Macron'un iktidar serüveni | Video
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron. Özellikle son dönemde Doğu Akdeniz'deki gerilim nedeniyle takındığı Türkiye karşıtı tavırla öne çıkıyor. Her fırsatta Türkiye'yi hedef alan Macron iç ve dış politikada istediklerini elde edemiyor. Şimdi Macron yönetiminin iktidar sürecine ve Macron Fransa'sında yaşananlara yakından bakalım.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2017’de seçimleri büyük beklenti ve destekle kazandı. Fakat gerek içeride, gerekse dışarıda iddialı hedefleri başarısızlıkla sonuçlandı.
2017’de halk desteğini arkasına alan Macron şimdilerde, başarısızlıklarıyla eleştirilerin hedefinde.
2018’de Fransa’da, akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak başlayan “Sarı yelekliler” eylemleri zamanla, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetimine karşı isyana ve öfkeye dönüştü.
İki yıl önce sosyal medya üzerinden organize olan sarı yelekliler, halkın yüzde 80’inden fazlasının desteğini aldı.
Genellikle şehir merkezlerindeki yüksek kiralar nedeniyle kırsal bölgelere yerleşenlerden oluşan göstericiler ekonomik koşulların iyileştirilmesini talep ediyordu.
Ülkeyi yangın yerine çeviren eylemlerin ardından Fransa Cumhurbaşkanı, “Hatalarından ders aldıklarını ve değişeceğini” söyledi.
Ancak ne söylenen ne de beklenen oldu. Macron hükümeti sarı yeleklilerin taleplerine duyarsız kaldı. Bu nedenle eylemler ülkede, toplumsal çalkantılara yol açtı. Özgürlükler ülkesi olduğu savunulan Fransa’da, protesto gösterileri sırasında yaşanan şiddet gerekçe gösterilerek sarı yeleklilerin eylem hakkı sınırlandırılmaya çalışıldı.
Sarı yelekliler eylemleri ile tepkilerin ve eleştirilerin çığ gibi büyüdüğü Macron, ülkesindeki ilk yenilgisini 2019’da gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldı.
Emmanuel Macron’un kurucusu olduğu ve iktidardaki cumhuriyet yürüyüşü hareketi birinciliği, aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi’ne kaptırdı. Yüzde 22,4 oy olarak ikinciliğe yerleşti.
Böylece Macron, “Avrupa’nın geleceğini belirleyecek seçimlerde” başarısızlığa uğramış oldu. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da, “Küresel güvenlik yasası” kapsamında, polis şiddetinin basında görünmesini yasaklayan bir tasarı kabul edilmişti.
Yasağa uymayanlara 1 yıla kadar hapis ve 45 bin Euro para cezası verilesi öngörülüyordu. Söz konusu tasarı, ülke genelinde yaklaşık 500 bin kişiyi sokağa döktü.
Fransız basını Macron’un, Yaşananların ardından parti yöneticileri ve İçişleri Bakanını fırçaladığını, “Beni ne duruma soktuğunuzun farkında mısınız? Resmen dalga geçer gibi. Yasakçı, liberal olmayan bir hükümet görüntüsündeyiz.” dediğini yazdı.
Bu yasayla da tepkileri üzerine çeken Macron yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı.
Fransa Ulusal Meclisi Üyesi LREM Grup Başkanvekili Christophe Castaner, tasarının 24. Maddesinin güvenlik güçlerini ve basın özgürlüğünü korumayı hedeflediğini savundu.
Maddenin yeniden yazıldıktan sonra hükümete sunulacağını söyledi. Hükümet, yasanın Senato’daki görüşmeleri sırasında maddenin yeni halini tartışmaya sunacak.
İç politikada hızla destek kaybeden Emmanuel Macron, dış politikadaki tutumuyla da eleştirilerin hedefinde.
Avrupa’da Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 2021’de tekrar seçimlerde yarışmayacağını açıklaması, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı ve koronavirüs salgınının özellikle İtalya ve İspanya gibi ülkelerin içe dönmesine neden olması kıtada bir lider boşluğunun oluştuğuna işaret ediyor.
Macron’un da bu boşluğu doldurmayı hedeflediği değerlendiriliyor.
ABD’nin özellikle başkanlık seçimi döneminde Orta Doğu’ya azalan ilgisini fırsat bilen Macron, hem Avrupa’da hem de Orta Doğu’da ülkesini temel aktör haline getirmek için dikkat çeken çıkışlarda bulundu.
Emmanuel Macron’un NATO’ya karşıtı duruşuyla da hem ittifak içinde hem de Avrupa’da öne çıkıyor.
İngiliz Economist Dergisine verdiği röportajda, ABD’nin NATO’ya danışmadan Suriye’den askerlerini çekmesini eleştirmiş, “Şu anda yaşadığımız nato’nun beyin ölümüdür” sözleriyle tepki topladı.
Alman Şansölye Merkel Macron’un sözleri üzerine, “Bu bakış açısı kesinlikle benimkini yansıtmıyor” dedi. Macron bir kez daha yalnız kaldı.
Terör örgütü YPG'nin üyelerini Elysee Sarayı’nda ağırlayan Macron’un askerleri, ABD ile birlikte Suriye’nin Haseke ve Deyrizor illerinde teröristlere eğitim veriyor. Terör örgütü YPG/PKK’nın terör örgütü DEAŞ’la mücadeleye katkı sunduğunu savunan ve bir terör örgütünü diğerine tercih eden Macron’un kayırdığı YPG/PKK’nın devlet kurma hayalleri Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatlarıyla engellendi.
Macron, Libya’da yıllarca süren çatışmayı sonlandırmak için de rol üstlenmeye çalıştı.
2018’de Paris’te Libya Zirvesi’ne öncülük ve ev sahipliği yaptı. Fakat Macron, Libya’da ekonomik jeopolitik çıkarlarını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum tarafından tanınan ulusal mutabakat hükümeti yerine darbeci Hafter’e destek verdi.
Fransa’nın desteklediği Hafter güçlerinin Libya hükümeti karşısında yenilgiye uğramasıyla Emmanuel Macron, Libya’da Hafter vasıtasıyla elde etmek istediği kazanımları da kaybetmiş oldu.
Fransa’nın bir asır önce işgalci rol oynadığı Lübnan’a bu yıl iki ziyaret düzenleyen Fransız lider, burada Lübnan siyasetine yön vermeye çalıştı.
Macron ziyaretinde Lübnanlı siyasilere vaat ve yaptırım tehdidinde bulundu.
Lübnan’daki siyasiler ise Macron’un ültimatomuna uymadı. Bu durum Fransız liderin ülkede etkisinin olmadığına işaret etti. Ziyaret ülkede protesto gösterilerine neden oldu.
Fransa'da son dönemde, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetiminin ve siyasetçilerin, İslam karşıtı açıklamaları ve uygulamaları da tepkilere yol açtı. "Fransa'da, Cumhuriyetin ortağı olması için İslam'ın yapılandırılması gerekiyor." diyen Macron, yasanın yalnızca "İslamcı ayrılıkçılığı" hedef almadığını da söyledi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İsrail'in kalbine Hizbullah saldırısı gazete manşetlerinde! Aynı soru yankılandı: DEMİR KUBBEYİ NASIL DELDİLER?
SpaceX bir ilke daha imza attı! Mekanik kollarla havada yakaladı
Harris'in ekibinden Trump'a çağrı: Güncel sağlık durumunu açıkla
ABD'de Milton Kasırgası: En az 16 kişi öldü
Bilim dünyasında çığır açacak yenilik! Yapay zeka ile binlerce yeni virüs keşfedildi