Münevver'in kardeşi Garipoğlu'na saldırdı

Münevverin kardeşi Garipoğluna saldırdı
expand

İstanbul Etiler'de başı kesik halde çöp konteynırında bulunan Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşma sırasında Münevver'in kardeşi Enver Karabulut, Cem Garipoğlu'na içinde tuz ruhu ve çamaşır suyu bulunan şırıngayla saldırdı. Gözaltına alınan Enver Karabulut daha sonra serbest bırakıldı.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Garipoğlu'nun anne ve babasının da aralarında bulunduğu 6 sanık hakkında Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava dosyasıyla, Cem Garipoğlu'nun dava dosyasını birleştirdi. Bu karar ile dava artık Çocuk Ağır Ceza'da görülmeyecek.

Şırıngalı saldırı

Garipoğlu bu sabah Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nden Bakırköy Adliyesine getirildi. Duruşmaya öldürülen Münnever Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, annesi Nagihan Karabulut, kardeşi İbrahim Enver Karabulut ile ailenin avukatları Altan Altınyurt, Beliz Özkan, Rezan Epözdemir ile tutuklu sanık Cem Garipoğlu ve avukatı Aytekin Kaya katıldı.

Mağdur yakınları ile katil zanlısının yüzyüze geldiği duruşma gergin başladı. Münevver'in kardeşi İbrahim Enver Karabulut, duruşmada olay gününü anlatan katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun üzerine şırınga ile bir sıvı püskürttü.

Güvenlik güçlerince müdahale edilen Karabulut duruşma salonundan dışarı çıkartıldı ve gözaltına alınarak Çocuk Büro'ya götürüldü.

Tuz ruhu ve çamaşır suyu karışımı

Enver Karabulut, polise verdiği ifadede, "Şırınganın içinde tuz ruhu ve çamaşır suyu karışımı vardı" dedi. Enver Karabulut, savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Söz konusu sıvı 'niteliksiz' olduğu için Karabulut'un serbest bırakıldığı açıklandı.

Cem'e de bulaştı

Şırıngadan çıkan sıvının üzerine temas etmesi nedeniyle duruşma salonundan çıkartılan Cem Garipoğlu ise, bir süre sonra yeniden salona geri getirildi. Bunun üzerine, ara verilen duruşmaya kaldığı yerden devam edildi.

PROTESTOLAR
Adliye önüne gelen ve kendilerini, "Emekçi Hareket Partili kadınlar" olarak nitelendiren grup, "Münevver Karabulut katledildi, tüm kadın cinayetlerinin hesabını soracağız" şeklindeki pankart açarak Cem Garipoğlu aleyhinde sloganlar attı.

Grup adına açıklama yapan Belce Metin, Cem Garipoğlu'nun cinayeti tasarlayarak, canavarca bir hisle ve ailesinin de katkılarıyla gerçekleştirdiğini öne sürdü.

Ellerinde Münevver'in fotoğrafları ile dövizler bulunan Karabulut'un arkadaşları ile bazı vatandaşlar da adliye önünde  gösteri düzenledi.

Cem cinayeti anlattı

- Ben olaydan 1 yıl önce Bebek'te tesadüfen Münevver Karabulut ile tanıştım. 5 ay sonra da sevgili olduk. Hatta Münevver ile sevgiliyken Enver ile tanıştık. Münevver 7-8 kez evimize geldi. Münevver'i annem ile de tanıştırdım. Olaydan birkaç gün önce bize gelmişti, tartıştık. Bana hakaret etmeye başladı. Erkekliğime hakaret etti. 'Sen nasıl erkeksin' dedi. Olay tarihinde Münevver'in okuluna gittim. Birlikte karar alıp bize geldik. Bizde kimse yoktu. Arka bahçeden içeriye girdik. İki sevgili gibi öpüştük sarıldık. O sırada Münevver lavaboya gitti. Masanın üzerinde bulunan telefonunu karıştırdım, mesajlara baktım. Sevgilim, canım yazılı mesajları gördüm. Mesajların ne olduğunu sordum. Münevver de "Ben seni seviyorum. Bu mesajın önemi yok" dedi.

- Münevver'in bu umursamaz tavrı beni çok kızdırdı. Israrlarla mesajların kimden geldiğini sordum. 'Sen benim babam mısın soruyor sun' dedi. Tartışma çıktı. Münevver'i çok sevdiğim için deliye döndüm. Cinnet mi geçirdim hatırlamıyorum, kendime geldiğimde Münevver'i ölü buldum. Masanın üzerindeki bıçakla vücuduna vurduğumu tahmin ediyorum. Münevver'i cansız görünce kendimi de öldürmek istedim. Ancak yapamadım.

 - Telaşla cesetten kurtulmaya çalıştım. Evdeki bir bavulu aldım. Münevver'i cesedini bavula sığdırmaya çalıştım. Sığmayınca evden koşarak nalbura gittim. Testere aldım. Tekrar eve gelip önce başını kestim, sonra gitar kutusuna koydum. Cesedi de bavula yerleştirdim. Daha sonra korsan taksiyle evden ayrıldım. Evden ayrılmadan da önce kirli çamaşır sepetinde bulunan çamaşırlarla yerdeki kanları temizledim. Arabaya bindim ve Etiler'e geldim. Bagajdan bavul ve gitar kutusunu indirdim ve çöp konteynerina attım. Bilinçsizce ne yaptığığımı bilmeden alışveriş merkezine geldiğimi anladım. Sonra Bahçeşehir'deki evimize gittim. Evde annem, kızkardeşim ve kızkardeşimin öğretmeni vardı. Annem çamaşır sepetindeki kanları görmüş olacak ki 'ne oldu' diye sordu. Ben de cevap vermeyerek soruyu geçiştirdim. Daha sonra eve babam geldi. Annem babama birşeyler anlatmış olacak ki ne olduğuna dair sorular sordu. Dışarı çıkmak istediğimi söyledim. Babamla Beylikdüzü'ndeki şirket lojmanlarına geldik.

 - Yanımızda kimse yoktu. Babam bana ne olduğunu sordu, beni sıkıştırdı. Ben de , kız arkadaşım Münevver'in eve geldiği, içtiğimizi ve onu kazayla ittiğim sırada kafasının masaya çaptığını söyledim. Evdeki kanın bu şekilde oluştuğunu söyledim. Babam da bana 'Münevver'i ara durumunu sor' dedi. Babamdan gerçeği gizledim.

 - Şirket çalışanları Mehmet Karakayalı ve Habip Kurt'un bulunduğu lojmana geldik. Babam beni burada bıraktı ve gitti. Mehmet Karakayalı, bana soru sormaya başladı. Ben de babamla tartıştığımı söyledim. Bir süre sonra lojmana çıktım. Babam sonra geri geldi. Bahçeşehir'de bulunan bir kafeye gitmek istediğimi söyledim. Babam beni kafede bıraktı. Bir süre kafede tek başıma oturdum. Sonra hatırlamadığım bir şahıs geldi yanıma, uzun boyluydu. Beni tanıdığını düşündüm ve arabaya bindim.

- Bu kişiyle birlikte bilmediğim bir yere gittik. 6 saat yolculuk yaptık. 7 ay boyunca tek başıma bir evde kaldım, tanımadığım bir kişi 10 günde bir gelip yiyecek bırakıyordu. Saklandığım sırada ailemden kimseyle görüşmedim. 7 ay sonunda bir kişi eve geldi ve beni teslim edeceğini söyledi. Olup bitenleri televizyondan izliyordum.

- Ben bu kişiye, teslim olacağımı söyledim. Bu kişiyle birlikte yolculuk yaptık. Daha sonra yol kenarıda beni bıraktı ve birazdan gelecek araca bin dedi. O araca bindim. Araçta avukat Aytekin Kaya vardı. Avukat bana büfeden yiyecek aldı. Daha sonra gelip polisler beni aldı. Pişmanım, böyle bir suş işlemek istemezdim. Keşke onun yerine ben ölseydim. Keşke onu geri getirmek mümkün olsaydı. Ailesi için zor bir durum. Benim yüzünden kızları öldü. Kendi ailem için de üzgünüm. Oğulları katil oldu. Suçu tek başıma işledim. Pişmanım.

Garipoğlu'na sorular

Zanlı Garipoğlu, savunmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Talip Armağan'ın suçu tek başına işleyip işlemediği yönündeki sorusu üzerine, "Bu suçu tek başıma işledim" dedi.

Olayda kullanılan testereye ilişkin soru üzerine de Garipoğlu, "İddianamede belirtilen testereyi olay günü öğle saatlerinde aldığıma dair tanık beyanları, kamera görüntüleri ve satış fişlerini kabul etmiyorum. Bugün savunmamda söylediğim gibi ben olayın hemen akabinde gidip bu testereyi satın aldım. Tanıklar saati yanlış söylemiş olabilirler" diye konuştu.

Bilgisayarında bulunan ve Münevver Karabulut ile yaptığı MSN görüşmelerinin kayıtlı olduğu "Zeytinburnu sürtüğü" klasörüne ilişkin soru üzerine Garipoğlu, "Münevver ile konuşmalarımızda bana laf olsun diye (züppe) ve benzeri şekillerde hitap ediyordu. Ben de öylesine herhangi bir amacı olmayan bir şekilde MSN'de yaptığımız görüşmeleri (Zeytinburnu sürtüğü) adlı bir klasörde saklıyordum" dedi.

Önceki ifadelerini yineledi

Mahkemede daha sonra Cem Garipoğlu'na, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinde yapılan sorgusuna ilişkin söyleyecekleri soruldu. Verilen ifadelerin kendisine ait olduğunu söyleyen Garipoğlu, bu ifadeleri aynen tekrar ettiğini belirtti.

İfadelerinde bazı farklılıklar görüldüğü gerekçesiyle mahkeme heyeti tarafından yöneltilen sorulara Garipoğlu, "Soruşturma evresinde önce iki, sonra bir duble votka aldığımı söylemiştim. Şimdi hatırlamıyorum. Babama (Ben Münevver'i öldürdüm) şeklindeki durumu tam olarak söylediğimi veya ne zaman söylediğimi şimdi hatırlamıyorum" dedi.

Daha sonra Cumhuriyet Savcısı'nın talebi üzerine olayın mutfakta geçtiğini söylemesine rağmen, evin farklı yerlerinde bulunan kan izlerinin ne şekilde meydana geldiğinin sorulması üzerine Garipoğlu, bu konu hakkında gelecek celse ifade vermek istediğini söyledi.

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir'in soruları üzerine Garipoğlu, "Ben maktulün kafasında sert cisimle meydana gelen darbenin ne şekilde olduğunu hatırlamıyorum. Olay benim anlattığım şekilde olmuştur. Ben Münevver ile buluşmaya gitmeden önce Bahçeşehir'deki evimizden çıkıp bir poşet ile tekrar dönüp dönmediğimi, elimde poşet olup olmadığını ve var ise poşetin içinde ne olduğunu hatırlamıyorum" yanıtını verdi.

Epözdemir'in, sanığa "Mayasız Ayini"nin ne olduğunu bilip bilmediğini ve cinayet gecesi Hayyam Garipoğlu'na ait araçla nereye gittiklerini sorması üzerine Garipoğlu, "Mayasız Ayini hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Öyle bir ayini hiç duymadım. Amcam Hayyam Garipoğlu'nu da olayın olduğu tarihten 15 gün kadar önce görmüştüm. Ondan sonra görmedim. Lojmana gittiğimde lojmandayken ve lojmandan ayrılırken amcam Hayyam Garipoğlu'nu görmedim, yani amcam orada yoktu" dedi.

Sanık avukatı "akli denge" raporu istedi

Duruşmada söz alan sanık avukatı Aytekin Kaya da avukat Rezan Epözdemir'in soruları üzerine, Türkiye'deki ceza usul yasalarının, çapraz sorgu ve karşılıklı sorgulama şeklinde bir usul öngörmediğini savundu.

Kendilerinin savunma makamı olarak adaletin tecelli etmesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirten Kaya, "Müvekkilimin akli dengesinin yerinde olup olmadığı konusunda rapor alınmasını talep ediyoruz" dedi.

Münevver'in ailesi de söz aldı

Söz verilen Münevver Karabulut'un annesi ve babası sanıktan şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini ifade etti. Mahkeme heyeti ailenin binaen davaya katılmalarına karar verdi.

Daha sonra söz alan Nagehan Karabulut, Garipoğlu'nun en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Süreyya Karabulut da Türk adaletine güvendiğini belirterek, "Ben kızımı katleden sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum. Ayrıca sanığa, 197 gün boyunca kol kanat gererek saklayan kişilerin bulunmasını istiyorum. Sanığın savunmalarının ezber ifadesi olduğunu düşünüyorum. Kızı katledilen bir baba olarak bunu kimlerin ne şekilde sakladığını öğrenmek istiyorum" diye konuştu.

Davalar birleşti

Cumhuriyet Savcısı Uğur Sürmeli, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinde, Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu ve birlikte yargılandığı kişiler hakkındaki davanın ve Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın tanıklarının ve delillerinin aynı olduğunu belirtti.

Her iki dosyadaki delil değerlendirmelerinin birbirini etkileyecek olması, davanın birlikte yürütülmesinin zorunlu bulunması, usul ekonomisi ve davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, her iki dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle iki ayrı mahkemede görülen davaların birleştirilmesi yönünde mütalaa verdi. Mahkeme heyeti, sanık Cem Garipoğlu hakkındaki "kasten nitelikli insan öldürmek" suçuna ilişkin davanın, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, Mehmet Nida Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu diğer sanıkların yargılandığı dava ile birleştirilmesine karar verdi.

Anne Karabulut: "Göz göze gelmek istiyorum"

Duruşma öncesi açıklama yapan anne Karabulut, "Sadece göz göze gelmek istiyorum" derken, baba Süreyya Karabulut "Yüzyılın davası olduğu için söylenecek birşey yok. Yolumuz uzun. İnşallah hakettikleri cezaları alacaklardır. En çok cinayetin nedenini ve Garipoğlu'nun 197 gün kimler tarafından saklandığını merak ediyorum" ifadesini kullanmıştı.

CHP'li Soysal da izledi

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da duruşma salonundaydı. Duruşma salonuna Anadolu Ajansı ve TRT'nin de aralarında bulunduğu 10 basın kuruluşundan sadece muhabirler alındı. Duruşma başlamadan önce salona girmek isteyen gazeteciler ile polisler arasında kısa süreli tartışma yaşandı.

Avukatın silahı alındı

Bu arada Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, yanında taşıdığı silahı Bakırköy Adliyesi girişindeki silah teslim noktasına bıraktı. Buradaki polis memurlarının silahın taşıma ruhsatını sordukları Epözdemir, yanındaki "silah satın alma yetki belgesini" gösterdi. Silah taşıma ruhsatını sunamadığı için silaha el koyan polisler, avukat Epözdemir hakkında işlem yaptı. El konulan silah, Osmaniye Polis Merkezi'nden gelen görevlilere teslim edildi.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow