Ergenekon hakimi: "Adalet Bakanı'ndan korkmam"

Ergenekon hakimi: Adalet Bakanından korkmam
expand

İkinci Ergenekon davasının 24. duruşmasında üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, kendisine yönelik suçlamalar üzerine, "Ben Adalet Bakanlığı'ndan mı korkacağım. Kim oluyor Adalet Bakanı. Ben hakimim" dedi.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 42 sanık katıldı.

Duruşmada söz alan tutuksuz sanıklar Tunç Akkoç ve Adnan Türkkan'ın avukatı Servet Bora, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nu reddettiklerini söyledi.

Bora, "Haşıloğlu'nun Çatalaca Sulh Ceza Mahkemesi hakimiyken kelepir arsa alımı için harekete geçerek teminat yatırdığını, ucuz taşınmaz satın alma girişiminde bulunarak icra müdürüne baskı uyguladığını" öne sürdü.

Bu konuya ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikayette bulunduklarını ifade eden Bora, bunun da Haşıloğlu'nun, Adalet Bakanlığının baskısı altında olduğunu gösterdiğini ileri sürdü.

Bu sırada araya giren Haşıloğlu ise, "Ben Adalet Bakanlığı’ndan mı korkacağım. Öyle mi? Kimseden korkmam beyefendi. Nezaket etkileyebilir. Hiçbir Adalet Bakanı’ndan şu kadar korkmam. Adalet Bakanı beni Hakkari’ye Diyarbakır’a mı sürer ?" diye konuştu ve Bora'ya savcılık yaparken Adalet Bakanı'ndan korkup korkmadığını sordu.

Avukat Bora'nın "Hayır efendim" cevabı üzerine Haşıloğlu, "Sizden daha aşağı değilim. Kim oluyor Adalet Bakanı. İşte söylüyorum bir hakimim ben. Korkma diye bir şey isnat edemezsiniz" diye konuştu.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de tartışma istemediklerini belirterek, "Kimse korkmaz. Bizim hayatımızda korku olmaz. Korksak ne işimiz var burada? Öyle yorum yok" dedi.

Aynı sanıkların avukatı Ceyhan Mumcu da reddi hakim taleplerinde bulunduklarını dile getirdi.

Bugünkü duruşmada savunma yapması beklenen tutuklu sanık Birol Başaran'ın avukatı Celal Ülgen de reddi hakim talepleri konusunda bir şey söylemediklerini ifade ederek, "Bu talep acil ve ivedi değildi. Bizim ifademiz alınıyordu. Savunmamız kesintiye uğramış durumda. Savunmanın kendi içinde saygısı gereği, talebi yapmadan bizimle konuşulmasının yararlı olacağını düşünüyoruz" dedi.

Mahkeme heyeti, avukatların üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu ile reddi hakim taleplerini bu konuda daha önce karar verildiği gerekçesiyle reddetti.

Albay Atilla Uğur ifade verdi

İkinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından emekli Albay Hasan Atilla Uğur, "Üç eski kuvvet komutanı ifade verdi.

Sözde darbe hazırlığının mimarı olarak gösterilen bu insanlar savcılık sorgularının ardından mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakıldı. Peki ben niye tutukluyum?" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanık Birol Başaran'ın avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz'ün dönüşümlü yaptıkları savunmanın ardından, sanıkların beyanlarının alınmasına geçildi.

Tutuklu sanıklardan emekli Albay Uğur, devletin kritik görevlerinde hizmet etmiş biri olduğunu belirterek, tutuklu olmasının terör örgütlerini mutlu ettiğini söyledi.

Uğur, Mustafa Balbay'ın Jandarma İstihbarat Dairesi başkanının odasında yaptığı ve kendisinin de katıldığı görüşmenin gizli olarak kayıt altına alınmasının sürekli olarak gündeme getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, "Görüşmeleri kaydettiren makamın bunu gelecekte atılabilecek iftiraları önleme amaçlı yaptığını yemin ederim şu anda burada gördüm. O görüşme iyi ki kaydedilmiş" diye konuştu.

"Ergenekon" soruşturması kapsamında, eski kuvvet komutanlarından emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Aytaç Yalman ve emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'nın ifadesinin alındığını hatırlatan Uğur, "Üç eski kuvvet komutanı ifade verdi. Sözde darbe hazırlığının mimarı olarak gösterilen bu insanlar savcılık sorgularının ardından mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakıldı. Peki ben niye tutukluyum? Darbe hazırlığı mı yaptım? Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanları olmadan darbe mi olacak? Komutanlar serbestken ben niye tutukluyum?" şeklinde konuştu.

Mustafa Balbay da duruşma salonunun asma tavanının bir kısmının düşmesi, bayram tatili gibi nedenlerle 19 Kasım'da başladığı savunmasının 14 Aralık'taki duruşmada tamamlandığını söyledi.

"Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in mesajlarını diğer sanıklara ilettiği" iddiasının bulunduğunu ifade eden Balbay, Sezer ile çok az gazetecinin başardığı bir ilişki kurduğunu, ancak bunun iddianamede suç olarak yer aldığını söyledi.

Balbay, savcı Nihat Taşkın'ın sorularını yöneltirken, "Cumhurbaşkanı Sezer'in böyle bir oluşumun içinde yer almadığını gördük" dediğini dile getirdi.

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun vakıflarla ilgili yaptığı açıklamaya değinen Balbay, "300 yıllık bir vakıf geleneğinden olduğunu, kendisinin de yeri geldiğinde çalıştığını anlattı. Kendisi de iyi bilir. Bir vakfın suç işlemesi çok zordur. Sürekli denetime tabi tutulur. Bir suç tespit edilirse bütün vakıf üyeleri bir daha bir vakfa üye olmamakla cezalandırılır. Cumhuriyet Vakfı da Cumhuriyet Gazetesinin isim hakkını elinde bulunduran böyle bir vakıf. Cumhuriyet Vakfı, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli üzerine kurulmuş. Suç merkezi olarak gösterilmesini kabul edemiyorum" diye konuştu.

"Hem mağduruz hem örgüt üyesi"

Kendisinde kişilerle ilgili hiçbir belge olmadığını ifade eden Balbay, "Küçük insanlar insanlarla, sıradan insanlar olaylarla, büyük insanlar davalarla ilgilenir. Ben büyük insan olduğumu söylemiyorum, ama küçük insan değilim. Kişilerle hiçbir zaman uğraşmadım. Kitaplarımın ana konusu davalarla ilgili" şeklinde konuştu.

Eski kuvvet komutanlarının ifadelerine başvurulduktan sonra serbest bırakıldıklarını hatırlatan Balbay, "darbe iddialarıyla ilgili olan asıl kişilerin serbest bırakıldığını" savundu.

Gazeteci olarak, olup bitenleri topluma aktaran bir kişi olduğunu belirten Balbay, "O dönem bunlara muhatap olan hükümet ne yapmış? İddia makamı eğer bu kadar samimiyse, darbeyi yapanlarla ilgili ne yaptı? Mağduru olanlarla ilgili ne yaptı" diye konuştu.

Cumhuriyet Gazetesine 2006 yılının Mayıs ayında 3 bomba atıldığına dikkati çeken Balbay, "Mağduruz, saldırıya uğradık. Cumhuriyet Gazetesi müdahil olarak davaya katılıyor. Mağdurlar, böyle bir örgüte üye olmakla suçlanıyor. Kara mizah gibi. O dönemi aydınlatmaya çalışan bir gazeteciyle ilgili böyle ağır bir suçlama reva mıdır?" şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Adil Serdar Saçan da 1978'de polis kolejine girdiğini, 2003 yılına kadar da emniyet teşkilatına hizmet ettiğini söyledi.

Saçan, "Burada arkadaşlarımız gerek emniyet, gerek TSK, gerek MİT gibi tüm teşkilatları töhmet altında bırakacak beyanlarda bulunuyorlar. Emniyete hizmet eden bir kişi olarak bunlardan rahatsızlık duyuyorum" dedi.

"Ergenekon" soruşturması kapsamında eski kuvvet komutanlarının ifadelerinin alındığını hatırlatan Saçan, mahkemenin uygun görmesi halinde bu ifadelerin savcılıktan istenmesini talep etti.

Saçan, bu kişilerin, "darbeyi yapacak kişiler" olarak kamuoyunda duyulduğunu belirterek, "İddianamenin özü darbe yapmaksa onların ifadeleri önemli. Savcılık gizli soruşturma nedeniyle göndermeyebilir. En azından mahkemenin bu ifadeleri inceleyerek, bizim durumumuzu gözden geçirmesi gerekir" şeklinde konuştu. Duruşma, mahkeme heyetince taleplerin alınmasıyla devam ediyor.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow