Fashionable İstanbul'un ardından...

Fashionable İstanbulun ardından...
expand

İstanbul CNN TÜRK'ün medya sponsoru olduğu "Fashionable İstanbul by Avea" ile ilk kez uluslararası standartlarda büyük bir moda organizasyonuna ev sahipliği yaptı... Şimdiden heyecanla ikincisini beklediğimiz etkinliğin değerlendirmesini ustalarla yaptık...

-Fashionable'ın İstanbul ayağı tamamlandı, ilk kez böylesine kapsamlı bir moda etkinliğine şahit olduk. Bu nasıl hissettiriyor? Etkinlik öncesi ve etkinlik sonrasını karşılaştırırsak değişen ne oldu?

Raif İnan: Özellikle, İstanbul’un isminin dünyada böyle bir moda etkinliğiyle duyurulması gerçekten çok heyecan ve gurur verici bizim için.. Dünyada bu tür organizasyonları yıllardır düzenleyenlerden,basından ve birçok farklı kurum kuruluştan bu anlamda takdir görmek elbette çok güzel.Biz bu etkinlik için çalışmalara başladığımızda; Türkiye’nin böylesine görkemli bir moda organizasyonuna çok yakışacağını bilerek,inanarak yola çıkmıştık zaten ve etkinlik tamamlandığında da fark ettik ki güzellikler mozaiği İstanbul’u bir puzzle olarak düşünürsek bu anlamdaki parçası eksikmiş. Ülke olarak başarılarımızın altında bu başlıkta bir imzamızın da olması ve buna küçük de olsa katkımızın olması bizi çok mutlu kılıyor tabi.

-Organizasyonun heyecanıyla muhtemelen bazı şeyler gözden kaçtı, henüz belki çok taze ama şunu yapsaydık daha iyi olurdu ya da şunu yapmasaydık daha iyiydi dediğiniz noktalar var mı, varsa bunları bizimle paylaşır mısınız?

Hakan Baykam:
İlk kez düzenlenen böylesine büyük bir organizasyon için mutlaka atlanan noktalar olabileceğine inanıyorum ben ama genel olarak değerlendirdiğimizde aksaklık olarak nitelendirilecek, gölgede kalan ya da pişmanlık duyulacak bir nokta göremiyoruz. Sadece bunca yıllık organizasyon tecrübemize rağmen insanlarımızın LCV siz hatta davetiyesiz katılım durumlarını yeterince dikkate almamışız dolayısıyla özellikle ilk gün ciddi bir kalabalık oluştu biz ve ailelerimiz de dahil olmak üzere birçok kişi kendi yerine oturamadı. Bundan sonraki Fashionable İstanbul etkinliklerinde bu konu daha dikkatli ele alınacak hatta LCV'siz ve davetiyesiz misafirlerimizi biraz üzeceğiz.

Bunun dışında elbette bundan sonraki Fashionable İstanbul organizasyonlarında her zaman bir öncekinden daha farklı,daha özel daha da görkemli ve sürprizlerle dolu kareler görecek modaseverler.Profesyonel iş hayatımızda çizdiğimiz yeniliklere ve önerilere açık portremizin bize her zaman bu tarz konularda avantaj sağladığını düşünüyorum.

-Organizasyonun boyutuna bakalım. Kaç kişi Fashionable için çalıştı, ekonomik olarak maliyet takriben ne kadar oldu, getirisiyle karşılaştırıldığında ticari açıdan başarılı bir işti diyebilir miyiz?

Raif İnan:Etkinlikte 45’i güvenlik, 124’ü hostes, 42’si teknik, 85’i backstage, 60’ı temizlik elemanı olmak üzere toplam 356 kişi çalıştı. Toplam bütçesi 2.2 milyon Euro oldu. İstanbul’da üç günlük moda etkinliğinin yarattığı ekonomi 10 milyon Euro’yu buldu, Türkiye’nin tanıtımına ise en az 100 milyon Euro katkı sağladığını hesaplıyoruz. Yurtdışından gelen 250 davetlinin alışveriş ve turistik gezilerinde 500 bin Euro harcadı ve üç günde yaklaşık 10 milyon Euro’luk bir ekonomi yaratıldı. ABD, Fransa, İtalya, Fransa gibi ülkelerden gelen 35 gazeteci sayesinde Türkiye ve İstanbul konulu pek çok makale yayınlandı ve etkinliğinin İstanbul’un tanıtımına yaptığı katkının 100 milyon Euro’yu bulduğu hesaplanıyor. Tüm bunları dikkate aldığımızda, başarılı bir iş olarak görüyoruz.

-Ziyaretçi sayısı kaç oldu? Beklentileriniz karşılandı mı?

Hakan Baykam:
Fashionable İstanbul by Avea, 3 günlük programında 315’i yabancı olmak üzere tam 8 bin 760 konuğu ağırladı. Defile sonrası partilerde ise 2 bin civarında konuk ağırlandı. Beklentimizin üzerinde bir taleple karşılaştık.

-Etkinlik devam edecek. Seneye için şimdiden çalışmaya başladığınızı tahmin ediyoruz. Bizi 1 yıl sonra neler bekliyor?


Hakan Baykam: Aralık ayına kadar yeni stratejiyi oluşturmayı planlıyoruz. Fashionable İstanbul dünyada olmayan bir konsept. Bu konseptle mi devam edeceğiz yoksa dünya moda haftası sistemine mi dönüşeceğiz , buna karar vereceğiz. Hangi marka ve tasarımcıların olacağını belirleyeceğiz. Türk marka ve tasarımcıları da yer alacak. Ancak hangi markaların olacağını söylemek içinse henüz erken.

-Özel olarak şu isimler gelecek diyebileceğiniz simalar var mı?


Hakan Baykam: Şu isimler gelecek diye şimdiden söylemek istemiyoruz, sürpriz olsun. Ama şunu söyleyebiliriz ki önümüzdeki yıllarda Fashionable İstanbul etkinliklerinde acaba Türkiye’ye gelir mi diye soracağınız, geliyor denilince şüpheye düşeceğiniz ünlü simaları İstanbul’da görmeye alışmanız gerekecek.Daha ilki olmasına rağmen bu yılki Fashionable Istanbul bunu herkese gösterdi diye düşünüyoruz.



-Türk modacıları Fashionable İstanbul içinde daha da etkin kılmak dünyaca izlenen bir etkinlikte -evsahibi- sıfatıyla da olsa yer almalarını sağlamak gibi bir stratejiniz var mı?

Raif İnan: Tabiî ki Türk modacıları Fashionable İstanbul içinde etkin kılmak, dünyaca izlenen bir etkinlikte yer almalarını sağlamak en büyük isteklerimizden. Şurada yanlış anlaşılan bir durum var: İstanbul’da moda haftası yaratmak için yerli tasarımcılar da olmalı, neden Türk markaları yoktu sorularıyla karşılaştık. Tekrar aynı cevabı vermek istiyorum ki biz zaten ilk sene için İstanbul’u tüm moda dünyasına tanıtan gerçek bir görsel şov ile dünya çapında ünlü 5 designerı İstanbul’da ağırlamak ve dünya moda takvimine elit bir giriş yapmak için çıktık yola. İkinci yıldan itibaren ise Türk ve yabancı tasarımcıları bu platformda buluşturmayı planlamıştık. Hem yerli hem de yabancı katılımcılar organizasyonu ve kalite seviyesini görsün, bir sonraki yıl bu kriterlere göre karar versin istedik. Yani bir sonraki etkinlik için konuşmaya somut örnekler ve yaşanmış tecrübeler üzerinden başlayalım dedik.

Türkiye’nin tekstil konusundaki nihai hedefinin yani sadece fason üretim yapan bir tekstil ülkesi değil aynı zamanda kendi markalarını ve tasarımcılarını var edip dünyaya pazarlayan bir ülke olmasını hedefliyoruz. Fashionable İstanbul ile moda dünyasına açılacak olan kapıdan sadece yabancı tasarımcılar Türkiye’ye girmeyecek tabiî ki, aynı şekilde Türk tasarımcılar da bu kapıyı kullanarak yurt dışına açılabilecekler.

-Yabancı basında Fashionable ile ilgili haberlerde "İstanbul, Ortadoğu'nun Londrası olabilir mi?" gibi başlıklar dikkatimizi çekti, her ne kadar biz coğrafya dışında Ortadoğu ülkesi olmadığımızı Batılılara anlatmak için çabalasak da Batının bu bakışını değiştiremiyoruz, bu durumda moda için Ortadoğu'nun Londrası olmaya mı çalışmalıyız, yoksa İstanbul'un da en az Londra kadar marka bir şehir olduğunu vurgulayarak İstanbul'u moda şehri mi yapmalıyız?

Hakan Baykam: Bizim istediğimiz İstanbul’un da en az Londra kadar marka bir şehir olduğunu vurgulayarak İstanbul’u bir moda şehri yapmak. Bunu için çalışıyoruz ve herkesin de desteğine ihtiyacımız var. Çünkü İstanbul’un bir moda kenti olarak kabul edilebilmesi için herkesin elini taşın altına koyması ve güç birliği yapılması gerekiyor. Ancak Fashionable İstanbul’un bir köprü görevi olduğu da kesin. Dünya değişiyor, dünyanın bütün büyük markaları da son senelerde bu değişimi fark etti. Ekonomik kriz ve satın alma gücünün farklılaşması nedeniyle markalar da stratejilerini değiştirmek durumunda kaldı. İşte bu nedenle, tüm büyük markalar daha geniş kitlelere hitap etmek ve daha fazla yerde görünürlük kazanmak istiyor. Çin, Ortadoğu, Uzak Doğu, Türkiye gibi yeni pazarlar yabancı yatırımcılar için çok daha önemli hale geldi. Türkiye de coğrafi konumu itibariyle Orta Doğu, Yakın Doğu ile Avrupa, Amerika arasında bir köprü olacak.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow