hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Derya Uludüz Prof. Dr. Derya Uludüz

    Sürdürülebilir mutluluk mümkün mü?

    20.10.2022 Perşembe | 09:11Son Güncelleme:

    Son yıllarda tüm kavramlar başına sürdürülebilirlik ekini almaya başladı. Sürdürülebilir eğitim, sürdürülebilir moda, sürdürülebilir üretim, sürdürülebilir sağlık liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Peki, sürdürülebilir mutluluk da mümkün müdür?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ben size bu soruyu sorduğumda eminim ki birçoğunuzun cevabı Maslov’un ihtiyaç piramidini açıklamakla başlayacaktır.
    Elbette haklısınız öncelikli ihtiyaçların karşılanması hayatımızda büyük bir yer kaplıyor ama mutluluk salt bu ihtiyaçların toplamından mı oluşuyor?

    Her zaman söylüyorum kavramlar karşıtlarıyla anlam kazanır. Sağlığın önemini anlamanız için hastalığı bilmeniz gerekir, tokluğun değerini fark etmeniz için açlık çekmeniz gerekir, mutluluğu daha anlamlı kılabilmek için hayatınızın bir döneminde mutsuzluğu da deneyimlemiş olmanız lazım.

    Hayatta her şeyi tamamlayıp mutluluğu da elde ettiğimiz zaman içimize gelip çöreklenen o korku da neyin nesi? “Ya kaybedersem”, “ya mutluluğum kısa sürerse” kaygısı bazen sahip olduğumuz mutluluğun elimizden kayıp gitmesine bile sebep olabilir. İşte burada beyin devreye giriyor. Yani düşüncelerimiz ve beynimiz üzerindeki hakimiyetimiz söz konusu oluyor.

    Beynin temel amacı hayatta kalmanızı sağlamak

    Yapılan bir araştırmaya göre, her gün 6 binden fazla düşünce aklımızdan geçiyor ve bu düşüncelerin çoğu olumsuz ya da tekrarlayıcı düşünceler veya her ikisi birden. Beyniniz sizi mutlu etmek için ayarlanmamıştır. Beyninizin temel amacı sizi güvende tutmak ve hayatta kalmanızı sağlamaktır. Ancak yine de size iyi bir haberim var, beyninizin birinci önceliği sizi hayatta tutmak olsa bile düşünme, davranma ve nihayetinde hissetme şeklinizi değiştirebilirsiniz. Yani zihninizi eğitebilirsiniz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Beynin limbik sisteminde duygularla ilintili bölgeler vardır. Mutluluk da, sağ frontal korteks, precuneus, sol amigdala ve sol insula dahil olmak üzere beynin çeşitli alanlarını harekete geçirir. Bu aktivite, farkındalık ile beynin “duygu merkezi” arasındaki bağlantıları içerir.

    Mutlu nörokimyasallarınızı hackleyebilirsiniz

    Sürdürülebilir bir mutluluk için davranışsal hilelerden ziyade biyokimyasal sürecinizi yönetmeniz mümkündür. Daha önce beynin kandırılabilir bir organ olduğunu çok sefer dile getirmiştik fakat mutluluk için ‘mış’ gibi yapmak yerine nörokimyasallarınızı dışardan müdahaleyle düzenleyebilir ve mutluluğa birkaç adım daha yakın olabilirsiniz.

    Peki bu nasıl mı mümkün olacak? “Mutluluk kimyasalı” dediğimiz hormonları bir kez daha hatırlayalım isterseniz ve bunları nasıl daha iyi duruma getirebileceğimizi inceleyelim.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dopamin

    “Mutluluk hormonu” olarak da bilinir. Dopamin sizi harekete geçme konusunda motive eder. Beynin ödül sisteminin birincil itici gücüdür ve zevkli bir şey yaşadığınızda dopamin seviyeniz yükselir. Yaptığınız iş karşılığında aldığınız övgü, aşk, alışveriş, yemek yeme gibi keyif veren aktiviteler dopamin düzeyinizi yükseltir. Dopaminin yüksek olması hareket kabiliyetinizi ve motivasyonunuzu artırır. Kendinize yeni hedefler belirlemek de vücudunuzda dopamin inşa etmek için etkili bir yöntemdir. Çünkü başarı dopamin seviyesini yükseltir.

    Serotonin

    “İyi hissetme hormonu” olarak da bilinir. Kaygıyı ve depresyonu azaltan serotonin seviyesini artırmak için egzersiz yapabilir, uyku düzeninize ve kalitesine dikkat edebilirsiniz, sosyalleşmek de serotonin seviyenizi artırmanıza yardımcı olur. Serotonin seviyeniz öğrenme yeteneğinizi ve hafızanızı da üst noktalara çıkarır. Başkaları tarafından saygı duyulduğunuzu hissettiğinizde serotonin hormonunuz yükselir. Fakat bu başkalarına bağımlı olma ve başkalarından beklenti içinde olma halini de beraberinde getirir. Ayrıca D vitamini de serotonin üretimini destekler.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Oksitosin

    Genellikle “aşk hormonu” olarak adlandırılır. Kucaklaşma nörokimyasalı olarak da bilinir. İlişkilerde güven, empati ve bağları geliştirmeye yardımcı olur. Ten temasıyla yüksek seviyelere çıkan oksitosin doğum, emzirme ve güçlü ebeveyn – çocuk bağı için gereklidir. Oksitosin seviyesini artırmanın en iyi yolu hayatınızda fiziksel sevginin varlığıdır. Oksitosin seviyenizi artırmak için evcil hayvan bakabilir, sevdiklerinizle daha fazla vakit geçirebilirsiniz. Oksitosin salınımı, göz teması ve dikkat gibi sosyal bağlanma yoluyla da tetiklenebilir. Oksitosin artışı elde etmenin basit bir yolu, birine sarılmaktır. Güven duygunuz sarsıldığında beyniniz, gelecekte güven ve oksitosinden vazgeçmenizi söyleyen sinirsel yolları oluşturamaz ve mutsuz kimyasallar salgılar.

    Endorfin

    Vücudumuzun stres ve rahatsızlığa tepki olarak ürettiği doğal ağrı kesicileridir. Endorfinler en çok fiziksel egzersizlerle bağlantılıdır. Zorlu bir yarışta veya büyük bir oyun sırasında sporcuların acıyı geri plana bırakmalarının en temel nedeni endorfin salgılamalarıdır.