Adetliyken Kuran okunur mu? Regl iken Kuran dinlenir mi, Kuran’a dokunulur mu?
Regl dönemlerinde ibadet görevlerini de yerine getirmek isteyen kişiler dönem dönem bu konuda kararsız kalabiliyorlar. Peki, Diyanet’in bu konudaki açıklamaları neler? Adetliyken Kuran okunur mu? Regl olan biri Kuran’a dokunabilir mi, adetliyken Kuran dinlenir mi? İşte detaylar…

Diyanet İşleri Başkanlığı merak edilen konular üzerine sıkça sorulan sorular sayfasında detaylı bilgileri paylaşıyor. Kadınlara özel bölümünde yanıtlanan sorulardan biri de “adetliyken Kuran okunur mu” sorusu olmuştu. İşte Diyanet’in regl dönemindeki ibadetlerle ilgili yaptığı o açıklama…

ADETLİYKEN KURAN OKUNUR MU, DİNLENİR Mİ?
Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîlere göre tıpkı cünüp gibi âdetli veya lohusa kadın da Kur’ân okuyamaz. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) “Âdetli kadın ve cünüp olan kimse Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.” (Tirmizî, Tahâret, 98 [131]; İbn Mâce, Tahâret, 105 [595-596]) buyurmuştur. Hz. Ali de “Resûlullah’ı Kur’ân okumaktan cünüplük hâli dışında hiçbir şey alıkoymazdı.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 88 [229]; Nesâî, Tahâret, 171 [266]; İbn Mâce, Tahâret, 105 [594]) demiştir. Farklı bir lafızla gelen rivâyete göre ise Hz. Ali’nin “Resûlullah cünüp olmadıkça bize Kur’ân okurdu.” (Tirmizî, Tahâret, 111 [146]) dediği rivâyet edilmiştir.
Bu genel yaklaşımın yanında söz konusu üç mezhep içinde bazı ayrıntılı ictihadlar da bulunmaktadır. Hanefî ve Şâfiîler, dua ve zikir kastıyla dua anlamı içeren âyetlerin cünüp, âdet ya da lohusalık hâlinde okunabileceğini; Şâfiîler dili oynatmadan ve telaffuz etmeden Mushaf’ın yüzüne bakarak kalben veya zihnen süzülebileceğini; Hanbelîler ise Kur’ân okuma kastı olmadan besmele, hamdele vb. zikirlerin okunabileceğini söylemişlerdir (Serahsî, el-Mebsût, 3/152; İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/106; Şirbînî, Muğni’l-muhtac, 1/290).
Mâlikî mezhebinde ise farklı iki görüş bulunmaktadır (İbnü’l-Cellab, et-Tefrî‘, 1/39; Karâfî, ez-Zehîra, 1/379). Sonraki bazı Mâlikîler, bu iki görüşten âdet hâlindeki kadının eğitim öğretim amacıyla Mushaf’a dokunabileceği ve Kur’ân-ı Kerîm’i okuyabileceği ictihadını tercih etmişlerdir (Desûkî, Hâşiye, 1/174; Ezherî, Cevâhir, 1/32).
Günümüzde Kur’ân eğitim ve öğretiminin aksamadan devam edebilmesi için Mâlikî mezhebinin bu görüşüyle amel edilebilir. Bununla birlikte Kur’ân eğitim ve öğretiminin çok değişik yol ve yöntemleri olduğu için âdet ve lohusalık dönemlerindeki kadınların, okuyan kimselere kulak vererek ya da kayıttan dinleyerek kulak eğitimi almaları ve âyetleri kelime kelime bölerek tashih-i hurufa ağırlık vermeleri de uygulanabilecek bir başka yöntemdir. Bu yöntem, ihtilaftan kaçınmak açısından daha ihtiyatlı olabilir.

ADETLİYKEN KURAN’A DOKUNULUR MU?
Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezhepleri ile Mâlikî mezhebindeki ağırlıklı görüşe göre, âdet, lohusalık veya cünüp hâlindeki kimselerin Mushaf’a dokunmaları caiz değildir. Bu konuda genel olarak “O, elbette değerli bir Kur’ân’dır. Korunmuş bir kitaptadır. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. Âlemlerin Rabbi’nden indirilmedir.” (el-Vâkıa, 56/77-80) âyetleri ile Hz. Peygamber’in (s.a.s.), Amr b. Hazm’a yazdığı mektuptaki “Kur’ân’a temiz olandan başkası dokunmaz.” (Muvatta’, Kur’ân, 1) ve “Cünüp kimse ve âdetli kadın Mushaf’tan hiçbir şeye dokunamaz.” (Serahsî, el-Mebsût, 3/152) rivâyetleri delil olarak kullanılmıştır (Aliyyü’l-kârî, Fethu bâbi’l-‘inâye, 1/143-144; Mâverdî, el-Hâvî, 1/384; Râfiî, el-‘Azîz, 1/293; İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/106, el-Kâfî, 1/135; Karâfî, ez-Zehîra, 1/378).