hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Uğur Hakan Hacıoğlu Uğur Hakan Hacıoğlu

    Sevtap Ünal: Güneşin doğudan yükseldiği gibi insan olgunlaştıkça ışığa koşuyor

    30.04.2023 Pazar | 10:09Son Güncelleme:

    Müziğe yaklaşımı, ses rengi, sözleriyle duyguları arasındaki bağlantılar ile kendi çizgisinde ilerleyen Sevtap Ünal ile müziğe başladığı ilk yılları, yeni çalışmalarını ve geleceğe dair planlarını konuştuk.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Uğur Hakan Hacıoğlu: Müziğe karşı ilginiz henüz çocuk yaşlarınızda izlediğiniz bir opera ile başlamıştı. Müzikal ilginin bireylerde gelişiminde çocukluk yıllarının önemi sizce nedir? Çocukluk yıllarında müziğe başlayan ilgi ilerleyen yıllarda nasıl geliştirilebilir?

    Sevtap Ünal: Beni çocukluk yıllarıma döndüren bu anı, müzik öğretmenimizin eşliğinde, sınıfça gittiğimiz bir Opera gösterisiydi. Sınıf arkadaşlarımın çoğunluğunun gülerek ve dalga geçerek izlediği o sahneye, şaşkınlık ve hayranlıkla baktığımı hatırlıyorum... O görkemli sahne ki, görsel ve işitsel algılarımın sanatla tanışmasına vesile ilk ve çok farklı bir heyecandı benim için. Çocukluk yıllarımızda, gördüğümüz, duyduğumuz her şeye verdiğimiz tepkiler ve yaklaşımlar aslında, gelecekte nasıl bir birey olacağımızın ipuçlarını veriyor. Bizi dışarıdan gözlemleyen, ebeveynlerimiz ve eğitimcilerin, beslenme alışkanlıklarını düzenlediği gibi, çocukların ruhsal beslenme alışkanlıklarını düzenleyebilmeleri, sanat alanlarına gösterdikleri yaklaşıma ve ilgiye bakarak yönlendirmeleri gerçeği büyük önem taşıyor. Çocukluk yıllarında müziğe başlayabilmek büyük bir şans bunu iyi değerlendirmek lazım… Çünkü müzik tutkusu içinizde yok ise ve bir yaşam biçimine dönüşemiyorsa, yalnızca bir heves olarak kalabiliyor hayatlarımızda.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    U.H.H.: Şüphesiz aile yaşantısı da müzikal ilgiyle birlikte önemli bir etmen… Sanata ve müziğe ilgili bir ailenin içinde yetiştiniz. Müziğe karşı ilginiz başladığı ilk yıllarda ailenizin bu konudaki tutumu nasıldı?

    S.Ü.: Fikirlerini ve desteklerini hiç esirgemediler. Özellikle ağabeyim Ümit, her zaman hep yanımda, ufkumu ve yolumu açan ve her seferinde benimle aynı sancıları ve heyecanları yaşayandır. Yol arkadaşım, can arkadaşımdır.

    U.H.H.: Moda ile müzik arasında bir bağ kurdunuz. Müziğin farklı profesyonel kollarla bağ kurabilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

    S.Ü.: Moda ve müzik, hayatın içinde barındırdığı tüm renkleri ve kendi dinamikleri içerisinde bir birine çok benzer yaratım süreçlerini izler. Görsel ve işitsel sanat algısı yüksek, bir o kadar da kurgu ve hikayeye sahip. Aynı zamanda müzik, hayatın her alanında birçok sanat disiplinlerine ilham kaynağı olabilen, öncü, tetikleyici ve evrensel bir güce sahip…

    U.H.H.: Yıllar önce podyumda Coco Rosie topluluğundan şarkı söylediğiniz bile olmuştu. Podyumda şarkı söylemek nasıl bir duyguydu?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    S.Ü.: Moda tasarımcısı ağabeyim, Ümit Ünal’ın defilesinde çok özel bir koreografi içerisinde yer almak, ilk canlı performansım ile eşlik etmek, film tadındaki o hikayenin parçası olmak, oldukça heyecan vericiydi.

    U.H.H.: Şarkılarınızda mücadele, direnç, hüzün ve yalnızlık gibi birbirinden farklı birçok duygu hissedilebiliyor. Hisler dünyası üzerinden irdelersek çalışmalarınızın üretim süreçlerinde hayattan hangi olaylar ve yaşanmışlıklar üretim sürecinde size ilham veriyor?

    S.Ü.: Yaşantım içinde beni etkileyen bana iyi gelen ya da beni huzursuz hissettiren her duygumu yazarak iyileşme mecburiyeti gibi bir hisle başlıyor aslında her şey. En fazla mutlu olduğum üretim ve yaratım süreçlerime devam ederken, her ne kadar melankolik bir kaleme sahip olsam da, hayata umutlanmak gibi anlamlandırdığım bir ilham kaynağı var içimde.

    U.H.H.: Çarpıntısı yürekte, korkusu gözlerinde… “Sen Değil Miydin?” sözleriyle oldukça dikkat çeken, kızgınlığı, kırgınlığı ve yakarışı hissettiren bir çalışma olmuş. Her üretimin kendine dair bir hikayesi vardır. “Sen Değil Miydin?” nasıl bir hikayeye sahip?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    S.Ü.: Son albümüme verdiğim isim “Hüzün Alanı” ile tüm dinleyenlerimi iç dünyama davet ediyorum. “Sen Değil Miydin?” kalbi kırık bir aşk şarkısı olsa da, asla bir hesap sorma şarkısı değil, vicdani bir hatırlatma! Mesela, zaman zaman bana soruyorlar; “Mutlu aşk şarkıları niye yazmıyorsun diye?”, “Mutlu aşkı yazamıyorum, çünkü yaşıyorum!” diyerek cevaplıyorum bu soruyu.

    U.H.H.: Sözlerinin yanında “Sen Değil Miydin?” ritim ve armoni bakımından zengin bir üretim olarak göze çarpıyor. Yer yer Doğu ezgileri hissediliyor… Yıllar içinde şarkılarınızın müzikal ritimlerindeki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

    S.Ü.: Hayatı sezmek ile ilgili aslında. Havayı koklamak kendini yoklamak sınırlarımın ölçüsünü anlamaya çalışmak ve bu sınırları daha da genişletmek çabası. İç dünyamda ne istemediğine dair biraz da yaşanmışlık hissiyatı ile farkındalık ve duygular da seçicilik diyebilirim aslında. Bu süreçte birlikte sancılandığımız bu şarkım da; kendimi en çok yanında güvende hissettiğim ve hissiyatına güvendiğim; müzik adamı Tansel Doğanay ile çalıştık. Alt yapısı, düzenlemesi ve şahane introsu onun ustalığı, bu şarkıyı olgunlaştırdı. Güneşin doğudan yükseldiği gibi insan olgunlaştıkça ışığa koşuyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    U.H.H.: Ritimlerin yanında bir de bireysel gelişim süreci söz konusu… Üretim sürecinde mutlaka üreticinin kendine yönelik eleştirilerinin kendisini daha da ileriye taşıyacağını düşünüyorum. Geçmiş üretimlerinizi bugünün penceresinden baktığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?

    S.Ü.: Diskografime baktığımda, o zamanın ruhuna ait, ne kadar doğru işler yaptığımı görüyorum. Bunun yanı sıra tüketilen ve unutulan değil, zamandan bağımsız, benzer ruhlara hitap eden şarkılar yaptığımı düşünüyorum.

    U.H.H.: Her üretim sürecinin içerisinde bir de gözlem meselesi var. Günümüzde insanların kendilerini gözlemleme, gelişimlerini görebilme noktasında ellerinde önemli bir alan olarak sosyal medya var. Üstelik profesyonelleşme ya da yeni olanakların açılabilmesi adına da birçok fırsatı içerisinde barındırıyor. Bu bağlamda sosyal medyayı müzisyenler adına artı değer olarak değerlendirebilir miyiz?

    S.Ü.: Kesinlikle artı bir değer olduğunu görüyorum. Sadece müzik değil. Sosyal medya iyisi ve kötüsü ile hayatı yaşama biçimimizi değiştirdi. Gerçek misiniz? Değil misiniz? Samimi misiniz? O şarkıyı yazıp söylüyorsunuz ama gerçekte böyle mi yaşıyorsunuz? Yoksa rol mü yapıyorsunuz? İnsanlar bunu en saf ve gerçek hallerini görüyorlar. Ya seviliyorsunuz ya da tüketiliyorsunuz!

    U.H.H.: Geleceğe dair projelerinizden bahsetmek gerekirse… Yakın zamanda gerçekleşecek yeni projeleriniz var mı?

    S.Ü.: Üçüncü solo albümüm “Hüzün Alanı” on şarkıdan oluşuyor. Her ay düzenli olarak tek tek şarkılarımı yayınlanmaya devam ederken, konser provalarımız da devam etmekte. Sözümüze, sazımıza yakışan sahnelerde şarkılarımızı söylemek için gün sayıyoruz.

    U.H.H.: Son olarak söyleşimizin okurlarına ne söylemek istersiniz?

    S.Ü.: Öncelikle, böylesi özenli ve derinlikli sorulara ,cevap verirken heyecan duydum, bunun için, size teşekkür ederim. Okurlarınıza da; böylesi farkındalığı yüksek, aynı dili konuştuğumuzu hissederek; iyi ki varsınız diyorum! İyi ki bizimlesiniz! Sevgi ve aşkla kalın. Hüzün alanında buluşalım…