Koray Aydın yeniden Yüce Divan'da

Koray Aydın yeniden Yüce Divanda
expand

Yüce Divan'da yargılanan eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın'ın duruşmasında, hakim 10 kişinin tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Duruşma 26 nisana ertelendi.

Davanın bugünkü ikinci duruşmasına, sanık Koray Aydın ve avukatları, müdahil Maliye ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın avukatı katıldı. Duruşmada, sanık Koray Aydın yaklaşık bir buçuk saat süre ile savunmasını yaptı.

Aydın savunmasında, 1982 yılında ticaret hayatına atıldığını ifade ederek, ''mal varlığıma ilişkin her zaman ve her yerde hesap vermeye hazırım, verilemeyecek hesabım yok'' dedi.

Aydın, bakan olduktan 80 gün sonra 17 ağustos depreminin meydana geldiğini, ülkenin bu depreme hazırlıksız yakalandığını söyledi.
 
Deprem bölgesinde 600 milyon dolarlık iş yapıldığını belirten Aydın, Soruşturma Komisyonu'nun bu işlerle ilgili tek bir iddiada bulunmadığını, hakkını teslim ettiklerini vurguladı. '
 
'Sınırsız yetkilerle donatılmış bir bakanı suçlamaya kalkışmak, siyasi hasımlık üzerine kurulmuş Soruşturma Komisyonu'nun işi'' diyen Aydın, komisyonun siyasi nedenlerle kurulduğunu, aldıkları emri yerine getirmek için 'militanca' davrandıklarını, lehindeki belgeleri kullanmadıklarını iddia etti. Aydın, komisyonun aldığı kararın da siyasi olduğunu savundu.
 
Aydın, TBMM Genel Kurulu'nda Yüce Divan'a sevk kararı görüşülürkensavunma hakkının kısıtlandığını belirterek, ''AKP'nin baskı, şiddet ve ağır saldırısına uğradım. Her yolu denediler, savunmamı tamamlayamadım'' diye konuştu.
 
Duruşma 26 nisana ertelendi

Savunmanın ardından ara kararı açıklayan Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, aralarında Koray Aydın'ın eniştesi Ali Çağlayanve kız kardeşi Arzu Çağlayan'ın bulunduğu 10 kişinin tanık olarak dinlenilmesine karar verildiğini açıkladı.
 
Sanık avukatları ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Abdurrahman Yalçınkaya'nın diğer istemleri 26 nisan salı gününe ertelendiğini kaydetti.
 
Aydın'ın mallarına tedbir kondu
 
Koray Aydın'ın bakanlığı döneminde, ihalelerin tamamına yakınının 'davetiye' usulüyle yapıldığı, böylelikle istisnai olması gereken bu durumun 'kural' haline getirildiği savunuluyor.
 
Koray Aydın'ın, 'görevi kötüye kullanma', 'rekabet koşullarını engelleme', rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanunu'nun 13'üncü maddesi uyarınca yargılanması talep ediliyor.
 
Yüce Divan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un talebi üzerine, Koray Aydın'ın, eşinin ve çocuklarının 2 milyon 320 bin dolar ve 2 milyon 317 bin mark karşılığı euro değerindeki döviz, para, taşınır veya taşınmaz mallarına tedbir koymuştu.
 
Koray Aydın hakkındaki iddialar
 
Yüce Divan'a sevk kararında, Koray Aydın'ın bakanlığı döneminde, ihalelerin tamamına yakınının istisnai bir usul olan davetiye usulüyle yapıldığı, böylelikle istisnai ihale usulünün uygulanmasının kural haline getirildiği belirtiliyor. Kararda, şu iddialara yer veriliyor:

  • Önceleri asgari 20 veya daha fazla firma ihaleye çağrıldığı halde bu dönemde 3 ila 10 firmanın davet edildiği, davet edilen firmalar arasında ortaklık ve akrabalık ilişkileri ile adres birlikteliklerinin olduğu, İhalelerde yapılan kırımların (daha önceki ve sonraki dönemlerde ortalama yüzde 20'nin altına düşmediği halde) ortalama yüzde 10'lara düştüğü,
  • Niteliği gereği ancak belli nitelikteki firmalardan birine verilmesi gerekli işlerin istenilen nitelikleri taşımayan firmalara verildiği, ayrıca sair nedenlerle rekabet ve açıklık ilkesine aykırılık oluşturulduğu,
  • Kanunların tanıdığı takdir hak ve yetkisinin kanunun amacına uygun kullanılmadığı,
  • Bakanlıkta meydana gelen haksızlık, yolsuzluk ve usulsüzlükleri önleme noktasında gerekli ve yeterli önlemleri almayıp denetimleri yapmadığı ve bu nedenlerle kamunun zararına sebebiyet verdiği,
  • Belli istekliler arasında davetiye usulüyle yapılan ihalelerin bazılarında 'bu firma ile ilgilenin' diye Müsteşar Yardımcısı Sedat Aban ile Danışmanı Sadrettin Dinçer'e talimat verdiği ve ilgili ihalenin bilahare ismi verilen firmalara verildiği,
  • Bakanlıktaki uygulamaların ihalelerle ilgili gizli ittifak oluşumuna sebebiyet verdiği ve bu suretle de kamunun zararına neden olduğu,
  • Çeşitli dönemlerinde verdiği mal bildirimlerinde özellikle döviz varlıkları yönünden büyük farklılıklar bulunduğu, 1995 yılındaki mal bildirimi ile komisyonumuza verdiği mal bildirimi arasındaki farklılıkve artışların -özellikle 29.05.1999 ile 05.09.2001 tarihi arasındakilerin- izah edilemediği.
  • Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow