İsrail Madleen'le sonunu mu hazırladı?

KAYNAKMutlu Doğan Akbaş/ Cnnturk.com Muhabiri

İsrail, Madleen gemisini uluslararası sularda durdurdu. Bu hamle sonrası İsrail'e uluslararası baskı artar mı? Bir yardım gemisine bile müdahalede bulunan bir devlet aklını nasıl değerlendirmeliyiz? İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımcı tutumu, uluslararası ilişkilerde İsrail’in yalnızlaşmasına sebep olabilir mi? Bu durum bölgedeki dinamikleri nasıl değiştirir? Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer CNN TÜRK’te değerlendirdi.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Fatih Fuat Tuncer’in açıklamalarının özeti şu şekilde;

Uluslararası sularda seyreden bir yardım gemisine müdahale etmek sadece hukuk tarihine değil, insanlık tarihine de kara leke olarak geçecektir. İşte Filistinli çocuklara yardım götüren, ilaç götüren, birkaç kilo un taşıyan ama her şeyden de önce umut taşıyan bir gemiydi. Ama İsrail’in bu gemiyi durdurarak bir halkın son umutlarını hedef aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu gemi Nirleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 87. Maddesi uyarınca açıkça seyrüsefer özgürlüğünün ihlalidir ki Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı da buna dikkat çekti. Yine 4. Cenevre Sözleşmesinin 33. Maddesinde açıkça yasaklanan kolektif cezalandırma niteliği de taşıyor ki bu bir geminin değil aslında tüm Filistin’in cezalandırılması demek. Dolayısıyla uluslararası baskı hem hukuki hem ahlaki düzlemde artmalıdır.

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

İsrail Madleenle sonunu mu hazırladı

Bu durumun bölgedeki dinamikleri zaten uzun zamandır değiştirmeye başladığını görüyoruz. Özellikle Avrupa’daki duruşun çoktan değiştiğini ve belli başlı ülkelerin Filistin’i tanıma kararı aldığını biliyoruz. Ki Gazze’de aylarca süren kuşatma, bombalamalarla yıkılan hastaneler. Yardım konvoylarının vurulması. Yenidoğan servislerinin bombalandığına şahit olduk. Bunlar artık yalnızca bir savaş ya da çatışma değil. Bir halkı yani Filistinlileri yok etme amacı güden sistematik bir yıkımdı. Bu 1948 tarihli soykırımın yasaklanması ve cezalandırılması sözleşmesi uyarınca açıkça soykırım özelliği taşıyan bir durum. Şimdi artık İsrail’in yalnızlaşması kaçınılmaz hale geldi ki işte birçok ülkenin söyleminin giderek sertleştiğini gördük ki daha önce ABD Başkanı Trump’ın özellikle 1’inci döneminde başlattığı İbrahim Anlaşmalarının da giderek etkisini yitirdiğini gördük ki özellikle Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinin, İsrailliler ile poz vermekten korktuğunu görüyoruz. Bugün Netanyahu yönetiminin elini sıkıp poz verebilecek bölgede tek bir ülke yok. Bu da İsrail’in aslında yalnızlaştığının çok ciddi bir örneği.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow