Uçakla zirai ilaçlamaya Danıştay'dan geçit yok

Danıştay, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, "uçakla zirai mücadelenin yasaklanması kararının iptali" amacıyla açılan iki davayı, çevreci gerekçelerle reddetti.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, çevrenin korunması ve AB'ye uyum amacıyla, geçen yıl mayıs ayında, "zeytin dışında tarımda zirai mücadelede uçak kullanımının yasaklanması" yönünde aldığı kararın iptali için 3 firma Danıştay'a dava açtı.
Bu davalardan 2'si sonuçlanırken, Danıştay, yasaklama konusunda bakanlığı haklı buldu. Danıştay kararlarında, "yapılan çalışmalar, havadan ilaçlamanın yer aletleri ile yapılan ilaçlamaya göre doğal dengeyi bozmakta daha fazla etkisinin olduğunu, çevrenin, ilaçlanmayan alanların ve ürünlerin bu ilaçlamadan istek dışı zarar gördüğünü ortaya koymaktadır" denildi.
Kararda, "İnsan sağlığının ve diğer canlıların oluşturduğu doğal zincirin korunması için, zirai mücadelenin yeteri kadar ve belirli alanlarda ilaçlama ve gübreleme yapılarak gerçekleştirilmesi esas olduğundan, bu amaçla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan AB ülkelerinin bir kısmında havadan ilaçlamanın sınırlı kontrollü kullanımına izin verildiği bazılarında ise tamamen yasak olduğu dikkate alındığında, dava konusu işlem öncesi süreç değerlendirildiğinde, davacı iddialarında hukuki isabet bulunmamaktadır" ifadesi yer aldı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın uçakla zirai mücadeleyi yasaklamasının ardından, sektörde faaliyet gösteren firmalar, o dönemde, gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan destek istemişlerdi.
"Devlet uçakları hurda niyetine alsın"
AB'ye uyum ve çevreyi koruma amacıyla alınan karar ile 26 firmada 77 zirai mücadele uçağı atıl hale gelirken, firmaların 2 yıldır tek bir uçuş dahi yapmayan bu uçaklar için yıllık 5 bin-7 bin YTL tutarında motorlu taşıtlar vergisi (MTV) ödediği için zor duruma düştüğü belirtiliyor.
Er-AH Havacılık Ticaret Ltd. Şti.'nin sahibi Erdoğan Cabıoğlu, bakanlığın kararı ile sektörün "resmen öldüğünü", 26 firmadaki 77 uçağın atıl durumda kaldığını söyledi.
Bakanlığın sadece zeytin sineği için uçakla mücadeleyi uygun gördüğünü, bunun için ise sadece 2-3 uçağın yeterli olduğunu anlatan Cabıoğlu, buna rağmen, bu yıl zeytin sineğinde de uçakla kimyasal ilaçlama yapılmadığını belirterek, "İki yıldır tek bir uçuş dahi yapmayan uçaklar için, yıllık 5 bin-7 bin YTL MTV ödüyoruz. Firmaların bu vergi yükünden kurtarılması için bakanlığa başvurduk. Bu konuda hazırlık yapılıyor. Ama yıl sonuna kadar bu düzenleme yetiştirilmezse, 2008 yılının vergisi de omuzlarımıza binecek. Bu uçakların başka bir amaçla kullanımı mümkün değil" dedi.
Zeytin ağaçlarında uçakla mücadele
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri, uçak ile tarımsal mücadelenin ancak başka türlü bu işin mümkün olmadığı hallerde düşünülebileceğini belirtirken, bu nedenle sadece yüksek alanlarda yetişen zeytin ağaçlarında uçakla mücadeleye izin verildiğini kaydetti.
Verilen bilgiye göre, uçaktan atılan ilacın yüzde 1'den daha azı hedeflenen zararlıya ulaşıyor. Yüzde 30'u havada sürükleniyor, yüzde 10'u buharlaşıp havada kalıyor, yüzde 41'i bitki ve toprak üzerinde kalıntı oluşturuyor.
Buharlaşan, havada sürüklenen bu ilaçlar, çevresel değerleri olumsuz etkilerken, su kaynakları kirleniyor, yerleşim yerlerinde insanların akut zehirlenmelerine neden oluyor.
ABD'de en fazla tarımsal üretim yapılan Kaliforniya'da 1997-2000 yılları arasında yürütülen çalışmalar, bölgedeki tüm tarımsal zehirlenmelerin yarısının havadan sürüklenen pestisitlerden (kimyasal ilaç kalıntısı) kaynaklandığını ortaya koydu.
Hedeflenmeyen canlılar da hedef oldu
Hedeflenmeyen canlılara da ilaçlar ulaştığı için, 1987-88 yıllarında Trakya'da havadan yapılan ilaçlamalar sonrasında yılanların ölmesi nedeniyle, 1989'da bölgede farelerin zararı arttı.
Havadan yapılan ilaçlamada, sürüklenen ilaçların çevre tarlalara da ulaşması nedeniyle, organik üretim ve diğer bitkisel ürünler de zarar görüyor. İlaç kullanılmadığı halde, birçok ürün, ilaç kalıntısı nedeniyle ihracattan dönüyor.
Kilis'te, hiç uçaktan ilaçlama yapılmamasına karşın, 2004'te organik ürün olarak ihraç edilen zeytinyağı, ilaç kalıntısı nedeniyle geri döndü. Zeytine, Suriye'de yapılan uçaktan ilaçlamadan sürüklenen ilaçların bulaştığı anlaşıldı.
Adana Yüreğir'de, organik narenciye üreten bir üreticinin sertifika almak için gönderdiği ürünlerde, tam sertifika alma aşamasında yüksek düzeyde ilaç kalıntısı çıktı.
Üretici sertifika alamazken, organik üretim mümkün olamadı. Organik ürün üreticileri, uçakların tarlaları üzerinde manevra yapmasını bile istemiyor. Diyarbakır'da yapılan zirai ilaçlama nedeniyle 80 km uzağındaki dut ağaçlarını yiyen ipekböceklerinin öldüğü tespit edilmişti.
İlaç toprakta kalıyor
Karpuz gibi yere yapışık veya çok yakın bitkilerde, zararlılar genellikle yaprakların altında saklandığı için uçaktan atılan ilaçların bu zararlılara ulaşması hemen hemen mümkün olmuyor.
İlaçların büyük bölümü toprağa ve bitkinin üzerine düşüyor. Etkili olması için daha yüksek ilaç dozda kullanılıyor veya birkaç ilaç karıştırılıyor. İlaç, "kimyasal bomba" haline geliyor.
Bazen, ilacın zararlıya ulaşmaması nedeniyle sistemik (bitkinin damarlarına giren, ürüne de geçen) ilaçlar kullanılıyor. Oysa 30-40 cm'den yerden yapılacak spesifik uygulamalar, hem maliyeti düşürüyor hem de daha etkili mücadele sağlıyor.
Avrupa'dada orman ve mera alanları dışında uçak ile kimyasal atımı, son derece sınırlı. Türkiye'nin de taraf olduğu Rio Deklarasyonu'nda doğal denge, çevre ve insan sağlığının korunması için önlem alınması zorunluluğu ve alternatif yöntemlerin geliştirilmesi öngörülüyor.
AB talimatlarında ise "geçerli bir alternatifin mevcut olması veya diğer sprey uygulama metotlarına oranla daha iyi çevresel getirileri olmaması durumunda havadan ilaçlamanın yasaklanması" destekleniyor.
Dünyada kimyasal ilaç kullanımının azaltılması ve biyolojik mücadele eğilimlerinin arttığına işaret eden yetkililer, Almanya'da sadece ormanlık alanlarda biyolojik ilaçların uçakla atımına izin verildiğini, İngiltere'de ise sadece meralarda uçakla ilaçlama yapıldığını söyledi.
Verilen bilgiye göre, her ülke kendi şartlarına göre kural koymakla birlikte, Nijerya ve Mısır'da uçak ile ilaç atımı yasak. Avusturya, Danimarka, Estonya ve Slovenya'da yasak. Belçika, Fransa, İspanya'da, İtalya'da bazı ürünlerde serbest.
Biyolojik mücadele olumsuz etkileniyor
Uçak ile ilaçlama, insan sağlığına doğrudan etkisi dışında biyolojik dengeyi bozarken, biyolojik mücadeleyi de önlüyor. Bakanlık, başta süne olmak üzere birçok bitki zararlısı için yararlı böcekler yetiştirerek doğaya bırakıyor. Ancak, uçak ile ilaç atılınca bu böcekler de ölüyor ve biyolojik mücadele gelişemiyor.
Türkiye'de zirai mücadele uçak, en fazla süne ile mücadelede kullanılıyordu. Yetkililer, uçak ile yapılan mücadelenin etkiliğine dikkat çekerken, "Süne ilacı uçaktan atılırken, Türkiye buğday ithal ediyordu. 3 yıldır yerden mücadele yapılıyor ve Türkiye un ihracatında rekoru kırıyor" dedi.
Süne ile mücadele için her yıl ortalama 19 milyon dekar alan yerden ilaçlanırken, 2004'ten itibaren bakanlık strateji değiştirerek yerden mücadele kararı aldı ve yer aleti ve ilaç dağıtmaya başladı.
2005'te sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da uçak kullanıldı. Bu yıl, Doğu ve Güneydoğu'da süne için kullanılan ilaçlar devlet tarafından verilirken, Türkiye genelinde hiç uçak kullanılmadı.
Gelecek yıldan itibaren süneile mücadeleyi çiftçi kendi imkanları ile yapacak. Yetkililer, yerden ilaçlama için alet ve ekipman sorunu olmadığını, teknik olarak mısır ve pamuk ile tüm tarım ürünlerinde tüm mücadele hizmetlerinin yer aletleriyle rahatlıkla yapılabildiğini, yeni ekipman alınması gerekmediğini vurguladı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Sırrı Süreyya Önder’e veda! Tabuttaki 'zeytin dalı' detayı dikkat çekti...
Özgür Özel'e saldırı! Ahmet Hakan yazdı: Alçakça, kalleşçe şerefsizce
"Demokrasiye atılan yumruk" Abdulkadir Selvi yazdı...
SON DAKİKA HABERİ || CHP lideri Özgür Özel'e yumruklu saldırı! Saldırganla ilgili çarpıcı detaylar
KKTC'de TEKNOFEST heyecanı! Rekor katılım sağlandı