hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    MHP lideri Devlet Bahçeli: 'Esad'ın Afrin'e girmesi açık çek işlevi görür'

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Rejim ordusunun Afrin'e gireceği haberleriyle ilgili konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, "Esad'ın PKK-PYD ile birlikte Türkiye'ye karşı Afrin'de açık tavır alması felakete davetiye, Suriye'nin bölünmesine açık çek işlevi görecektir" dedi. Bahçeli, "Afrin'e Türk askeri girecek, ay yıldızlı al bayrağı hak ettiği yükseğe gururla çekecektir" ifadesini kullandı. Bahçeli konuşmasında çocuk istismarı ve kadınlara cinsel saldırılara da değinerek sert mesajlar verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gündeminin ilk sırasında çocuk istismarı ve kadınlara yönelik cinsel saldırı vakaları vardı. Ahlakın beka sorunu olduğunu söyleyen MHP lideri Bahçeli, "Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan geçirilmelidir" ifadesini kullandı. Afrin operasyonuna ilişkin de "Afrin'e Türk askeri girecek, ay yıldızlı al bayrağı hak ettiği yükseğe, istiklalimizin manzum eseri eşliğinde önünde sonunda gururla çekecektir" ifadesini kullanan Bahçeli'nin hedefinde, rejim ordusunun bu kente gireceği açıklamaları nedeniyle Suriye lideri Beşar Esad da vardı. Bahçeli, "Esad'ın PKK-PYD ile birlikte Türkiye'ye karşı Afrin'de açık tavır alması felakete davetiye, Suriye'nin bölünmesine açık çek işlevi görecektir" diye konuştu.

    Suriye rejimi Afrin'e girecek mi?

    Bahçeli'nin konuşması satır başlarıyla şöyle:

    Ahlak ve beka vurgusu

    "Devrin kalem ve fikir sahipleri sosyal krizlere, ahlaki bunalımlara milli duruşları ve manevi dokunuşlarıyla cevap ve çare üretmek durumundadır. Ahlaki ve vicdani meseleler siyasallaşıp soğumaya terk edilirse, karmaşa ve kargaşa sökün edecektir. Diken battığı zaman çıkarılmalıdır. Yaranın iyileşmesi zamana değil, katlanılan zahmete bağlıdır. Beka üzerindeki sis perdesinden ne kadar rahatsızsak toplumsal ve ahlaki irtifa kayıplarından da bir o kadar rahatsızız. Bekanın çürüyüşü yalnızca güvenlik duvarlarının çöküşüyle gerçekleşmez. Bekanın çürüyüşü yalnızca siyasi ve askeri tedbirlerdeki zaaf ve zayıflıklardan da doğmaz. Ahlak biterse ati karanlığa gömülü kalır. Ahlak sönerse beka silinir gider. Böyle bir zillete tahammül edemeyiz, böyle bir boyunduruğa tamam diyemeyiz. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İttifak paketinde neler var?

    Çocuk istismarlarına tepki

    Milli ruh demek milli ahlak demektir, bunun tersi de doğrudur. Milli beka milli ahlakın varlığıyla temellenmiştir. Ahlak yoksa beka da yoktur. Yine diyor ki Akif, 'Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır'. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır. Allah korkusu bilmeyenlerin, kul hakkı tanımayanların, kalben bitmiş tükenmişlerin son zamanların ahlaksızlıkları, aşağıların da aşağısı eylemleri, gerçekten akıla durgunluk, vicdanlara suskunluk vermiştir. özellikle Adana ve Antalya'da vuku bulan çocuk istismarları duyan herkesi, düşünen ve duygu sahibi her vatan evladını infiale sürüklemiştir. Söylemeye dilimin varmadığı, anlatmaya gücümün ve takadimin yetmediği en menfur suçlar kadınlara, bebeklere ve çocuklara karşı işlenmiş ve işlenmektedir. İnanıyorum ki, milletimizin tamamı çocuklara yönelik cinsel saldırılara, nefret ve öfkeyle tepki göstermişlerdir. Çocukların cinsel istismara uğramasını nasıl izah, ifade edeceğiz? Bir sapığın günahı mı diyelim, bir manyağın suçu mu sayalım, bir pedofili vakası mı görelim? Çocukları istismar edilmiş bir milletin gelecek ülkülerinden nasıl bahsedelim? Tertemiz bir sabinin gözüne bu şartlar altında nasıl bakacağız, onlara nasıl anlatacağız? Şu anda hala istismara maruz kalan çocuklarımızla ilgili endişelerimizi dile getirmeyi zaruri görüyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yerel seçimlerle ilgili düzenleme kanun teklifinde

    Durdurulamıyorsa mutlaka yapılması gereken bir şey eksiktir

    Çocuklarına kastedilmiş bir medeniyetin umutları kırgın, hayalleri kırıktır. Çocuklarına yan gözle bakılan, cinsel obje gibi görülen, evlilik yaşıyla ilgili toto oynar gibi görüşler paylaşılan bir milletin hüznü ve hüsranı dağlar kadardır. Bu hüznün dağılması şarttır, bu hüsranın telafisi aciliyet arz eden bir ahlak görevidir. Müslüman Türk milletinin içinden hasbelkader çıkmış sapıkların çocuklarımıza, kadınlarımıza kıymaları onların hayatını cehenneme çevirmesi hepimiz adına utanç vericidir. Çocuk ve kadınları doğrudan hedef alan cinsel saldırı, taciz ve cinayetleri durduramıyorsak mutlaka yapılması gereken bir şey eksiktir, mutlaka bir pürüz var demektir. Şunu çok net ifade etmek lazımdır ki, kadına el kalktığı müddetçe, çocuklarla ilgili cinsel istismar vakaları duyulduğu sürece ne demokrasiden ne özgürlükten ne de insanlıktan bahis açmak imkansız ve deli saçmasıdır. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhurbaşkanlığı'ndan YPG- Esad anlaştı iddiasıyla ilgili açıklama

    'Önüne geçilmezse meçhul akıbetlere sürükleniriz'

    Sapıklığın yeşerdiği sosyal bünye süratle tedavi edilmelidir. Sapıklara müsamaha asla gösterilmemelidir ve de bunlara hayat haram edilmeli, gün yüzü ise ilelebet karanlığa dönüştürülmelidir. Anlaşılan odur ki kadına yönelmiş şiddeti durdurmak, çocuklara cinsel istismarı durdurmak için yapılmış yasal düzenlemeler sonuç vermemiştir. Şiddet devam etmektedir, istismar ve tecavüz vakaları frensiz ilerlemektedir. Bu selin önüne geçmez, yangına son vermezsek meçhul akıbetlere sürüklenmemiz kaçınılmazdır. 

    Suriye'den Türkiye'ye suçlama: Topraklarımız işgal altında

    'Çocuk istismarcılarına idam önerisi'

    BM tarafından 20 Kasım 1989 yılında onaylanan çocuk haklarına dair sözleşme, tarihte en geniş mutabakatla kabul gören bir insan hakları sözleşmesidir. Türkiye bu sözleşmeyi 1990'da imzalamıştır. Çocukların yaşama hakkı, eksiksiz biçimde gelişme hakkı, zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı, aile, kültür ve sosyal hayata eksiksiz katılma hakları insanlık vicdanının teminatı altındadır. Bu haklar çiğnenemez, yok sayılamaz. Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan geçirilmelidir.  Çocuk hakkı insan hakkıdır, kadın hakkı insan hakkıdır, insan hakkı ise eşrefi mahlukata ait, bununla mündemiçtir. Son günlerde medyaya yansıyan cinsel istismar vakalarına derin bir sızıyla lanetliyorum. Parti olarak yapılacak her hukuki ve yasal düzenlemeye destek vereceğimizi huzurunuzda açıklıyorum. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow


    Bahçeli: Boğazlarına yağlı urgan dolanmalı

    Adalet Bakanı'ndan "kimyasal hadım" açıklaması

    Asırlardan beri önümüz kesilmek, yürüyüşümüz engellenmek isteniyor. Asırlardan çevremizde oyun kuruluyor, milli çehremiz onur mücadelesi veriyor. Yurt tuttuğumuz bu aziz topraklar emperyalistlerin iştahını kabartıyor. Saldırıların biri bitse diğeri başlıyor. Bugün de çok cephede sürdürülen saldırı ve tahriklere karşı yüreklice duruş göstermiyor muyuz? Kan pahasına, can pahasına milli müdafaamızı gerçekleştirmek için ileri atılmıyor muyuz? Bunların hepsine verilecek cevap 'evet'tir. Türk milleti egemenlik haklarına vurulmak istenen prangaları kırıyor, Türk milleti meşru bir  savunma ve mücadele bilinciyle, varlığına, birliğine bekasına yönelmiş düşmanca emellere kahramanca duruş gösteriyor. Hak ile batıl bir kez daha karşılaşmıştır, hilal ile haç yenilenmiş şekilde bir kez daha mevzilenmiştir. Ardı arkası kesilmeyen barbarlıklar bir kez daha yaygınlaşmış, hatta yoğunlaşmıştır. Zalimler terör örgütlerinin arkasına saklanarak hiç kapanmamış hesaplarını görmek, çevreden merkeze yani komşu ülkelerden Anadolu'nun bağrına ulaşma amacına kilitlenmişlerdir. 

    'Rejim Afrin'e giriyor' iddiasına CHP'den tepki

    'Ne işiniz var Afrin'de?' diyenlere tepki

    'Ne işiniz var Afrin'de?' diyenler, geçmişte 'Ne arıyorsunuz Vinaya kapılarında?' diyenlerin bugünkü varisleridir. Böyle soruları ciddiye alsaydık, böyle telkinlere kapılmış olsaydık, ne üç kıtaya yayılabilir ne de adımızı ve anılarımızı yaşatabilirdik. Bu aşamada şunu da ifade etmeliyim ki, 'Ne arıyorsunuz Afrin'de?' diyenlerle, 'Afrin'e girmeyin' uyarısı yapanlar zihniyet itibariyle hıyanet madalyonunun iki yüzü, aynı beşikte ninnisi söylenen süt kardeşidir. İlk tehditte istiklalinden vazgeçen, ilk saldırıda tarihsel haklarından taviz veren bir milletin yaşaması tesadüflerin lütfuna bağlıdır. 

    Her şey tarihin tanıklığıyla ortadadır.  Türk milleti hafife alınamaz, Türkiye görmezden gelinemez. Varsayalım hafife aldılar, hadi görmezden geldiler diyelim, biliniz ki Türk milleti hiçbir kursağa sığmaz, hiçbir şer güce kurban edilemez. Küresel ve bölgesel düzeyde, hatta kendi içimizde her türlü engellemeye rağmen Afrin'deki terör örgütlerini kapsamına alan Zeytin Dalı Harekatı 32. gününe girmiştir. Kahraman Mehmetçik ÖSO ile birlikte adım adım, aşama aşama Afrin'e yaklaşmaktadır. Bu süreçte 320 kilometrekarelik karasal alanda güvenliğin sağlandığı anlaşılmakatadır. Kritik ve stratejik nokta, yerleşim birimlerinin hainlerden  temizliği peyder pey devam etmektedir. Şu ana kadar 1715 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Verdiğimiz şehit sayısı 32, sivil kayıp sayısı 9'dur. Yaralı sayımız ise 170'i bulmuştur. Aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. 

    CHP'li Özgür Özel'den AK Parti-MHP ittifakı için sert sözler

    CHP'ye ağır suçlama: 'Bunlar YPG'ye meftun, PKK'ya vurgun, şehitlere suskundur'

    CHP Parti Meclisi'ne seçilen bir şahsın, 'Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' lafından tiksindiğim kadar' hakaretini ayaklarımın altında çiğiniyor ve diyorum ki: Sevseler de sevmeseler de beğenseler de beğenmeseler de şehitler ölmez vatan bölünmez, bayrak inmez ezan dinmez. Bunlar YPG'ye meftun, PKK'ya vurgun, şehitlere suskundur. Bunlar FETÖ'ye hayran, milli şuura hasımdır. Ve bunların Atatürk ile yolları ayrılmış kimisi Pensilvanya'ya, kimisi Kandil'e, kimisi de YPG-PYD üzerinden hızla Washington'a dümen kırmıştır.

    Mehmetler Afrin'de hızla ilerledikçe içimizdeki müstevli kalıntıları telaşlanmakta, iftira ve ihanet bankasındaki yerlerini soluk soluğa almaktadır. Ederi 1 dolar olanlar da satılmışlıklarını unutarak bize küstahça, ağır bir dille sataşmaya kalkmaktadır. Gandi'sini, muhallebicisini, muhasebecisini, bilmem yaptıklarıyla küçülenler kirli sözlerle büyüyeceklerini asla  zannetmesinler. Dünya dönüyor, yörüngesi olmadan fırıl fırıl dönen omurgasızlara ne diyeceğiz?

    Rusya ABD'den PYD'yi çalıyor mu?

    'Afrin'e Türk askeri girecek, ay yıldızlı al bayrağı hak ettiği yükseğe çekecektir'

    Afrin'de olağanüstü bir beka mücadelesi sürerken cephe gerisinde fitne kuyusu kazmak, dalalet, densizlik ve bozgunculuktur. Türk milleti kötü niyet sahiplerini açık bir şekilde görmekte gerekli notlarını almaktadır. PKK-PYD-YPG hem hendek kazmakta, hem de Türkiye'deki uzantılarıyla Zeytin Dalı Harekatı'nı hedef almaktadır. Ancak bu beklentiler beyhudedir. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunu oynarlarsa oynasınlar, Afrin terörden mutlaka arındırılacaktır ve Afrin'e Türk askeri girecek, ay yıldızlı al bayrağı hak ettiği yükseğe, istiklalimizin manzum eseri eşliğinde önünde sonunda gururla çekecektir. Afrin'den geri dönüş beka davasından en ufak  taviz yoktur, olmamalıdır. 

    'Esad'ın Afrin'e girmesi Suriye'nin bölünmesi için açık çek işlevi görecektir'

    YPG'nin kadınları silahlandırması, çocuklara silah dağıtması, masumları kalkan olarak kullanması inanıyorum ki hiçbir işe yaramayacaktır. Korkunun ecele faydası ne zaman olmuştur. ABD'nin tavrı ne olursa olsun terörün Afrin'deki başı ezilecektir. Esad ise yanılıp yenilip Afrin'e girerse, PKK-PYD-YPG ile aynı cepheye düşerse sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır. Afrin, Şam yönetiminin aklına yeni mi gelmiştir? Bu nasıl bir çelişkidir, nasıl bir çarpıklıktır. Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıdır. Meselenin bu tarafında bir kuşkumuz, bir tereddüdümüz yoktur. Ancak Esad kendi topraklarından milli bekamıza yönelen  terör  tehdidiyle başa çıkmak için bir irade bu zamana kadar göstermiş  değildir. Doğrulanmasa da teyidi yapılmasa da Esad'ın PKK-PYD ile birlikte Türkiye'ye karşı Afrin'de açık tavır alması felakete davetiye, Suriye'nin bölünmesine açık çek işlevi görecektir.

    Kremlin: Türkiye, Rusya ve İran liderleri İstanbul'da buluşacak

    'Türkiye, Afrin'de bir savaşın tarafı değil, terörle mücadelenin içindedir'

    Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile telefon diyalogu ve bu vesileyle Suriye'yi uyarması, son derece makul ve yerinde bir müdahaledir. Suriye'nin kuzeyi fiilen ve uzun bir süredir terör örgütleri tarafından istilaya uğramıştır. Peki Esad neredeydi, hangi sivil ve masumları bombalıyordu. Afrin'de sayıları 13 bini bulan teröristin varlığı iddia ediliyorken, bunların yuvalanması, sözde kanton kurması, yerleşmesine hangi mantık ve vicdanla sessiz kalındı. Türkiye, Afrin'de bir  savaşın tarafı değil, terörle mücadelenin içindedir, amaç bellidir. Suriye yönetiminin Türk ordusuna işgalci demesi de yalnızca hezeyan ve seviyesizliktir. Asıl kimlerin işgale heveslendiği ortadadır. Kimsenin toprağında gözümüz yoktur ama kimsenin toprağımızda gözü olmaması da tarihi, hukuki ve ahlaki bir mükellefiyettir. Şayet gözü olan varsa o gözü çıkarmasını çok iyi bilir, çomak sokmasını çok iyi bilir, çok da iyi yaparız. 

    Rusya’dan ABD’ye rest: Derhal güçlerinizi çekin

    'ABD'den yapılan açıklamalar kuşkularımızı tetikledi'

    Geçen hafta Türkiye ile ABD arasında yoğun bir görüşme trafiği yaşanmış, gergin ilişkiler nispeten ve ilk bakışta yumuşama eğilimi göstermiştir. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanının ülkemize gerçekleştirdiği ziyaretin ardından iki ülke Savunma Bakanları geçtiğimiz çarşamba günü Brüksel'de bir araya gelmiştir. Bundan bir gün sonra ABD Dışişleri Bakanı ülkemize gelmiştir. Biz daha önce iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için atılması gereken adımların neler olması gerektiğini ifade etmiştik. Görüşlerimizi aynısıyla muhafaza ediyoruz. Başta Zeytin Dalı Harekatı olmak üzere terör tehdidinin ortadan kaldırılmasına yönelik iradeden taviz verilmesinin söz konusu olmayacağını söylemiştik. PKK-PYD terör örgütüne verilen desteğin derhal kesilmesini önşart ileri sürmüş, duruşumuzu bu şekilde sergilemiştik. Menbiç'teki PKK-PYD varlığının sonlandırılmasını ısrarla vurgulamıştık. Ne var ki ABD Dışişleri Bakanının ziyaretiyle birlikte peşpeşe yapılan açıklamalar kuşkularımızı maalesef daha da tetiklemiştir.

    Çavuşoğlu ve Tillerson'dan önemli açıklamalar

    'ABD devlet ciddiyetinden uzaklaşmıştır'

    ABD Ulusal İstihbarat Direktörü'nün kendi ülkesinin kongresine sunduğu raporunda, PYD-PKK terör örgütünün Suriye'de muhtemel bir otonom bölge arayışında olduğu tespit edilmiştir. Bu grişime de Türkiye, Rusya ve İran'ın müsaade etmeyeceği değerlendirilmiştir. Geldiğimiz bu aşamada, ABD'nin Suriye'deki temel hedefinin PYD-YPG terör örgütünü meşru bir yönetim kılıfına sokmak istediği artık sır değildir. Kuzey Irak modelinin, kuzey Suriye'ye uyarlanma hazırlığı medyaya bile yansımıştır. Son gelişmelerin seyri böyleyken ABD'nin bölgesel politikası, kendi kurumlarının raporuyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. PKK-PYD'ye binlerce dolusu TIR silah yardımı yapan, bununla da yetinmeyip 550 milyon dolar bütçe ayıran Beyaz Saray yönetimi öyle anlaşılmaktadır ki, Suriye'nin bölünmesini hedeflemiştir. Bu ülkenin Ortadoğu politikasının ağırlık merkezlerinden birisi, PKK-PYD'ye terör devleti kurdurmaktır. Diğer yandan ABD Savunma Bakanı YPG ile PKK'yı birbirinden ayırıp çatıştırma önerisinde bulunmuştur. İtiraf edilen vahim politika kimin kime tetikçilik yaptığının vahim bir itirafı olmuştur. Bu durum, ABD'nin devlet ciddiyetinden uzaklaştığının özeti olmuştur. ABD Savunma Bakanı PKK ve YPG'nin vasiliğini kabullenmiş, dahası tuzaklarla dolu asla kabul olmayan bir ifadenin tarafı haline gelmiştir.

    NATO üyesi Türkiye midir, yoksa PYD-YPG midir?

    ABD'nin madem PKK-PYD'ye bu kadar sesi çıkıyor idiyse, niye yıllardır terör saldırıları karşısında sesi çıkmamış, bir iki cılız kınama mesajından öteye geçememiştir. Türkiye'ye PYD-YPG'ye orantılı ve ölçülü karşılık vermesi telkininde bulunan NATO Genel Sekreteri bu olan bitene ne diyecektir? NATO orantısız bir ahlakla bize sınır çizmeyi bırakmalı, terör örgütlerine karşı sesini yükseltmeli, safını belirlemelidir. NATO üyesi Türkiye midir, yoksa PYD-YPG midir? Müttefiklik hukukunun namusunu kirletenler, kimin değirmenine su taşımaktadır? Bu şartlar altında kötü günümüzde yanımızda olmayan NATO'yu iyi günümüzde ne yapalım, nasıl umut bağlayalım. YPG'yi kuran düşman zihniyetle, PKK'yı kiralayan ve kullanan sefil anlayış bir ve aynıdır. ABD'nin bunun bilmemesi mümkün değildir, NATO'nun bunu yeni duyması da aklın inkarıdır.

    MHP-AK Parti ittifakı

    MHP - AK Parti arasında yapılan ittifak görüşmeleri tamamlandı. Toplantılar başarılı, özverili ve samimi bir havada geçti. Milli Mutabakat Komisyonu 9 defa toplanıp, 22 saat 45 dakika çalıştı. Cumhurbaşkanı’yla geçen Pazar günü yaptığımız oldukça verimli ve yararlı görüşme neticesinde de yapılacak yasal düzenlemelerin son şekli verilmiştir. Allah kısmet ederse, yarın iki partiyi temsilen iki değerli arkadaşımız basın toplantısı düzenleyerek ittifakın boyut ve hukuki muhtevası hakkında milletimize bilgi vereceklerdir. Hazırlanmış 26 maddelik yasa teklifi TBMM’ye sunulacaktır. TBMM’ye sunulacak kanun teklifinin ve 2019 yılını kapsayacak milli ittifakın milletimize, ülkemize, partilerimize ve demokrasimize hayırlı olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

    Şehit yakınları ve gazilere memur kadrosu

    Ayrıca TBMM’de, geçen yıl Kasım ayında kabul edilen 7061 sayılı Kanunla, Gazilerimizin 'hizmetli' unvanlı kadro ve pozisyonlar yerine 'memur' unvanlı kadro ve pozisyonlara atanmaları düzenlenmişti. Parti olarak gazilerimizle ilgili yapılan düzenlemeyi desteklemekle birlikte, şehit ve gazi yakınlarının da 'memur' unvanlı kadro ve pozisyonlara atanmaları görüşünde olduğumuzu ifade etmiştik. Şehitlerimizin emanetlerine ve gazilerimize sahip çıkmak, korumak ve toplumda kendilerine yakışır bir hayat seviyesi sağlamak hepimizin görevidir. Şehitlerimizin ailelerine ve gazilerimize hak ettikleri değeri vermeliyiz. Onları her zaman ve her yerde onurlandıracak davranışlarda bulunmalıyız. Bu itibarla, hizmetli unvanlı kadrolarda görev yapan şehit ve gazi yakınlarımızın, kadro ve pozisyon unvanları başka bir işleme gerek kalmaksızın memur olarak değiştirilmesini ümit ve temenni ediyorum. Şehit ve gazilerimizin anne ve babalarına bağlanan aylık, her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere artırılmalıdır. Şehit yetimlerinin hepsine kamuda iş hakkı verilmelidir. Gazilere 3 bin 600 günde emekli olabilme hakkı tanınmalıdır. Ordu ve polis vazife malulü gazilerin aylıkları iyileştirilmelidir. Muharip gazilerin sosyal güvencesi olsun olmasın hepsine aynı tutarda şeref aylığı ödenmesi, kendilerinden madalya için para istenme ayıbının ortadan kaldırılması mutlaka sağlanmalıdır." 

     

     

     

     

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow