hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Dr. Mehmet Sarı: AYM'nin kararını kabul etmiyorum

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    KAYNAKCnnturk.com

    1071 akademisyen, Anayasa Mahkemesi'nin 9 akademisyenin yaptığı başvuru üzerine verdiği hak ihlali kararına karşı bir bildiri imzaladı. Akademisyenler, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararla, terör propagandasına cezayı hak ihlali gördüğünü savundular. "Anayasa Mahkemesi terörü meşrulaştıramaz" dediler. Bildiriyi ve Anayasa Mahkemesi'nin kararını CNN TÜRK'e değerlendiren Hukukçu Dr. Mehmet Sarı, "Anayasa Mahkemesi'nin sözde barış bildirisi adı altındaki bildiriyi, bu anlamda yapılan propaganda sürecini masumlaştırma, buna ilişkin işlenen bu suçu hak ihlali olarak değerlendirmesini kabul etmiyorum" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dr. Mehmet Sarı'nın açıklamaları şöyle:

    Anayasa Mahkemesi’nin PKK, şiddet, terör ve bu anlamdaki propagandalara ilişkin verdiği kararların, yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu yönde vermiş olduğu kararlara açıkça aykırı bir karar verdiğini net bir şekilde ifade edebilirim. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kılıç Yılmaz, Türkiye kararında da benzer noktadaki terör propagandası yapmayı, bu anlamdaki ifadeleri, ifade hürriyeti ve düşünceyi açıklama özgürlüğü bağlamında değerlendirilemeyeceğini açıkça ortaya koymuş. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin de önceki vermiş olduğu kararlarda da benzer şekilde aynı düşünce hürriyetini sınırlarını aşan ifadeleri, bir düşünce hürriyeti, düşünce açıklaması olarak kabul etmediğine ilişkin örnekler var. Burada da örneğin eylem ve davranışlarla şiddeti övmeyi, demokratik olmayan yöntemlerin yaygınlaştırılması olarak görmüş ve dolayısıyla terörün amacına hizmet ettiğini açıkça ifade etmiş. Yine demokratik anlamdaki hiçbir yaklaşımında şiddet ve terör tasvip etmeyeceğini de açıklıkla ortaya koymuş. Yani ortada bu kadar gerçekten somut bir gerçeklik varken ama için belki de çok daha önemli bir yanı, özellikle PKK şiddetinin Türkiye üzerinde oluşturduğu 40 yıllık önemli bir gerçekten tüm kamu haklarından, kişilerin özgürlük alanlarından oluşturduğu çok önemli bir tehdit alanı var. Bu sadece Türkiye'de yaşayan belli bir kesiminin değil. Türkiye toplumunun tamamının güncel hayatını yaşama hakkı, güvenli bir ortamda seyahat etme özgürlüğü, bu anlamdaşı tüm ticari faaliyetlerine katılım özgürlüğü gibi yani yaşamsal her türlü iş ve aktiviteyi terör tehdidi ve şiddeti suretiyle ortadan izale ettiği gerçekliği var. Anayasa Mahkemesi'nin bu özellikle sözde barış bildirisi adı altındaki bildiriyi, bu anlamdaki yapılan bu propaganda sürecini masumlaştırma, buna ilişkin işlenen bu suçu hak ihlali olarak değerlendirilmesini kabul etmediğimi net bir şekilde ifade edebilirim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu bildiri ne ihtiva ediyor? Bir tanesi şu; sanki taraflar arasında bir savaş varmış gibi, özellikle bu hendek, çukur döneminde Türkiye toplumu çok yakinen biliyordu. Yakinen takip etmişti süreci. Tüm sokakların kazıldığı ve buralarda tüm devletin etki alanının, egemenlik alanın ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşadık. Anayasamız net bir şekilde devletimizin egemenlik sahası üzerinden Türkiye'nin etkin egemenlik alanına ilişkin yapılacak hiçbir müdahaleyi kabul etmediğini net bir şekilde tanımlamış. Buradaki sözde bildirinin içerisinde biz bakıyoruz ki, taraflara şiddeti durdurma yönünde, savaşı durdurma yönünde çağrıda bulunuldu. Yani, ‘Bu savaşın tarafı olmayacağız.’ şeklinde ifade ediyor. Öyle bir cümle asla işte egemen bir devlet için kabul edilemez. Özellikle bölücü bir terörle yapılan mücadele bakımdan. Çünkü bu dediğimiz savaş ya da karşılıklı bir arada görüşme meselesi eşit paydaşlar arasında olabilir. Başka yönüyle yani devlet en ağır savaşlarda kullanılacak en ağır silahlarla saldırıyor şeklinde bir tanımla var. Bir başka tanımlamada da yine devlet bölgede katliam yapıyor. Yine takip eden bölgedeki tüm insanların gündelik hayatlarının tamamını devlet askıya alıyor. Yani bunlar gerçekten bağımsız özellikle bölgedeki tüm yaşam haklarına yönelmiş bir terör tehdidiyle mücadeleyi bu şekilde tanımlamış olmak, her şart altında Türk Ceza Kanunu bağlamında da baktığımızda terörü övme, terör propagandası yapma bakımından net bir şekilde suç olduğunu ifade etmek lazım. AHİM’in orada vermiş olduğu kararda da şunu net bir şekilde ifade ediyor. Bunu doğrudan doğruya bir terörün propagandası olarak telakki ediyor. ‘Devrim şehitleri ölümsüzdür.’, ‘Devrimle dayanışma.’, ‘Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz.’ gibi cümleleri doğrudan doğruya ifade hürriyetinin sınırlarını aştı olarak tanımlıyor. Bu sözde bildiri, her şeyden önce Türk milleti adına yargılama yapması gereken Anayasa Mahkemesi açısından kabul edilebilir bir karar olmadığını net bir şekilde ifade edebilirim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nden AYM'nin "hak ihlali" kararına tepki

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Anayasa Mahkemesinin akademisyenler için "hak ihlali" kararına tepki

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nden akademisyenler için "hak ihlali" kararına tepki


    Dr. Eray Güçlüer: AYM'nin kararı kamu vicdanını yaralamıştır


    Öğretim Üyesi Hakkı Öcal: AYM, kararıyla bildiriyi meşru hale getirdi


    Dr. Enes Bayraklı: Anayasa Mahkemesi terörü meşrulaştıramaz


    Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu: AYM'nin kararını skandal görüyorum


    İdris Kardaş'tan AYM açıklaması: İçselleştirilmiş bir şiddet ve terör durumuyla karşı karşıyayız

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow