Veli Küçük: "Suçluysam assınlar beni"

Veli Küçük: Suçluysam assınlar beni
expand

Ergenekon davasının 63. duruşmasının öğleden sonraki bölümünde tutuklu sanıklardan Selim Akkurt'un çapraz sorgusu yapıldı. Sorgu sırasında akkurt'un savcıların kendisine Veli Küçük aleyhinden ifadeye zorladığını öne sürmesi üzerine Küçük söz aldı: "Suçluysam assınlar beni"

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Mahkeme Başkanı Köksal Şengül'ün söz vermesi üzerine konuşan Küçük, "Suçluysam assınlar beni. Ben bu vatan için çalıştım. Kinleri nedir bu savcıların? TSK'ya 35 yıl hizmet ettiğim için mi Küçük hakkında ifade versinler diye uğraşıyorlar" dedi.

Bunun üzerine söz alan savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mahkeme Başkanı'na dönerek "Hakaret eden sözler söyledi. Biz buradan duyduk siz duymadınız" diye konuştu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesinde görülen duruşmada Akkurt, savunmasına başlarken, "Türk milleti, Kurtlar Vadisi gibi farazi dizilerle kandırılıyor. Bunlar, Atatürk'ü, Yavuz'u, Peygamberimizi anlatmıyorlar. Gençler bu şekilde onlardan gördükleriyle yetişiyor. Sadece biz değil, Türkiye'de binlerce kişi aynı şeyleri düşünüyor" diye konuştu.

2002'de ağabeyini öldüren hasmının öldürülmesiyle, bu kişinin yakınları dolayısıyla tehlike altında olduğunu düşünerek Erzurum'dan İstanbul'a kaçtığını anlatan Akkurt, 2005'e kadar İstanbul'da yaşadığını söyledi.

Daha sonra aynı cinayet nedeniyle İstanbul'da tutuklandığını ve önce Bayrampaşa Cezaevine, buradan da Erzurum'a getirildiğini kaydeden Akkurt, "Ergenekon" operasyonunu cezaevinde televizyondan öğrendiğini ve "Selim Akkurt adlı bir kişinin  çeşitli suikastlar düzenleyeceğine" yönelik haberi de "isim benzerliği" olarak yorumladığını savundu.

Akkurt, Erzurum H Tipi Cezaevi'nde kendisini bununla ilgili sorgulayan Cumhuriyet savcısının, "Veli Küçük ve Fikri Karadağ'ın suikastlar için talimat verdiğini söylersen kurtulursun" dediğini, bunu reddetmesi üzerine de "Senin hayatın bitti. Hayatın boyunca cezaevinden çıkamazsın" ifadesini kullandığını ileri sürdü.

Fehmi Koru'yu, kendisinin ona suikast düzenleyeceği iddiasını öğrenmeden önce hiç tanımadığını, Koru'nun ise buna yönelik, "Yazılarımı dahi okumayan bir kişi bana suikast düzenlemek istiyormuş" dediğini belirten Akkurt, "Fehmi Koru, peki sen beni tanıyor musun, kişiliğimi biliyor musun? Bana atılan iftiralarla nasıl böyle bir şey söylersin? Ben, bırak seni öldürmeyi, Allah'ın yarattığı hiçbir canlıya kıyamam" dedi.

"Orhan Pamuk Nobel kazandırmış biri"

"Ergenekon" davası kapsamında tutuklanma nedeninin, akrabalarıyla yaptığı "abuk subuk telefon konuşmaları" olduğunu, "Halil" diye bir kod adı bulunduğunu iddianameden öğrendiğini kaydeden Akkurt, Orhan Pamuk ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün de aralarında bulunduğu isimlere suikast düzenleyeceği suçlamasına ilişkin de "Orhan Pamuk, ülkemize Nobel ödülü kazandırmış biri. Kendisine hiçbir husumetim yoktur. DTP Başkanı'na da husumetim yoktur" şeklinde konuştu.

Erzurum H Tipi Cezaevi'nde koğuşta tek başına bırakıldığını, kendisine inanılmaz baskılar yapıldığını ve nedenini sorduğu bir gardiyanın,"bunun, Savcı Zekeriya Öz ve Erzurum Cumhuriyet Savcısının talimatı nedeniyle olduğunu" söylediğini öne süren Akkurt, savunmasını, "Buradaki insanlar arasında, akrabam olan Muhammed Yüce dışında hiçbir tanıdığım yoktur. Hiçbir dernekte yöneticiliğim ya da üyeliğim de yoktur" diyerek tamamladı.

Küçük ile savcı arasında gerginlik

Daha sonra söz alan Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Akkurt'un savunmasını yaptığı sırada sanık Veli Küçük'ün yerinde sürekli bir şeyler söylediğini, bunu ayağa kalkarak tekrarlamasını istedi.

Bunun üzerine ayağa kalkan Veli Küçük, sinirli bir şekilde ve yüksek sesle, "Bu nasıl mahkeme? Suçluysam assınlar beni. Bu Veli Küçük'e olan kinleri nedir bu savcıların, lütfen izah etsinler bana" diye konuştu.

Bu arada savcılara hakaret içeren sözler söyleyen Küçük, "savcıların, kendisi aleyhinde ifade verilmesi için herkese yalvardığını" ileri sürdü.

Küçük'ün bu sözleri üzerine Savcı Pekgüzel de "Küçük, hakaret içeren sözler söyledi. Siz duymadınız, ama biz burada duyduk başkanım" dedi.

Daha sonra Akkurt, çapraz sorgusunda savcılar Pekgüzel ve Nihat Taşkın'ın, delil olarak gösterilen telefon tapelerine yönelik sorularını yanıtladı.

Okunan pek çok telefon tapesini hatırlamadığını söyleyen Akkurt, Muhammed Yüce'nin kendisine, Veli Küçük'ün telefonunu bulup bulamayacağını sorduğu bir telefon tapesinin hatırlatılması üzerine de "Bu konuşmayı hatırlamıyorum. Ama yıllarca uzman çavuşluk yapmış Yüce, Veli Küçük'ün telefon numarasını bulamayacak da ben mi ona bulacağım?" dedi.

Yine Muhammed Yüce'yle görüşmesine ilişkin bir telefon tapesinde, Yüce'nin, "Albay'la görüştün mü, seni aradı mı?" ifadesinin hatırlatılması üzerine Akkurt, Yüce'nin, Fikri Karadağ'ın kendilerine bir cafe açmak için yer bulacağını söylediğini, bu nedenle ona armağan olarak Erzurum'dan tespih getirttiğini, Yüce'nin bahsettiği konunun da bu olduğunu savundu.

Sanık Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük'ün, savunmasında belirttiği "savcıların Veli Küçük hakkında kendisinden talepte bulunduğu" konusunu açmasını istemesi üzerine de Akkurt, her iki savcı hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna suç duyurusunda bulunduğunu, ancak Adalet Bakanlığından gelen cevaptan talebinin reddedildiğini öğrendiğini söyledi.

Akkurt'un çapraz sorgusunun ardından söz alan avukat Zeynep Küçük, mahkemenin bir talebi olmamasına rağmen emniyetin, Veli Küçük'ün Kocaeli'nde görev yaptığı 1993 ile 1996 yılları arasında Kocaeli ve ilçeleri, Sakarya ve ilçeleri ile Düzce ve ilçelerinde yaşanan faili meçhullerle ilgili adli birimlere yazı gönderdiğini kaydetti.

Küçük, mahkemenin bunu zaten jandarmaya sorduğunu ve cevabın gönderildiğini ifade ederek, gelen cevapta belirtilen 4 faili meçhul dosyasının mahkeme tarafından ilgili birimlerden istenmesini talep etti. Mahkeme Heyeti, sanık ve avukatlarının taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.

Ara kararlar

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, verilen aranın ardından alınan kararları açıkladı.

Sanıklardan Kemal Kerinçsiz ve avukatının talebi doğrultusunda MİT Müsteşarlığına müzekkere yazılmasına karar veren Mahkeme Heyeti, dilekçede belirtilen habere konu yazı içeriğinin de bu müzekkereye eklenerek, Danıştay saldırısından önce ve sonra düzenlenen, bu saldırı ve Hablemitoğlu cinayetinin "Ergenekon" adlı örgütle bir ilişkisi olduğuna dair 2 adet raporun Başbakanlığa sunulup sunulmadığının sorulmasını hükme bağladı.

Kerinçsiz'in evindeki aramayla ilgili 22 ve 23 Ocak 2008'deki video çekim görüntülerinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden istenmesine karar veren Mahkeme Heyeti, sanıklardan Aydın Yüksek'in talebi doğrultusunda, dilekçesinde söz edilen Halit Güngön'ün öldürülmesiyle ilgili dosyanın, incelenip iade edilmek üzere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından istenmesini kararlaştırdı.

Mahkeme, sanıklardan Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük'ün, faili meçhul dosyalarının istenmesiyle ilgili taleplerini de bu aşamada davaya bir yenilik katmayacağından reddetti.

Tutuklu sanıkların bu hallerinin sürdürülmesine karar veren Mahkeme Heyeti, duruşmayı 12 Mart Perşembe günü saat 09.30'a bıraktı. Bu arada, davanın tutuklu sanıklarından Doç. Dr. Emin Gürses'in cezaevinde kaldığı süre içerisinde "Avrasya Jeopolitiğinde Kafkasya", "Uluslararası İlişkilerde Paradigmalar" ve "Periferal Devlet" adlı 3 kitabın yazımını tamamladığı öğrenildi.

Küçük'ün cep telefonu kayıtları geldi

Bu arada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanlığı'ndan istenen, tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün, 30 Nisan-11 Mayıs 2006 tarihlerinde bulunduğu yerlerle ilgili cep telefonu sinyallerine ilişkin yazı mahkemeye ulaştı.

"Ergenekon" davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, müdahil Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının talebi doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanlığı'ndan istediği, "30 Nisan 2006 tarihinde yapıldığı iddia edilen Ataşehir toplantısına katılanların 29 Nisan 2006 tarihinden gazetenin bombalandığı 11 Mayıs 2006 tarihine kadarki süreçte nerelerde olduğuna ilişkin baz istasyonu bilgileri" dosyaya konuldu.

Buna göre, Veli Küçük'ün 29 Nisan 2006'da Ankara'da Maltepe, Gençlik Caddesi, Erk Otel, Bayındır Sokak, Ziya Gökalp, Sakarya Caddesi, Dikmen, Gölbaşı ve Mogan'da baz istasyonu kayıtlarının olduğu görüldü.

Küçük'ün cep telefonu kayıtlarına ilişkin 30 Nisan 2006 tarihinde ise baz istasyonu verilerinin, "İstanbul Dedeman İş Merkezi, Gayrettepe Ayazma ve Darphane"den, 1 Mayıs 2006'da ise İstanbul Capitol, Kışlaönü, Rum Mezarlığı, Nispetiye'den alındığı kaydedildi.

Mahkemeye daha önce gönderilen yazılarda ise Muzaffer Tekin'in 30 Nisan 2006'da Göztepe, Ziverbey Maltepe ve Pendik'te, Fikri Karadağ'ın Balıkesir'de, Rasim Görüm'ün Hendek'te olduğu belirtilmişti.

Yazılarda Danıştay saldırısı davasının sanıklarından Alparslan Aslan'ın 1 Mayıs 2006'da Dudullu ve Ümraniye'de, Osman Yıldırım'ın ise Ataşehir'de bir telefon görüşmesi yaptığı ifade edilmişti.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow