hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Uğur Hakan Hacıoğlu Uğur Hakan Hacıoğlu

    Felaketlerin arasında müzik

    26.02.2023 Pazar | 09:09Son Güncelleme:

    Herkes Titanic batarken neden müzisyenlerin durmadığını sorar. Oysa bilenler durumun farkındandır. Müzik durmamalı, sanat icra edilmeli ve paniğe mahal verilmemelidir. Sanatın ve sanatçının kıymeti de burada yatmaktadır…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Büyük yıkımların, felaketlerin ardından öncelik verilmesi gereken en önemli meselelerden biri de toplumsal çöküntünün toparlanmasıdır. Bu konunun üzerinde titizlikle durulmalıdır ki her toplum yaşadığı doğal afetin, savaşın ve krizin içinde sanatın ve müziğin devamlılığı için çaba göstermelidir. Sanat devam ettikçe, müzik sürdükçe insanların direnç güçleri artacak bu durum da zorluklara göğüs germe hususunda onları motive edecektir.

    Şubat ayında gördük ki deprem ülkemizin rafa kaldırılmayacak kadar önemli bir sorunudur. Bu sorunun çözümü için acilen gerekli önlemlerin alınması, yıllardır üzeri örtülen bu doğal hadiseyle ilgili toplum bilinçlendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Yoksa deprem gerçeği biz onu unuttukça bizlere acı bir şekilde varlığını hatırlatmaya devam edecektir.

    Tarihsel sürece baktığımızda müzik; şifa kaynağı, tarihsel olaylara bir tanık, savaşlarda motivasyon, doğal afetlerde de yara sarıcı olarak birbirinden farklı görevler üstlenmiştir. Antik Yunan kültüründe Orpheus’un yedi telli liri her çalışı ruha iyi geldiğinden tedavi yöntemi olarak melodiler kullanılmıştır. İslam medeniyetinde ise İbn-i Sina müziğe yaklaşımında sesin önemine vurgu yapmış ve ses için yaşamın vazgeçilmez bir odak olduğuna vurgu yapmıştır. Ayrıca Farabi de “Musiki-ul Kebir” isimli eserinde her makamın ruh üzerinde farklı etkiler bıraktığını ve bu etkilerin insan üzerindeki duygusal etkilerini ifade etmiştir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Savaş alanlarında müzik tarihsel bağın temellerini oluşturmakta, her topluma tarihini ve yaşantısını aşılayacak marşlarla eşlik etmektedir. 1683’te Osmanlı Devleti, Viyana önlerinde Mehter takımının ordu üzerindeki motivasyon gücünü kullanmak istemiş, İkinci Viyana Kuşatması esnasında Mehter takımının etkisi Viyana halkına da tesir etmiştir. Bu tesirler kuşatmadan bir yüzyıl sonra Avusturyalı bir besteci olan Mozart’a “alla turca” başlığıyla hızlı, korkulu ve savaşın izlerini taşıyan bir eser besteletmiştir. Savaşın belki de müzik aracılığıyla geride bıraktığı önemli kültürel izlerden biri de budur.

    Mustafa Kemal Atatürk, I. Dünya Savaşı’nın arifesinde Sofya’da ateşemiliter olarak görev yaptığı esnada Carmen operasını izleyip akşam kaldığı otele döndüğünde Şakir Zümre’ye “Şakir, Balkan Savaşı’nı yitirişimizin nedenlerinden birini daha bu akşam anladım. Biz, Bulgarları Çoban bilirdik. Bak, biz farkına varmadan, onlar nasıl ilerlemişler. Balesi Bulgar, şefleri Bulgar… Biz, bu uygarlık düzeyine ulaşamazsak, bize yaşam hakkı yok…” sözleriyle aslında sanatın ve müziğin şartlar ne kadar ağır olursa olsun önemli olduğuna vurgu yapmıştır. Bu vurgunun devamında da Kurtuluş mücadelesinde Ankara’da Maarif kongresi düzenlenmesi, mücadele sonrasında da sanat, müzik, eğitim ve kültür alanında inkılapların aksatılmaması Mustafa Kemal Atatürk’ün gözlemleri vasıtasıyla gerekli çıkarımı yaparak yapmış olduğu inkılaplardır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    I. Dünya Savaşı sonrasında Fransa’da izlenimci müzik akımının öncüsü Maurice Ravel, savaş esnasında sağ kolunu kaybeden piyanist arkadaşı Paul Wittgenstein’ın anısına, yalnızca sol elin kullanıldığı bir piyano konçertosu bestelemiştir. Yıkımların ardından yükselen filizlerin arasında müziğin etkisinin duygusal manada en çok hissedildiği çalışmalardan biri de budur…

    Vietnam savaşı müzik ve yıkımın arasında protest müziklerin de yükselişe geçtiği bir dönüm noktasıdır. The Beatles’tan “All You Need Is Love”, Edwin Starr’dan “War”, The Doors’tan “The End”, Creedence Clearwater Revival’den “Fortune Son” dönemin müzikal çalışmalarına örnek olarak gösterilebilir. Belirtmiş olduğum bu çalışmalar Amerika’nın Vietnam’da meydana getirdiği yıkımı eleştirerek savaş karşıtı mücadelenin önemli çalışmalarını meydana getirmişlerdir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yukarıda aktarmaya çalıştığım örnekler üzerinden aslında müziğin ve müzikal üretimlerin, insanların dönüm noktası olan her safhada insanlık yararına önemli işlere imza attıklarını belirtmek istiyorum.

    Deprem, sel, yangın, salgın, savaş… Her yıkımın faturasının müziğe yahut sanata kesilmesi sadece sanatçının üretim formunu, ekonomik gelirini değil aynı zamanda toplumun ruhsal sağlığını da olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Psikolojik çöküntülerin arttığı bir süreçte ruhun gıdası olan müziğin arka plana itilmesi, müzisyenlerin bir yardım konseri düzenleyecekken bile tereddüt yaşaması bizlerin ayıbıdır. Çünkü yaşadığımız felaketin sorumlusu müzisyenler yahut sanatçılar değildir. Bu yıkımın faturasını onlara kesmek yerine bu yıkımın içinden onlarla beraber çıkmanın en doğrusu olacağının kanaatini taşıyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bugünlerde depremin yıkımının onarılması adına birçok müzisyen yardım kampanyalarını desteklerken birçok müzisyen de yardım konserleri düzenlemeye başladı. Pandemi süreci ve sonrasında yaşamlarını bir türlü istedikleri düzene getirememiş müzisyenlerin bu konuda gerekli özveriyi göstermesi takdire şayandır. Bu bağlamda dinleyici kitlesinin de hem depremzedelere hem de müzik emekçilerine destek olması gerekmektedir.

    Unutulmamalıdır ki müzik bir mirastır. Sözlü geleneğin bir ürünüdür. Bu bağlamda gelecek kuşaklara yaşananların, çıkarılan derslerin ve ağıtların aktarılması adına müziğin bir görevi vardır. Müziğin bu görevini aksatmaması adına da üretimlerine devam eden müzisyenlere desteğimizi sürdürmeliyiz.

    Yıkımın arasından müzikle filizlenecek yeni umutlara…