Canlı Yayın
Uğur Hakan Hacıoğlu
Bazı anlarda insana umut aşılayacak, toplumun her kesimini bütünleştirecek isimlerin ortaya çıkması gerekmektedir. Geçtiğimiz Pazar günü yitirdiğimiz insanlarımızın ardından onların yasını tutarken genç yaşta kaybettiğimiz Barış Akarsu’nun filminin gösterime girmesi hayatın her zorluğa rağmen devam ettiğine, mücadeleden vazgeçmememize ve kötülüklerin artarak üzerimize gelse de yaşama olan inancı kaybetmememize dair önemli bir örneği bizlere göstermektedir.
Filmin aktarımıyla Amasra’nın sokaklarında hayata bir kelebeğin başucuna konmasıyla başlayan ve o kelebek gibi kısacık bir ömür içinde gerçekleştirdiklerinin anlatılmaya çalışıldığı Barış Akarsu, çocuk yaşlarda basketbol, karate gibi sporlara duyduğu ilginin yanında denize olan ilgisi sebebiyle yelkenciliğe ayrı bir merak duymuş bu merakını da ilerleyen yıllara taşımıştır. Gökyüzünü, denizleri ve doğayı seven bunun yanında başına buyruk, özgür ruhlu ve yardımsever bir insandır.
Spora duyduğu ilgi dışında hayatının akışını değiştiren ilgi alanı müziktir. Karadeniz’in sert dalgaları müzikal ilgisine de yansımıştır. Özgür ve büyük melodilerin peşinde koşmadan evvel çocukluk yıllarında ilk gitarını alması sonrasında müziğe karşı tutkusu sürekli artmıştır. Zamanla klavye ve mızıka gibi farklı enstrümanları da öğrenerek çalması, dedesinin “Tek bir şey ol, en iyisi ol” sözüyle kendisine mentorluk etmesi filmin önemli aktarımları arasında yerini alıyor. Bunun yanında filmin içeriğinde kız arkadaşı Zeynep ile aralarındaki duygusal yaşamına da önemli ölçüde vurgu yapılmış.
Filmden hareketle hayatlarımıza Akademi Türkiye ile giren, Temmuz 2004’teki yarışma birinciliğinin ardından Aralık 2004’te “Islak Islak”, Temmuz 2006’da “Düşmeden Bulutlara Koşmam Gerek” ve Ocak 2008’de ölümünün ardından dinleyiciyle buluşan “Ayrılık Zamansız Gelir” albümlerinin tekrar dinlenmesi gereken bir zamandayız. Özellikle de “Kimdir O” şarkısında gösterdiği duruş ile savaşa karşı tavrını net şekilde gösteren Barış Akarsu’nun bu bağlamda herkese örnek olduğunu söylememiz gerek…
Kelebek misali kısa ömrü boyunca kıymetli bir diskografi bırakan Barış Akarsu, sesinin yanında duyguları, mücadelesi, duruşu ve sosyal sorumluluk taşıyan ruhuyla günümüzde sayıları giderek azalan kıymetli insanlar arasındadır. Barış Akarsu gibi insanların kaybı sadece müzikal bir kayıp değil insani bir kayıptır. Bu bağlamda günümüzde henüz Barış Akarsu ile tanışmamış genç müziksever insanların hayatının aktarıldığı bu biyografik film ile onu tanıma adına karşılarında değerli bir fırsatın olduğu kanaatindeyim.
Yönetmenliğini Mert Dikmen’in üstlendiği “Barış Akarsu Merhaba” kronolojik olarak sanatçının doğumundaki kelebek ile başlayan ve aramızdan ayrıldığı kavşağa kadar uzanan ayrıntıların aktarımından oluşuyor.
Yaşamın kısacık serüveni içinde duyguları ve şarkılarıyla aramızda olan, bizlere kendini tanıtan Barış Akarsu’ya selam olsun…
Barış’a, müziğe, Taksim’de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza…
Bazı anlarda insana umut aşılayacak, toplumun her kesimini bütünleştirecek isimlerin ortaya çıkması gerekmektedir. Geçtiğimiz Pazar günü yitirdiğimiz insanlarımızın ardından onların yasını tutarken genç yaşta kaybettiğimiz Barış Akarsu’nun filminin gösterime girmesi hayatın her zorluğa rağmen devam ettiğine, mücadeleden vazgeçmememize ve kötülüklerin artarak üzerimize gelse de yaşama olan inancı kaybetmememize dair önemli bir örneği bizlere göstermektedir.
Filmin aktarımıyla Amasra’nın sokaklarında hayata bir kelebeğin başucuna konmasıyla başlayan ve o kelebek gibi kısacık bir ömür içinde gerçekleştirdiklerinin anlatılmaya çalışıldığı Barış Akarsu, çocuk yaşlarda basketbol, karate gibi sporlara duyduğu ilginin yanında denize olan ilgisi sebebiyle yelkenciliğe ayrı bir merak duymuş bu merakını da ilerleyen yıllara taşımıştır. Gökyüzünü, denizleri ve doğayı seven bunun yanında başına buyruk, özgür ruhlu ve yardımsever bir insandır.
Spora duyduğu ilgi dışında hayatının akışını değiştiren ilgi alanı müziktir. Karadeniz’in sert dalgaları müzikal ilgisine de yansımıştır. Özgür ve büyük melodilerin peşinde koşmadan evvel çocukluk yıllarında ilk gitarını alması sonrasında müziğe karşı tutkusu sürekli artmıştır. Zamanla klavye ve mızıka gibi farklı enstrümanları da öğrenerek çalması, dedesinin “Tek bir şey ol, en iyisi ol” sözüyle kendisine mentorluk etmesi filmin önemli aktarımları arasında yerini alıyor. Bunun yanında filmin içeriğinde kız arkadaşı Zeynep ile aralarındaki duygusal yaşamına da önemli ölçüde vurgu yapılmış.
Filmden hareketle hayatlarımıza Akademi Türkiye ile giren, Temmuz 2004’teki yarışma birinciliğinin ardından Aralık 2004’te “Islak Islak”, Temmuz 2006’da “Düşmeden Bulutlara Koşmam Gerek” ve Ocak 2008’de ölümünün ardından dinleyiciyle buluşan “Ayrılık Zamansız Gelir” albümlerinin tekrar dinlenmesi gereken bir zamandayız. Özellikle de “Kimdir O” şarkısında gösterdiği duruş ile savaşa karşı tavrını net şekilde gösteren Barış Akarsu’nun bu bağlamda herkese örnek olduğunu söylememiz gerek…
Kelebek misali kısa ömrü boyunca kıymetli bir diskografi bırakan Barış Akarsu, sesinin yanında duyguları, mücadelesi, duruşu ve sosyal sorumluluk taşıyan ruhuyla günümüzde sayıları giderek azalan kıymetli insanlar arasındadır. Barış Akarsu gibi insanların kaybı sadece müzikal bir kayıp değil insani bir kayıptır. Bu bağlamda günümüzde henüz Barış Akarsu ile tanışmamış genç müziksever insanların hayatının aktarıldığı bu biyografik film ile onu tanıma adına karşılarında değerli bir fırsatın olduğu kanaatindeyim.
Yönetmenliğini Mert Dikmen’in üstlendiği “Barış Akarsu Merhaba” kronolojik olarak sanatçının doğumundaki kelebek ile başlayan ve aramızdan ayrıldığı kavşağa kadar uzanan ayrıntıların aktarımından oluşuyor.
Yaşamın kısacık serüveni içinde duyguları ve şarkılarıyla aramızda olan, bizlere kendini tanıtan Barış Akarsu’ya selam olsun…
Barış’a, müziğe, Taksim’de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza…
SON DAKİKA
