Ebussuud Efendi'den Evliya Çelebi'ye Osmanlı'nın vampirleri
İrlandalı yazar Bram Stoker'ın 1897'de yazdığı "Dracula"nın izinden beyazperdeye aktarılan "Dracula Untold" filmi "Dracula Başlangıç" adıyla 3 Ekim'de vizyona girdi. 3. Vlad'ın doğaüstü güçlerin de yardımıyla Fatih Sultan Mehmet ve ordusu ile mücadelesi tartışılması Osmanlı'daki vampirleri de gündeme getirdi.
İrlandalı yazar Bram Stoker'ın 1897'de yazdığı "Dracula"nın izinden beyazperdeye aktarılan "Dracula Untold" filmi "Dracula Başlangıç" adıyla 3 Ekim'de vizyona girdi. 3. Vlad'ın doğaüstü güçlerin de yardımıyla Fatih Sultan Mehmet ve ordusu ile mücadelesi tartışılması Osmanlı'daki vampirleri de gündeme getirdi. (Hazırlayan: Serdar Korucu-CNNTurk.com)
Kanuni'nin şeyhülislamı: Kalbine sopa çakılsın
Başta Rumeli ve Kafkasya'da yaygın olan söylentilerin neden olduğu "vampir sorunu" ile devlet fetvalarla mücadele ediyordu.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Kanuni Sultan Süleyman döneminde şeyhülislamlığa getirilen ve II. Selim döneminde de bu görevini sürdüren Ebussuud Efendi'nin 16. Yüzyıl Osmanlı'sında vampirlere karşı verdiği fetva en bilinenler arasında yerini aldı.
Ebussuud Efendi fetvasında, Selanik'e bağlı bir köyde yaşanan vampir/cadı sorununa karşı şu öneriyi getiriyordu: "Olayın olduğu gün mezara gidip önce çıplak bir sopayla [uğurlu sayarak] kalbine ulaşacak şekilde yere çaksınlar, beklenendir ki [hortlak/ölü] defedilsin.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Eğer olmazsa, benzinde kızıllaşma olursa [yani tenine kandan kırmızılaşmışsa] başını kesip ayağının olduğu yere atsınlar.
Eğer bozulmayı bırakmışsa [yani ceset çürümemiş ise] başını kesip ölünün ayağının ucuna koysunlar). Olduğu kadar bu aşamalarla ortadan kaldırılamamışsa, cesedi çıkarıp ateşte yaksınlar.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Selef-i sâlihin zamanlarında [yani İslam'ın ilk yüzyılında yaşayan Müslümanların döneminde] ateşte yakmak pek çok kez olmuştur." (Mehmet Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislâm Ebussuud Efendi Fetvaları Işığında 16. Asır Türk Hayatı, Enderun Kitabevi, İstanbul 1972, s. 197-198.)
Evliya Çelebi'ye göre Çerkezlerin vampirleri "Obur"lar
Kafkasya'daki "vampir sorunu"nun kahramanları ise Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde "obur" denen bir yaratık olarak geçiyor.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Evliya Çelebi, Şevval ayının yirminci gecesi Abaza ile Çerkez toprakları arasında yer alan Obur dağı bölgesinde, üç yüz haneli Pedsi köyünde bizzat şahit olduğu bir "obur savaşı"nı anlatır.
"Karanlık gecenin yıldırımların kopmasıyla Çerkez kadınlarının nakış bile işleyebilecekleri kadar aydınlanması" sonrasında başlayan savaşta "Çerkez oburlarıyla Abaza oburları gökyüzünde uçup ceng i azîm" ederler.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Büyük ağaçlar, küpler, tekneler, hasırlar, araba tekerlekleri, fırın söykeleri ve nice benzer eşyalara binmiş Abaza cadıları ile at ve sığır leşlerine, deve ölülerine binmiş ellerinde yılanlar, insan, at ve deve kelleleri olan Çerkez cadıları savaşa tutuşur.
Gün doğana dek süren savaşın ardından oburlar gider. Evliyâ Çelebi, Çerkezlerin de kırk elli yıldan beri bu derecede bir savaş görmediklerini söyledikten sonra oburlarla ilgili başka bilgiler verir.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Çerkezlerin vampir avcıları: Obur tanıtıcı
Buna göre Karakoncolos gecelerinde insan kanı içen oburlar vardır. Kanı içilen kişinin yakınları obur tanıtıcı, yani "câdî sihirbâzbilici" ihtiyâr Çerkez âdemlerine başvururlar. Toprağının bozulmasından içinden obur çıktığı anlaşılan mezar kazıldığında kan içmekten gözleri kızamış obur leşi bulunur.
Oburun göbeğine böğürtlen çalısı kazığı çakıldığında sihri bâtıl olur, kanı içilen insan da ölümden kurtulur. Kanı içilen kişinin kimsesi yoksa, obur tanıtıcı bulunmazsa o kişi ölür gider.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Bazı kişiler de bulunan oburun göbeğine kazık çaktırdıktan sonra başka bir obur onun leşine girmesin diye o leşi ateşe atarlar.
Bir obur, bir insanın kulağından kanını emdiğinde o kişi günden güne hastalanır. Obur tanıtıcılara haber ve mal verince, onlar köyleri gezip insan kanı içmekten gözleri kan çanağına dönmüş oburu yakalar ve zincire vururlar.
Haber devam ediyor
Haber devam ediyor
Obur, oburluğunu itiraf edince de yine göbeğine böğürtlen kazığı çakıp kanından, hastalanan kişiye sürdüklerinde o kişi şifa bulur. Obur da ateşe atılır. (Başak Öztürk Bitik, "Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesinde Cadı, Obur, Büyücü Anlatıları ve Kurgudaki İşlevleri.", Millî Folklor 92 (2011))
Makedonya'nın Türk vampirleri
Bulgar folklorist Marko Cepenkov (1829-1920)'un on ciltlik eserine göre 1800'lü yılların başlarında Makedonya'da vampirlerle çok sık karşılaşılıyordu. Hikayelere göre vampire dönüşen Türkler de vardı, kendilerine has yöntemlerle halkı vampirlerden kurtaran Türkler de bulunuyordu.