadan ve bunu resmi kayda geçirmeden; Türkiye'nin toprak bütünlüğünü sorgulayan iddialarını ve Ağrı dağını devlet amblemi olarak kabul eden yasal düzenlemelerini geri almadan Ermenistan'la diplomatik ilişki kurup kara sınırını açmayı düşünüyor musunuz?
- İlişkilerin normalleştirilmesi için Ermenistan'la mutabık kaldığınızı açıkladığınız kapsamlı çerçeve anlaşmasında Ermenistan'ın sınırı tanıdığı ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünü sorgulayan düzenlemeleri geri alacağı yolunda açık ve doğrudan bir hüküm bulunmakta mıdır?
- Eğer bunlar olmadan böyle bir yola girmeyi kabullendiyseniz, iki ülke arasında çeşitli konuları ele almak amacıyla kurulması öngörülen ortak komisyonlarda, Türkiye'nin 1923 Lozan anlaşması ile tescil edilen Misak-ı Milli sınırlarını tartışmaya açıp yeniden müzakere mi edeceksiniz?
- Aynı şekilde müzakere masasında Doğu Anadolu topraklarının bir bölümünün Batı Ermenistan olup olmadığı da mı ele alınacaktır?
- Ağrı dağının Türkiye'ye aidiyeti ve bu nedenle Ermenistan'ın resmi devlet arması olamayacağı da mı Ermenistan'la müzakere konusu olacaktır?
- Türkiye'nin Ortak Tarih Komisyonu çalışmalarından tarihi gerçeklere ışık tutacak ve Ermeni tarafının da mutabık kalacağı herhangi bir sonuç çıkmasının beklemesi için makul bir neden bulunmakta mıdır?
- Sonuçsuz kalacağı baştan bilinen bir tarih komisyonu kurulması karşılığında sınırın açılmasını ve diplomatik ilişki kurulmasını Türkiye'nin çıkarları, onuru ve haysiyeti ile nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?
Erdoğan'ın bu sorulara vereceği cevapların Ermenistan'la sonuçlandırılan çerçeve anlaşmanın gerçek niteliğini ve Azerbaycan'ın bu süreçte dışlanıp dışlanmadığını ortaya koyacağını ifade eden Bahçeli, "Bunu yapmayıp sis perdesini sürdürmek isterse, bu durumda AKP hükümetinin tam anlamıyla bir gaflet yoluna girdiği sonucuna varılması kaçınılmaz olacaktır" dedi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Dikkat! Meteoroloji alarm verdi: Kuvvetli Yağış, Fırtına ve Toz Taşınımı...
TOKİ E-DEVLET BAŞVURU EKRANI: 250 Bin Sosyal Konut TOKİ Başvurusu Nasıl Yapılır? Başvuru Şartları Neler? www.toki.gov.tr Başvuru Ekranı
AFAD YENİ DEPREM HARİTASI: AFAD deprem haritası yenilendi! Türkiye'de deprem riski en az iller neresi? Hangi illerde deprem riski yüksek? AFAD Türkiye Deprem Haritası!
Faik Oktay Sözer Kimdir? Yeni Bilecik Valisi Faik Oktay Sözer Nereli, Kaç Yaşında? Resmi Gazete'de Yayımlandı!
ŞEFİK AYGÖL KİMDİR? Yeni Tunceli Valisi Şefik Aygöl Kaç Yaşında, Nereli? Bülent Tekbıyıkoğlu'nun Yerine Atandı