MHP'li il başkanı Perinçek'i öldürecekmiş!

"Ergenekon" davasının 44'üncü düruşmasında tutuklu sanıklardan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in çapraz sorgusu yapılıyor. Perinçek sorgusunda emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile kesinlikle örgütsel bir bağlantıları bulunmadığını söyledi. Perinçek, aralarında İbrahim Şahin'in de olduğu bir grubun kendisini öldürmek için plan yaptığını öne sürdü.
Bugünkü duruşma sona erdi, yarın saat 09.30'da duruşmaya Perinçek'in çapraz sorgusuyla devam edilecek.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi salonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın duruşmasında, tutuklu sanık Doğu Perinçek'in çapraz sorgusuna geçildi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Doğu Perinçek'in evinde, İP üyesi sanıklarda ve partide ele geçirilen bazı belgeleri okuyarak, "Bunlar ışığında Ergenekon terör örgütü ile irtibat kurduğunuz anlaşılıyor. Açıklar mısınız?" dedi.
Öncelikle "bireysel sorumluluğu araştıran bir ceza yargılaması mı, yoksa İP'e yönelik bir yargılama mı yapıldığının açıklığa kavuşturulması" gerektiğini
belirten Perinçek, partide çıkan belgeler suç unsuru taşıyorsa yargılamasının Anayasa Mahkemesi'nde yapılabileceğini ve kendisinin de partinin genel başkanı
olarak hepsinin hesabını verebileceğini söyledi.
Sayılan belgelerin iddianamede belirtilen örgütle ilgisinin de bulunmadığını savunan Perinçek, "Bu belgeler bizim savunma kanıtlarımızdır. Dosyaya koydukları için sayın savcılarımıza teşekkür ederim" dedi.
Savcı Pekgüzel'in "Kemalist model" başlıklı yazının kendisine kim tarafından getirildiği yönündeki sorusu üzerine Perinçek, bunu hatırlamadığını ancak birçok belgenin havalarda uçuştuğunu, kendilerinin de gelen bu belgeleri arşivlediklerini anlattı.
Veli Küçük ile bağlantı
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in dava dosyasındaki Veli Küçük'e yönelik bazı belgeleri okuyarak, "Veli Küçük ile ne tür ortak çalışmalar yaptınız? Devletin yeniden yapılandırması konusunda ne gibi faaliyetleriniz oldu?" diye sordu.
Veli Küçük ile olan tanışıklığını savunmasında anlattığını belirten Perinçek, "İyi dost olmayı da isterdim. Öye olsaydım birileri gibi bunu söylemekten de çekinmezdim" dedi.
Bahsedilen konuşmalar ve belgelerin hiçbirinin Veli Küçük ile örgütsel bir birleşmeyi göstermeyeceğini savunan Perinçek, "Veli Küçük ile kesinlikle örgütsel bir bağımız yoktur. Buna yönelik delil de yoktur" diye konuştu.
Perinçek, parti programına ilişkin bir çalıştay yapıldığını, burada Veli Küçük'ün de konuşmacı olmasının düşünüldüğünü ancak gerçekleşmediğini anlattı
Televizyon kanalı kurma çalışmaları
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Ulusal Kanal ile ilişkilerinin ne olduğu, Ulusal Kanal'ın iddianamede belirtilen örgüt ile ilişkisinin bulunup bulunmadığı, medyanın kontrol altına alınması konusundaki çalışmalar ve İlhan Selçuk ile görüşmelerine ilişkin sorusu üzerine Perinçek, İlhan Selçuk ve Gürbüz Çapan'ın 1995 yılında bir televizyon kurmaya çalıştıklarını, kendilerinde bulunan lisans nedeniyle görüşmeler yaptıklarını anlattı.
Selçuk ve Çapan'ın 150 milyon dolarlık bir projeleri olduğunu, kendilerinin ise 10 milyon dolarlık bir çalışma yaptıklarını belirten Perinçek, kendi projelerinin hayata geçtiğini ancak diğer projenin gerçekleşmediğini söyledi.
Perinçek, Ulusal Kanal ile hiçbir organik bağının bulunmadığını ancak vatansever çizgideki bütün yayın kuruluşlarını sevdiğini ve desteklediğini ifade ederek, "Ulusal Kanal bir suç örgütü değildir. Bir bağım olsaydı bunu söylemekten de kaçınmazdım" dedi.
Savcı Pekgüzel, evinde ele geçirilen bir belgede Semih Tufan Gülaltay'a ilişkin notlar yer aldığını hatırlatarak, bu görüşme notunun nerede alındığını, kiminle görüşüldüğünü ve Veli Küçük'ün kimi Ukrayna'ya "sürdüğünü" sordu.
Görüşmenin Mehmet Eymür ile bağlantılı olduğunu ifade ettiği işadamı Alpaslan Ertuğ ile gerçekleştirildiğini belirten Perinçek, Ertuğ'un kendisiyle görüşen gazeteciye Semih Tufan Gülaltay'ın Doğu Perinçek'e saldırıda bulunacağını bunun için 3 silah aldığını söylediğini anlattı.
Ertuğ'un bu beyanlarının kendisine iletileceğini bildiğini savunan Perinçek, "Bana bir suikast yapılır. Sonra bizim arkadaşlar da bunu Semih Tufan Gülaltay yaptı sanar. Böyle bilgi karartmaları yapılır. Bu nedenle Semih Tufan Gülaltay'ı arayarak bana iletilen bilgiyi görüştüm. O da zaten 'Ertuğlar uydurmuştur' dedi. Sonra bu konuyu biz yayınladık. Böylece oyunları bozuldu. Ukrayna filan ben onu bilmiyorum. Bize birçok yerden böyle bilgiler gelir" diye konuştu.
Semih Tufan Gülaltay ile ilgili konuyu Levent Temiz ile görüşüp görüşmediği sorulan Perinçek, şimdi hatırlamadığını ancak görüşmüş olabileceğini kaydetti.
Levent temiz ile ilişkisi
Levent Temiz ile ilişkisinin sorulması üzerine Perinçek, "Levent Temiz, çok değer verdiğim bir gençtir" dedi.
Temiz'in sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasındaki çatışmalara son vermek için çalıştığını belirten Perinçek, "Çok büyük iş yapmıştır. Bu konuda net tavır
alarak tebrik edilecek bir iş gerçekleştirmiştir" diye konuştu.
Savcı Pekgüzel'in "Levent Temiz'in oğlunuz ile 30 Ağustos'ta anıta çelenk koymaları konusunda telkininiz oldu mu? Veli Küçük, bu konuda telkinde bulundu mu?" şeklindeki sorusu üzerine Perinçek, "Benim telkinim oldu tabii. Benim telkinim dışında emrim vardır. Veli Küçük'ün katkısı varsa onu da kutluyorum, ama telkini olmamıştır" diye cevap verdi.
Perinçek, 1970'li yıllardan beri sağ, sol ve İslamcı fikirden gençlerin Türk Bayrağı altında toplanarak fikir tartışmaları yapmalarını savunduklarını anlattı.
Doğu Perinçek, "Eğer bu gençleri birleştiriyorsa Ergenekon iyi bir örgüttür" dedi.
Akın Birdal'ın vurulmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı belirtilen "TC Özel Harp Dairesi bildirisi" başlıklı belgenin sorulması üzerine Perinçek, bu belgenin ciddiye alınacak bir tarafı olmadığını söyledi.
"İlhan Selçuk ile irtibatı"
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in, İlhan Selçuk ile konuşmalarına değinerek "İlhan Selçuk sizden ne tür isteklerde bulunurdu? İrtibatınızı geniş kapsamlı olarak anlatır mısınız" şeklindeki sorusu üzerine Perinçek, "Biz Türk devrimci aydınları tabii ki birbirimizle konuşacağız. Az konuşmuşuz. Daha çok konuşacağız. Bunların konuşma düzeyinde bırakılması bizim hatamızdır. Örgütlenmek gerekirdi. Atatürk devrimlerini savunmak başka türlü mümkün değildir. İlhan Selçuk benim çok değer verdiğim bir ağabeyimdir. Son 50 yılın en önemli yazarıdır" dedi.
Savcı Pekgüzel'in "Ergenekon operasyonu ile ilgili İlhan Selçuk ile görüşme yaptınız mı?" şeklindeki sorusuna da Perinçek, "Bu operasyonun TSK'ya karşı yapıldığını söyledim. İlk zamanlar İlhan Selçuk bunu görmüyordu. Bakın bir yalan üretiliyor. Bu kesinlikle mafyaya karşı, çetelere karşı bir operasyon değil diye uzun uzun anlattım. İlhan Selçuk maalesef bunu o zamanlar anlamadı. Bunu Cumhuriyet gazetesinin o dönemdeki yayınlarında da görebilirsiniz. Biz bunu çok konuştuk. Başkaları da vardı. Bu bile Ergenekon diye bir örgüt olmadığını gösteriyor. Diğerleri ve İlhan Selçuk bu operasyonun bir tertip olduğunu görmüyorlardı. Sonra herkes gördü" cevabını verdi.
"Hayatımda darbeci diye bir leke yoktur"
İlhan Selçuk ile ilişkisi sorulan Perinçek, "Biz Türk devrimci aydınları birbirimizle görüşüyoruz. Az konuşmusuz keşke daha çok konuşsaydık. Bunları konuşma düzeyinde bırakmak hatadır. Bizim kusurumuz örgütlenmemiş olmaktır. İlhan Selçuk son 50 yılın en önemli yazarlarındandır" şeklinde konuştu.
Ergenekon operasyonuyla ilgili İlhan Selçuk ile toplantı yapıp yapmadığı sorulan Perinçek, "Zaman zaman toplantılarda bu konuda görüşülmüştür. Ben Türk Silahlı Kuvvetlerin hedef alındığı anlatmaya çalıştım ancak o, bunu göremiyordu. Ben uzun uzun anlattım. İlhan Selçuk, bunun tertip olduğunu görmüyordu ancak zaman içinde bunu herkes gördü" dedi.
Danıştay saldırısı
Savcı Pekgüzel'in Danıştay saldırısına ilişkin bir sorusu üzerine Perinçek, saldırıdan sonra 6 basın açıklaması yaptığını, savcının da bu basın açıklamalarına değindiğini kaydetti.
Bu açıklamalardaki bilgilerin hepsinin partililerin araştırmaları sonucunda ortaya çıkan güvenli kaynaklardan gelen bilgiler olduğunu vurgulayan Perinçek, böyle bir saldırının ardından siyasi bir partinin araştırmalar yapması gerektiğini savundu.
Saldırının "Türkiye'nin başına örülen bir çorap" olduğunu belirten Perinçek, saldırı sonrasında adı geçen Muzaffer Tekin'in teslim olmak istediğini ancak İsmail Paker, Mehmet Zekeriya Öztürk ve Ertaç Giray tarafından engellendiğini öğrendiklerini ifade etti.
Tekin'in teslim olmasının engellenmesinin bir tertip olduğunu savunan Perinçek, Paker, Öztürk ve Giray'ın Mehmet Eymür'ün adamları olduklarını öne sürdü.
Perinçek, yaptığı basın açıklamalarındaki bilgilerin ilerleyen zamanlarda doğrulandığını savunarak, Ertaç Giray hakkında Muzaffer Tekin'in teslim olmasını engellediği iddiasıyla dava açıldığını söyledi.
Saldırıyı gerçekleştiren Alpaslan Aslan'ın Bulgaristan bağlantılarının da önemli ipuçları olduğunu savunan Perinçek, "Alpaslan Aslan'ın bireysel olarak İslamcı bir eylem gerçekleştirdiğini kabul etmiyorum" dedi.
Suikast iddiası
İbrahim Şahin'in ile ilişkisi sorulan Perinçek, 1998 yılında Fethiye'de bir otelde toplantı yapıldığı ve İbrahim Şahin'in de bulunduğu toplantıda kendisinin öldürüleceğinin planlandığı yönünde bir duyum aldıklarını anlattı.
Perinçek, "Bu duyum üzerine yaptığımız yayınlar sonrası Şahin, benden randevu aldı. İl merkezine gelerek benimle görüştü. Şahin bana, 'Sizi öldürücek adam biz değiliz. Duyumlar yanlış gelmiş, Sizi öldürecek adam MHP İzmir İl Başkanı Musavvat Dervişoğlu'dur'. Şahin, bunları bir yazı olarak yazdı ve ben bunu sakladım. Şahin ile İlişkim budur" dedi.
"Papuç bırakmam"
Doğu Perinçek, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun çok değer verdiği bir insan olduğunu belirterek, "Alemdaroğlu gibi gerçek kahraman, devrimci aydınlarla bağ kurmamdan beni korkutacaklarını düşünüyorlarsa bunlara pabuç bırakmam, bunlardan korkmam" dedi.
Perinçek, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in "Zihni Çakır ile aranızda husumet var mı?" şeklindeki sorusu üzerine, Çakır'ı tanımadığını ve aralarında husumet olmadığını söyledi.
Perinçek, Çakır'ın yargılandığı davada mahkum edildiği için artık rahat konuşabildiğini ifade ederek, "Yalancıdır. Uydurma şeyleri kitap haline getirdi. Muslukçu olduğunu biliyorum. Belli insanlar bu tertipte kullanılmıştır. Zihni Çakır da bu insanlardan biridir" dedi.
Perinçek, Savcı Pekgüzel'in başka bir sorusu üzerine Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayı Milliye gibi örgütlerin bir programı ve disiplini olmadığını, bunların başıbozuk olduklarını, aralarında iyi niyetli insanlar bulunduğunu, ancak içlerinden provokatif unsurların da çıkabildiğini kaydetti.
İP'in Diyarbakır mitingine Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin katıldığı iddialarının doğru olmadığını belirten Perinçek, bu harekete destek vermediğini söyledi.
Perinçek, "Ben bir partinin genel başkanıyım. Böyle başıbozuk örgütlere destek vermem. İlhan Selçuklara, Kemal Alemdaroğlu'na, Vural Savaşlara destek veririm" diye konuştu.
İP'de DHKP/C, PKK ve İBDA-C ile Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi, Kuvayı Milliye gibi örgütlerle ilgili her türlü kitap ve broşürün bulunduğunu ifade eden Perinçek, bunların partinin arşivi olduğunu anlattı.
Savcı Pekgüzel, Mehmet Zekeriya Öztürk'ün Ankara'daki emniyet ifadesini huzurda da kabul ettiğini belirterek, bu ifadeden bölümler okuyup, Perinçek'ten genel bir değerlendirme yapmasını istedi.
Perinçek de, Öztürk'ün "Ordu darbesi gözlüyorlar" şeklindeki ifadelerini dalga geçmek için söylediğini belirttiğini, kendisinin bu olayın üzerine gittiğini, bu tür suçlamaları kesinlikle ortada bırakmadığını söyledi.
Perinçek, "Dalga geçtiğini söylüyor, fakat dalga geçmiyor. Bunlar, Mehmet Eymür tarafından dikte edilen ifadelerdir" dedi.
"Darbecilik yapmadım"
Partisinin Çin, Rusya, İran ile ilgili açılımlarını anlatan Perinçek, Avrupa ve Amerika tehdidine karşı Avrasya'nın desteğine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Ankara'da 2003 yılında düzenlenen mitingde "ordu göreve" pankartı açan kişilerin provokatif tertipte bulundukları için İP'den atıldıklarını belirten Perinçek, daha sonra bu kişilerden Erkin Yurtsever'in intihar ettiğini söyledi.
Darbelerde yargılandığını, hayatının hiçbir döneminde darbecilikle ilişkisi olmadığını vurgulayan Perinçek, tehditlere karşı koymak için Türkiye'de ordu ve millet beraberliğinin şart olduğunu kaydetti.
Başka bir soru üzerine de Perinçek, hiçbir zaman tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Ümit Sayın'ın kendisine darbe olasılığının arttığını söylemediğini, Türkiye'de bugün aydınların köşe yazılarında da darbeyi konuştuklarını anlattı.
Aralarında Zihni Çakır ve Şamil Tayyar'ın bulunduğu bazı yazarların Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için "9. darbenin lideri" yazdıklarını ifade eden Perinçek, darbeyle Türkiye'de bir şey yapılacağı kanısında olmadığını, darbenin Türkiye'yi çözümsüzlüğe iteceğini kaydetti. Perinçek, Ümit Sayın'ın tutarsız bir insan olduğunu söyledi.
Savcı Pekgüzel'in "Adil Serdar Saçan ile ilişkinizin boyutu nedir?" şeklindeki sorusuna da Perinçek, "Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklanan Emcet Olcaytu ile yaptıkları telefon görüşmesinin sonunda "Adil Serdar Saçan'a söyle, doğruları söylesin" dediğini belirtti.
Perinçek, "Adil Serdar Saçan'ın tertibi, Fethullahçılar'ın bu işi yürüttüğünü gördüğünü, uyandığı için de bu soruşturmaya dahil edildiğini" öne sürdü.
Başka bir soru üzerine de Perinçek, Türkiye'nin Atatürkçü Düşünce Derneği'nden iftihar etmesi gerektiğini, bu derneğin darbeyle, suçla ilişkisi olmadığını, yasal olduklarını ifade etti.
Savcı Pekgüzel'in davanın tutuksuz sanıklarından Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile ilişkilerinin boyutunu sorduğu Perinçek, Prof. Dr. Alemdaroğlu'na rektörlükten alınarak büyük bir haksızlık yapıldığını söyledi.
Perinçek, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önüne koyduğu dosya nedeniyle rektörlükten alındığını savundu.
Perinçek, "Alemdaroğlu çok değer verdiğim bir insandır. Alemdaroğlu gibi gerçek kahraman, devrimci aydınlarla bağ kurmamdan beni korkutacaklarını düşünüyorlarsa bunlara pabuç bırakmam, bunlardan korkmam" dedi.
"Veli Küçük'ün da aralarında bulunduğu grup bana suikast düzenleyecekti"
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Evinizde İbrahim Şahin imzalı bir belge bulunmuştur. İbrahim Şahin ile olan ilişkinizi açıklar mısınız?" şeklindeki sorusuna Perinçek, "1998 yılında Fethiye'de Platin Otel'de İbrahim Şahin'in de bulduğu bir toplantı yapıldığını, bu toplantıda beni öldürtmek için plan yapıldığı ihbarını aldık" dedi.
İbrahim Şahin'in de bu kişilerle bağlantılı olduğunu tespit ettiklerini belirten Perinçek, bu olayı yargılandığı mahkeme sürecinde de gündeme getirdiğini söyledi.
Daha sonra Şahin'in kendisini arayıp randevu aldığını ifade eden Perinçek, "İP İstanbul İl Merkezi'nde görüştük. Şahin, bu iddianın doğru olmadığını belirterek, 'Bu duyumlar yanlış ihbar edildi' dedi. 'Sizi öldürecek adam MHP İzmir İl Başkanı Musavvat Dervişoğlu'dur' dedi. 'Musavvat Dervişoğlu, MİT mensubudur. Seni öldürmeyi planlayan kendisidir. Haksız yere beni suçladınız, size yapılan komplonun içinde ben yoktum' dedi. Buna ilişkin yazdığı kağıdı bana verdi. O belgeyi sakladım. Bu belge, o belgedir."
Perinçek, 2 minibüs dolusu ülkücü gencin silahlı olarak parti binası önüne geldiğini ancak o sırada "Doğu Perinçek hapse atıldı. Gerek kalmadı" diye bir haber gelmesi üzerine suikasttan vazgeçildiğini öğrendiklerini ileri sürdü.
Çapraz sorgusuna devam edilen Perinçek, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Ergun Poyraz'a ilişkin hazırlık soruşturmasında yer alan bazı belgelerin kendisinden çıktığını hatırlatması" üzerine, bu belgelerin İstanbul'da basına servis edildiğini öne sürdü.
"Bu ifadelere ulaşamayan zaten gazeteci değildir" görüşünü savunan Perinçek, bunun kendisine yöneltilen suçlamalarla da ilgisinin bulunmadığını, ayrıca 7 katlı binada çıkan her belgeden sorumlu tutulamayacağını belirtti.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, Perinçek'e, ifadesinde istikrarlı bir çizgi izlediğini söylediğini, ancak çok önemli konularda, çok önemli farklılıklar ortaya koyduğunun açık kaynaklardan izlenebildiğini kaydetti.
"Türkiye Kürdistan'ı sözü"
Savcı Taşkın, Perinçek'e savunmasının başında kendisine her türlü sorunun sorulmasını istediğini belirttiğini hatırlatarak, bu nedenle daha önceden sormayı düşünmediği bazı soruları olduğunu bildirdi. Taşkın, "Söylem farklılıklarının Ergenekon Terör Örgütü'nün yeniden yapılandırılmasına denk geldiğini düşünüyoruz" dedi.
Perinçek'in çeşitli tarihlerdeki "PKK ve Kürt sorununa" ilişkin federasyonu da öngören beyanlarını okuyan savcı Taşkın, "bu beyanların kendisine ait olup olmadığını, bu görüşlerinde bir değişiklik oluşup oluşmadığını ve beyanların dava konusu yapılıp yapılmadığını" sordu.
Savcıya bu soruyu sorduğu için teşekkür eden Doğu Perinçek, şu ifadeleri kullandı:
"Ben hayatımda Türkiye Kürdistan'ı diye bir kelime kullanmadım. Herhalde bunları aktaran kaynak kendinden bazı şeyler de katmıştır. Ben her zaman, Türkiye'nin birliğinden yana oldum. Söylenenlerin büyük bir bölümü doğrudur. Biz halkın gönlünü kazanarak iradesi doğrultusunda bir çözümü savunduk. Yaklaşık 1 yıl kadar hatalı olarak federasyonu savunduk. Bu federasyonu birleştirip, daha ileri birliklere yönelik bir süreç ortaya çıkarmak istedik. Bunu da Atatürk'ten esinlenerek yaptık. Atatürk de İngilizler Kürtlere özerklik vermeyi vaat ettiklerinden, İngilizlerin vereceği özerkliği biz verelim, demişti. Bunun yanlış olduğunu daha sonra gördük ve 1995 yılında buna ilişkin bir öz eleştiri yayınladık."
Perinçek, savcının okuduğu bütün konuşmaların toplanarak Diyarbakır'da hakkında dava açılarak yargılandığını ve beraat ettiğini söyledi. Doğu Perinçek, beraat kararının gerekçesinde konuşmalarının bütünlüğüne bakıldığını, kastının birlik olduğunun ve siyasi öneri kapsamında bulunduğunun bildirildiğini anlattı.
Abdullah Öcalan ile görüşme
Savcı Nihat Taşkın'ın, "Deniz" adı verilen gizli tanığın beyanlarını hatırlatarak, "Abdullah Öcalan ile görüşmesini" sorması üzerine Perinçek, beyanlarda geçtiği gibi askeri törenle karşılandığının doğru olduğunu belirtti.
Bunun sosyalist hareket içindeki ağırlığından olabileceğini, ancak başka şüpheleri bulunduğunu kaydeden Perinçek, askeri tören havasını bozmak için sırada duran kişilerin ellerini sıktığını ileri sürdü.
Perinçek, burada 10 gün değil, 2 gün kaldığını, Öcalan ile yemekleri birlikte yediğinin doğru olduğunu söyledi.
Abdullah Öcalan ile röportajının diğer röportajlardan farklı olduğunu savunan Perinçek, röportajın Milli Güvenlik Kurulu tarafından çoğaltılarak Güneydoğu Anadolu'da dağıtıldığını iddia etti.
Nihat Taşkın'ın, internete bakıldığında, Öcalan ile görüşmesine ilişkin fotoğrafların çıktığını hatırlatması üzerine Perinçek, "Ben o fotoğraflarla en sonunda iktidar olacağım" dedi.
Duruşma salonunda bulunanların bu sözü alkışlaması üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, alkışladığını gördüğü bir kişiyi dışarıya çıkartarak, "Futbol sahası değil burası adabınızla oturacaksınız" diye konuştu.
PKK'nın kuruluşu ile ilgili iddialar
Savcı Taşkın'ın, "PKK'nın MİT tarafından kurulduğunu söylüyorsunuz, bunu neye dayandırıyorsunuz?" sorusuna Doğu Perinçek, "bunu PKK'nın 1980'lerde oynadığı role dayandırdığı" karşılığını verdi.
Perinçek, "PKK ilk bizi vurdu. Herhangi bir sol örgütün hedefi sol örgüt olamaz. Bu ancak gladyonun görevi olabilir. Sonra ne oldu o bölgede Atatürkçülük kalmadı. İlerici, solcu doğudan temizlendi. 1960'lı yıllarda oranın halkının çoğu solcuydu. Sol birleştiren bir unsurdur. Türkiye'de Kürt yurttaşların arasında solcular birlikten, sağcılar bölünmeden yanadır" iddiasında bulundu.
Doğu Perinçek, Abdullah Öcalan'ın yargılandığı bir davada ceza almadığını, ancak aynı konumda olan başka kişilerin 7,5 yıl hapis aldığını, Öcalan'ın o dönemde anlaşma yaptığını ve örgütü kurduğunu ileri sürdü.
Savcı Nihat Taşkın'ın, Abdullah Öcalan'a yazdığı bir mektuba ilişkin soruları üzerine de Perinçek, partisinin hükümet olması halinde 5 dakika içinde Öcalan'ın kendisine önerilen politikaların hizmetine gireceğini savundu.
Perinçek, mektubun yazıldığı dönemde Öcalan'ın PKK tarafından hain ilan edildiğini, ancak halk tarafından sahip çıkıldığını öne sürdü. Savcı Taşkın'ın mektubun saygılı bir üslupla yazıldığını söylemesi üzerine Perinçek, "Hangi saygı efendim. Bir kişiye küfrederek mektup yazılmaz ki" dedi.
Perinçek, röportajı ve yazdığı mektup dışında Öcalan ile iletişiminin olmadığını ileri sürerek, "Sizin bildiğiniz bir şey varsa delillerini mahkemeye sununuz" diye konuştu.
Savcı Nihat Taşkın'ın, doğudaki mitinglerde kendisinden başka kimsenin Türk bayrağını bölgeye götüremediğini, buna ilişkin görüntüler izlettirdiğini hatırlatarak, "Görüntülerde sizin partinizin bayrağı dışında bir bayrak görmedik. Bize tekrar gösterir misiniz?" dedi.
Perinçek de o dönemde Türk bayrağının son mitinglerdeki kadar yoğun olmadığını, o görüntülerin kısa bir bölümünün izlettirildiğini belirterek, gerekirse bunları tespit edip yeniden getireceklerini söyledi.
Özel Harp Dairesine ilişkin bir soru üzerine de Perinçek, NATO'ya girilmesinin ardından TSK'nın içinde bir kontrgerilla örgütünün oluşturulduğunu, bunun 1971 ve 1980 darbelerini gerçekleştirdiğini iddia etti.
Perinçek, 1990 yılından sonra bazı değişiklikler yaşandığını ve TSK'nın ABD'ye karşı güvensizlik duyduğunu iddia ederek, Özel Harp Dairesinin adı lekelendiği için adının Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak değiştirildiğini savundu.
Bunun ardından Özel Harp Dairesinin işlevinin emniyete kaydırıldığını öne süren Perinçek, gladyonun halen faaliyetlerini sürdürdüğünü, orada burada bulunan bombaların bunun göstergesi olduğunu, ileride bunların yalan olduğunun ortaya çakacağını iddia etti.
Perinçek, "Susurluk'u araştıran kim varsa, bu davada sanık oldu. Demek ki bu dava Susurluk'un ortaya çıkmasını isteyen bir dava değil. Susurluk'u araştıranlara karşı bir davadır" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz KurumlarıYerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu 41 sanıktan Erkut Ersoy, Hayrettin Ertekin ve Mete Yalazangil dışındaki 38'i katıldı.
Tutuksuz sanıklardan ise Güler Kömürcü Öztürk ve Yusuf Beşirik de duruşmada hazır bulundu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Marmaray'daki darp olayının perde arkası! Yeni detaylar ve görüntüler ortaya çıktı
İSTANBUL KURBAN SATIŞ YERLERİ 2025: Kurbanlıklar İstanbul'a geldi mi? Kurban pazarları kuruldu mu?
Trabzon'da şiddetli yağış hayatı felç etti: Yollar göle döndü
Sırtında 100 kiloluk yük ruhunda azim! Öznur Kurt'un ilham veren başarısı: Kendi işinin hem hamalı hem de patronu
İZMİR ESHOT GREV: ESHOT Grevi Bitti Mi? İzmir ESHOT Grev Ne Zaman Bitecek? İzban Grevde Mi? İzmir Otobüs Seferleri Durumu