Hollandalı gazeteci Netjes, PKK tarafından nasıl tehdit edildiğini kanıtlarla anlattı
Suriye'de örgütü PKK/YPG'nin kontrol ettiği bölgelerde yaşananları haber yapan Hollandalı gazeteci Rena Netjes, terör örgütü PKK tarafından ölümle tehdit ediliyor. Hollandalı gazeteci, nasıl tehdit edildiğini ve bölgede yaşanan PKK/YPG zülmünü CNN TÜRK Dış Haberler Editörü Enver Kaptanoğlu'na anlattı.
ENVER KAPTANOĞLU: Rena merhaba hoş geldin, bize katıldığın için teşekkür ederiz. Öncelikle hikayeni öğrenmek için bazı cevaplara ihtiyacım var. İlk olarak Suriye’nin kuzeyine gidişin nasıl oldu ve orada ne yaptın?
RENA NETJES: Son gidişim Eylül ayının sonundaydı Ekim'in 7’sine kadar 9 gün kaldım. Araştırmak istediğim bazı konular vardı. Çünkü rejimin bulunduğu alanlarda bazı Kürtlerin Afrin'e dönüşleri vardı. Onlarla röportaj yapmak istedim. Bu nedenle Afrin'e gittim ve son dönenlere bakıyorum. Bülbül, Rajo gibi şehirlere dönenlerden konuştuklarım ailelerdi ve her şey burada yolunda değildi. Ama insanlar yine de geri dönüyorlardı. Ve ben de Afrin’e gittim, Yezidilerin şeyhini ziyaret ettim orada oturduk ve hayatın nasıl olduğuna dair konuştuk. Şeyh bana, bir ordu liderinin 'suç teşkil eden' hareketleri olduğundan bahsetti, yereldeki insanlardan para almaya çalıştığını Türkiye'de tutuklandığını söyledi. Sonra Azaz'a gittim, Tel Rıfat'takilerin uzun zamandır kaldığı, 2018'de PKK militanları tarafından oradan çıkarılmalarından ve Şubat 2016'daki Rus saldırısı nedeniyle Tel Rıfat'tan ayrılmak zorunda kalanların olduğu yerlerdeydim. Ve bence bu gerçekten Batı basınında çok az görülüyor. Bu nedenle oraya gittim. Mare’ye gittim ve burada Tel Rıfat’a çok yakındım bu nedenle orayı da görebiliyordum.
ENVER KAPTANOĞLU: 9 gün içerisinde bu ziyaretinizle ilgili bir haber hazırladınız sonra ne oldu?
RENA NETJES: Olanlar Aralık ayının başında oldu aslında. İran’a gitmek istedim Cuma akşamı ve sonra iki e-mail aldım. Şu anda ekranda görülen iki kere gönderilmişti. Ve gerçekten şaşırdım. Aslında sosyal medyadan mesajlara alışkınım bence bu işimizin de bir parçası. Ayrıca ben Arapça konuştuğum için ve Suriye’ye gittiğim için de alıyorum. Zira bazı insanlar yazdıklarımı sevmiyorlar. Çünkü ben kurbanlara destek olmak istiyorum ve tabi ki bu herkesin hoşuna gitmiyor ama ben bunu yıllardır yapıyorum. Ama bu e-maillerde 'Kapına bir şeyler koyacağız. Güvende hissetme, düşündüğün kadar güvende değilsin' mesajlarını görünce dedim ki o zaman harekete geçmem gerekiyor. Hollanda Konsolosluğuna gittim, bu çok yardımcı oldu. Sonra ayrıca bir Türk diplomatla görüştüm ve o da bana kendi kontaklarıyla İstanbul’da bir polis şefinin beni aramasını sağladı. Durum hakkında ve her şey hakkında konuştuk. Gece sonunda gerçekten güvende hissediyordum ama hala dışarıya çıkmaktan korkuyordum. Dolayısıyla komşularıma kapıda bir şey olup olmadığını sordum, komşuları da tabi bilgilendirmek istedim. Onlara da bir şey olmasını istemezsiniz. Ama insanlar gerçekten yardımseverdi. Ardından her şey kesildi, belki de sadece her şeyin arkasındaki bir kişiydi. Çünkü ben insanların YPG ve PKK militanları tarafından tahrik edilebileceğini biliyorum. Onların birçok kıyımını ortaya çıkardım. Bir yakınının öldürüldüğünü, erkek kardeşini kaybedeni ya da PYD ile aynı düşünmeyen karşıt Kürt Milli Konseyi'ndekiler Suriye’nin kuzeyinde özerk yönetime destek vermeyenlerle ve aynı zamanda onlarla savaşmak istemeyen genç Kürtler hakkında olayları ortaya çıkardım. Onlar Irak'ın Kuzey kısmında ve Türkiye'nin güney kısmındaydılar. Birçok Kürt, IŞİD ve YPG'den kaçıyordu ve dönmek istemiyorlardı. Çünkü IŞİD kuzey tarafında onlara saldırıyordu. Dolayısıyla birçok Suriyeli Kürtl'e çalıştım. Özellikle Suriyeli Kürtlerle grupları çok iyi biliyorlardı. Suriyeli Araplar sadece birkaç yıldır tanıyorlardı ama Suriyeli Kürtler onları uzun zamandır biliyorlardı ve bana çok fazla hikaye anlattılar. Ve sonuç olarak ben bunları kontrol ediyordum, teyit ediyordum uyanıktım. Çünkü en başında benim duyduğumla tüm Batı medyası değil ama çoğunlukla Batı medyası YPG'nin bu hikayesini görmezden geliyordu. Bu yüzden onların kim olduğuyla cidden ilgilendim. Sonuç olarak ben şu anda her şeyi bilmiyorum ama yeterince şey biliyorum.
ENVER KAPTANOĞLU: Sizi niye bununla tehdit ediyorlar? Sizi bununla tehdit eden kişiler kim?
RENA NETJES: Onlar kendilerini Rojava Kürt'ü olarak tanıtıyorlar. Twitter'da Türk propagandası yaymakla suçluyorlar. Neden Türk politikalarını, Türk siyasetini eleştirdiğimi soruyorlar. Ben 'Kobani'ye gitmeyin. Çünkü çok sayıda Kürt korkup, orayı gruplar halinde terk edecek' diyorum. Tel Rıfat, Kobani'den tamamıyla farklı bir hikaye. Bu nedenle size kolay etiketler yapıştırıyorlar sizi diskalifiye edebilmek için. Bölgenin çok karmaşık olduğunu biliyorum. Çünkü 2016'da hikayeleri duyduğumda insanlar Suriye'den geliyordu. Mart 2016'ydı, bu bölge için ilkti ve ben bu insanların rejim ve Rusya'nın Halep'teki bombardımanından kaçtığını düşünüyordum. Ama sonradan kadınlar YPG militanlarından kaçtıklarını söyledi, evlerini aldıklarını söyledi. Ben de "ne" diye düşündüm. Bu ne demek. Bu benim için sahada duyduğum şeylerin Batı medyasında duyduklarımdan farklılığının başlangıcıydı. İyi haberler vardı ama genel manzara olarak bahsediyorum. Bu benim konuya daha ve daha fazla odaklanmamı sağladı. Onlar da bundan hoşlanmıyor sanırım.
ENVER KAPTANOĞLU: Rena seninle YPG bölgelerinde yaşayan insanlar hakkında konuşmak istiyorum. İnsanlar YPG altında yaşamak için ne düşünüyorlar ve bölgede durum ne?
RENA NETJES: 2019'da bu noktada Malikiyye ve Haseke'deydim. Tüm röportajların genelinde aldığım şu ki yüzde 25'ten fazlası onlarla değildi. Bunun bir nedeni işlerinin olmasıydı. Daha az kaçıyorlardı. Nedenleri şu, çünkü hiç konuşma özgürlüğü yok, zorla genç Kürtleri askere alıyor örnek olarak. Amura'daki genç Kürtleri alıyor. Çok az paraları var. Kürtlerin yaşadığı Deyrizor'da petrol sahalarını tutuyorlar. Korkuyorlar genç erkekler, 20li yaşlarındalar. Onlar bana hala IŞİD geliyor mu gelmiyor diye soruyorlar. Bunu istemiyorlar. Ayrıca onlar çok az paralarının olduğunu, bunun ailenin geçimini sağlamak için yeterli olmadığını söylüyorlar. Peki petrolden alınan bu karlar nereye gidiyor? Bu bir hayal kırıklığı. Diğer hayal kırıklıklarından biri de müfredat. Okul müfredatı aslında PKK ve hiçbir üniversiteye gidemiyorsunuz. Bu nedenle masrafı karşılayabilenler otobüsle Kamışlı'ya gidip Arap rejiminin okullarına gönderiyor. En azından burada üniversiteye gidebiliyorlar. Yoksullar en azından bir çocuklarını Kamışlı'ya gönderiyor. Bu büyük bir problem. Geri kalanlara gelince... Bu bölge çok fakir. Batı'dan yardım alıyorlar ve bölgenin biraz gelişeceğini düşünürsünüz ama bu yaşanmıyor. Ben oradayken aşırı derecede fakirlerdi. Ayrıca hiçbir servis yok, internet yok, bazen elektrik yoktu. İnsanlar elektrik olmadan günler geçiriyordu. Bunu nasıl biliyorum çünkü insanlar bana cevap vermiyordu. Sonra diyorlardı ki 3 gün boyunca internetimiz yoktu. Benim genel olarak şimdi anladığım durum, Suriye parasının çökmesiyle birlikte çok sayıda insan Türkiye'ye kaçıyor ama amaçları Doğu Avrupa'ya kaçmak. Kendi yerel bölgeleri için bir şey inşa etmiyorlar.
ENVER KAPTANOĞLU: Bu noktada yerlerinden edilmiş insanlar hakkında konuşmak istiyorum. Biliyoruz ki bir çok kişi evlerinden edildi. Peki, bu bölgede durum nasıl? İnsanları yerlerinden edilmesine dair gözlemlerin neler?
RENA NETJES: Yerlerinden edilen insanlar aslında iki kısım. Eğer buradan gösterebilirsem... Buradan başlayacağım. Sınırdaydım, Tel Rıfat'tan insanlar geliyordu. Ve Mart 2016'ydı. YPG ile Özgür Suriye Ordusu gerçek anlamda savaşmaya başlamıştı. Rusya bu bölgeyi bombalıyordu. Afrın'de PKK vardı. Ben onlara PKK diyorum çünkü liderliğindeki kişiler Suriyeli değildi. Yerellerin bana söylediğine göre Arapça konuşmuyorlardı. Farklı bir Kürtçe konuşuyorlardı. Tel Rıfat ve çevresindeki yerleşim yerlerinde Arap nüfusu kovdular. Bir çok kişi buradaki kamplara yerleşti. Çadır kamplarında Azez'in kuzeyindeki bazıları ev tuttu. Ama herkes Tel Rıfat'taki evine dönmek istiyordu. Ve aynı zamanda YPG, Esad rejiminin Halep'i almasına yardımcı oldu. Bu Esad karşıtı muhalifler için oldukça kötüydü. Mare gibi diğer şehirleri de almak istediler. Bir çok Özgür Suriye Ordusu mensubunu öldürdüler. Tüm bunlar ve dahası yaşanırken, orada yaşayanlar savaşta olduklarını söylüyordu bana. O nedenle de 'PKK'yı Afrin'den çıkarmalıyız' diyorlardı. Burada Kürt nüfusun olmadığı bölge. Araplar ve Türkmenler var. Burası Kürt bölgesi. Ancak arada kalan bu bölüm Araplar bölgesi. Tel Abyad ve Resulayn da Arapların yoğun olduğu bölgelerdi. Afrin'de yaşayanlar o zaman bu bölgeye kaçtılar çünkü bu alan boştu. Ancak Afrin'dekiler PYD'nin kendilerine şehirden çıkmalarına izin vermediğini söylüyordu.
ENVER KAPTANOĞLU: Peki ya diğer bölgeler? İnsanlar YPG kontrolündeki bölgelere gitmek istiyor mu yoksa ülkenin diğer bölgerine mi gitmek istiyorlar?
RENA NETJES: Tel Rıfat en büyük yerlerinden etme vakalarının olduğu yerdi. Aynı zaman da Münbiç de öyleydi. Özellikle Münbiç çevresindeki köylerde yaşayanlar oralardan kovuldular. Haseke çevresinde, Deyrizor çevresinde ve Rakka çevresinde yaşayan Araplar oralardan kovuldular. Ve bazı Kürt ve Araplar Resulayn'a dönmek istediler ama PYD izin vermedi. Kamplarda yaşamaya başladılar bu yüzden. Benim odak noktam da bu. Her zaman Türkiye ve Suriye Milli Ordusu'nun insanları yerlerinden ettiğini söylüyorlar ama PYD bunu tetikliyor. Bunu olması için uğraşıyor. Batı'da bilindiği gibi her şey Afrin'de başlamadı. Onun öncesi de var. Yani durum batı kamuoyundaki ve YPG tarafından yayılan genel kanıdan çok farklı. YPG propagandası çok güçlü ve ben de buna karşıyım. İşte bu yüzden buna da çok sert tepki gösteriyorlar.
ENVER KAPTANOĞLU: YPG'nin çocukları savaşçı olarak kullandığına dair elinizde ne bilgiler var? Herhangi bir sayı var mı?
RENA NETJES: Bu benim de derinlemesine değinmek istediğim bir konu. Kimse tam sayıları bilmiyor. Ama batılı diplomatlar bana 400 kadar çocuğun terör kamplarında olabileceğini söyledi. Bu diplomatlar PKK'ya destek veren ülkelerin diplomatları. Benim sorum şu bu kadar destek verirseniz, örgütün çocukları örgüte almaması için nasıl baskı yapacaksınız? Çünkü bu devam ediyor. Her hafta birileri alınıyor örgüte, Halep'ten, Tel Rıfat'tan, oradaki insanlar çok zor durumda. Mesela Kamışlı'dan birinden duydum 'kızım kaçırıldı' diye. Anne kızıyla bir daha konuşamadı. Kızıyla bir konuşma yapmış, kız da 'iyiyim' demiş beyni yıkandığı için. Bu, Hollanda hükümetinin örgüte destek vermemesi için yeterli bir sebep. Ama Amerika ve diğer Batılı ülkeler Hollanda'ya baskı yapıyor örgüte destek vermeleri için. Hollanda da 'bunu yapamayız' diyor. Ben de onlarla aynı fikirdeyim. Bazı çocuklar da 17 yaşında oluyor. Ezidilerin ya da rejimin bölgesinde bunlar zorla değil de gönüllü olarak katılabiliyor. Ama bunun diğer konuyla büyük farkı var. Amude'de kendim gördüm. 14-15 yaşlarında gerçek çok genç kızlar vardı, kontrol bölgesinde görev yapıyorlardı. Ön cephede değillerdi ama kontrol bölgesindelerdi. Rakka'ya gidişte silah araması yapıyorlardı. Bunları kendi gözlerimle gördüm. Kimse bana başka türlüsünü söyleyemez. Ben bunları kendim görmek istediğim için oraya gittim.
ENVER KAPTANOĞLU: Son olarak geçen hafta Fransa'daki şiddetli çatışmaları sormak istiyorum. PKK destekçileri ile güvenlik güçleri arasında Paris'te yaşanan şiddet olayları. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? PKK'nın Avrupa için bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz? Özellikle de örgütü Suriye'nin kuzeyinde destek veren ülkeler için?
RENA NETJES: Dürüst olmam gerekirse bir anda tüm bu PKK destekçilerinin sokaklara çıkması beni şaşırttı. Aralık ortasında Amsterdam'da da gösteri yapmışlardı. Bir şekilde Batı'da birçok kişi onları "Kürtler " olduklarına dair ikna etmeyi başarıyorlar. Kendi haklarına da baskı yapıyorlar, kandırıyorlar, susturuyorlar. Bunlar uyumsuz şeyler. Orada birçok kişi gördüm. Bir Hollandalı gazeteciyi eleştirdim. Frederick Geling Türkiye'de bilinen bir isim. Fransa'dan mesaj aldığımda PKK destekçilerinin beni hedef aldığını düşündüm. Bunun soruşturulması lazım ama bu kolay bir iş değil. Önce yasal başvuru yapmalısınız. Her e-postayı bulmak zaman alıyor ama deneyeceğiz. Bir e-posta'da "Fransa'dan selamlar" yazıyordu. Her yerde gibiler. Beni bir fotoğrafta göstermişler. Dikkatli olacağım ama bu işimi yapmama engel olamaz. Ölmek istemem tabii dikkatli olmam gerekiyor.