SON DAKİKA
Gribe karşı hayati öneriler! Bu yıl hangi virüsler ön planda? İşte 3'lü salgından korunmanın yolu...
Üst solunum yolu enfeksiyonları havaların soğuması ile birlikte vatandaşları hasta etmeye devam ediyor. Bu yıl virüslerin takım halinde saldırdığını söyleyen Prof. Dr. Osman Müftüoğlu önemli uyarılarda bulundu. Gribe karşı alınması gereken önlemler neler? Bu yıl hangi virüsler ön planda? Vitamin zengini besinler neler? Virüslere karşı hangi yiyecekler tüketilmeli? Uzman isim tek tek anlattı. İşte enfeksiyon ve virüslere karşı alınması gereken önlemler... Detaylar haberde...
Doğrusunu söylemek gerekirse sadece biz değil, Kuzey Yarım Küre’de kışı yaşayanların önemli bir bölümü hasta. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarında hatta bir ölçüde bronşit ve zatürre gibi akciğer enfeksiyonlarında muazzam bir artış var.
Üstelik bu yıl virüsler adeta “takım halinde saldırılar!” yapıyor. Vakaların önemli bir bölümünde “inflüanza A/B, COVID-19 ve rhino virüs enfeksiyonları” aynı anda ya da birbiri ardına bizi yatağa düşürebiliyor. Bu üçlü salgın nedeniyle de bazı ülkeler “tripledemic alarmı” vermeyi bile tartışıyor.
TAVSİYEM ŞUDUR: Okulların yeniden açılacağı bu yeni haftayla birlikte biraz daha tedbirli olmamız “kalabalık alanlarda maske kullanıp yakın temastan kaçınmamız, kişisel hijyene dikkat edip ellerimizi sık sık yıkamamız, öksürürken aksırırken ağzımızı kapamamız ve bulunduğumuz kapalı ortamları fırsat buldukça havalandırmamız” gerekiyor.
Bu yıl görünen virüs enfeksiyonu vakalarının birinci sırasında enflüanza A ve enflüanza B var. Özellikle inflüenza A (DOMUZ GRİBİ) çok ağır ve uzun seyretme eğiliminde. İnflüenza enfeksiyonlarını RHINO VİRÜS VE RSV ENFEKSİYONLARI izliyor.
COVID-19 hem biraz daha gerilerde kalmış durumda -ki iyi ki öyle oldu- hem de eskiye oranla biraz daha hafif seyrediyor (çok şükür!) ve daha az can yakıyor.
BİR: Buğday rüşeymi.
İKİ: Ay çiçeği tohumları.
ÜÇ: Fındık ve fındık yağı.
DÖRT: Ceviz, çam fıstığı.
BEŞ: Badem, yer fıstığı.
ALTI: Avokado.
YEDİ: Yağlı balıklar.
SEKİZ: Kırmızı et.
DOKUZ: Kivi.
ON: Kuşkonmaz.
Çinkoda zengin beslenmenin, özellikle çinko asetat pastillerinin virüslere karşı bağışıklığımızı güçlendirmede işe yarayabileceklerini ben de düşünüyorum. Bugünlerde prensip olarak çinko zengini gıdalardan (kümes hayvanları, deniz ürünleri, kırmızı et) imkânlarımız ölçüsünde biraz daha sık istifade etmemizde fayda var.
HATIRLATMA 1 MİTOKONDRİLERİNİZE İYİ BAKIN
Mitokondriler enerji üretim merkezlerimiz. Ama çoğumuz farkında olmadan mitokondrilerimizi zehirliyoruz. Daha da önemlisi onlara işkence ediyoruz. Kullandığımız ilaçların çoğu birer mitokondri zararlısı. Mesela kolesterol düşüren statinler, mikrop öl düren kinolonlar, ağrı kesen parasetamoller...
Ağır metallerin de tamamı birer mitokondri zehri. Cıva, arsenik, kurşun mitokondrilerin amansız düşmanları. İçtiğiniz ve soluduğunuz sigara dumanındaki toksinler, keyif almak için yudumladığınız alkoller, kirli şehir havasıyla ciğerlerinize dolan çevresel toksik kimyasallar da birer mitokondri zararlısı.
D vitamini bağışıklığın 1 numaralı koruyucusu onun kanımızdaki seviyesini mutlaka “50’nin üzerinde” tutmamızda fayda var. D vitamini sadece bağışıklığımızı destekleyen bir doğal mucize de değil. Başka pek çok önemli faydalar sağlıyor.
Peki, eksilince ne oluyor?
İLK 5
- Bağışıklığımız zayıflıyor.
- Kemik ve kaslarımız eriyor.
- Belleğimiz güç kaybediyor.
- Beynimiz sisleniyor.
- Damarlarımız daha kolay sertleşiyor.
İKİNCİ 5
- Yorgun düşüyoruz.
- Ağrılarımız artıyor.
- Daha kolay kilo alıyoruz.
- Depresyona giriyoruz.
- Şekeri, kanseri davet ediyoruz.
ÖNERİ 1- En güçlü antioksidan silahınız glutatyondur, bu molekülün aktif formu (GSH) antioksidan sistemimizin patronu kabul edilir.
ÖNERİ 2- Sigara içmenin mühim bir zararı da C vitamini depolarınızı boşaltmasıdır. Her bir sigara en az 50 mg. C vitamini kaybına sebep olur.
ÖNERİ 3- Alkol kullanımı en güçlü antioksidan savunma silahımız sayılan glutatyonumuzu süratle tüketir. Sigaranın da glutatyon azaltıcı olduğu kesinleşti.
ÖNERİ 4- Diğer antioksidanların yani C ve E vitaminin, alfa lipoik asit ve koenzimin, çinko veya selenyumun görevleri ise, elektronlarını (zararlı serbest radikale vererek) kaybettiği için okside olmuş yani etkinliği kaybolmuş glutatyonu yeniden canlandırmak için ona elektron transferi yapmaktır.
ÖNERİ 5- Bu nedenle C vitamini, alfa lipoik asit, E vitamini, koenzim veya N-Asetil Sistein takviyeleri bedendeki glutatyon düzeyini yükseltebilmektedir.