Son Dakika | Ege Denizi'ndeki Deprem Fırtınası, Volkanik Hareketlilik ve Tsunami Tehlikesi: Neler Oluyor?
Ege Denizi, son bir haftadır art arda yaşanan depremlerle sarsılmaya devam ediyor. Bölgede 400'ün üzerinde deprem kaydedilirken, son olarak 15.17'de 4.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu hareketlilik, yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün "Dikkatli olun" uyarılarının ardından daha da önem kazandı. Hürriyet'ten Fulya Soybaş'a konuşan Görür, "Santorini Adası'nın kuzeydoğusunda meydana gelen hareketler, Muğla ve Aydın’ı doğrudan etkileyebilir. Bu bölgedeki bir kırılma büyük bir deprem ve tsunami riski oluşturabilir" dedi.

Dünyanın litosferi, levhalardan oluşur ve bu levhaların hareketi, depremleri tetikler. Türkiye'nin bulunduğu bölgede, Avrasya, Anadolu, Afrika ve Arap levhaları arasındaki sınırlar deprem oluşturur. Özellikle, Afrika levhasının Anadolu levhası altına dalması ve bunun yarattığı gerilim Ege Denizi’ndeki bu deprem fırtınasının başlıca sebeplerindendir.

Prof. Dr. Naci Görür, "Bu deprem hareketliliği, Afrika levhasının Türkiye'nin altına dalmasından, Kuzey Anadolu fay hattının güney kolunun hareketine kadar birçok sebepten kaynaklanıyor" diyerek depremlerle ilgili bilgilerini paylaştı.

Ege Denizi’nde gerçekleşen art arda depremler, bölgedeki fay hatlarının hareketini tetikliyor. Santorini Adası’nın kuzeydoğusundaki bu hareketliliğin, Türkiye'yi doğrudan etkileyebilecek potansiyeli bulunuyor. Prof. Dr. Görür, "Eğer burada büyük bir kırılma olursa, Türkiye’deki kıyılarımız da büyük bir deprem ve tsunami tehdidi ile karşı karşıya kalabilir" uyarısında bulundu.

Tsunami riski özellikle kıyı bölgelerinde endişe yaratıyor. Eğer depremler artarak devam ederse, bu, bir tsunami dalgasının kıyılara ulaşmasına yol açabilir. Görür, "Tsunami olabilir, ama kesinlikle olacak diye bir şey yok. Deprem fırtınaları aylarca sürebilir ve etkilerini göstermez" dedi.

Santorini Adası, büyük bir deprem riskine karşı alınan önlemlerle dikkat çekiyor. Adada okullar tatil edildi, çadırlar kuruldu ve ada boşaltıldı. Prof. Dr. Görür, "İşte budur!" diyerek bu önlemleri takdir etti. “Önlem almak, depremi beklemekten çok daha önemlidir. Devletin, vatandaşın can güvenliği için adım atması gerekir" dedi.
Türkiye’de ise benzer bir hazırlığın yapılmadığını vurgulayan Görür, yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetin bu konuda daha aktif olması gerektiğini belirtti. "Can güvenliği için tedbir almak, sadece yaralar sarmak değil, depreme hazırlıklı olmak demektir" diyerek Türkiye için uyarılarda bulundu.

Prof. Dr. Görür, 6 Şubat depremlerinin yıldönümünde deprem dirençli kentlerin kurulmasının gerekliliğine dikkat çekti. Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını hatırlatarak, "Deprem dirençli kentler kurmalıyız. Bu, yönetimden yapı stokuna, alt yapıya kadar her şeyin deprem için uygun hale getirilmesi demektir" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de afet yönetiminin daha profesyonel bir şekilde ele alınması gerektiğini belirten Görür, "Afet Bakanlığı kurulmalı ve Türkiye, 15 yıl içinde depreme hazır hale getirilmelidir" dedi.