hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Uğur Hakan Hacıoğlu Uğur Hakan Hacıoğlu

    Canlı Ritimlerin Derin Kaybı: Jeff Beck

    15.01.2023 Pazar | 09:40Son Güncelleme:

    Yaşam döngüsünün içinde ilerledikçe insan kurduğu düzenin ilerleyen safhalarına geçiyor. Bu durum aynı zamanda insanı mutlak sonuna da yaklaştırıyor. Belki de yaşamın zirvesi ile ölümün arasındaki ince bağ da buradan kaynaklanıyor. İnsan yaşadıkça hayatı, hayatı yaşadıkça da ölüme uzanan bir girdabın içinde kendini derin bir suya teslim ediyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bilinmezlik bir girdabın ucu kadar derin ve ıssız olduğundan insanoğlu bilinmeze dair yaşadığı gerginliği tecrübe ettikçe ona karşı duyduğu korku ve içgüdü artmıştır. Savunma mekanizmaları, kendine ördüğü duvarlar ve bu duvarların içinde inşa ettiği hayaller ile insan yaşamının sonuna kadar kendi duvarları arasında bir yaşam sürmekte, son nefesine vardığında da kendi duvarlarında kendine ait izler bırakarak yaşama veda etmektedir.

    Jeff Beck, kendi duvarlarının sınırlarını oldukça geniş tutan, korku ve içgüdülerini sınırlayabilen, hayalleri ise uçları zorlamış bir müzisyendi. Belki de bu sebeple kendisinin rakamsal olarak yaşı ilerlemiş olsa da kamuoyu tarafından beklenmedik ölümü hoş karşılanmadı. Her ölüm geride bir matem bırakır fakat Jeff Beck müzikseverleri çok hazırlıksız yakalamıştı. Ani ritimleri, seri ve coşkun performanslarını düşününce bu ölümün oldukça büyük bir hüznü araladığını görebilmekteyiz.

    Müzik dünyasında “British Invasion” sürecinin etkili olduğu süreçte İngiltere’den dünyaya yayılan İngiliz topluluk müziği ekseninde Jeff Beck de 1965 yılında Eric Clapton’un yerine Yardbirds topluluğuna katılması sonrasında bu dünyanın önemli bir yıldızı haline gelecekti. Özellikle de “Heart Full of Soul” parçasındaki gitar soloları unutulmaz bir imza bırakmasına katkıda bulunmuştur. Sonrasında da geleceğin bir başka yıldızı olarak anılacak Jimmy Page'in topluluğa katılması Jeff Beck’in müzikal kariyerini bambaşka bir noktaya evirecek topluluktan ayrılarak kendi müzikal yolculuğunda bambaşka bir rotaya doğru yola çıkacaktı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1970’lerin öncesinde blues kökenlerinin daha çok hissedildiği müzikal altyapısı 1970’li yıllar itibarıyla fusion eksenine dahil olmuş bu alanda "Blow by Blow" ve "Wired" isimli iki albüm çalışmasını dinleyiciyle buluşturmuştur. 1980’li yıllara geldiğimizde ise müziği tekno ve elektronik etkilerinin hissedildiği bir alana doğru kaymıştı. 1985 yılında dinleyiciyle buluşan “Flash” albümü dönemi bakımından teknolojik içeriği, elektronik müziğin kullanımı ve armonisiyle dikkat çeken bir çalışma olmuştur.

    Onar yıllık periyotlarla müzikal kariyerinde yeniliğin peşinde koşan Jeff Beck bu istikrarını 1990’lı yıllara hatta 21. yüzyıla da taşımıştır. Dönemin şartları, kurduğu yeni hayaller ve derinliği olan yeniliklerinin denenmesi için gösterdiği çabası takdire değerdir. Grammy performansları, pena kullanmayı bırakarak wah-wah pedalı kullanmasıyla kariyerinin başından sonuna değin farklı, yenilikçi ve olağandışı olmayı başarmıştır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yakın bir zaman önce sinemanın olağandışı ismi Johnny Depp ile ortak albümü “18” dinleyici ile buluşmuştu. Bu çalışma birbirinden ayrı iki yıldızın atmosferde bir araya geldiklerinde oluşturdukları hoş bir manzara gibiydi. Bu albümle beraber geride birçok çalışma, derin hayaller, yeniliğe olan tutku ve müzikal alandaki ısrarıyla Jeff Beck geride kıymetli hatıralarla dolu bir anı yelpazesi bıraktı.
    Şu bir gerçek ki Jeff Beck’in gitarının tellerine parmaklarıyla dokunuşu asla unutulmayacak…

    Derin hayallere ve Jeff’e…