MGK açıklamasında Fırat Kalkanı Harekatı vurgusu
Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında yapılan yazılı açıklamada, "Fırat Kalkanı Harekatı'nın temel hedefinin, hudut güvenliğimizin sağlanması, ülkemize yönelik saldırıların önlenmesi, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin bölgeden tamamen temizlenmesi olduğu bir kez daha belirtilmiştir. Suriye'nin toprak bütünlüğü esas olmak üzere kardeş Suriye halkının ve bölgedeki vatandaşlarımızın güvenliği için PKK/PYD-YPG unsurlarının terör koridoru oluşturma hedeflerine izin verilmeyeceği vurgulanmıştır." denildi.
Erdoğan ile Putin Halep'teki son durumu görüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen ve yaklaşık 6 saat süren MGK toplantısı sonrası yapılan açıklamada, kamu düzeninin ve vatandaşların huzur ve güvenliğinin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetlerle milli güvenliği tehdit eden diğer gelişmelerin kapsamlı şekilde görüşüldüğü vurgulandı.
Bildiride, bu çerçevede, PKK/PYD-YPG, FETÖ/PDY ve DEAŞ terör örgütleriyle topyekun mücadelenin kararlılıkla sürdürülerek, terörün ülke gündeminden çıkartılması konusundaki güçlü iradenin teyit edildiği vurgulanarak, "Bazı ülkelerin, PKK/PYD-YPG ve FETÖ/PDY lehine çifte standart uyguladıkları, mensup ve destekçilerine kol kanat gerdikleri, bunları maksatlı olarak farklı şekilde tanımladıkları vurgulanarak, bu ülkeler tutumlarını değiştirmeye davet edilmiştir." değerlendirmesi yapıldı.
Fırat Kalkanı Harekatı'nın temel hedefinin, "hudut güvenliğinin sağlanması, Türkiye'ye yönelik saldırıların önlenmesi, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin bölgeden tamamen temizlenmesi" olduğunun bir kez daha belirtildiği aktarılan bildiride, "Suriye'nin toprak bütünlüğü esas olmak üzere kardeş Suriye halkının ve bölgedeki vatandaşlarımızın güvenliği için, PKK/PYD-YPG unsurlarının terör koridoru oluşturma hedeflerine izin verilmeyeceği vurgulanmıştır." ifadesine yer verildi.
MGK açıklamasında Fırat Kalkanı Harekatı vurgusu
"Uluslararası topluma, Halep'te devam eden insanlık trajedisini sona erdirme konusunda her türlü girişimde bulunma çağrısı" yapıldığına işaret edilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Rejimin, hastaneler dahil, sivil hedefleri bombalamak suretiyle her yaştan pek çok masum insanın ölümüne sebep olduğu, bu durumun artık engellenmesi için derhal devreye girilmesi gereken bir 'insanlık suçu' halini aldığı belirtilmiştir. Halep'teki çatışmaların durdurulması ve şehre insani yardım ulaştırılması hususunda, Türkiye'nin de içinde bulunduğu girişimlerle ilgili Kurul'a bilgi sunulmuş, yaşanan insani dramın sona erdirilmesi için yürütülen her türlü çalışmanın desteklendiği kaydedilmiştir. Irak'ta zemin bulan PKK ve DEAŞ terör örgütüne karşı Türkiye'nin meşru müdafaa hakkının mahfuz olduğunun altı çizilmiştir. Irak Merkezi Hükümeti'nin, ülkesinde bulunan terör örgütleriyle mücadelesine, Türkiye'nin katkı sağlamaya devam edeceği ifade edilerek, ülkemizin her vesile ile Irak'ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini, istikrarını ve güvenliğini savunduğu vurgulanmıştır."
Bildiride, devam eden Musul operasyonu hakkında Milli Güvenlik Kurulu'na bilgi sunulduğu aktarılarak, Musul ve Telafer başta olmak üzere bölgenin demografik yapısının muhakkak muhafaza edilmesi gerektiği, aksi takdirde, yaşanabileceklerin yeni bir insanlık dramına sebep olacağının belirtildiği ifade edildi.
Bildiride ayrıca Arap, Kürt, Türkmen ve diğer unsurlarıyla bölge halklarının etnik ve mezhep temelli ayrıştırma çabalarına karşı ortaya koyacakları her türlü birlik, beraberlik, dayanışma çabasının Türkiye tarafından samimiyetle ve kuvvetle destekleneceği de ifade edildi.
PKK/PYD-YPG ve diğer terör örgütlerinin Suriye'nin kuzeyi ile Irak'ın Sincar bölgesindeki yapılanmalarına, gerektiğinde her türlü imkana başvurulmak suretiyle kesinlikle müsaade edilmeyeceğinin kuvvetle vurgulandığına işaret edilen bildiride, Türkiye'nin bu konuda bölge ülkeleri ve bölgede etkinliği olan ülkelerle her türlü işbirliğine hazır olduğunun kaydedildiği belirtildi.
Bildiride, Kıbrıs'ta, müzakere sürecinde yaşanan son gelişmelerin, ada güvenliğini esas alacak şekilde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin korunması çerçevesinde değerlendirildiği ifade edilerek, Kıbrıs'ta iki kesimli, iki toplumlu ve tarafların siyasi eşitliğine dayalı olarak yürütülen müzakerelere verilen yapıcı desteğin altının çizildiği kaydedildi.