hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Fulya Öztürk deprem bölgesinde yaşadıklarını anlattı

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde, bölgeye giderek yaptığı canlı yayınlar ile depremin sebep olduğu yıkımı ekrana getiren Gazeteci Fulya Öztürk, yaşadıklarını Kanal D ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor Hayatta” programına anlattı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Gazeteci Fulya Öztürk, Kanal D ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan sunuculuğunu Hakan Ural ile Nur Tuğba Namlı’nın yaptığı “Neler Oluyor Hayatta” programının konuğu oldu.

    Asrın felaketinin yaşandığı 6 Şubat’tan bu yana deprem bölgesinde olan ve ilk günden itibaren binlerce acıya, onlarca kurtuluşa tanıklık eden CNN Türk Özel Haberler Şefi Fulya Öztürk, 63 gün boyunca bölgede yaşadığı tüm olan bitenleri anlattı.

    Öztürk, depremi öğrendiği ilk anı şöyle anlattı: “6 Şubat’ta 4’ü 21’geçe telefonum çaldı. Saat 4.17’de deprem oldu. Hatay’dan çok sevdiğim abim aradı. “Yıkıldık, annenleri ara Fulya Adana’yı ara” dedi bağırıyordu. Ben yataktan fırladım, bembeyaz oldum. İstanbul Havalimanı kapalıydı, pistler kar altındaydı ve nasıl gideceğimizi bilmiyorduk.”

    Bölgede yaşanan sıkıntılardan, oradaki vatandaşların ihtiyaçlarına kadar pek çok konuya değinen Öztürk, zaman zaman da duygusal anlar yaşattı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “O acının ağırlığı var üstümde, eski neşem yok. Zaten orada ağlamadım. O günden beri insanların içinde hep kendimi tuttum, güçlü görünelim dedim. Unutmamak lazım, başka memleket yok. Yemektir, erzaktır onlar dışında elbette ihtiyaçlar var. İç giyim konusunda ihtiyaç var ama insanlar konuşmak, sohbet etmek istiyor. En çok buna ihtiyaçları var. Kendi canımı geçiyorum, ilerde basın mensubu arkadaşlar vardı, onlara ne oldu acaba, iyiler mi dedim. Ben hiç o kadar çaresiz kalmadım. Enkazdan bir bebek çıkardılar, babası yanıma koştu, “beni hastaneye götür” dedi. “Yol bilmiyorum ambulans yok, gel bizim arabaya” dedim bebeği aldık, babasının kucağında ölmüş gibiydi. Hayatımda hiç bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum o an ambulans olmak istedim, doktor olmak istedim.”

    Acının duraklarından Maraş, Hatay, Adıyaman’da yüzlerce olaya tanıklık eden Öztürk, “Ceset kokusuyla umut kokusunun birbirine karıştığı bir yerdi buralar” şeklinde konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow